Twitter
Visit Us
YOUTUBE
YOUTUBE
LINKEDIN
Share

FRANSA’DA MACRON DÖNEMİ ve 2022 FRANSIZ CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ ÜZERİNE İNCELEME

Tarihler 7 Mayıs 2017’yi gösterirken, henüz 40 yaşında genç bir siyasetçi olan Emanuel MACRON, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda %66,1 gibi büyük bir oy alarak Fransa Cumhurbaşkanı seçildi ve bu zamana kadar göreve gelen en genç isim olarak tarihe geçti. İçinde bulunduğumuz 2022 yılında ise Macron’u ve Fransa’yı yeni bir seçim beklemekte. 2017’den beri, Cumhuriyet tarihinin en çalkantılı dönemlerinden birini geçiren Fransa’da, 2022 Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinin sonuçları hem ülkenin geleceği adına hem de Avrupa Birliği’nin geleceği adına bir hayli önem taşımakta.

Peki Macron’un kazandığı ilk seçim olan 2017 Seçimlerinden bu yana ülkede neler yaşandı? 2022 seçimlerinin sonuçlarını etkileyecek etkenler neler olarak karşımıza çıkmaktadır? Bugün, yaptığım araştırmalar ve Fransa’da gerçekleştirdiğim saha gözlemleri aracılığıyla bu gibi sorulara elimden geldiği kadar açıklık getirmeye çalışacağım. Macron’un dört yıllık dönemi ve yaptıklarından bahsettikten sonra, diğer adayları tanıtacak ve Fransız seçmenlerinin 2022 ve sonrasında görev yapacak isimden ne gibi beklentileri olduğuna açıklık getirmeye çalışacağım.

Fransa’da Macron Dönemi

Emmanuel MACRON, siyasi yaşamına 24 yaşında Sosyalist Parti (Parti Socialiste) üyesi olarak başlamıştır. 2006 yılından itibaren Jean Jaures Vakfı’nda görev yapmaya başlayan Macron, 2012 yılında François HOLLANDE’ın cumhurbaşkanı seçilmesi ile Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcılığı Görevine getirilmiştir. 2014 yılında görevden ayrılan Macron, yine Hollande Dönemi’nde Fransa Ekonomi Bakanlığı görevini yürütmüştür. 2017 seçimlerinde Cumhurbaşkanlığı koltuğuna aday olmuş ve rakibi Marienne Le PENN’i mağlup ederek Fransa Cumhuriyet tarihinin en genç cumhurbaşkanı olmuştur. Macron Dönemi, Fransa Cumhuriyet tarihinin en kaotik dönemlerinden biri olarak kabul edilebilir. Ülkenin geleceğini etkileyen; Sarı Yelekliler Hareketi, Korsika Bağımsızlık Hareketleri, Covid-19 Salgını ve daha birçok olay Emmanuel Macron’un görev süresi içerisinde gerçekleşmiştir. Bunlarla beraber, Macron’un aldığı birçok karar ve hayata geçirdiği birçok uygulama Fransa’da ciddi iç tartışmalara sebebiyet vermiştir.

Sarı Yelekliler Hareketi, 2018 yılında alım gücünün düşmesi ve enerji fiyatlarının artması sonucu başlamıştır. Özellikle Macron hükümetinin uyguladığı ekonomi politikaları bu hareketin başlamasında büyük bir rol oynamıştır. Nitekim 2017 yılında göreve gelmesi ile birlikte Macron, Fransız halkına yapılan, aile konutu yardımı (allocation de logement familiale), sosyal yardım (allocation de logement sociale) ve aile yardımı (caisse allocation familiale) gibi mali desteklerin azaltılmasına karar vermiştir (Dossier Familiale, Quinquennat d’Emmanuel Macron: quel est le bilan des mesures fiscales et sociales?). Ülkedeki petrol fiyatlarının artması, hane halkları üzerine binen mali yük ile bir araya gelince, söz konusu sokak hareketi patlak vermiştir. Eylemler sırasında söz konusu yardımların iyileştirilmesi ve vergi artışlarının durdurulması konusunda yeni kararlar alması, “Maison des Services Politiques” olarak tanınan yeni yardım merkezlerinin kurulması ve bu bölümün sonlarına doğru değineceğimiz yeni güvenlik yasası ile Macron Hükümeti, Sarı Yelekliler Hareketi’nin üstesinden gelmeyi başarmıştır. Korsika Bağımsızlık Hareketleri de Macron döneminde yaşanan bir sokak gerilimidir. Sarı Yelekliler Hareketi kadar popüler olmasa da bu hareketin de Cumhuriyet tarihinde önemli bir yer tuttuğu söylenebilir. Uzun süredir bağımsızlık tartışmaları ile çalkalanan Korsika’da, bağımsızlık hareketinin simgeleşmiş isimlerinden olan Yvan COLONNA’nın hapishanede ölü bulunması sonucu Korsika’da sokaklar karışmıştır. Başbakan Jean CASTEX, gerilimi azaltmak amacıyla birçok uygulamaya başvursa da, bu uygulamaların başarısız olması sonucu Korsika’nın özerkliği hakkındaki görüşmeler daha da hızlanmıştır (Marianne, Agression d’Yvan Colonna : l’autonomie pour apaiser les violences en Corse ?).

