Twitter
Visit Us
YOUTUBE
YOUTUBE
LINKEDIN
Share

21. YÜZYIL KAVRAMLARI: BLOKZİNCİR, GENOM VE DİĞERLERİ

Bilimin ve teknolojinin hızla geliştiği ve geliştirildiği bu çağda, günlük hayatımız da bu değişimlerle beraber yeni bir şekle girmektedir. Günlük hayatın akışında ve politik tartışmalar arasında kaybolan 21. Yüzyıl kavramlarının ne kadar önemli kavramlar olduğu toplumun büyük bir bölümü ve ulus devletleri yönetenler tarafından fark edilememektedir. Bu yazıda çağımızdaki bu değişimlerin önümüzdeki yıllarda hayatımıza ne gibi kavramlar getireceğine değineceğiz. Politikacıların, siyasi yazarların, gazetecilerin ve toplumun nabzını tutan diğer sosyal grupların neredeyse hiç değinmediği bu kavramları tanıyacak, onları yüzeysel şekilde anlatarak nasıl bir dünyanın bizleri beklediğine dair bir perspektif çizmeye çalışacağız.

BLOKZİNCİR ve KRİPTOPARALAR

Blokzincir, merkezi olmayan dağıtık veri tabanı olarak tanımlanmaktadır. Blokzincir teknolojisi ile toplanan veriler, bloklara sıralı şekillerde kaydedilmekte, bir blok dolduğunda veriler yeni bloğa kaydedilmeye başlanmaktadır. Her bir bloğun korunduğu şifrenin içinde bir önceki bloğun şifresi kullandığı için, güvenlik ihlali neredeyse imkansızdır (Güven ve Şahingöz, 53). Bu anlamda Blokzincir teknolojisinin günümüzde kullandığımız veri tabanlarına göre çok daha güvenli olduğu söylenebilir. Blokzincir teknolojisinin bir diğer özelliği ise kişiler arasında, herhangi bir aracıya ihtiyaç duyulmadan işlem yapılmasını sağlamasıdır. Bunun için bir açık anahtar ve özel anahtar gerekmektedir. Açık anahtar paylaşılacak olan veriyi şifrelemek için özel anahtar ise bu şifreyi çözmek için kullanılan aracılardır (Güven ve Şahingöz, 45). Açık anahtar ve özel anahtarın işlem yapılmak istenen kişi ile paylaşma işlemi, aracıyı tamamen ortadan kaldırmaktadır. Blokzincir, aracı firmalar olarak bilinen Uber, AirBnb yahut Trivago gibi firmaların ya kendilerini yeni sisteme entegre etmelerine ya da tamamen yok olmalarına neden olacaktır. Bu bildiğimiz alışveriş sisteminin tam manasıyla ile sonu anlamına gelmektedir.

Blokzincir teknolojisinin en popüler yan ürünü kriptoparalardır. Kriptoparalar şifrelenmiş dijital paralar olarak karşımıza çıkmaktadır. Blokzincir teknolojisinin yan ürünleri olmasından ve kullanılan şifreleme sisteminden ötürü, kriptoparalarda da veri ihlali ve hırsızlık neredeyse imkansızdır. Herhangi bir bankaya, devlete bağlı değillerdir, tek merkezden kontrol edilemezler. Bu, parayı tekelinde tutan merkez bankalarının ve finans odaklarının sonu anlamına gelecektir.

Özetlemek gerekirse, temel özelliği parayı ve veriyi tek bir merkezden alıp, dağınık bir veri tabanına dağıtmak olan blokzincir teknolojisi ve kriptoparalar, günümüz kapitalist dünyasının temelini oluşturan güç odaklarının sonu demektir. Bu sebepten ötürü bu teknolojinin 21. Yüzyıl’ın en önemli gelişmelerinden biri olduğu iddia edilmektedir.

