Twitter
Visit Us
YOUTUBE
YOUTUBE
LINKEDIN
Share

..

UKRAYNA İZDÜŞÜMÜNDE 2023 YILI VE SONRASI          

Doğu – batı olarak sembolleşen başta ABD ve Çin olmak üzere süper eksenler üzerindeki büyük mücadele bir şekilde yeniden formatlanmış olup, bu büyük mücadelenin tabiri caiz ise satranç tahtası üzerindeki yansıması şimdilerde Ukranya üzerinde devam etmektedir. Rusya’nın bu işgal harekatı 2023 yılına siyasetten ekonomiye kadar damga vurmuştur. Muhtemelen bu büyük oyunda pragmatist İngiliz felsefesine dayalı ana strateji gerçekte dünya hakimiyetinde iddialı Çin’in en güçlü müttefiki konumunda olan ve ulusal yapılı Rusya’nın Ukranya üzerinden zayıflatılma stratejisidir. Yani ilk etapta hedefin Rusya’nın istikrarının bozulması ve nihayetinde zaten güç zehirlenmesine uğrayan ve dolayısıyla zaaflar gösteren Putin’in tasfiye hamleleri olduğunu anlaşılmaktadır. Batının Ukrayna hamlesinde dahi nihai hedef aslında Çin olup, Tayvan üzerinden yaratılan suni kriz ile Çin’in pasifik ekseni üzerinde refleksleri ölçülme yoluna gidilmiştir. Bu büyük oyunlarda gerçek mağdurlar ateş çemberi içinde yaşam savaşı veren yerel halklar olup, insani bazda yaşadıkları travmaların pek o kadar da dikkate alınmaması bizim gibi ülkeler için ders çıkarılacak bir konudur.

Havada ne kadar güçlü olursan ol esas savaş sonucunu karadaki mücadelenin belirleyeceği Vietnam, Afganistan, Suriye gibi savaş tecrübelerinden bilinmektedir. Yani karada savaş bitmediği sürece gerçek savaş bitmemektedir. Bu durumda Ukranya’nın bir milyona yakın aktif ve bir o kadar da yedek askeri dikkate alındığında Batı ittifak güçlerininin Ukranya sınırlarından her türlü silah yağdırma sürecini başlatması bu savaşın kolay kolay bitmeyip uzadığı ve uzadıkça satranç oyununda pozisyon hamlelerinin gittikçe Batı insiyatifine geçtiği, geniş kapsamlı ekonomik ambargolara uğrayan Rusya’nın gittikçe yorulmaya başladığı gözlemlenmektedir.

Savaş sonrası muhtemelen gardı düşecek olan adı Rusya Federasyonu olan gerçekte ise Sovyetleri çağrıştıran bir imparatorluğun dağılma olasılığının var olması Türk dünyasının önemle izlemesi gereken konuların başında gelmektedir. 2019 yılında çıkarılan dil yasası ile çoğu Türkçe kökenli 30’dan fazla resmi dil okullarda haftalık 2 saatlik seçmeli derse dönüştürülerek rusça dilinin tek dil olarak önünün açılıp, asimülasyon politikasının çerçevesinin çizilmiş olması Türk dünyası için oldukça dikkat çekicidir. Türkler tarih boyunca Batı Avrupa’dan (Hungary), Özbekistan ( Timur devleti) ve Hindistan’a kadar (Babür devleti) 16 Türk imparatorluğu kurmuştur. Ayrıca Rus Federasyonu bünyesinde otonom ya da özerk Tuva, Hazar, Karay, Gagavuz, Kırımçak, Saha, Çavuş, Yakut,. Tatar, Başkurt vs…30’a yakın Türk halk grubu mevcut olup, bu Türkler arasında hristiyan, budist, şaman, yahudi gibi başka dine mensup gruplarda vardır. Gerçekten de Rusya’nın çizilen yeni haritalarının şimdiden internete düşmüş olması şaşırtıcıdır. Rusya federasyonunun herhangi bir dağılma olasılığı karşısında bünyelerine Rus nüfusunun da Sovyet döneminde bilinçli olarak dağıtıldığı otonom – özerk statüsündeki Türk devletlerinin nasıl bir geçiş süreci yaşayacağı merak konusudur. Böyle bir olasılık karşısında Batının ve Türk dünyasının izleyeceği politika, plan ya da stratjiler ise perde arkasında tartışma konusudur.