Macron’un görev sırasında maruz kaldığı bir başka eleştiri ise uyguladığı ekonomi politikaları nedeniyle ülkenin zenginlerine çalışması olmuştur. Özellikle eski Cumhurbaşkanı François HOLLANDE tarafından bu konu hakkında kıyasıya eleştirilen Macron, ülkede “Le Président des Riches” yani “Zenginlerin Başkanı” lakabı ile de tanınmaktadır. Fransız demiryolu hizmetleri olan SNCF’nin özelleştirilmesi, İtalyan gemi yapımı şirketi Fincantierie’nin Fransız devlet yardımları ile batmaktan kurtarılması ve Covid-19 döneminde açıklanan 9,15 milyar Euro değerindeki vergi indiriminin 4.20 milyar Euro’sundan Fransa’nın varlıklı kesiminin yararlanmış olması, Macron’un “Zenginlerin Başkanı” olarak tanınmasına sebebiyet veren bazı unsurlardır. Nitekim Fransa’nın tanınan iş adamlarından biri olan Eric LOMBARD, bu dönemi “Ya yeni reformlar gerçekleştireceğiz ya da ekonomik açıdan 1940’lı yıllara geri döneceğiz” şeklinde tanımlamıştır (Figaro, Les salaires sont trop bas par rapport aux revenus du capital, dénonce le patron de la Caisse des dépôts).

Macron Dönemi’nin tartışma yaratan bir diğer konusu ise 2018-2022 yılı düzenlemesi içerisinde yürürlüğe giren “Antiterörizm Yasası”dır. Söz konusu yasa, Sarı Yelekliler Hareketi ve Korsika’da yaşanan bağımsızlık hareketleri sonrasında yürürlüğe girmiştir. Yasa, devletin Fransız vatandaşları üzerindeki takip yetkisini arttırırken, kimi yetkileri Fransa’nın bölgesel yöneticilerinden alarak doğrudan Paris’teki merkeze bağlamaktadır. Bu kapsamda yasanın Fransa’yı daha merkezi ve vatandaşlarını izleyen bir devlet haline getirdiği, adeta bir “Polis Devleti”ne dönüştürdüğü söylenebilir. Tam da bu nedenlerden ötürü, yasanın Fransız vatandaşlarının birçok anayasal hakkını ihlal ettiği ileri sürülmekte, devletin geleneksel yapısına zarar verdiği iddia edilmektedir. Nitekim yasanın Fransa’daki bölgeler arasında ayrışmaya sebebiyet vereceğini ileri süren siyasiler dahi olmuştur (Express, Parquet national antiterroriste: le feu vert de l’Assemblée attendra).

Tüm bunlarla beraber, ülkedeki nükleer santral sayısının bir hayli arttırılması, emeklilik yaşının yükseltilmesi, Fransız Sağı’nın simgeleşmiş isimlerinden biri olan Gerald DARMANİN’in İç İşleri Bakanı olarak atanması ve Covid-19 döneminde hayata geçirilen zorunlu aşılama uygulaması (Pass Sanitaire) da Macron dönemde hayata geçirilen ve ülke genelinde geniş tartışmalara sebebiyet veren olaylar olarak karşımıza çıkmaktadır.

