Twitter
Visit Us
YOUTUBE
YOUTUBE
LINKEDIN
Share

RUSYA’NIN HARP PRENSİPLERİNİ VE TEMEL ASKERİ KURALLARI İHLAL EDEN BEKLENMEYEN HATALARI 

2022 yılı Mart ayının başında savaşın o günkü koşullarına ve nasıl gelişebileceğine yönelik bir ara değerlendirme yapmış ve özellikle meskûn mahal muharebe şartlarına ve hibrit savaşın kaygan zeminine dikkat çekmiştim (Meskûn Mahal Muharebe Gerçeği Ve Hibrit Savaşın Kaygan Zemininde Rusya-Ukrayna Savaşı / http://ankaenstitusu.com/meskun-mahal-muharebe-gercegi-ve-hibrit-savasin-kaygan-zemini-golgesinde-rusya-ukrayna-savasi/). 3 Mart 2022 tarihli söz konusu yazımızda ifade edilen muharebe koşullarının etkilerini müteakip günlerde yaşayarak gözledik. Geldiğimiz bu aşamada özellikle askeri açıdan bir ara değerlendirme daha yapmaya ihtiyaç duyulduğunu belirterek başlamak istiyorum. Söz konusu ihtiyacın ana konusu dünyanın büyük bölümü tarafından “savaşın müstakbel ve erken kazananı” olarak görülen küresel aktör Rusya’nın muharebe sahasında verdiği görüntüdür. Savaşın başından bu yazı kaleme alınıncaya kadar geçen süre içinde, Rusya’nın harekât alanında belirli ve kesin bir durum üstünlüğünü sağlayamadığını, umulmadık kayıplar yaşadığını, askeri hedeflerine tam olarak ulaşamadığını hatta bazı hedeflerini revize etmek zorunda kaldığını gördük. Elbette sahadaki tüm detay bilgilere hâkim değiliz ve gelişmeleri sadece açık kaynaklardan izleyebiliyoruz. Yine de mevcut veri, bilgi ve haberleri mesleki birikimle ve yetiyle değerlendirerek bazı sonuçlara ve öngörülere ulaşmak mümkün olabiliyor.

Harp Üzerine

Değerli okurlar, harbin de bir tarihi vardır. İnsanların ve toplumların ilk çağlardan bu yana endişe, korku ve arzularından kaynaklanan ihtiyaçlara ve hedeflere ulaşabilmek maksadıyla rakiplerine ve düşmanlarına karşı çeşitli yöntemlerle güç kullanımına başvurduklarını biliyoruz. Gücün belirli bölge ve zamanlarda sistemli ve kollektif kullanılmaya başlanmasyla birlikte “harp” kavramı ortaya çıkmıştır. Yaşanan her bir harbin doğasına uygun olarak elde edilen deneyimler genel kabul görmüş kuralların ortaya çıkmasını sağlamıştır. Harp nevileri farklılaşsa da kavramlar temel olarak değişmemiş, değişiklikler genellikle teknolojide, doktrinel bakış açılarında, kullanılan savaş sistemlerinde, kriter ve yöntemlerde olmuştur. Harp prensipleri ve muharebelerde dikkate alınması gereken kurallar her zaman doğruluğunu ve varlığını korumuştur. Örneğin Sun Tzu’nun 2500 yıl önce “Savaş Sanatı” isimli ünlü ve askeri esaslar yönünden temel kabul edilen eserinde ifade ettiği “Taktik olmadan strateji, zafere giden en yavaş yoldur. Strateji olmadan taktik, yenilgi öncesi yapılan gürültüdür.” ve “Düşmanı bildiğiniz kadar kendinizi de biliyorsanız, zafer konusunda şüpheniz olmasın.” vb, sözleri binlerce yıldır harp alanlarında kendini ispat ederek kulaklara küpe olmuştur. Mesleği askerlik olanlar ve/veya harp tarihini teorik olarak çalışma fırsatı bulan nitelikli akademisyenler harbin prensip ve kurallarını çok iyi bilirler.