2030’lu yıllarda dünya hakimiyetinin özellikle pasifik ekseninde ABD ve Çin üzerinden büyük mücadele sonrası şekilleneceği öngörülmektedir. Bu iki süper güç şu anda Tayvan üzerinden birbirlerin test etme sürecine girmiş durumdadır. Her ne kadar kasım 2022’de Mısır’da yapılan iklim zirvesinde kuraklık, susuzluk, açlık, iklim ve çevre felaketleri tartışılmış olsa da insanlığa tarihi boyunca başına felaketler yol açmış olan güç kavgası yine ön plandadır.

Muhtemel görünen ve çok zorlu geçeceği anlaşılan küresel ekonomik çöküş sürecinden sonra dijital sistemlere dayalı yeni kapitalist düzenin ortaya çıkması söz konusudur. Hissedar kapitalizm olarak dile getirilen yeni ekonomik formatın dünyada 19’uncu ve 20’inci yüzyıldaki komünist ve kapitalist düzenlerin sentezi olma özellikleri taşıdığı anlaşılmaktadır. City of London ve Wall-Street ile sembolleşen şişman kedilerin sermayelerini Vanguard, Black Rock, Geode Capital vs.. gibi devasa fonlarda toplayarak dünyada “ülkeler dahil” satın alınması gereken her şeyi satın alma sürecinde oldukları ve gücün stratejik olarak dünyada belli merkezlerde koordineli toplanmaya çalıştıkları anlaşılmaktadır. Örneğin iflas sonrası Batının askeri bir üssüne ve silah deposuna dönüşen Yunanistan ile provakasyonlara gelmeden Rusya, Ukrayna ve Akdeniz dahil sınır ülkelerle denge politikaları izlenmeye devam edilmesi büyük önem arz etmektedir.

Sonuç :

Ukrayna savaşı sadece askeri değil başta gıda olmak üzere global ekonomi üzerinde ciddi etkiler göstermiş olup yaşanan enerji krizinin etkileriyle başta enflasyon olmak üzere bir çok olumsuz gelişmelere yol açmıştır.

GSYH’nın küçülmesi, iflasların işsizliğin artması tüketim ve güven endeksinin azalma eğiliminde olması dünyada ve özellikle Afrika’da krizin derinleşmesine yol açacaktır. Afrika’da açlık, susuzluk ve kıtlık feleketinin genişlemesi ve dolayısyla özellikle Afrika’dan iltica, insan kaçakçılığı hareketlerinin daha da artmasına yol açacak, gelişmiş ülkelerde “demografik yapıların bozulmaması adına” ivedilikle önlem alınmasını gerektirecektir.

Ukrayna savaşı ve gelecekte pasifik ekseninde yaşanacak muhtemel gerilimler silahlanma rekabetinin artması neticesi uzay, siber, yapay zeka, bilgisayar, robot (İHA) ve 5’inci, 6’ıncı nesil silah teknolojileri süper devletler arasındaki yarışı tetiklemiş vaziyettedir.

Yeteri donanımlı üniversiteler zemininde Baykar, Aselsan, Tusaş, Roketsan, Netaş ya da Havelsan vs.. gibi bir çok özel sektör örneklerinde görüldüğü üzere “özgür yaratıcı ortamlarda” üretken mucizevi gelişimler sağlamanın mümkün olacağı görülmüş durumdadır. Türkiye süper akıllı toplum (Toplum 5.0) çağını popülizme kaymadan uluslararası büyük teknoloji yarışında derece almak zorunda olup, yaratıcı beceri, inovasyon ve analitik zekayı dolayısıyla teknolojik gelişimi teşvik edecek olan ortamı sağlamak zorundadır..

Ekonomii biliminin kurallarına göre enflasyon ile mücadelede en önemli silah merkez bankası politika faizlerinin kontrollü ve kademeli artırılması yöntemidir. Bu yöntem Türkiye’de faizlerin düşürülmesi yönünde seyir göstermiş olup, dolar ve dolayısıyla enflasyonun artışı karşısında düşük faiz politikasıyla yatırımların teşvik edilmesi böylelikle istihdamın artırılması ve işsizliğin düşürülmesi yönünde politika izlenmiştir.

Türkiye’de Mayıs ayı içerisinde olacağı beklenen 2023 seçimleri atmosferinde popülizmin artması yanında tasarrufların azalması ve seçim sürecinde fazladan harcanacak paraları finanse etme ile ilgili önlemler neticesi kamu borçlarının artması, vergilerin, ötv vs.. artırılması gibi sonuçlara yol açması gözden geçirilmesi gereken konulardır.