Macron Dönemi ile ilgili değinilmesi gereken son alan ise dış politikadır. Macron, özellikle Avrupa’nın en büyük problemlerinden biri olan göç problemini çözmek amacıyla Almanya Başbakanı Angela MERKEL ile iş birliğinde bulunmuş, bu dönemde Fransız-Alman ilişkileri bir hayli ilerlemiştir. Avrupa Parlamentosu seçimlerinde Ursula Von der LEYEN’in başkan seçilmesinde büyük bir rol üstlenmiş, bu şekilde Avrupa Birliği üzerindeki etkisini bir hayli arttırmıştır. Her ne kadar “Paris İklim Anlaşması” gibi konularda görüş ayrılıklarına sahip olsalar da Macron’un ABD’nin eski başkanı Donald TRUMP ile de iyi ilişkileri kurduğundan söz edilebilir. Ancak Joe BİDEN’ın ABD Başkanı seçilmesi ve Uzakdoğu’da gerçekleşen AUKUS Paktı süreci nedeniyle Fransa-ABD ilişkileri tarihinin en kötü noktasına gelmiştir. Günümüzde ise, Rusya-Ukrayna Krizi’nin iki devlet arasındaki buzların kısmen de olsa erimesine, dolayısıyla Macron-Biden ilişkisinin biraz daha yumuşamasına vesile olduğu söylenebilir. Türkiye ile ilişkilere değinecek olursak, Macron Dönemi’nde Fransa ile ülkemiz arasındaki ilişkilerin bir hayli gergin olduğu açık bir gerçektir. Özellikle Libya’da yaşanan iç savaş ve Türkiye ile Fransa’nın bu iç savaş nedeniyle karşı karşıya gelmeleri, gerilimin zirveye çıktığı dönem olarak kabul edilebilir. Macron’un son olarak Ocak 2022’de dile getirdiği “Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne alınmaması gerektiği” söylemi ise, ilişkilerin bu dönemde ne kadar gergin olduğunun bir göstergesidir.

Yaşananlardan anlaşılacağı gibi, Macron’un Cumhurbaşkanlığı Dönemi’nin Fransa adına hayli kaotik bir dönem olduğu rahatlıksa söylenebilir. Yaşanan bütün bu olaylardan ötürü, Fransa için 2022 yılında yapılacak seçimler bir hayli önem taşımaktadır. Peki bu seçimde kimler yarışa katılmaya hak kazanmıştır? Bu adayların topluma vaatleri nelerdir? Sıradaki bölümümüzde bu konuya değineceğiz.

Fransa’da Cumhurbaşkanı Adayları ve Fransız Seçim Sistemi

Fransız seçimleri 10 Nisan 2022 Pazar günü birinci aşaması, 24 Nisan 2022 Pazar günü ise ikinci aşaması yapılmak üzere (adaylardan birinin ilk turda %50 oyu geçmemesi durumunda ikinci tur yapılacaktır), iki aşamalı bir seçim olarak karşımıza çıkmaktadır. Fransa’da seçimler, mevcut başkanın görev süresinin dolmasından 35 gün önce yapılmaktadır. İlk aşamada Cumhurbaşkanlığı yarışına katılmak isteyen adayların ülke genelinde ve Fransa’nın denizaşırı topraklarında bulunan seçilmiş yetkililer arasından 500 adet imza toplamaları gerekmektedir. 500 imzanın altında kalan hiçbir aday, Cumhurbaşkanlığı yarışına katılamaya hak kazanamazlar. Nitekim 2022 yılı seçimleri için aday olmak isteyen 50 isimden yalnızca 12 aday 500 imza sınırını geçmiş ve Fransız Cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılmaya hak kazanmışlardır (Toutusurmes Finance, Présidentielle 2022 : dates, candidats, sondage).

