Twitter
Visit Us
YOUTUBE
YOUTUBE
LINKEDIN
Share

Halen kapsamı, boyutları, şekli, arkasındakileri ve daha birçok muammasıyla kaldırılmayı bekleyen bir ceset gibi ortada duran menfur FETÖ kalkışma/darbe/isyan hareketinden bu yana yaklaşık bir tam yıl geçti. O günden bu güne gözaltılar, tutuklamalar, yargılamalar, operasyonlar devam etti ama tam bir bilanço göremedik. Bu yazı belirtilen bu ihtiyacı karşılamak maksadıyla kaleme alınmıştır. Konu hakkında toplu bilgiye kolayca ulaşmak pek mümkün olmadığından farklı vesilelerle, gündeme gelen açıklamalardan bir veri seti oluşturulmaya çalışılmış, maliyetler ise tahminlere dayandırılmıştır. Bir etkinlikte, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu "FETÖ soruşturmaları kapsamında kamudan ihraç edilen, açığa alınan ve görevine iade edilenlerle ilgili güncel rakamları paylaşır mısınız?" sorusuna "FETÖ'den toplam 125 bin 485 kamu çalışanı işlem görmüştür. Bunun 18 bin 331'i göreve iade edilmiş, 94 bin 867'si ihraç edilmiş, 30 bin 618'i de şu anda açıkta" cevabını vermiştir. Açıklamanın yapıldığı tarih olan 31 Ocak 2017’den bu tarafa gerçekleşen işlemler neticesinde “ihraç edilen personel sayısının” ortalama olarak 100.000 olduğu değerlendirilmektedir. Serpil Çevikcan da, Milliyet Gazetesi’ndeki 14 Haziran 2017 tarihli köşesinde aşağıdaki tablolarda özetlendiği şekilde ifade etmiştir (1).

Yine aynı gazeteci, aynı yazısında tutuklu şahısları mesleklerine göre şöyle tasnif etmiştir.

Hükümet 27 Temmuzdan bu yana çıkardığı 11 Kanun Hükmünde Kararnameyle ihraç ve iade listeleri yayınlamıştır. 10 ihraç kararnamesinde yer alan toplam sayı, iadeler çıkarıldıktan sonra 98 bin 459 kamu personelidir. Buna ilave olarak Anayasa Mahkemesi, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ve HSYK'nın ihraç kararı aldığı 4092 hâkim ve savcı daha bulunmaktadır. Yani toplamda 102 bin 551 personel ihraç edilmiştir (2). Görüleceği üzere, iki farklı kaynakta yer alan rakamlar arasında da farklılıklar vardır. Ancak, ihraç edilen personel sayısı her şekilde 100.000’den daha küçük değildir. Bu nedenle, aşağıdaki hesaplamalarda 100.000 rakamı baz alınmıştır.

Bu rakamın önemli bir bölümünün devletin en yüksek makamlarında görev yapan Yüksek hâkim-savcı, vali, rektör, genel müdür, müfettiş, general ve her alandan profesör olduğu kalanının ise hâkim-savcı, subay, kaymakam, rütbeli polis, öğretim elemanı gibi bürokrasinin can damarı olan meslek gruplarından olduğu görülmüştür. Şüphesiz bunların bir bölümü, hatta önemli bölümü sınavlarda haksız avantajlar sağlamış ve başka bir takım ayrıcalıklar kullanarak basamakları akranlarından daha hızlı çıkmışlardı. İçlerinde mesleklerinde 40’ıncı yılını aşan da, henüz birinci yılında olan da vardı. Ama aşağıdaki hesaplamalarda rakamlar “çok abartılmış bulunabileceğinden” tüm ihraç edilenlerin ortalama 15 yıl hizmeti olduğu değerlendirilerek yapılmıştır.

