…
KORONA FELAKETİ VE 2021 İÇİN ÇIKARILACAK DERSLER
2020 yılı covid-19 koronavirüs felaketi olarak tarihe geçmiş ve arkasında ağır ekonomik faturalar ortaya çıkarmış bulunmaktadır. Ana hatlarıyla geleneksel ve gen teknolojik olmak üzere iki türde farklılık gösteren aşıların ortaya çıkması ve aşı sürecine girilmiş olması 2021 yılı için iyi haber olarak değerlendirilebilir. Ancak Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) ve İngiliz sağlık bakanının yeni açıklamaları korona virüsünün mutasyona uğrayıp yeni varyantları ortaya çıkacağına işaret etmektedir.. Bu demektir ki korona da grip virüsü gibi her yıl yeni varyantlarına karşı yeni aşıların geliştirilmesi söz konusu olacaktır. Böyle bir durumda kaybeden insanlık kazanan ise ilaç tekelleri olacaktır. Türkiye’nin kendi yerli ve etkili bir aşı geliştirme gayretleri daha da önem kazanmıştır. Ekonomiler, insanlık ve özellikle çoğu emekli olan ve devletlere yük olarak algılanan yaşlı insanlar bu virüs ile beraber yaşamayı öğrenmek zorunda kalacaktır.
Ortada komplo yoksa teorisi de olmaz. Yapbozdaki parçalar bir araya getirilip ortaya çıkarılacak büyük resme diyalektik ve analitik felsefe ile bir arada bakılmasında fayda vardır. Öyle anlaşılmaktadır ki global oligarşik sistemin 18.yüzyıl filozofu Thomas Robert MALTHUS’un tartışmalı görülen dünya nüfusunun gidişatına ilişkin teorisi kapsamında dünya nüfusunu 21.yüzyıl sonunda yarıya indirgemeye yönelik iddialar hala güncelliğini koruduğu görülmektedir. Kuş gribi ile başlayıp domuz gribi ve sonrasında piyasalara servis edilen aşılama kampanyalarıyla devam eden süreçte Finlandiya’lı ünlü doktor Rauni KİLDE’nin ortaya konulan bu senaryolar ve tatbikatçılarına ilişkin çarpıcı açıklamaları da unutulmuş değildir. Dolayısıyla çok daha geniş kapsamlı, daha karmaşık olarak ortaya çıkan ve şubat ayından bu yana dünyayı, dünya ekonomilerini kasıp kavuran Koronavirüs vakasındaki tecrübeler yukarıdaki iddiaların da dikkate alınması gerektiğine işaret etmektedir.
Yeni Dünya Düzeni (the new world order) ve onun stratejilerine karşı varlıklarını sürdürme uğraşının doğal sonucu olarak Çin ve Rusya öncülüğünde Şanghay İş Birliği Örgütü (ŞİÖ) kurulmuş ve bu kuruluş Hindistan ve Pakistan’ın da katılımıyla iyice güçlenmiştir. Bu gelişim, aslında 21. yüzyılın artık Orta Doğu’da değil, “Pasifik ekseni üzerinde” ve amansız mücadeleden sonra şekilleneceğinin habercisi olmuştur. Döviz rezervi 3,2 trilyon dolar olan Çin, “Tek Kuşak Tek Yol” (OBOR) başlığı altında formatladığı projesine ilk etapta 600 milyar dolarlık bütçe ayırmıştır. Çin’in deniz, kara ve ipek yolları projesiyle somutlaşan adımları, ABD oligarşisinin “Yeni Dünya Düzeni” dayatmasına karşı çaresiz kalan birçok ülkeye alternatif umut kaynağı olmuş durumdadır.
