Twitter
Visit Us
YOUTUBE
YOUTUBE
LINKEDIN
Share

RESMEN 3. DÜNYA SAVAŞI BAŞLADI

Aman yanlış anlamayın, bu seferki savaş insanla insanın savaşı değil, insan türü ile virüs türü arasındaki bir savaş. Çin’de başlayan bu savaş artık tüm yerküreye yayılmış durumda, bütün ülkeler bu savaşın cephesi ve halihazırda kontrol sağlanamamış durumdadır.

Virüs saldırısı din, dil, ulus ya da sınıf ayrımı gözetmeksizin tüm insanları tehdit ediyor, her kesimden can alıyor, sınır tanımıyor.

Bu savaşta atom bombaları, füzeler, uçaklar, tank, tüfek, top kullanılmayacak laboratuvarlar üssümüz, hastahaneler mevzimiz, ilaç ve aşı ise silahlarımız olacak. Bu savaşın generalleri doktorlar ve bilim insanları, erat ise hemşire, hasta bakıcı vb sağlık çalışanları olacak.

Ölümcül virüs saldırısı elbette şehirlerimizi yakıp yıkmayacak, köprülerimizi havaya uçurmayacak, fabrikalarımızı yok edip uçaklarımızı düşürmeyecek. Lakin hem insanlarımızı canından edecek ve hem de ekonomimizi çok derinden vuracak, hiçbir ülkenin ekonomisi bu yıkıcı etkilerden kurtulamayacak. Fabrikalar ve firmalar belki yakılıp yıkılmayacak ama birçoğu iflas edip, haraç mezat satılacak, belki de alıcı bulamayıp çürümeye terk edilecek. Evlerimizi kentlerimizi bombalar vurmayacak, lakin fiyatları çöküp, değerleri yıkılacak çünkü alan, satan olmayacak. 10 yıl kadar önceki 2008 resesyonunu hatırlayın emlak fiyatları nasıl çökmüş, mortgage firmaları nasıl batmış ve taksitini ödeyemeyen bir sürü insan evinden nasıl atılmış, evler yok pahasına haraç mezat nasıl satılmıştı…

Tarlalarımız, ormanlarımız, bağımız bostanımız bu düşman tarafından ateşe verilmeyecek ama buralarda çalışacak nüfus evinden çıkamazsa ya da hastahanelerde karantinaya alınırsa bakımsızlıktan, susuzluktan kuruyacak. Hayvanlarımıza da bakım gerek bir ineğin ya da koyunun memesini yasa ile kapatamazsınız, illaki sağılması gerek, sağılan sütün fabrikalara, mandıralara ulaştırılıp pastörize edilmesi, yağa, yoğurda, peynire dönüştürülmesi şart. Hayvan karantina dinler mi? İllaki çayıra, meraya götürüp otlatacaksın, yemini suyunu eksik etmeyeceksin.

Ülkeleri yönetenler bundan böyle çok zor bir tercih yapmak zorunda; salgının yayılmasını engelleyebilmek için sokağa çıkma yasağı ilan ederek, bütün insanları eve kapatıp, üretimi tamamı ile durduracak mı, yoksa ülkenin üretim gücünü koruyabilmek, üretimi devam ettirebilmek için bu kısıtlamaları gevşek tutup salgının can almasına tahammül mü edecek. Resmen iki ucu pis değnek, sonuçta her iki tercih de kötü ve politikacılar için seçim yapmak çok zor. Bu salgın bittiğinde işler normale dönmeye başladığında politikacılar hangi seçimi yapmış olurlarsa olsunlar bunun siyasi faturasını ödemek zorunda kalacaklar.

Ekonomi yönetimleri bu krizin zincirleme iflaslara yol açmasını önlemek için para musluklarını sonuna kadar açmak tabiri caizse banknot matbaasını 7/24 fazla mesai ile çalıştırmak zorunda kalacaklar. Bu dahi yetmeyecek bu kriz para politikaları ile aşılamayacak kadar ciddi, maliye politikalarını devreye alıp kamu harcamalarını astronomik miktarlarda arttırmak ve hatta helikopter ile para saçmak zorunda kalacaklar. Sonuçta devasa bütçe açıkları, korkunç bir hızla artan kamu borçları, enflasyon hatta hiperenflasyona yol açacak, para pul olacak.

Salgının etkilerinin ne kadar uzun süreceği elbette çok belirsiz ama bu tedbirlerin bile yetmediği durumda başta havayolları olmak üzere devletler birçok firmayı kamulaştırılmak zorunda da kalacaklar. Stratejik özelliğe sahip bu gibi firmalar ancak bu şekilde batmaz hale getirilip, bütünlüğünü ve işlevselliğini koruyabilecek.

Her zaman olduğu gibi en ağır bedeli gene küçük işletmeler ödeyecek, yeterli sermayesi ve dayanma gücü olmayan birçok KOBİ hele hele birde borçluluk oranları yüksekse iflas edip, piyasadan silinecek.

 

İflas etmese dahi birçok firma personel çıkarmak zorunda kalacak, bu bütün dünyada işsizliği alışılmadık boyutlara taşıyacak, işsiz ve gelirsiz kalan insanların bırakın kredi ve sair borçlarını ödemesini, günlük yaşamlarını sürdürecek, faturalarını ödeyecek imkanları dahi kalmayacak. Bu durumun finans piyasalarını ne boyutta etkileyebileceğini tahmin etmek ise çok zor değil.

Bu savaşı kazanmak istiyorsak tek rehberimizin bilim olması, her eylemimizin ve alacağımız her kararın rasyonel akıl ve bilimsel veriye uygun olması gerekmektedir.

Devletleri ve ekonomileri yöneten otoritelerin aktif davranıp bu olağanüstü durumun etkilerini hafifletecek akla ve bilime uygun tedbirleri derhal almaları gerekmektedir!

Bu tedbirlerin de elbette olumsuz etkileri olacak lakin önce yangını söndürelim, sonra enkazı nasıl kaldıracağımızı düşünürüz.