Planlama ve Uygulamada Göze Çarpan Önemli Hatalar

24 Şubat 2022’de fiili olarak başlayan Rusya-Ukrayna Savaşı’nda nükleer ve küresel bir güç olan Rusya’nın genel beklentinin aksine konvansiyonel savaş sahnesinde bir hayli bocaladığını gördük. Bir önceki yazımızda hibrit savaş koşullarının sağladığı iletişim yoğunluğu ve algı yönetimi riskleri nedeniyle Rusya Silahlı Kuvvetleri’nin meskûn mahal muharebelerinde sivil kayıpları gözeterek hareket etmesinin bir zorunluluk haline geldiğini, bu yüzden kitle imhasına neden olabilecek hava bombardımanları, yoğun füze ve topçu atışları yerine doğrudan hedefe yönelebilen isabet doğruluğu yüksek akıllı roket ve füze sistemlerinin, özel birliklerin ve milis yapıların yoğunlukla kullanılabileceğini vurgulamıştık. O günlerden bu yana söz konusu uygulamaları fazlasıyla gözledik. Ancak bu süreçte Rusya’nın Ukrayna topraklarında ve deniz alanında yürüttüğü askeri harekâtın net hedeflere ulaşmakta zorlandığını izledik. Nisan ayı ortalarına kadar açık kaynaklara yansıyan bilgilerde ve yapılan resmi açıklamalarda harekâtın yer yer yavaşladığı, hatta durduğu ve bazı bölgelerde Rus birliklerinin önemli kayıplar verdiği bilgileri sunuldu. Taraflarca servis edilen yanlı bilgi ve haberleri bir yana bıraksak bile orantısız güçler arasındaki bu savaşta Rusya’nın henüz net bir üstünlük sağlayamadığını, hatta umduğundan çok fazla zorlandığını ve kara, deniz ve hava harp silah araç ve sistemlerinde beklenenin üzerinde kayıp verdiğini söyleyebiliriz. Diğer tüm alanlarda olduğu gibi harp alanında da gerçekleri uzun süre gizleyemezsiniz. Konuya askerlik bilimi, harp prensipleri, muharebe koşul ve kuralları ve istihbarat projeksiyonundan bakıldığına aslında yaşananların pek de sürpriz olmadığını ifade edebiliriz. Peki neden? Kişisel düşüncelerimi kısa ve basit bir anlatımla sunarak soruyu yanıtlamak istiyorum. Rusya açısından incelendiğinde şunları ifade edebilirim:

– Önemli bir devlet birikimine, kültürüne, deneyimli ve dinamik bir devlet kadrosuna sahip olan Rusya’nın tüm bunlara rağmen Ukrayna’ya yönelik politik ve askeri hedeflerinin hepsine aynı dönemde ulaşmaya çalışarak bir stratejik düzeyde bir planlama hatasına düştüğünü değerlendiriyorum. Rusya’nın soğuk savaş sonrasındaki dönemde yürüttüğü sabırlı politika tecrübesine rağmen Ukrayna’ya yönelik aceleci tutumu, hasmını küçümsemekten ve fazla özgüvenden kaynaklanmış olabilir. Kendisine yönelik yaşamsal tehdit olarak gördüğü politik ve güvenlik kaygılarını ve harekâtına dayanak yaptığı gerekçeleri öne sürerek planladığı harekâtını safhalara ve zamana yayarak yürütseydi bugün yaşadığı zorlukları yaşamayabilirdi. Rusya stratejide yapılan hatalar nedeniyle  önemli siyasi, ekonomik ve sosyal kayıplarla karşı karşıya kaldı. Bunların bir bölümü bekleniyordu belki ama kapsam çok genişledi. Örneğin, ABD askeri ve siyasi etkisiyle Avrupa’ya yeniden döndü, NATO üyeleri arasında güven tazeleyerek etkisini artırdı ve yeni üye adayları belirmeye başladı, Avrupa başta olmak üzere özellikle Batı dünyasında Rusya karşıtı toplumsal yansımaları da olan geniş ve küresel bir cephe oluştu.  Stratejide yapılan hataları taktik alandaki hamlelerle gidermek mümkün olmaz kuralı bir kez daha işledi ve süreci değiştirmek zorlaştı. Rusya bunları göz ardı ederek çok zorlu bir sınava girmiş oldu. Yapılacak tek şey başlangıçtaki planlamayı yenilemek olacaktır.