Çin, Güney Çin Denizi’nden başlayarak Pasifik üzerinde ABD’ye karşı denge kurma amacına yönelik olarak hava ve deniz kuvvetlerinde amansız bir silahlanma yarışı içerisine girmiştir. 1945’de Bretton Woods ile başlayan ekonomik sistem 1971’de Nixon döneminde iptal edilmiştir. 1980’lerde ise başlatılan bireysel özgürlüklere de yer veren neo-liberal ekonomik sistem artık tıkanmış bulunmaktadır. Tıkanan neo liberal sistem yerine 2021 itibariyle artık dijitalleşen dünya tekrar formatlanacak yeni bir ekonomik sisteminin arifesinde görünmekte olup, demokrasinin temelini teşkil eden bireysel özgürlüklerin nasıl seyir göstereceği meçhuldür. Muhtemel görünen ve çok zorlu geçeceği anlaşılan küresel ekonomik çöküş sürecinden sonra oluşacak yeni düzenin yine ve hâlen dünyaya hâkim olan kapitalist sistem üzerinden şekilleneceği söylenebilir. Diğer taraftan küreselleşme yoluyla dünya çapında ciddi kazanımlar sağlamış olan Wall Street’in şişman kedilerinin uzun uğraşlar içerisinde bulunduğu hedeflere 21. yüzyıl içerisinde ne ölçüde erişeceği tartışma konusudur. Ancak 2030’lu yıllarda dünya hâkimiyetinin Çin ve Rusya ekseni etrafında şekilleneceği varsayımı altında Wall Street hâkimiyeti ile sembolleşen ABD’nin bu hâkimiyeti kolay kolay vermeyeceği anlaşılmaktadır. Hatta MUOS sistemi (Mobile User Objective System ), 6. nesil savaş teknolojileri, biyolojik ve siber savaş teknolojileri, lazer teknolojileri, ABD uzay kuvvetleri komutanlıkları ile şimdiden gündeme oturan ve uzayı da kapsamına alma potansiyeli taşıyan “3. dünya savaşını” dahi göze alabileceği sonucunu çıkarmak mümkün görünmektedir. Ancak zaten büyük çevre felaketlerinden muzdarip olan dünyamızın bunu taşıması mümkün görünmemekte olup, sonunda diplomasi ve aklın galip gelmesi insanlığın temennisidir.
Sonuç:
ABD içinde dahi ulusalcılar ile küreselciler arasında müthiş bir mücadele söz konusudur. ABD’de küreselciler yeniden iş başına gelmektedir. Trump’ın dobra ancak ne düşündüğünü söyleyen tarzına karşılık Obama gibi melek yüzlü görünümdeki Biden’in Türkiye’yi de kapsamına alan açıklamaları aslında ders niteliğindedir. Irak, Libya, Suriye’de barış ve demokrasi bahanesiyle müdahale edilip felaketlerle sonlanan süreçlerin mimarları olan Neo-conların sembol isimleriyle Biden’in bir araya gelmiş olması da Türkiye dâhil Ortadoğu için dikkat çekicidir. Ufuktaki görünüm Türkiye’nin erken davranarak neo-conlara fırsat ve bahane vermeden başta hukuk, adalet olmak üzere yapısal reformları samimiyetle uygulamaya geçirmeyi zorunlu hale getirmiş durumdadır.
Dış güçlerin amaçlı bir şekilde çalışmaları ve kışkırtmaları sonucunda maalesef daha çok Orta Doğu ülkelerinde yaşadığımız üzere etnik ya da mezhep bazında çatışmaların iç savaşı fitillediği görülmüştür. Sonu parçalanmakla biten bu durumdan Türkiye çok önemli dersler çıkarmak zorundadır.
Savaş yerine barış, özgürlük kültürünü kafasında bir türlü özümseyemeyen insanoğlunun yıkıcı tipteki düşünce tarzı ve ego kültürü sıklıkla savaş olarak vücut bulup toplumlarda yıkıma yol açmıştır. Kendi içinde barışık olmayan insanların teşkil ettiği toplulukların ya da toplumların dışa vurumlarında adil, barışık ve demokratik olma ihtimali azalmaktadır. Bu durum, Türk dehası Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh.” ilkesinin ne derece doğru olduğunu ortaya koymaktadır.
Bekir KAVRUK
- UKRAYNA İZDÜŞÜMÜNDE 2023 YILI VE SONRASI - 27 Ocak 2023
- ORTA GELİR TUZAĞI, TEKNOLOJİ, İCAT, STEM VE TÜRKİYE - 24 Ekim 2021
- KORONA FELAKETİ VE 2021 İÇİN ÇIKARILACAK DERSLER - 12 Ocak 2021
- KİTAP: ARKA PENCEREDEN BAKIŞ: EKONOMİ / BEKİR KAVRUK - 14 Eylül 2020
- KORONA SONRASI GLOBAL EKONOMİDE TSUNAMİ TEHLİKESİ VE TÜRKİYE - 29 Mart 2020
- 2020 İZDÜŞÜMÜNDE DÜNYA VE TÜRKİYE - 3 Şubat 2020
- CDS İZDÜŞÜMÜNDE TÜRKİYE’YE BAKIŞ - 22 Ağustos 2019
- 2018 KRİZİNİN KRONOLOJİK ANALİZİ - 27 Nisan 2019
- 2019 İZDÜŞÜMÜNDE DÜNYA VE TÜRKİYE’YE BAKIŞ - 18 Ocak 2019
- ÜLKE ZENGİNLİĞİNDE BEŞERİ SERMAYENİN ÖNEMİ VE TÜRKİYE - 12 Aralık 2018