  • Nathalie ARTHAUD (Lutte Ouvrier – İşçi Partisi): Arthaud, seçimin sol görüşlü, komünist-sosyalist adaylarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Amacı, ülke genelindeki komünist akımın varlığını sağlamak ve Fransızları bu şekilde yönetmektir. Önceliğini işçilerin hayat koşullarını iyileştirmek ve kapitalist düzenin etkilerini ülke genelinde azaltmak olarak belirlemiştir. Vaatlerinin başında, işsizliğin sıfıra indirilmesi ve ülke genelinde tamamen ortadan kaldırılması bulunmaktadır.
  • Fabien ROUSSEL (Fransız Komünist Partisi): Tıpkı Arthaud gibi, Roussel’in de komünist kanattan gelen bir aday olduğundan söz edilebilir. Eski bir gazeteci olan Roussel’in adaylığı 2021’de Fransız Komünist Partisi kurmayları tarafından belirlenmiştir. Kampanyasını “Fabien Roussel’le Fransa Mutlu Günlere” başlığı ile yönetmekte, diğer komünist adaylar ile benzer vaatlerde bulunmaktadır.
  • Philippe POUTOU (Antikapitalist Parti): 2012 ve 2017 seçimlerinde de boy göstermiş olmasına rağmen kayda değer bir oy oranına sahip olamamıştır. Poutou, Fransa’nın “aşırı solcu” siyasetçisi olarak bilinir ve vaatleri de aşırı solcu vaatler olarak karşımıza çıkmaktadır. Çalışma saatlerini haftada 4 günden oluşmak üzere 32 saate indirmek ve emeklilik yaşını 60 olarak belirlenmek, Poutou’nun vaatlerinden sadece birkaçıdır.
  • Anne HİDALGO (Sosyalist Parti): Fransız-İspanyol çift vatandaşlığı bulunmaktadır. Geçmişte Paris Belediye Başkanlığı yapmıştır ve bu görevi yürüten ilk kadın olarak tarihe geçmiştir. Ancak Paris Belediye Başkanlığı sırasında, özellikle ekolojik konularda hayata geçirdiği bazı uygulamalar tartışmalara sebebiyet vermiş, Parisliler tarafından hoş karşılanmamıştır. Birinci amacı, ekolojik ve sosyolojik anlamda yepyeni bir Fransa yaratmaktır. Özellikle seçim vaatlerinin başında, ülkenin enerjisinin %100’ünün yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılanması gibi, ekoloji alanında yapacağı uygulamalar yer almaktadır.
  • Nicolas DUPONT (Debout La France Akımı): Fransız televizyonu TF1’de yaptığı açıklamada toplumum %80’den fazlasının Macron-LePenn rekabetinden sıkıldığının ve Fransızlar adına yeni bir seçenek olmak için adaylığını ortaya koyduğunu belirtmiştir. Başka bir deyişle adaylığının temelinde Macron – Le Penn rekabetine son verme amacı yatmaktadır. 2017 seçimlerinde, Le Penn tarafından seçimleri kazanması halinde kendisine başbakanlık görevinin verileceği vaat edilmiştir ancak Le Penn’in seçimi kaybetmesi sonucu bu göreve gelememiştir. Sağ eğilimli bir aday olarak karşımıza çıkmaktadır. Fransa’nın kurtuluşu ve tam bağımsızlığa kavuşması için 100 koşul belirlemiş ve bu koşulları seçim kampanyasının merkezine yerleştirmiştir. Bu koşulların içerisinde “Aşı Sertifikası Zorunluluğu”nun kaldırılması da yer almaktadır.
  • Jean LASSALLE (Mouvement Démocrate – Demokrasi Akımı): Mouvement Démocrate akımının François BAYROU’dan sonraki adayı olarak karşımıza çıkmaktadır (Bayrou’nun imzasını Lassalle yerine Le Penn’den yana kullanması bu anlamda herkesi şaşırtmıştır). Pyrénées-Atlantiques bölgesinde yöneticilik yapmış ve Fransız Devleti’nin bölgede yürüttüğü kimi faaliyetlere karşı protestolar ve gösterilerde yer alarak bölgenin en iyi tanınan siyasetçilerinden biri olmuştur. Kendini geleneksel Fransa’nın temsilcisi olarak kabul etmektedir. Fransa’nın günümüzde sembol bir devlet haline dönüştüğünü iddia etmekte ve bunun için yeni bir kurumsal yapının şart olduğunu ileri sürmektedir.
  • Yannick JADOT (Les Ecologistes – Ekolojistler): Eski bir GreenPeace gönüllüsüdür ve nükleer enerji ile çalışan denizaltıların kullanımdan kaldırılması adına çalışmalarda bulunmuştur. Seçilmesi durumunda başlıca amacının bir Ekolojik Cumhuriyet” yaratmak olduğunu belirtmektedir. 2035’e kadar 10 nükleer santrali kapatmayı ve 6000 yeni rüzgâr tribünü yapmayı vaat etmektedir. Tarımda da ekolojik yarar sağlayacak köklü değişimler yaratmayı vaat eden Jadot, “Modern Vatandaş” ismini verdiği bir vatandaşlık modelini de seçmenine sunmaktadır.