– Değerli okurlar, bir savaş kararı alınmadan ve askeri harekât planlanmadan önce ilk olarak devlet yönetim sistemi tarafından politik hedef ya da hedefler ortaya konulur. Sonrasında ise belirtilen politik hedeflere yönelik planlama yapmaları için askeri makamlara yetki ve sorumluluk verilir. Ülkelerin dinamik hedefleri söz konusu olduğunda bahse konu planlamalar zaten öncesinde defalarca çalışılmış olur. Askeri harekât başladıktan sonra ise hedeflerle gerçeklik arasında tutarsızlık yoksa hedefler revize edilmez. Kısacası öngörülen politik hedefler askeri harekâtla uyumlu olmalıdır. Politikayı yönlendirenler politik hedefleri muğlak bırakma ya da askeri harekâta müdahil olacak şekilde askeri hedefleri değiştirme ve askeri süreci kontrol etme hatalarına düşerlerse muharebelerin ve harbin kaybedilme olasılığı artar, politik hedeflere de ulaşılamaz. O yüzden askeri harekâtların icrası kesinlikle askerlere bırakılmalıdır. Burada askeri personelin eğitimi, birikimi, donanımı ve moral değerleri fazlasıyla önemlidir. Rusya açısından bakıldığında, Putin’in ve çevresindeki politik ekibin, askeri karar verme sürecine de zaman zaman doğrudan müdahil oldukları yönünde görüşlerin ifade edildiğini fazlasıyla duyduk. Doğru mudur bilemeyiz ancak bu tür yaklaşımların sonu hüsran olmuştur. Rus Genelkurmayının da durumdan hoşnut olmadığını tahmin etmek güç olmasa gerek.

– Askeri planlama süreci ve uygulamalar açıdan yaklaştığımızda, ilk 45 günlük Rus askeri harekâtında “harp prensiplerine” ve “muharebe esaslarına” pek uygun olmayan planlamaların ve uygulamaların görüldüğüne şahit olduk. Elbette savaş ortamında koşullar arzu edildiği şekilde gelişmeyebilir, ancak, temel harp prensiplerine bile uymayan yanlış planlamalarla ve uygulamalarla başarı kazanılması mucizelere bağlıdır.

Harp prensiplerinin en önemlilerinden biri “Emir Komuta Birliği”dir. Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik askeri harekâtında teşkil edilen kuvvet yapısı ve eski harp silah araçları zaten çokça eleştirilmişti. Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri’nin harekâtı için müşterek bir harekât komutanlığı ihdası yerine harekâtın Moskova’dan idare edildiği görüntüsü dağınıklığın, kargaşanın artmasına ve koordinesizliklere neden olmuştur. Moskova’nın askeri süreci merkezden yönetme arzusu Rusya’nın Ukrayna’ya coğrafi yakınlığından kaynaklanmış olabilir. Coğrafi yakınlık söz konusu olsa da de askeri harekâtın sorumluluğu belli bir komuta yapısı ve karargâh sorumluluğuna bırakılmazsa dağınıklık kaçınılmaz olur. Kuvvet israfı artar, etkinlik azalır. Ancak, emir komuta birliğinde yaşanan zafiyet anlaşılmış olacak ki Suriye harekâtında deneyim kazanmış bir asker olan Güney Askeri Bölge Komutanı General Aleksandr DVORNİKOV 2022 yılı Nisan ayı başında harekâta sorumlu komutan olarak atanmıştır. ABD’nin Irak’a yönelik iki ayrı zamandaki harekâtında bölgeye tüm harekât unsurlarından sorumlu ve istihbarat faaliyetlerini de koordine eden bir komutan ve emrine yeterli sayıda karargâh personeli atadığını hatırlıyoruz. Rusya da Suriye’de benzer bir emir komuta yapısı kurmuştu. Türk Silahlı Kuvvetleri de uzun süreli sınır ötesi harekâtlarında bu hususa her zaman önem vermiştir.

– Rus askeri harekâtında net olarak nasıl uygulandığı pek de anlaşılamayan birkaç önemli harp prensibinden daha bahsedebiliriz. Örneğin “Hedef” prensibine yeterince ihtimam gösterilmiş midir? Yukarıda ifade ettiğimiz bazı nedenlerle muharebelerin ve harekâtın askeri hedeflerinin net olarak belirlenmesinde sıkıntılar mı yaşanmıştır?  “Siklet Merkezi” prensibine uygun hareket edilerek gerekli bölgelerde aktif kuvvet yoğunluğu sağlanabilmiş midir? “Emniyet” prensibine göre harekâtın her bir safhasının emniyetini sağlamak açısından ihtiyaç duyulan tüm tedbirler alınabilmiş midir yoksa hasım küçümsenerek intikaller başta olmak üzere harekât emniyeti yeterince sağlanamamış mıdır? “Baskın” ve “Manevra” prensiplerine göre uzun menzilli ateş destek sistemleri ile yumuşatılan bölgelere zırhlı birliklerle ani taarruzlar yapılabilmiş midir? Bu soruların yanıtlarını kısmen görebiliyoruz. Rusya ve Ukrayna tarafları muhtemelen daha net görüyordur.