METAVERSE

İnternet kavramı, zaman içerisinde birçok değişime uğramış ve gelişim göstermiş bir kavramdır: NSFNET, Arpanet ve World Wide Web… Şimdi bir sanal gerçeklik gözlüğü ile üç boyutlu bir internete bağlandığınızı hayal edin. Dijital olarak ekranlarda gördüğümüz nesnelere sanal bir ortamda dokunabildiğimizi, hissedebildiğimizi hatta hiç var olmayan bir nesneleri yaratabildiğimizi…

Metaverse internetin bir sonraki evresi olarak adlandırılmaktadır. İnterneti iki boyutlu bilgisayar ekranlarından çıkararak, üç boyutlu sanal bir ortama taşımaktır. Başka bir deyişe sanal dünya ile gerçek dünyanın iç içe geçtiği bir teknolojiyi hayal ettirmektedir. Fiziksel dünyada göremediğimiz nesneleri görebilmemizi, Minecraft ya da World of Warcraft gibi oyun platformlarındakine benzer şekilde kendi dünyamızı kendimizin yaratabilmesini sağlamaktadır. Her bir kullanıcının dijital bir avatarının olacağı Metaverse, var olan bütün evrenleri birleştirerek genişletilmiş gerçeklik kavramını bambaşka bir seviyeye çıkartmaktadır. Kısa vadede Metaverse deneyiminin sanal gerçeklik gözlükleri ile yapılması planlanmaktadır. Ancak bir sonraki aşamada, insan vücuduna yerleştirilecek aygıtlar aracılığıyla, gözümüzle gördüğümüz sanal nesneleri hissedebileceğimiz, onlara dokunabileceğimiz tahmin edilmektedir.

Özetlemek gerekirse metaverse, fiziksel evrendeki varlığımızın yanında bize sanal bir gerçeklik sunmakta ve bu dünyadaki varlığımızı var olmayan, dijital bir dünyaya transfer etmektedir. Çalışmalar henüz başlangıç evresinde olsa da, daha şimdiden Meta (eski adı ile Facebook) gibi şirketler Metaverse çalışmalarına ciddi bir fon ayırmış, Güney Kore devleti devlet dairelerini Metaverse’e taşıyacağına dair demeçler vermiştir. Önümüzdeki 10 yıl içerisinde Metaverse’ün hayatımızda ciddi bir rol oynayacağından bahsedilebilir.

YAPAY ZEKÂ ve NESNELERİN İNTERNETİ

Yapay Zekâ, insanlara yardım etmek ve insanların yapması gereken kimi işleri bilgisayarlara yaptırmak için ortaya çıkmıştır; İnsanların yapmakla görevli oldukları birçok işi daha hızlı ve en az insanlar kadar kaliteli şekilde yapmak için ortaya çıkmıştır (McCarthy, 5). Başka bir deyişle insanların yetersiz ve yavaş kaldığı yerde, yapay zekâ devreye girecektir. Örneğin, bir matematikçinin karmaşık bir problemi çözmesinin günler ya da haftalar alabileceği söylenebilir. Ancak yapay zekanın söz konusu bu problemi çözmesi dakikalar hatta saniyeler almaktadır. Günümüzde; Google, Boston Dynamics gibi şirketlerin yaptıkları çalışmalar ile, yapay zekanın geldiği seviye, bilim kurgu filmlerini aratmayacak bir pozisyondadır.

Yapay zekâ, insanlar ile rekabet içerisine girerek, bu rekabet sırasında yeni birçok iş alanının doğmasına vesile olacağı gibi, birçok iş alanının da kaybolmasına da sebebiyet verecektir. Örnek vermek gerekirse, gelecekte yazılım mühendisliği, otomasyon uzmanlığı, dijital pazarlama uzmanlığı gibi, bedeni çalışmadan çok zihinsel efora dayanan mesleklerin popülerleşeceği tahmin edilirken; araba şoförlüğü, fabrika işçiliği gibi bedeni çalışmaya dayanan meslek dallarının tamamen yok olacağı tahmin edilmektedir. Robotlar, fiziksel olarak insanların yapabildiklerinden çok daha fazlasını yapabildikleri gibi, zihinsel açıdan dahi dediğimiz insanların bile IQ seviyelerinin üzerine çıkabilme potansiyeline sahiplerdir (McCarthy, 3). Nitekim mesleklerin yapay zekâ ile yeni bir şekil almasının temelinde, robotların sahip olduğu bu üstün özellikler yatmaktadır.