Şimdi düşünün, her bir ihraç edilen bürokrat üniversite mezunu. Aileleri bunları ilk, orta, lise, üniversitede okuttu ve büyük bölümüne devlet eğitim hizmeti verdi. İlk, orta ve lise kademelerinde abartılarak küçültülmüş bir harcama yapılarak her bir kişinin ailesine okul döneminde aylık 150 TL maliyeti olduğunu değerlendirin. İlk, Orta, Lise toplam 11 yıl ve dokuz ay üzerinden ortalama 99 ay okuttular ve 150 TL maliyetle ailesine 14.850 TL’ye mal oldu. Yaklaşık 14.850 TL de devletin imkânlarını kullandığını değerlendirelim. Üniversiteye kadar 29.700 TL eder.

Geldik üniversiteye; artık aileye (ya da birilerine) masrafı ortalama (abartılarak küçültüldüğünde) 600 TL’ye çıkmıştır. Ama bu masraf sadece okullar açıkken değil tüm yıl geçerlidir. Yurtta bile kalsa aşağı inmemektedir. Bu takdirde dört yıllık bir okulda aileye yükü (600×48= 28.800’den) 28.800 TL olmaktadır. Üniversitede devletin bunun yarısı yani 14.000 TL harcamasının olduğunu değerlendirelim, böylece üniversite maliyeti (28.800+14.000= 42.800’den) 42.800 olur.

Mezun olduktan sonra işe girdiler ve (yine abartılarak küçültülmüş bir rakamla) 15 yıl boyunca 4.000 TL devletten maaş aldılar. Bunun toplamı da 180 ay üzerinden (180 ay X 4000 TL’den) 720.000 TL olmaktadır. Yine her birinin 5 yaşında bir çocuğu olduğu değerlendirilirse 60 ay boyunca her ay 100 TL çocuk yardımı aldığından buradan da 6.000 TL gibi ek maliyet çıkmaktadır. Yine tek çocuğu olduğu varsayımı ile eşi, çocuğu ve kendisi için yıllık toplam 1.000 TL sağlık maliyetinin devlete kaldığını değerlendirelim. Bu maliyetin de sadece beş yıl gerçekleştiğini varsayarak 5000 TL toplam sağlık maliyeti olduğunu tespit edelim. Her bir bürokratın meslek hayatında en az bir defa yurt dışına çıktığını (bunun normalde çok fazla olabileceğini değerlendirmemize rağmen) ve bunun devlete maliyetinin 5000 TL olduğunu varsayalım. Şimdi bir kişi için tüm maliyet kalemlerini toplayalım:

Maliyet Kalemi

Tutar

İlk, Orta, Lise Toplam

29.700 TL

Üniversite

42.800 TL

Meslek Hayatı

720.000 TL

Aile Yardımı

6.000 TL

Sağlık Harcamaları

5.000 TL

Yurt Dışı Görev

5.000 TL

TOPLAM

808.500 TL

Bir kişinin bu günlere gelmesi maliyetinin 808.500 TL olduğu değerlendirildiğinde bunun ABD Doları karşılığı (kuru 1 ABD Doları= 3,5 TL olarak hesaplayıp, 808.500÷3,5= 231.000) 231.000 ABD doları olarak hesaplanabilir. Bu takdirde ihraç edilen yani devletin kaynaklarını kullanarak o makamlara ulaşan ve sonrasında birdenbire o makamlara uygun olmadığı açığa çıktığı için devlet tarafından kullanılma ihtimali kalmayan sayı 100.000 kişi olduğundan toplam maliyet (100.000 x 231.000 = 23.100.000.000’den) 23,1 MİLYAR ABD $ olarak bulunur. Ancak kötü haber şu ki henüz maliyet kalemleri tamamlanmamıştır.

Biliyoruz ki yaklaşık 250 savaş pilotu da ihraç edildi. Sabah gazetesinden Mevlüt TEZEL’e göre bir pilotun uçabilmesi için katlanılması gereken maliyet 27 milyon TL, lider pilot için 43 milyon TL ve 15 yıllık tecrübeli bir F-16 pilotu olmak için 100 milyon TL’dir. Bu durumda 250 x 100.000.000 = 25.000.000.000 TL sonucuna ulaşılır. Dolara çevirirsek (yine kur 3,51 TL’den olsun) sadece bu kalemden kaybedilen kaynak yaklaşık 7,14 MİLYAR ABD $’dır. Pilotların haricindeki meslek guruplarında örneğin denizaltıcılar, SAT/SAS ihtisasına sahip olanlar, Özel Kuvvetler personeli de yüksek yetiştirme maliyetlerine sahiptir. Ancak yazıyı uzatmamak ve ayrıntıya boğmamak maksadıyla burada yer verilmemiştir. Basına yansıyan bir başka konu da itirafçı/pişman olanların mesleğe iade edildikleri ve uçuşa devam ettikleri yönünde ki, bu konuya hiç değinmemek daha doğru olarak değerlendirilmiştir.

