Öykümüz ve İlk Söz

arma

Modern insan toplulukları açısından bakıldığında, uygar dünyaya bilimsel katkılar sunarak belirleyici ve yönlendirici erk olabilmenin ve ait olduğu milletin varlığını, devamlılığını, gelişimini sağlayabilmenin öncelikle hedeflendiğini söyleyebiliriz. Söz konusu hedeflere ulaşabilmek ve kaliteli yaşam modelleri oluşturabilmek için dinamik ve eğitimli bir toplum dokusunun oluşturulmasına, kurumsal devlet yapılarının teşkil edilmesine, güçlü ve donanımlı liderlerin yetiştirilmesine öncelik verilmelidir. Bir sonraki çemberde ise bağımsız ve nitelikli düşünce kuruluşlarının da içinde yer aldığı sivil toplum örgütlerinin etkinliğinin sağlanması ve yapılacak çalışmalarla birey/toplum farkındalığının artırılması amaçlanmalıdır. Eğer sistem mimarisi ve kurgu doğru oluşturulursa, bilimsel kriterlere göre seçilip yetiştirilecek kadrolar ve nitelikli liderlerle iyi işleyen bir mekanizma teşkil edilebilirse olanaksız görülen hedeflere bile rahatlıkla ulaşılabilir. Bu sürecin gerçekleşmesinde her bir bireye ve kuruma ayrı rol ve görevler düşmektedir. Günümüzde özellikle sivil yaşamdaki rol ve görev dağılımında eğitim odaklı düşünce kuruluşlarının öncelik almaları kaçınılmaz olmuştur.

En zor koşullar altında bile eğitime verilen önem ayrı olmalıdır. Bunun en çarpıcı örneklerinden biri Kurtuluş Savaşı yıllarında yaşanmıştır. Büyük önder Atatürk, bir taraftan Polatlı önlerine kadar gelmiş Yunan ordusu tehdidi ile uğraşırken diğer taraftan Kurtuluş Savaşının kazanılacağı azim, inanç ve öngörüsü ile bu en zor günlerde dahi eğitime verdiği önemi göstererek 16 Temmuz 1921 tarihinde Ankara’da Maarif (Eğitim) Kongresini toplamıştır. Kongrede, öğretmenlere yeni nesli yetiştirirken uymaları gereken ana esasları şu şekilde açıklamıştır:

  • “Eğitim milli olmalıdır,
  • Milli terbiye programında, milletimizin gelişmesine engel olan ve o güne kadar uygulanan eski eğitim içinde yer alan hurafeler ile bize uygun olmayan yabancı etkiler ister doğudan gelsin ister batıdan bulunmamalıdır.
  • Çocuklarımız ve gençlerimiz yetiştirilirken onlara bilhassa varlığına ve birliğine saldıran yabancı güçler ve fikirlerle nasıl mücadele edecekleri öğretilmelidir. Bu bilgilere sahip olmayan fertlerden oluşan toplumlara hayat ve bağımsızlık hakkı yoktur.
  • Gelecek için hazırlanan vatan evlatlarına her türlü zorluk karşısında yılmamaları öğretilmelidir.
  • Aileler de çocuklarının gelecekleri için hiçbir fedakârlıktan kaçınmamalıdır.”

1921 yılında çok zor şartlar altında yapılan Eğitim Kongresi karalılık, öngörü ve hedef belirleme açısından oldukça etkileyicidir.

Kongre’yi takiben, sömürge zihniyetine karşı bağımsızlık ve uygarlaşma yolunda kazanılan büyük Türk zaferinin bugün ve gelecekte sürekliliğinin sağlanması ve uygarlık mutfağında çağdaş bir üretici olma yolunda son derece kritik bir dönemdeyiz. Küresel ve bölgesel güç merkezlerinin yeni hesaplar ve paylaşımlar içinde olduğu bu zor dönemde akılcı, yapıcı, yol gösterici çalışmalara duyulan gereksinim önemli ölçüde artmıştır. Değer yargılarının aşındırıldığı, algıların şekillendirildiği kirletilmiş bilgi dünyasında birey ve toplumun korunması ve eğitilmesi zorunlu hale gelmiştir.

Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün 1921 yılında savaş ortamında belirlediği esaslar doğrultusunda, toplumun bilinç düzeyini yükseltmek, nitelikli ve kariyerli bireyler oluşturmak, bireysel ve toplumsal açıdan çağdaş yaşam modelleri sunmak maksadıyla Anka Enstitüsü’nü oluşturduk.

1923 yılında küllerinden yeniden doğan Türkiye Cumhuriyetinden ilham alarak oluşturduğumuz Enstitüde, doğru bilgilerle sağlıklı analiz ve değerlendirmelerin yapılması, ehil akıllarca öngörü ve beklentilerin ortaya konması, elde edilen sonuçların kamu ve özel kurum ve kuruluşların bilgisine sunulması, konferans, seminer, vb etkinlikler ile düşünce paylaşım toplantılarının gerçekleştirilmesi, milli tarih ve kültür bilincinin oluşturulmasına yönelik çalışmalar yapılması, toplumda Atatürk sevgi ve saygısının korunması ve artırılması, Atatürkçü düşünce sisteminin iç ve dış kamuoyuna anlatılması, uygar yaşam standartlarının sağlanması yolunda bireysel ve toplumsal farkındalığın artırılması, sağlıklı yaşam modellerinin tanıtılması, bu çerçevede kişisel ve toplumsal gelişim programlarının planlanması amaçlanmaktadır.

 

   Anka Enstitüsü’nün yapacağı çalışmalarında göstereceği hassasiyet, Atatürk ilke ve devrimleri ile milli çıkarlarımız olacaktır. Farkımız farkındalığımızdır.

   Bilimin sonsuz ışığında buluşmak üzere..

   Rafet ASLANTAŞ

   Enstitü Başkanı

Butik Derhane Ankara Derhane Ankara işaret dili kursu