Twitter
Visit Us
YOUTUBE
YOUTUBE
LINKEDIN
Share

GÜNEŞ ENERJİSİ VE BAĞIMSIZLIĞIMIZ

Bağımsızlığın tek bir yolu vardır teknoloji ve enerjide başkalarına mahkum olmaktan kurtulmak….

İnsan türünün gezegenimizin zorlu şartları ile baş edebilmesinin sırrı kendi beden enerjisi dışındaki enerji kaynaklarından yararlanabilmeyi becermesidir.

Bundan yaklaşık 500.000 yıl önce gerçekleşen ateşin keşfi ve bilinçli olarak kullanılmaya başlanması ateşin keşfinden önce aydınlanmak ve ısınmak için güneşin ritmine ve iklimin insafına mahkum olan insan türüne; dilediği zaman, dilediği yerde ısı ve ışık kaynağına ulaşabilmesinin yolunu açmıştır.

İnsanoğlu toplumsal evrimi boyunca farklı enerji üretim metodlarını geliştirmiş; muazzam büyüklükte ve komplekslikte enerji üreteçleri yapmayı başarmıştır. Basit bir sobadan dev barajlara, buhar makinesinden otomobillere hatta  nükleer santrallere uzanan bu araçlar farklı enerji türlerini insan ihtiyaçlarını karşılamak üzere kullanıma sunmuştur.

En fazla enerjiyi üretebilen toplumlar doğal olarak iş yapma yeteneğinide geliştirerek toplumlar arası rekabette avantaj sağlamış, öne geçmiş ve hatta diğer toplumları sömürge haline getirmiştir.

İşimizi gören ihtiyaçlarımızı karşılamada kullandığımız bütün araç gereç yapımı ve kullanımı esnasında enerjiye ihtiyaç duyar. Toplumlar gelişip modernleştikçe daha çok enerji tüketen daha kompleks araç gereç kullanmak zorunda kalır.

İşte bu yüzden bol ve ucuz enerji modern toplumların çözmesi gereken temel problemdir. Son elli-yüz yıldaki yoğun enerji talebi kömür, petrol ve doğalgaz gibi fosil kaynaklar kullanılarak karşılanmıştır. Yoğun fosil enerji kaynağı kullanımı bir yandan fosil kaynakların bir gün gelip tükeneceği gerçeğini diğer yandan da  küresel boyutta çok ciddi çevre problemlerini ortaya çıkarmıştır. Bu gün karşı karşıya olduğumuz küresel ısınma problemi bu stratejinin sonucudur.

Diğer yandan fosil enerji kaynaklarının küresel dağılımının çok fazla dengesiz olması ekonomik, siyasi ve hatta askeri çatışmaları da devamlı olarak tetiklemiştir. Küresel barışı ve çevreyi korumanın ancak yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması ile mümkün olacağı konusunda bu gün herkes hemfikirdir.

Paris’te bu yıl yapılan iklim toplantısı sonrasında açıklanan kararlar fosil yakıt döneminin sonuna gelindiğini açıkça ortaya koymaktadır. Bu kararlar ile fosil yakıtların tabutuna son çivide çakılmıştır.

YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI

 

Yenilenebilir enerji kaynakları dendiğinde başta güneş enerjisi olmak üzere rüzgar, su ve jeotermal enerji kaynakları anlaşılmalıdır. Hiç şüphesiz ki güneş enerjisi bu enerji kaynakları içerisinde potansiyeli en yüksek, kullanımı en pratik olan enerji kaynağıdır ve ayrıca en azından önümüzdeki 5 milyar yıl boyunca da insanoğlunun hizmetinde olmayada devam edecektir.

 

Bu gün yerküreye düşen kullanılabilir güneş enerjisi miktarı 23.000 TW/yıl kadardır. Bu gün bütün insanlığın tükettiği toplam enerji ise 16 TW/yıl olarak hesaplanmaktadır.

2050 yılında ise toplam tüketimin 28 TW/yıl olacağı hesaplanmaktadır

Demek oluyor ki bu gün itibari ile ihtiyacımız olan enerjinin yaklaşık 1.500 katını sadece güneşten sağlamamız mümkündür ve bu kaynak sonsuzdur…

 

dsa

GÜNEŞ ENERJİSİ KULLANIM METODLARI

Güneş enerjisinden istifade etmek için biri fotovoltaik prensip ile doğrudan elektrik üreten  sistemler diğeri ise güneşin ısı enerjisini kullanan ve gerekirse ısı enerjisini elektrik enerjisine çeviren sistemler olmak üzere iki farklı metod vardır

sdFotovoltaik sistem wds

Güneş enerjisini yoğunlaştırıp ısı üreten sistem

Güneş enerjisini elektrik enerjisine dönüştüren Fotovoltaik sistemler bu günkü teknoloji ile rahatlıkla ve ekonomik olarak üretilip kullanılabilmektedir.  Güneş enerjisini ısı enerjisine dönüştüren sistemler ise yıllardır özellikle sıcak bölgelerde kullanımdadır. Güneş enerjisini yoğunlaştırıp ısı enerjisine dönüştürerek türbinler vasıtası ile elektrik enerjisi elde eden sistemler ise deneysel olarak da olsa kullanıma sunulmuştur.