  • Jean LUC-MELENCHON (La France Insoumise – Boyun Eğmeyen Fransa Hareketi): 2012 seçimlerine solcuların adayı olarak giren Melenchon, 2017 seçimlerini ise 4. Sırada tamamlamıştır. Sosyal adalete, vergi düzenlemesine ve ekolojiye yönelik vaatleri söz konusudur. Diğer adaylar gibi nükleer enerji kullanımını ortadan kaldırmayı vaat etmekte, ülkenin “zenginleri” olarak tanınanlardan daha fazla vergi alınması gerektiğini savunmaktadır.
  • Eric ZEMMOUR (Reconquete Partisi): Seçimin aşırı sağcı adayıdır. Fransa’daki sarı yelekliler akımının simgelerinden biridir. Adaylığını bildirirken General De Gaulle’ün sözlerini kullanmış ve “Fransa’yı reforme etmenin değil, kurtarmanın zamanı” sözlerini dile getirmiştir. Seçimlere üçüncü girişidir. Adalet sistemine sıklıkla eleştiriler getirmektedir. 2021 yılında yazdığı “Fransa Son Sözünü Söylemedi” isimli kitabı ülke genelinde gündeme oturmuştur. Vaatlerinin başında “Sıfır Göç” politikası bulunmaktadır. Eric Zemmour hakkında değinilmesi gereken bir konu ise Türkiye’yi “Efsanevi bir geçmişle bağ kurmaya çalışan bir çağın simgesi” şeklinde tanımlamış olmasıdır. Zemmour, Türkiye’nin uluslararası alanda yürüttüğü faaliyetleri ve sınır ötesi askeri harekatları “Osmanlı İmparatorluğu’nu yeniden diriltme çabası” olarak tanımlamaktadır (Figaro, Éric Zemmour: «La Turquie, symbole d’une époque qui cherche à renouer avec un passé mythique»).
  • Valerie PECRESSE (Les Republicains – Cumhuriyetçiler): Seçimde en güçlü görünen adaylardan biridir. Bunun nedeni, Pecresse’in Fransa’nın güçlü siyasal figürleri arasında yer alıyor olmasıdır. Bu zamana kadar birçok hükümette birçok görev üstlenmiştir Pecresse. Sırayla Araştırma ve Teknolojiden Sorumlu Bakanlık görevini, Fransa Bütçe Bakanlığı görevini ve Paris’in içinde bulunduğu bölge olan Ile-De-France bölgesinin “Bölge Danışmanlığı” görevini üstlenmiştir. Ayrıca Jacques Chirac döneminde Cumhurbaşkanı danışmanı da olmuştur. 7 Mart 2022 tarihinde adaylığını açıklamış, geçtiğimiz günlerde ise “Fransa’yı Yeniden Diriltmek için 100 Gün” isimli programını duyurmuştur (Le Monde, Valérie Pécresse présente ses «cent jours pour le redressement de la France»). Başlıca vaatleri alım gücünü yükletmek ve güvenlik alanlarındadır. Valerie Pecresse Dağlık Karabağ ve Ermenistan’a yaptığı ziyaretler sırasında Türkiye’yi “Zorba Devlet” olarak tanımlamış ve askıda bulunan AB üyeliğine karşı çıkacağını açık bir dille belirtmiştir. Bununla birlikte seçim kampanyası sırasında “Dünyada Amerika’nın vasali, Türkiye’nin rehinesi yahut Çin’in ticaret karakolu olmayan özgür bir Fransa vaat ediyorum” sözleri Fransa’nın gündemine oturmuştur (Valérie Pécresse: “Je veux que nous soyons souverains dans le monde, ni vassaux des États-Unis, ni otage de la Turquie, ni comptoir de la Chine”).
  • Marine LE PENN (Rassemblement National – Ulusal Cephe): François Hollande’ın Devlet Başkanı seçildiği yarışı ikinci sırada bitirirken, 2017 yarışlarını da Emanuel Macron’un ardından ikinci sırada tamamlamıştır. Le Penn özellikle göç konusuna diğer adaylara göre biraz daha önem vermektedir ve konu hakkında Anayasal bir reform yapmayı vaat etmektedir. Bununla birlikte temiz enerjiye geçiş ve asgari ücrette artış yapılması da Le Penn’in vaatleri arasında yer almaktadır. Le Penn, Türkiye’yi “Fransa için güvenilmez bir devlet olarak” tanımlamakta, Türk Devleti’ni Libya ve Suriye’deki terör örgütlerini desteklemekle suçlamaktadır. Bu kapsamda seçilmesi durumunda Türkiye ile mümkün olduğu kadar az iş birliği yapacağını açıkça belirtmektedir.
  • Emanuel MACRON (Le Republique en Marche Partisi): Macron seçilmesi durumunda önceliğini eğitime ve ekolojiye vermeyi vaat etmektedir. Macron 174 okula devlet yardımı yapılacağını belirtilirken, okul müdürlerine kendi çalışanlarını seçebilme hakkını vermeyi planlamaktadır (Les Echos. For 24 Thousand Turkish Lira per Month, Come Back to Turkey). Öğretmen atamaları konusunda hızlanmak ve okullardaki eğitimi daha disiplinli bir hale getirmek de Macron’un eğitim ile ilgili vaatleri arasında yer almaktadır. Enerji alanına gelecek olursak, Macron petrol ve doğalgaz kullanımını önümüzdeki beş yıl içerisinde tamamen kullanımdan kaldıracağını iddia etmekte, seçmenlerine yeşil bir Fransa sunmaktadır.

