Twitter
Visit Us
YOUTUBE
YOUTUBE
LINKEDIN
Share

UFAK TEFEK TESPİTLER

Aylardır bir mikroorganizmanın yol açtığı tehdit unsuruna karşı mücadele geliştirmeye, onun yaşamımızda yarattığı sınırlamalara uyum sağlamaya ve hayatta kalmaya çalışıyoruz.

Doktorlar, hemşireler ve hasta bakıcılar başta olmak üzere tüm sağlık emekçilerinin cari hizmetlerdeki cansiperane gayretleri ve eş zamanlı olarak alanında yetkin bilim insanlarının tedavi ve aşı bulmak için yürüttüğü yoğun çalışmaları izlerken boğazımızın düğümlenmemesi, gözlerimizin dolmaması mümkün değil.

Bu müthiş mücadele günlerinde bireysel tecrit ve kontrol ortamlarımızda bilim dünyasından gelecek iyi haberlere kulak kesilmiş bekliyoruz. Bir yandan da dünya üzerinde farklı farklı yöntemlerle yürütülen devlet uygulamalarını izliyoruz. Her geçen gün yeni bilgiler ediniyor ve yeni gözlemler yapma fırsatı buluyoruz.

Covid-19 hakkında henüz bilinmeyen çok şey var ancak şimdiden şunu söylemek mümkün: pandemi süreci, bugün yaşananlar, yaşatılanlar ve sonuçları açısından her alanda çok büyük dersler verecek, mevcut birçok sistemde kaçınılmaz değişiklikler ve dönüşümler gerçekleşecek.

Deneyimler, Dikkat Çeken Bazı Hususlar ve Tespitler

Son derece dinamik yaşanan ve henüz istatistikler dışında sunulan verilerin çok da yeterli olmadığı bir süreç içinde birçok alanda çok farklı deneyimler yaşadık. Adeta asimetrik bir ortam tüm nitelikleriyle üzerimize çöktü. Doğal olarak böyle bir ortamda sağlıklı değerlendirmeler yapabilmek de hayli zorlaştı. Salgının ilk günlerinden bu yana birçok veri, bilgi ve değerlendirmenin ve hatta birey ve kamu sağlığı için yapılan önerilerin bile kısa aralıklarla değişebildiğine şahit olduk.

Süreç içinde yaşanan bilgi farklılıklarında ve bazı bilgi kirliliklerinde medyanın dönemsel iştahının yanı sıra kendilerini medyada daha fazla ifade etmek isteyen insanların da rolü büyük oldu. Sonuçta böylesine belirsiz ortamlarda, sosyal bilimcilerden siyasetçilere, ekonomistlerden tıp bilimcilere kadar herkesin öncelikle kendi uzmanlık alanında kalarak yorum yapmasının önemi ziyadesiyle bir kez daha anlaşıldı.

Bir başka deneyim de virüs ve sürece ilişkin sınırsız tezlerin, teorilerin havada uçuşmasıydı. Bu tür belirsiz ortamlar, bazı komplo teorisyenlerinin de alacakaranlıkta uçan yarasalar gibi hızla hareket etmelerine fırsat verir. Komplocuların aslında yetersiz olan hazırlıkları; neden sonuç ilişkilerinin tam kurulamadığı teorilerle, kendi içinde bile tutarsızlık barındıran verilerle, abartılmış görsellerle ve gizemli ses tonlarıyla birlikte sunulur. Bu yolla çeşitli hedef ve maksatlarla ucuz algı yönetimleri yapılır. Ancak bu insanların karşısında da başka bir tehlikeli grup oluşur. Onlar da; konuyla ilgili tüm haklı kuşkulara, deneyimlere, tarihsel verilere dayanan ve sorgulayan analizlere komplo teorisi olarak bakarak aslında kolaycılık yaparlar. Bu grupta bulunanlar bir hukukçu gibi her şeye hemen kanıt isterler. Hâlbuki ilk andan başlayarak tüm bilgilere erişmek sağlıklı değerlendirmeler yapmak mümkün olsaydı, şüphelerden yola çıkarak bağlantılar kuran, olayları, verilerle, deneyimlerle ve analizlerle delillendiren ve bilimsel yöntemlerle doğrulara ulaşabilen bilim dallarına ve mesleklere de gerek kalmazdı.