Güneş enerjisi ile ilgili en büyük sorun dünyanın kendi ekseni etrafında dönüşü nedeni ile güneş enerjisinden sadece belirli saat dilimlerinde istifade edilebilecek olmasıdır. Bu sorunun çözümü de vardır ve bu günkü teknoloji ile iki şekilde mümkündür ya gündüz saatlerinde ürettiğiniz elektriği farklı metodlar ile depolarsınız yahut da küresel bazda ekvator çevresine inşa edilecek enterkonnekte bir şebeke vasıtası ile güneşe dönük bölgelerden elde edilecek elektrik enerjisini devamlı olarak paylaşabilirsiniz. Ekvator bölgesinde yer alan çöllük bölgelere kurulacak santraller ve bu santrallerin küresel şebekeye bağlanması sureti ile bu sorun kolayca çözülebilir. Kaldı ki güneş enerjisi santrallerinin hidroelektrik santraller ile koordineli olarak kullanılması ayrıca rüzgar ve jeotermal enerji ile elektrik üreten santraller ile de desteklenmesi sorunun çözümünü çok kolaylaştıracaktır.

 11  

 

Yandaki çizimde bütün dünyanın enerji ihtiyacını karşılayabilecek küresel ölçekte birbirine bağlı güneş enerjisi santrallerinin ne kadar alan kaplayacağı ve hangi bölgelere yerleştirilebileceği resmedilmiştir.

Evlerimizin ısıtılmasında soğutulmasında yemeklerimizin pişirilmesinde yada fabrikalarımızın çalıştırılmasında elektrik enerjisinin kullanılması bu elektriğinde çevreye hiç bir zarar verilmeden güneş, rüzgar ve su kaynaklarından elde edilmesinin bu günkü teknoloji ile mümkün olduğu açıktır.

Yeni geliştirilen elektrikli araç teknolojileri otomobillerin fosil yakıt bağımlılığını çok yakın zamanda sona erdirecektir. Gemiler ve uçaklar gibi çok az araç gereç elektirik enerjisi kullanımına uygun olmayabilir ki onlarda da elektrik enerjisi kullanılarak elde edilmiş hidrojen temiz yakıt olarak kullanılabilir yeterki bol miktarda elektrik enerjiniz olsun.

DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE GÜNEŞ ENERJİSİ İLE ELEKTRİK ÜRETİMİ

GÜNEŞ ENERJİSİ SANTRALİ KURULU GÜÇ SIRALAMASINDA İLK 10  ÜLKE  2014 (MW)

56

Güneş enerjisi potansiyeli epeyce yüksek olmasına rağmen yukarıdaki tabloda da görüldüğü üzere maalesef ülkemiz ilk on içerisinde değildir . Toplam kurulu gücü 70.000 MW civarında olan ülkemizde bu güne kadar kurulan Güneş Enerjisi Santrallerinin toplam kurulu gücü yaklaşık olarak 300 MW civarındadır.

Yukarıdaki tablo ile kıyaslandığında bu kurulu güç rakkamının ne kadar düşük olduğu güneş enerjisi potansiyeli bakımından ülkemizin çok gerisinde olan Almanya, Japonya, İngiltere hatta Belçika gibi ülkelerin bile ne kadar gerisinde kalındığı ortadadır.

Bu gün ülkemizin enerjide petrol, doğalgaz ve kömür üreticisi diğer ülkelere ne kadar bağımlı olduğu bu bağımlılığın hem stratejik hemde ekonomik ne gibi sorunlara yol açtığı tartışılmaz biçimde ortadadır. Buna rağmen enerji üretiminde strateji değiştirmemek ülkemizin enerji politikalarını yönetenlerin açıkça başarısızlığıdır.

Enerjide başkalarına bağımlı olan bir ülkenin bağımsızlığından bahsetmek mümkün değildir. Ülkemiz fosil enerji kaynakları bakımından oldukça fakirdir, su zengini bir ülke olmadığımız da ortadadır ama Güneş Enerjisi potansiyeli bakımından oldukça şanslı bir coğrafyadayız. Enerjide bağımlılığımızı azaltmak ve hatta sıfırlamak için güneş enerjisi teknolojilerine yatırım yapmamız, bu teknolojiyi geliştirmemiz ve kullanmamız tek çıkar yol olarak görülmektedir. Petrol ve gaz lobilerinin baskısına direnmek başta güneş olmak üzere yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek hem ekonomik hemde siyasi bağımsızlığımızı sağlamanın tek ve en kolay yoludur.

Bu günlerde gündemde olan nükleer santraller de iddia edildiği gibi dışa bağımlılığımızı azaltmayacaktır yakıtı ve nükleer teknolojiyi kendin üretmediğin müddetçe nükleer santral yapmak ne stratejik, ne ekonomik nede siyasi olarak bağımsızlık getirmeyecektir.

Kaldı ki bahse konu rakkamlar ile tek bir nükleer santral için Ruslara 15 yılda 80 milyar dolar para ödenecektir. Aynı miktarda enerjiyi 12 milyar dolar harcayarak güneşten elde etmek mümkünken böyle bir paranın Ruslara kazandırılmasının ekonomik akıl ile bağdaşmadığı açıktır.

Ayrıca Ruslara yada Japonlara verilecek bu para farklı şekilde kullanılıp başta fotovoltaik teknoloji geliştirmek, ülkemizi bu konuda teknoloji geliştiren ülke konumuna getirmek için gerekli stratejik adımları atmada kullanılabilir. Bu para ile dünyanın en iyi mühendisleri, en iyi araştırmacıları, en yeni makine techizatı alınabilir ve ülkemiz bu yeni gelişen teknolojide önder ülke haline gelebilir.

Akıl ve bilimin yolundan ayrılmaz isek karşılaştığımız sorunları çözmek her zaman mümkündür yeter ki teknoloji geliştirmeye ve kullanmaya önem verelim bu konuda takipçi değil öncü olmaya çalışalım yol haritamızı böyle çizelim.