Fransız Seçmeninin Beklentileri

Fransız seçmeni üzerinde 2022 seçimlerine ilişkin yapılan anketler sırasında, halkın en büyük probleminin geçim sıkıntısı olduğu ortaya çıkmıştır. Toplumun yaklaşık %40’ının mevcut koşullarda geçinemediği ve bunu ülkenin başlıca problemi olarak görüldüğü anketlere yansıyan sonuçlardır (Ispos, Enquete Electorale 2022). Geçim sıkıntısını Covid-19 salgını, göç ve çevre sorunları/ekolojik sorunlar hakkında duyulan tedirginlik izlemektedir. Her ne kadar büyük bir çoğunluk, esas problemin geçim sıkıntısı olduğunu belirtse de Fransa’nın esas probleminin bu üç unsurdan biri olduğunu iddia edenlerin sayısı da hiç ama hiç az değildir. Tüm bunlarla beraber terörizm, yeni nesillerin geleceği, artan vergi yükü ve artan suç oranları da Fransız toplumunu endişelendiren diğer unsurlardır.

Her ne kadar Fransa içinde gerçekçilikleri sorgulansa da anketlerin başını Emanuel MACRON çekmektedir ve an itibariyle %28-30 oranında bir oy oranıyla birinci turda birinci geleceği tahmin edilmektedir. Beklendiği üzere, Macron’u Le Penn takip etmektedir ve oyu %20 civarında gözükmektedir. Macron ve Le Penn’i, %15’lik bir oy oranı ile Melenchon izlerken, Zemmour ve Pecresse’in oy oranları %10 civarında gözükmektedirler.

Yazımın son kısmında, Fransa’da bulunduğum süre içerisinde Fransız vatandaşları ile ilgili yaptığım sosyal gözlemlere ve adaylara yönelik eğilimlere ayırmak istiyorum. Her ne kadar, bu zamana kadar ülkede bulunduğum süre içerisinde geçim sıkıntısı ile ilgili belirgin bir şikayetle karşılaşmamış olsam da özellikle artan enerji maliyetleri ve çevre sorunları ile ilgili büyük bir tedirginliğin bulunduğundan söz edebilirim. Özellikle 12 adayın neredeyse hepsinin çevre sorunları ile ilgili bir projesinin olması ve bu soruna ağırlık vermeleri, Fransızlar arasında bu tedirginliğin ne denli arttığının göstergesidir. Anketlerdeki sonuçları doğrulayabilecek nitelikte olan bir diğer gözlemim ise suç oranının artması olmuştur. Fransa’ya gelmeden önce, bu derece yüksek bir suç oranıyla karşılaşacağımı aklıma gelmemiştim. Nitekim buradayken işittiğim kapkaççılık, yan kesicilik yahut hırsızlık benzeri vakaların sayısı her geçen gün artmakta.