Yapay zekâyı daha önce hiç ulaşılmamış bir seviyeye ulaştıran bir diğer kavram ise “Nesnelerin İnterneti” kavramıdır. Nesnelerin İnterneti, yapay zekâ teknolojisini içinde bulunduran eşyaların, cihazların ve makinelerin iletişim kurdukları dijital ağ olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu ağ sayesinde nesneler, diğer nesnelere gönderdikleri sinyaller ile başka nesneleri bilgilendirmekte veya başka nesnelerin gönderdikleri sinyaller ile bilgilenebilmektedirler. Örnek vermek gerekirse, trafiğin sıkışık olduğu bir günde trafikte bulunan arabalar, nesneler arasındaki bu internet ağı sayesinde diğer arabalara sinyaller göndererek o arabaların başka güzergahlar kullanmalarını sağlayabilmektedirler. NDVIA şirketinin geliştirdiği bu teknoloji, nesnelerin interneti teknolojisinin en radikal örneklerinden biridir. Kısacası nesnelerin interneti kavramı, yapay zekâ ile donatılmış araçların sadece insan komutu ile değil, birlikte hareket edebilmelerini de sağlamaktadır.

5G TEKNOLOJİSİ

Bilinen tanımı ile 5G, günümüzde kullandığımız 4G teknolojisinin bir üst modelidir. 5G teknolojisi, internet akışını daha önce hiç olmadığı kadar hızlı hale getiren üstün bir teknoloji olarak karşımıza çıkmaktadır.

5G teknolojisinin bize sunduğu ilk imkân daha önce eşini benzerini görmediğimiz bir internet hızıdır. 5G teknolojisi yoğun heterojen ağlar ile kullanıcılarının sorunsuz bir internete erişmelerini sağlamaktadır (Mitra ve Agrawal, 133). Visual Networking Index raporlarına göre 5G’nin hızının, günümüzde kullandığımız internet hızından 10 kat daha hızlı olacağı tahmin edilmektedir. Bilinen birçok teknolojide yaşadığımız sorunların, 5G teknolojisi ile tamamen ortadan kalkacağı tahmin edilmektedir (Mitra ve Agrawal, 134).

5G teknolojisi, yukarıda bahsettiğimiz bütün teknolojilerin; blokzincir, yapay zekâ, nesnelerin interneti ve Metaverse’ün hayatımıza dahil olması için gereklidir. Bu teknolojilerin kusursuz bir şekilde işleyebilmesinin temeli, 5G’nin dünya çapında kalıcı hale gelmesinden geçmektedir. Metis, 5G-PPP, 5GNOW, EMPhatic, Newcom, NYU Wireless gibi araştırma grupları da 5G teknolojisi üzerinde çalışmakta ve bu teknolojiyi her gün bir adım ileriye taşımaktadırlar (Mitra ve Agrawal, 133). Bununla beraber, 2020 yılında ortaya çıkan Covid-19 salgını itibariyle 5G teknolojisine yapılan devlet yatırımları da artmış, özellikle sokağa çıkma yasaklarının yaygın olduğu dönemde dünyanın her tarafından gelen, 5G istasyonlarının yaygınlaştığına dair haberler sosyal medyada gündem olmuştur.

Özetlemek gerekirse 5G teknolojisine geçiş kaçınılmaz bir durumdur. Tıpkı 3G’den 4G’ye ve LTE’ye yapılan geçişler gibi, 4G’den de 5G’ye yapılacak olan teknolojik transferin ve altyapı yenilemelerinin de yakın zamanda hayatımıza gireceği söylenebilir.