Sadece bu küçültülmüş, ayrıntısına girilmeden üstünkörü hesaplama ile FETÖ’nün maliyeti (23,1+7,14= 30,25’den) 30,25 MİLYAR ABD $’dır. Ama kötü haber, henüz bu kötü hesaplamanın bitmemiş olmasındadır. Bu örgüt, yaklaşık olarak ülkenin iki kuşak bürokratının ortadan kalkmasına neden olmuştur. 40 yıllık bir birikim bürokrasiden aniden buharlaşmıştır. Bunlar o makamları işgal etmeseler, o makamlara gelecek gerçek yurtseverler ülkeyi şahlandıracak projeleri ortaya çıkarabilir, yıllardır şikâyet ettiğimiz hantal devleti ortadan kaldırabilirlerdi. Bunu paraya çevirme şansımız yok.

Çok yüksek ihtimal, kozmik odanın kozmik bilgilerini ifşa ettiler, bunun karşılığının nasıl paraya çevrileceği konusunda fikrimiz yok.

Devletin kurumlarının, binbir emekle çeşitli terör örgütlerine ve başka yapılara sızdırdığı devlet elemanlarının isim listelerini, ulaşmaması gereken yapılara ulaştırdılar, bu kaybı maddi hesaba dökemiyoruz.

En basitinden karmaşığına kadar tüm harekât planlarımızı özellikle tüm düşmanlarımıza verdiler ki, şu an iade edilmiyorlar, bu ihaneti paraya vuramıyoruz.

2016 yılı içinde gerçekleşen zincirleme terör olaylarının, ülkemizin imajına vurdukları darbenin, düşen turizm gelirlerinin ne kadarının onlara tahvil edilebileceğini de bilmiyoruz.

Çok uzun zaman isteyen meşakkatli süreçlerde ter, kan, para ve azimle yetişmesi gereken personelin yerine geçerek onların kazanması gereken tecrübeyi çaldıklarından, hayatları çalınan kişilerin duyduğu kinin sonuçlarını hesaplayamıyoruz.

Ülkemizin kısa vadede, hem bölgesel hem de genel harp tehdidiyle karşı karşıya olduğu bir vakadır. Bu süreçte ordusuz, donanmasız ve tayyaresiz kalma durumuna yaklaşmasının bedelinin ne olabileceğini hesap edemiyoruz.

Yüce Türk Milleti’nin 2500 yıllık ORDU MİLLET-MİLLET ORDUSU’na verdikleri büyük imaj zararının, yıkılan emir-komuta birliği yapısının maliyetini bilemiyoruz. Yok olan komuta kademesi eğitim birliğinin, kaybedilen sıhhiye sisteminin, beğenilmese bile yerine daha iyisi konamayan akademi yapısının dağılmasının, neferinden generaline her bireyin içine sinen, diğerine güvenememe psikolojisinin kaça mal olduğunu ve olacağını hiç hesaplayamayacağız.

Kamu yönetiminde yer alan, illerin ve ilçelerin en üst bürokratlarının işlerini layıkıyla yapmadıkları için ne hasarlara neden olduklarını asla bilemeyeceğiz. Onların halka eksik götürdükleri her hizmet nedeniyle hangi bireyin ülkeye ne kadar zarar verecek işlere katıldığının hesabını ise kimse ortaya koyamayacak. Yine yargıda bulunanların aldıkları kasıtlı hukuksuz kararların kimlerin canını ne kadar acıttığını parayla ölçemiyoruz. Ergenekon, Balyoz, İzmir, İstanbul Casusluk, Poyrazköy gibi isimler verilen bir seri davada yapılan uygulamalarda en vatansever insanları ve onların ailelerini ne duruma getirdiklerini görsek de bunu rakamlaştırıp maliyet hesabına yazamayacağız.