Belirsizliklerin, komplocuların ve her düşünceyi komplo diye nitelendirenlerin arasından geçerek değerlendirme yapmakta fayda var. Bu çerçevede yeniden gündeme gelen biyolojik savaş konusuna ve biyolojik savaşla mücadelede görev alacak birlik ve kurumlarımızın hazırlıklarına önem ve özen gösterilmesinin ve dinamik askeri tıp sistemimiz ile kapatılan Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsünün aynı adlarla yeniden oluşturulmasının gerekliliğine yeniden dikkat çekmekte fayda görüyorum. Antik çağdan günümüze kadar birçok kez bir savaş yöntemi olarak kullanılan biyolojik savaşın bir masal olmadığını hatırlamakta yarar var. (Biyolojik savaş örneklerinin tarihçesini de içeren konuya ilişkin başka bir geniş makale bu satırların yazarı tarafından hazırlanmıştır. Bağlantı adresi: http://ankaenstitusu.com/biyolojik-savas-penceresi/)

Bugüne kadar yaşanan süreçte;

Milli güç unsurları yeterli olan ve yönetsel sistemde devlet aklının hâkim olduğu ülkelerin pandemi ile mücadelede olumlu ve somut sonuçlar alabildiğine,

Kamu gücünün zamanında ve etkili kullanımının iyi yönde fark yarattığına,

Kurulan sistemlerin insan ve doğa odaklı olmasının sinerjiyi ve sürekliliği sağladığına şahitlik ettik.

Buna ilave olarak;

Disiplinli toplumların salgının yayılmasını sınırladıklarını ve çok daha iyi korunduklarını,

Kamuoyunu bilgilendirmede sansür yerine gerçekçi verilerle hareket etmenin ve şeffaflığın zarar değil fayda sağladığını,

Pandemi mücadelesinde yürütülen çalışmalarda bile siyasi hesaplarla, ötekileştirmelerle ve beklentilerle hareket eden yönetici ve siyasetçilerin kişisel kaygısı yüksek olumsuz portreler olarak tarihe mal olacaklarını,

Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ortaya koyduğu vizyonun ve ilkelerinin sadece bizim için değil tüm insanlık için evrensel bir değer taşıdığını, bu vesileyle “halkçılık” ve “devletçilik” ilkelerinin uygulanmasının ne kadar önemli olduğunun yeniden anımsandığını söyleyebiliriz.

Sonuç olarak

İnsanlık, bugün yaşayan tüm kuşakların unutamayacağı küresel bir salgına tanıklık etmektedir. Deneyimler, değerlendirmeler, elde edilen tüm sonuçlar sonraki dönemlere aktarılacaktır. Kuşkusuz yaşama dair birçok alanda, öncelikle tıp olmak üzere bilim dünyasında, sağlık politikalarında, bireysel ve toplumsal yaşamda, siyasal ve yönetsel sistemlerde ve zihin haritalarında, ekonomi ve finans yapılanmalarında ve paranın kontrolünde, savunma ve güvenlik konseptlerinde, risk ve tehdit değerlendirmelerinde, tıbbi istihbarat çalışmalarında, eğitim-öğretim yöntemlerinde, alışveriş sistemlerinde hatırı sayılır değişiklikler olacaktır. Tarihte de böyle olmuştur. Büyük salgınlar sonrasında birçok alanda yeni fikirler çıkmış, köklü dönüşümler için başlangıçlar olmuş ve yeni dönemlere geçiş yapılmıştır. Ancak bu dönüşümler tüm coğrafyalarda aynı düzeyde ve hızda olmamıştır. Beklenen olumlu köklü dönüşümlerin gerçekleşme süresi ise şüphesiz her ulusun bilgi ve bilinç düzeyine ve o ulusun yönetimini üstlenen kadroların ve etkili olan siyasi hareketlerin kalitesine bağlı olacaktır.