Adaylara gelecek olursak, Fransa’daki esas kutuplaşmanın “Macron’un kalması gerektiğini düşünenler” ve “Söz konusu makama yeni bir soluğun gerektiğine inananlar” arasında olduğunu gözlemlemekteyim. Bununla birlikte, diğer adayların ülkeyi yönetemeyeceğini düşünen ve istemeden de olsa oyunu Macron’a vereceğini belirten seçmenlerin sayısı da az değil. Siyasi görüşler ve ideolojik eğilimlerin üstünde gördüğüm bu durumun, seçimin asıl sonucunu belirleyecek olgu olduğunu düşünüyorum. Nitekim Fransızlar, bu seçimde adayların geçmişleri ve politik duruşlarından ziyade, neler planladıkları ve neler yapacakları ile ilgilenmekteler. 10 Nisan günü neler olacağını hep birlikte göreceğiz.

Kaynakça

Dossier Familiale. Familiale, Quinquennat d’Emmanuel Macron : quel est le bilan des mesures fiscales et sociales?. https://www.dossierfamilial.com/actualites/impots/reformes-fiscales-et-sociales-du-quinquennat-quel-bilan-908970. Online Haber/yazı. Şubat 2022

Marianne. Agression d’Yvan Colonna : l’autonomie pour apaiser les violences en Corse?. https://www.marianne.net/societe/police-et-justice/agression-dyvan-colonna-lautonomie-pour-apaiser-les-violences-en-corse. Jean-Marc Raffaelli. Online Haber/yazı. Mart 2022

Express. Parquet national antiterroriste: le feu vert de l’Assemblée attendra. https://www.lexpress.fr/actualites/1/societe/parquet-national-antiterroriste-le-feu-vert-de-l-assemblee-attendra_2050143.html. Online Haber/Yazı. Kasım 2018

Toutsurmes Finances. Présidentielle 2022 : dates, candidats, sondages. https://www.toutsurmesfinances.com/vie-pratique/a/presidentielle-dates-candidats-sondages. Par Loic Farge. Online Haber/Yazı. Temmuz 2021.

Figaro, Éric Zemmour: «La Turquie, symbole d’une époque qui cherche à renouer avec un passé mythique». https://www.lefigaro.fr/vox/monde/eric-zemmour-la-turquie-symbole-d-une-epoque-qui-cherche-a-renouer-avec-un-passe-mythique-20201016. Online Haber/Yazı. Ekim 2020

Le Monde, Valérie Pécresse présente ses «cent jours pour le redressement de la France». Online Haber/Yazı. https://www.lemonde.fr/election-presidentielle-2022/article/2022/03/31/presidentielle-2022-valerie-pecresse-presente-ses-cent-jours-pour-le-redressement-de-la-france_6119996_6059010.html. Mart 2022

BFMTV. Valérie Pécresse: “Je veux que nous soyons souverains dans le monde, ni vassaux des États-Unis, ni otage de la Turquie, ni comptoir de la Chine”. https://www.bfmtv.com/politique/valerie-pecresse-je-veux-que-nous-soyons-souverains-dans-le-monde-ni-vassaux-des-etats-unis-ni-otage-de-la-turquie-ni-comptoir-de-la-chine_VN-202112110207.html Online Video/konferans. Aralık 2021

Les Echos. For 24 Thousand Turkish Lira per Month, Come Back to Turkey. https://www.lesechos.fr/politique-societe/societe/emmanuel-macron-dessine-lecole-de-lapres-2022-1343150. Marie-Cristine Corbier. Online Haber/yazı. Eylül 2021

Ispos. Anquete Electorale 2022. SciencePo, Fondaditon Jean Jaures, Le Monde. Anket/Araştırma. Aralık 2021

Les Echos. Sondage Presidentielle 2022. https://www.lesechos.fr/elections/sondages/sondage-presidentielle-2022-les-resultats-de-presitrack-1357211. Valerie Mazuir. Online Haber/Yazı. Ocak 2022