– Rus Kara Kuvvetlerinin Ukrayna çevresinde özellikle kuzey ve doğu sınırlarının hemen ötesinde birkaç yıldır motorlu, mekanize ve zırhlı birlikleriyle sürekli tatbikatlar yaptığını, hatta bu birliklerin sefer görev yerleri olduğu anlaşılan bölgeleri işgal edip uzun süre arazide kaldıklarını biliyoruz. Medyaya yansıyan haberler dışında bu tür askeri hareketleri ve konuşlanmaları internet üzerinden servis edilen açık uydu görüntülerinden defalarca gördük. Rusya uzun süredir Ukrayna üzerinde askeri bir baskı kurmuştu. Bu durum politik açıdan akıllı bir hamle olarak değerlendirilse de –tartışılır- askeri açıdan yığınaklanmanın çetin kış koşullarını da içerecek kadar uzun sürmesi pek de arzulanan bir hal tarzı değildir. Nitekim henüz muharebelerin başlamadığı süreçte askerlerin uzun süre kışlalarından ayrı kalarak arazi koşullarında yaşaması doğal olarak psikolojiyi, dayanma gücünü, motivasyonu ve müteakiben girilen muharebeleri olumsuz yönde etkilemiştir. Bu süre içinde harp silah araçlarının bile lojistik açıdan idame güçlüğü yaşaması mümkündür. Ayrıca sürekli harekât beklentisi içinde ve zaman zaman yüksek alarm seviyesinde yürütülen ve gereğinden uzun süren tatbikatlar ve yığınaklanmalar, sağladığı fayda kadar motivasyon ve güç kaybına ve kanıksama alışkanlığına yol açabilmektedir.  Bir diğer önemli nokta da en küçükten en büyük rütbeliye kadar askeri personelin planlanan harekâtın anlam ve önemi hakkında bilgilendirilmesi ve motivasyonun sağanmasıdır. Asker robot değildir. Duygusal zekâsına hitap etmek ve inandırmak gerekir. Burada liderlik yetisi önem kazanmaktadır. Sahadan gelen görüntülerde özellikle esir düşen Rus askerlerinin servis edilen görüntülerinden bu zafiyet alanlarının varlığı çokça hissedilmiştir. Elbette görüntülerde Ukrayna cephesinden yapılan algı operasyonları vardır. Ancak bunun dışında alınan izlenimler de olmuştur.

– Harp bir bütün olarak ele alındığında, muharebeler harbin ayrı ayrı bölge ve koşullarda yürütülen parçalarıdır. Muharebe çeşitleri genel olarak taarruz, savunma ve geri çekilme olarak sınıflandırılır. Her bir muharebe türünün ayrı ayrı hedefleri, özellikleri, manevra şekilleri ve uygulama yöntemleri bulunur. Rusya bu muharebe türlerinden esas olarak taarruz harekâtını uygulamakta, Ukrayna ise savunma yapmaktadır. Daha önce ifade ettiğimiz ve yeterince uygulanmayan “Baskın” ve “Siklet Merkezi” kavramları aynı zamanda başarılı bir taarruz harekâtının da özelliklerindendir. Öte yandan başarılı bir kara harekâtının temel özellikleri olan “İnisiyatif”, “Derinlik”, “Çeviklik”, “Orkestrasyon”[1] ve “Çok Yönlülük” kriterleri dikkate alınarak incelendiğinde ilk 45 gün gözlediğimiz çok cepheli ve dağınık Rus kara taarruzlarının büyük oranda belirtilen kriterleri karşılamadığını ifade edebiliriz.

