Twitter
Visit Us
YOUTUBE
YOUTUBE
LINKEDIN
Share

YAPAY ET YİYECEĞİZ

Bir çok defa yazılarımda, söyleşilerimde ya da programlarımda gelecek geliyor hazır olmalıyız diye milletimizi uyarmaya çalışmışımdır.

Birçok kişi gelecekte değişecek şeylerin sadece elektronik ya da teknolojik makine aksam olacağını hayal ediyor. Oysa gerçekte gelecek o kadar basit ve kolay hayal edilebilir değil.

Yakın bir gelecekte belki de bir on yıl içinde sofralarımıza gelecek etlerin önemli bir kısmının otlaklarda, meralarda ya da çiftliklerde değil laboratuvarlarda üretileceğini hayal edebiliyor musunuz? Peşinde çobanların dolaştığı ağır ağır otlayan koyun, keçi ya da sığır sürülerinin uzak bir geçmişin nostaljik anıları haline gelmesine pek az bir zaman kalmış görünüyor.

Peki nasıl olacak bu iş diye soruyorsanız, malum bizim et dediğimiz gıda canlı hayvanlardan elde edilen kas ve yağ dokusundan oluşuyor. Bilim insanları bu dokudan küçük bir parçayı alıyor bu parçadan kök hücreleri ayırıyor ve sonra da özel, besleyici bir eriyik içinde bu kök hücrelerden kas ve yağ hücreleri oluşturuyor.

Bu yöntem ilk keşfedildiğinde kilogram maliyeti 300 bin dolar civarındaydı günümüzde ise 3 bin dolara kadar düştü yeni hedef bunu 50-60 dolar seviyesine kadar indirmek indirmek. Elbette bu seviye bile ticari olarak uygun değil lakin bir teknolojinin geliştirilmesi işin en zor yanıdır daha sonra, seri üretim aşamasına geçildiğinde maliyetler ve satış fiyatları hızla düşecektir.

Böyle bir gelişme gıda üretimi açısından devrimseldir ve hızla artan dünya nüfusunu nasıl besleyeceğiz sorusuna verilecek çok iyi bir yanıttır.

Canlı hayvan beslemek ve kesmekten kurtulmak trilyon dolarlara varan bir cirosu olan et endüstrisi için önemli bir kar avantajı olacaktır. Yoksulluk ile pençeleşen gıda erişiminde ve özellikle de proteine erişimde sıkıntı çeken geniş insan kitleleri bu sayede satın alınabilir seviyede bir et fiyatı ile karşılaşacaktır.

Böyle bir et sağlıklı olacak mı sorusuna gelirsek; bir kere bu şekilde üretilen etin yabancı kimyasallar ve bakteriler ile bulaşık olması mümkün olmayacaktır. Diğer yandan hayvanları sağlıklı tutmak,hayvan hastalıklarını engelleyebilmek için çok büyük miktarda antibiyotik kullanılmaktadır.  Bu antibiyotik kalıntıları bir miktarda olsa et yiyen insanlara geçmekte ve insanlarda antibiyotik direnci oluşmasına sebep olmaktadır. Bu direncin yarattığı baş edilmesi zor riskler ise biliniyor. Laboratuvar ortamında yetiştirilecek et üretiminde antibiyotik kullanımına gereksinim ya hiç ya da son derecede az olacaktır. Laboratuvar ortamında hijyenik olarak paketlenip, dondurulup soğuk zincir korunarak tüketiciye ulaştırılacak bu yapay et ürünleri etin nakli ve saklanması sırasında oluşabilecek bozulmalardan da ari olacaktır.

Peki bu et lezzetli olacak mı? Bunu ebette şimdilik bilmiyoruz! Bu etten şahane bir adana ya da ızgara biftek yapmak mümkün olur mu? Bunu da şimdilik bilmiyoruz, lakin iyi bir protein kaynağı olacağı ve protein eksikliği yüzünden gelişme geriliği yaşayan yoksul insanların derdine deva olacağını tahmin edebiliyoruz. Ben giderilmesi mümkün olmayan bir lezzet sorunu ile karşılaşılacağını da sanmıyorum.

Gelelim işin ekonomik boyutuna, böyle bir üretim biçimi devrimi tarımsal üretimi kökten değiştirecektir. Bugün çalışan bir çok çiftlik, kesimhane, kasap dükkanı ve benzeri işletme elbette işini kaybedecektir. Kasaplık ve çobanlık gibi meslekler de kaybolacaktır.

Biz ülke olarak böyle bir geleceğe hazır mıyız? Hazır olmak için bir gayretimiz ya da merakımız var mı? Maalesef çok da yok, bildiğim kadarı ile dünyada böyle bir geleceğe yönelik hazırlık yapan şirketler ve bu konuyu araştıran bilim insanları var. Türkiye’de de Ankara üniversitesi Teknokentte bir firma bu konuda araştırma yapıyor umuyorum ki bu konuda araştırma yapan şirket ve bilim insanı sayımız hızla artar.