Twitter
Visit Us
YOUTUBE
YOUTUBE
LINKEDIN
Share

_________________________________

VE NATO ÇİN’İ HEDEF TAHTASINA KOYDU

Londra’da toplanan ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katıldığı NATO liderler zirvesi sonuç bildirisinde Çin’in artan nüfuzuna vurgu yapıldı ve NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg de, NATO ülkeleri liderlerinin ilk kez Çin hakkında konuştuğunu söyledi.

Bahse konu bildiride “Çin’in artan nüfuzu ve uluslararası politikalarının ortaya çıkardığı fırsat ve sınamaları ittifak olarak birlikte ele almalıyız” ifadeleri kullanıldı.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg “Hepimiz şunu kabul edebiliriz. Çin’in ekonomik yükselişi ekonomik fırsatlar da sunuyor. Ama Çin’in yeni ve teknolojik silahlara büyük yatırımlar yaptığını da biliyoruz. Bizim konuşmamız gereken silahsızlanma anlaşmalarına Çin’in nasıl entegre edileceği konusu önemli. Çin önemli anlaşmaların parçası. Yapmamız gerekenlerden biri silahsızlanma anlaşmasının gözden geçirilmesi.” dedi.

Malum NATO esas olarak SSCB yayılmacılığını ve SSCB liderliğindeki Varşova paktını hedef almaktaydı. SSCB çöküp, Varşova Paktı dağılınca NATO bir manada düşmansız, misyonsuz ya da hedefsiz kalmıştı. Şimdi NATO batının ekonomik ve askeri gücünü tehdit edebilecek çapta yeni bir hedef keşfetmiş gibi görünüyor.

Askeri güç doğal olarak ekonomik gücü de domine eder aslında her iki güç arasında çok ciddi bir bağ vardır, ekonomik olarak güçlü olmadan askeri olarak güçlü olmak mümkün değildir ve aynı zamanda askeri olarak güçlü olmadan da ekonomik gücü korumak, sürdürmek ve o güce alan açmakta mümkün olmaz.

Çin ekonomisinin yükseldiğini biliyoruz, fakat Çin sadece ekonomik olarak yükselmiyor bilim ve teknoloji yaratmada da yükselen bir yıldız. Yarattığı teknoloji aynı zamanda ona askeri güç de sağlıyor.

Diğer yandan Çin, batı tipi Neoliberal ekonomi modeline karşı karma ekonomiye dayanan farklı bir modelin de başarıya ulaşabileceğini göstermekte ve bir alternatif sunmaktadır. Sadece bu bile batı sistemi için bir tehdittir.

Bugün iletişim alanında 5G teknolojisinin lideri Çin, Tokomak adı verilen Nükleer Füzyon ile enerji üretim teknolojilerinin geliştirilmesinde çok büyük ilerleme kaydettiği de söyleniyor. Yenilenebilir enerji alanında güneş pili, evirici ve panel üretiminde Çin dünya lideridir. Rüzgar enerji santrallerinde de söz sahibidir. Çin aynı zamanda dünyanın her yerinde maden arıyor, çıkarıyor.

Çin’in marka yaratma becerisini de göz ardı etmemek lazımdır.

Çin ayrıca finans sektöründe de elindeki büyük nakit varlığı ile gelişmekte olan ülkeleri finanse ederek kendine bağımlı kılıyor.

OBOR, bir kuşak bir yol projesi Çin’in çok geniş bir coğrafyada ticareti kontrol etmesine yol açacak dev bir projedir. Bu proje sayesinde malların üretim merkezlerinden tüketim bölgelerine ulaşımı çok hızlanacak, kolaylaşacak ve ucuzlayacaktır. Klasik ticaret yolları değer ve önem kaybederken, bu projenin güzergahında olan yolar önem kazanacak ve değerlenecektir.

Bugün için ABD dünyanın en büyük ekonomisidir, lakin bu trend devam ederse çok yakın bir zamanda ABD’nin liderliği Çin’e kaptıracağı da aşikardır. ABD’nin elini kolunu bağlayıp oturup liderliği kaybedişini seyredeceğini düşünüyorsanız bence çok yanılıyorsunuz, ABD sessiz ve çaresizce bu yenilgiyi kabullenmeyecek, elinde bulunan tüm ekonomik ya da askeri imkanları kullanarak mücadele edecektir.

Unutmayınız 1. ve 2. Dünya savaşları da ekonomik paylaşım kavgalarıydı!

Bu mücadelenin ne kadar sertleşeceğini de Çin’in liderlikteki ısrarcılığı belirleyecektir, Çin eğer agresif davranırsa çok daha sert bir mücadele görürüz.

Türkiye için bu mücadele yaşamsal bir öneme haizdir. Türkiye Çin, AB ve Afrika ticaret coğrafyasının tam da ortasındadır etrafında böyle büyük bir ekonomik mücadele sürerken bundan dolayı olumlu ya da olumsuz bir çok etkiye maruz kalacağı ortadadır. İktidar bu konuyu iyi incelemeli ülkemizi ve ekonomimizi bu gelişmeler sonucunda ortaya çıkabilecek yeni tehditlerden korurken fırsatlardan da faydalandırmalıdır.