Yine başka bir açıdan değerlendirdiğimizde; icra edilen tüm askeri harekâtlarda harekâtın değişmeyen amaçları arasında; inisiyatifi elde etmeyi, harekâtın temposunu (momentumu) idame ettirmeyi ve başarıdan faydalanmayı sayabiliriz. Rus Kara Kuvvetleri unsurlarının taarruz icra ettiği sahalarda tartışmasız şekilde inisiyatifi elde edemediğini, dağınık bir görüntü içindeki kara harekâtında arzu ettiği ölçüde tempoyu yakalayamadığını ve harekâtın genelinde somut bir başarı sağlayamadığı için başarıdan faydalanamadığını söylemek yanlış olmayacaktır.  Harekâtın temposunu idame ettirmeyi sağlayabilmek için ise şiddetli ve yoğun ateşlere, süratli intikallere ve sürekli bir baskıya ihtiyaç duyulur. Bu yazıyı kaleme aldığım 20-21 Nisan 2022 tarihinde bu tür koşulların oluşmadığını ifade etmek yanlış olmayacaktır.

– Muharebe destek faaliyetleri açısından bakıldığında ise komuta kontrolün yeterince bütünleştirilerek dağınık birlik harekâtlarının senkronize edilemediğini hissettik.

– Karadeniz filosuna ait çıkarma gemisi ve muharip gemi kayıpları ise harekât emniyeti açısından büyük bir trajedi olmuştur.

Elbette tüm bu eleştiriler dünya üzerinde yaşanan birçok savaşta savaşan taraflar için yapılabilir. Ancak tüm dünyada askerlik mesleğinden gelen ya da harp alanında akademik tecrübe edinmiş insanların devam eden sürece ilişkin benzer eleştirileri yapmasının ana nedeni Rusya gibi büyük ve küresel bir devletin başlattığı askeri harekâtta bu denli temel askeri hatalara düşülmüş olmasıdır. Rusya politik ve askeri makamlarının da bu konuları nedenleriyle birlikte değerlendirdiği muhakkaktır ve bu başarısızlıkların bazı sonuçları olacaktır.

Müteakip dönemde Rus Silahlı Kuvvetlerinin yarattıkları olumsuz imajı silmek için askeri hedeflerini revize edeceklerini, devam eden harekâtı daha sınırlı ve belirli bölgelere yönlendireceklerini bekleyebiliriz. Bu bölgeler muhtemelen Donbas, Azak kıyılarında yer alan ve Karadeniz’e çıkış sağlayan belli mevkiler olabilir. Ancak bölgedeki Rus birliklerinin muharebelerde inisiyatifi elde edebilmek ve harekât temposunu yakalayabilmek maksadıyla yeni atanan komutanlarının sevk ve idaresinde şiddeti artırma eğilimlerine girebileceği de olasıdır. Harekâtına Kiev başta olmak üzere meskûn mahallerde sivil kayıpları gözeterek başlayan ve bunu resmi görüş olarak ifade eden Rusya’nın belli bölgelerde bu hassasiyetini göz ardı edeceğini ve harbin karanlık ve kötü yüzüne tanık olma olasılığının artabileceğini söylemek mümkündür. En büyük risk kitle imhasına sebep olabilecek silah sistemlerinin ve hal tarzlarının kullanılması olacaktır.

Yazıda konu olarak Rusya tarafından icra edilmekte olan askeri harekâtın niteliğine vurgu yapıldığı için Ukrayna Silahlı Kuvvetlerinin sivil halkın da katılımıyla yürüttüğü savunma harekâtında yaşadıkları ve sağladığı kısmi başarıya değinilmemiştir. Ukrayna tarafında yaşananlar ayrı bir yazının konusu olabilir.

Yazımı yaşanan her savaşta hayatını kaybeden ve yerlerinden olan masum sivil insanları göz önünde bulundurarak eşsiz komutan Mustafa Kemal ATATÜRK’ün ““Behemehal şu ve bu sebepler için, milleti harbe sürüklemek taraftarı değilim. Harp zaruri ve hayati olmalı. Hakiki kanaatim şudur: Milleti harbe götürünce vicdanımda azap duymamalıyım. Öldüreceğiz diyenlere karşı, ölmeyeceğiz” diye harbe girebiliriz. Lâkin, hayatı millet tehlikeye maruz kalmayınca, harp bir cinayettir” sözüyle bitirmek istiyorum.

Süreci izlemeyi sürdüreceğiz.

Selam, sevgi ve saygılarımla.

[1] Orkestrasyon: Kuvvetleri düzenlemek, teşkil etmek veya bir araya getirmektir.