TRANSHÜMANİZM, GENOM ve CRISPR TEKNOLOJİSİ

Transhümanizm, insanın teknoloji ve genetik çalışmalar yardımı ile bir üst seviyeye çıkacağına inanan, başka bir deyişle insanı dışarıdan müdahale ederek daha kusursuz bir yaratık haline gelebileceğini düşünen sosyal akım olarak karşımıza çıkmaktadır. Transhümanizm akımının savunucuları, insan vücudundan kaynaklanan birçok problemin insanın genetik yapısı ve DNA’sı ile oynayarak çözülebileceğini ileri sürmektedirler: Açlık, kalıtsal hastalıklar, sakatlık durumları vb. (Köksal, 151). Her ne kadar bu akıma ciddi anlamda karşı duran ve transhümanist görüşün insan fıtratına uymadığını ileri süren büyük bir kitle olsa da, akımın savunucularının sayısı her geçen gün artmaktadır.

Genom teknolojisi, biyolojik yapılara istenilen genlerin eklenmesi, çıkarılması ya da bu genlerin değiştirilmesini mümkün kılan bir teknoloji olarak karşımıza çıkmaktadır (Tufan ve Keleş, 115). Bu sayede, genom teknolojisi ile üzerinde çalışılmış biyolojik varlıklar verimli, hastalıklara dayanıklı ve zor streslere karşı kendini koruyabilen varlıklar haline gelebilmektedirler (Tufan ve Keleş, 114). CRISPR yöntemi üzerinde geçmişte de çeşitli çalışmalar yapılmış olsa da, ilk kapsamlı çalışma Emmanuelle CHARPENTİER ve Jennifer A. DOUDNA adlı iki bilim insanının yapılmış ve bu çalışma 2020 yılının Nobel Kimya Ödülü’ne layık görülmüştür. CRISPR, diğer adı ile genetik makas, hedef organizmadaki genetik özellikleri başka bir organizmanın genetik özellikleri ile değiştirmeye imkân tanıyacaktır. DNA dizilimlerini tanır, DNA zincirlerini kırar ve bu dizilimdeki nükleotidleri değiştirebilir, yeni nükleotidler ekleyebilir yahut söz konusu nükleotidi DNA’dan tamamen kaldırabilir (Soysal, 231). Çin’de gerçekleşen bir olay ise, aslında CRISPR teknolojisinin korkutucu bir teknoloji olduğunu bizlere göstermektedir. Çin Halk Cumhuriyeti’nde yapılan bir çalışma ile dünya üzerinde tasarlanmış ilk bebek dünyaya gelmiştir. Her ne kadar Çin’de bu çalışmayı yapan doktor hapse girmiş olsa da, bu çalışma Genom teknolojisinin insanlar üzerinde de uygulanabileceğinin kanıtıdır.

Hakkındaki ahlaki tartışmaların devam etmesi ile birlikte, Genom düzenleme ve CRISPR teknolojilerinin bu yüzyılda tarım, gıda, tıp vb. sektörleri kökünden değiştireceği öngörülebilmektedir.

YENİLENEBİLİR ENERJİ

İklim değişikliği, çağımızın en marjinal sorunlarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu kapsamda yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş, 21. Yüzyılın en kapsamlı kavramlarından biri olarak karşımıza çıkmakta, bu da “Yenilenebilir Enerji” kavramını yüzyılın en önemli kavramlarından biri arasına sokmaktadır.