Ülke dışında devletimizi temsil ederken neler yaptıklarını, nelere mal olduklarını hiç bilemeyeceğiz. Hala, aynı kinle saldırmaya devam ettiklerinden şu anda ve gelecekte de neler yapacaklarını bilemeyeceğiz.

Sadece o gece verilen 250 şehidin, onların ailelerinin çektiği acıların kıymetlerini de hesaplayamıyoruz. Dolayısıyla hainlerin terörle mücadelede yarattıkları problemleri, neden oldukları kayıpları hiç hesaplayamayacağız. Tek başına şehit Ömer HALİSDEMİR’in darbeyi sekteye uğrattığını değerlendirince, maliyetinin 30,25 Milyar ABD $’dan daha yüksek olması gerektiğini biliyoruz. Elimizde bir hesap olmasa bile onun gibi kahramanların helal ana sütüyle beslendiğini ve bunun parayla satılmadığını biliyoruz.

Sonuç olarak, Türkiye’nin ekonomik hacminin 1 Trilyon ABD doları olduğunu düşünürsek 15 Temmuz 2016 2,8 TL olan kurun bugün 3,51 TL olması nedeniyle yaklaşık %25,4 kayıpla (çünkü olaydan sonra TL devalüe olmuştur) en basit hesapla, en az 254 Milyar ABD dolarlık bir daralma ortaya çıkmaktadır. Bunu yukarıda basit ve yüzeysel bir hesaplama ile bulduğumuz 30,25 Milyar ABD $ ile toplarsak 284,5 Milyar ABD $ sonucuna ulaşılır. İşte FETÖ’nün üstünkörü hesaplanan, minimum finansal maliyeti budur, 284,5 Milyar ABD $.

İnsan kaynağının maliyeti hesaplanırken kullanılan basit bir yöntemle 15 Temmuz darbe girişiminde bir şekilde olayla irtibatı görülerek/değerlendirilerek kamudan uzaklaştırılan bürokratların ülkeye maliyeti çıkarılmaya çalışılmıştır. Tüm kalemler değerlendirmeye alınmadan, kaba ve en küçük mümkün maliyetler değerlendirmeye tabi tutulmuştur. Ancak bu hesaplamaların tam yapılması için akademik çalışmalar yapılmalıdır. İktidarı ele geçirmek için ülkesine bu kadar ağır ve kuşaklar boyu sürecek hasar veren kalkışma dünya tarihinde enderdir. Bu kayıp ülkenin kaybıdır. Ama en önemli konu “bu maliyetten kaçınmak için, işin buralara kadar gelmesi engellenemez miydi?” sorunsalıdır.

SONNOT: TÜM İHRAÇ İŞLEMİNE MARUZ KALANLARIN FETÖ’NE BAĞLAŞIK OLMAYABİLECEĞİNİ BİLEREK YARGILAMALAR TAMAMLANMADAN KİMSENİN SUÇLU İLAN EDİLMEMESİ GEREKTİĞİ EVRENSEL GERÇEĞİNE SAYGI DUYMAKTAYIZ. ANCAK, İHRAÇ EDİLENLERİN EN FAZLA %10’UNA GERİ DÖNÜŞ YOLU AÇILACAĞINI, DOLAYISIYLA YUKARIDAKİ YAZIDA HESAPLANAN KAYIPLARIN/MALİYETLERİN HEMEN HEMEN AYNI OLACAĞINI ÖNGÖRMEKTEYİZ.

 

Kaynaklar:

(1)           http://m.milliyet.com.tr/yazarlar/serpil-cevikcan/feto-mucadelesinde-son-tablo-2467980/

(2)          http://www.memurlar.net/haber/664803/son-khk-sonrasinda-toplam-ihrac-sayisi-102-bin-oldu.html