Yenilenebilir enerji kaynakları arasında en popülerleri rüzgâr enerjisi, güneş enerjisi, hidroelektrik vb. enerji kaynaklarıdır. Ancak, günümüzün kapitalist düzenindeki ekonomik faaliyetler ve kullanılan enerji miktarı göz önüne alındığında, bu yenilenebilir enerji kaynaklarının ürettiği enerji miktarı, bu faaliyetlere yetmemektedir. 2021 yılında başlayan yenilenebilir enerjiye geçiş çabaları sonucunda ortaya çıkan arz problemi ve bu arzın talebi karşılayamaması, bu enerji kaynaklarının kısa vadedeki enerji ihtiyacımızı karşılayamayacağını göstermiştir. Ancak uzun vadede yapılacak yatırımlarla, söz konusu bu enerji kaynaklarının zamanla bize lazım olacak enerji arzını karşılayacağı söylenebilir.

Üzerinde durulması gereken bir başka yenilenebilir enerji kaynağı ise füzyon enerjisidir. Füzyon reaktörleri, kabaca, yeryüzünde yaratılan bir yapay güneş olarak tanımlanabilir. Yıldızlar, çekirdeklerinde var olan nötron reaksiyonları ile neredeyse milyarlarca yıl kullanılabilecek bir enerji kaynağı oluşturmaktadırlar. Füzyon reaktörleri bu enerjiyi dünya üzerinde üretilebilmektedirler. Amaç, en az nükleer reaktörler kadar enerji üretebilmek ve bu üretimi yaparken Three Miles Island ya da Çernobil gibi felaketleri önlemektir (Montgomery, 306). Ayrıca füzyon reaktörlülerinin herhangi bir karbon salınımı da bulunmamaktadır. Tüm bunlar bir araya geldiğinde, bu reaktörlerin son derece çevre dostu ve enerji arzını karşılayabilecek, gelecek vaat eden reaktörler oldukları söylenebilir. İlk olarak Çin’de yapılan, bugünlerde ABD ve İngiltere’nin de üzerinde çalıştığı füzyon reaktörleri, geleceğin en önemli enerji kaynakları arasında yerini alacaktır.

SONUÇ

21. Yüzyıl’daki teknolojik gelişmeler ve bu gelişmelerin getireceği düzen değişiklikleri, günlük yaşamı daha önce hiç olmayan bir yere evireceği tahmin edilebilir. Dijitalleşmenin ve moleküler biyoloji alanındaki gelişmelerin insan yaşamını bir hayli değiştireceği daha şimdiden aşikardır. Her ne kadar, bu teknolojilerin kullanım amaçları hakkında çeşitli teoriler ortaya atılsa, büyük bir kitle bu teknolojilerin insanoğlunu köleleştirmek amacıyla kullanılacağına inanıyorsa da, kâğıt üzerinde bu kavramların insanlığın yararına olduğu ve doğru kullanıldıkları taktirde, medeniyetimizi bambaşka bir seviyeye getireceği söylenebilir. Her ne olursa olsun, 21. Yüzyılın üzerine kurulacağı kavramlar bu kavramlardır ve her bir birey, bu kavramlara alışmaya başlamalıdır.

KAYNAKÇA

McCarthy, John. “What is artificial intelligence?” (2007).

Tufan, Feyza. “Genom Düzenleme Teknolojileri ve Bitkilerdeki Uygulamaları.” Haliç Üniversitesi Fen Bilimleri Dergisi 2.1 (2019): 113-133.

Köksal, H. (2019). 2023 eğitim vizyon belgesi, tekillik ve transhümanizm. Eğitim ve Toplum Araştırmaları Dergisi, 6(1), 145-157.

Dick, Stephanie. “Artificial intelligence.” (2019).

SOYSAL, Tamer. “Crispr Genom Düzenleme Teknolojileri: Patentlenebilirlikleri ve Covid-19 Salgınında Kullanımı.” Adalet Dergisi 66: 227-292.

Güven, Vedat. and Şahingöz, Erkin. Blokzincir, Kriptoparalar ve Bitcion: Satoshi Dünyayı Değiştiriyor. Kronik ,2018. İstanbul

Montgomery, L Scott. Küresel Enerjiye Yön Veren Güçler. Tübitak Popüler Bilim Kitapları ,2014.