Twitter
Visit Us
YOUTUBE
YOUTUBE
LINKEDIN
Share

RUSYA-UKRAYNA KRİZİ VE ABD’NİN MONTRÖ RAHATSIZLIĞI

 

Rusya-Ukrayna krizi tırmanıyor ve ABD, Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ne uygun olarak iki savaş gemisini 4 Mayıs’a kadar Karadeniz’de kalmak üzere Boğazlarımızdan geçirdi. Rus lider Putin, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesinde Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin önemine dikkat çekti. Birkaç gün önce de Erdoğan daha iyisini yapma fırsatını bulursak değiştirmek için girişimde bulunmakla birlikte Montrö’ye bağlılığını vurgulamıştı.

Bu gelişmeler ışığında Türkiye neler yapmalıdır?

Montrö’nün 20. ve 21. maddeleri ülkemize “kendisini pek yakın bir savaş tehlikesi tehdidi karşısında sayması durumunda” savaş gemilerini Boğazlar’dan geçirmeme hakkı veriyor. ABD gemilerine Rusya-Ukrayna arasındaki savaş olasılığını göstererek izin verilmeyebilirdi. İktidar neden izin veriyor?

Ekonomimizin kırılgan yapısı. Sıcak paraya dayalı ekonomik nedeniyle ABD’yle bir çok hususta çelişkiye düşmesine rağmen ekonomi iktidarın zayıf karnı. İktidarın “daha iyisini yapma fırsatını bulunursa Montrö’yü değiştirme” sözünü de bu bağlamda değerlendirmek gerekiyor. ABD’nin Montrö’yü değiştirme talebi biliniyor. Bu söz ABD’nin kredi musluklarını açık tutmaya yönelik. Montrö’nün daha iyisinin olacağına yönelik işaret yok. Rusya da Montrö’nün önemi belirtiyor.  Dolayısıyla iktidarın en azından kısa vadede Montrö’yü değiştirme niyeti olmadığı ortaya çıkıyor.

“Daha iyisini yapma fırsatı”, içeride Montrö’den tatminsiz kesimleri dizginlemek için de söylenmiş olabilir ama bu sebep talidir. Sebep ne olursa olsun iktidarın Montrö’ye bağlılığını bildirmesi Rusya’yı rahatlaşmıştır. Bir yandan ABD gemilerine izin verilirken diğer yandan Montrö’ye bağlılığın bildirilmesi çelişkili görünse de ivme Rusya’dan yanadır. Sözleşmeye taraf ülkelerden biri, Montrö’den rahatsızlığını iletmemişken kamuoyu önünde “fırsatını bulursak” demekle fırsat kovalanmaz. Bu işler kamuoyuna yansıtılmadan diplomatik görüşmelerde ifade edilir. Erdoğan kamuoyu önünde Montrö’ye bağlılığını vurguladığına göre iktidar Rusya’yı karşısına almayacaktır. Zaten Rusya’yı karşısına alan bir iktidar; ekonomi, Mavi Vatan, Libya, Suriye, PYD gibi bir çok konuda karşısına alır ki, iktidar zeminini kaybeder.

ABD’nin Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nde Boğazlarımızdan geçecek savaş gemilerinin 15 gün önceden Türkiye’ye bildirilmesine, bu gemilerin en fazla 21 gün Karadeniz’de kalmasına, bir günde geçecek askeri gemilerin toplamının 15 bin tonu ve Karadeniz’e kıyıdaş olmayan ülkelerin Karadeniz’de bulundurabileceği gemilerin toplamı 45 bin tonu aşamamasına, uçak gemilerinin, denizaltıların Boğazlar’dan geçememesine, Türkiye’nin savaştaysa veya kendisini pek yakın bir savaş tehlikesinde askeri gemilerinin geçememesine, savaşta Türkiye tarafsızsa, savaşan devletlerin savaş gemilerinin Boğazlar’dan geçememesine itiraz ediyor. ABD, Montrö’nün bu hükümlerinin değiştirilmesini istiyor.

Rusya, Bulgaristan ve Romanya’yı NATO’ya kaptırdı ama Gürcistan ve Ukrayna’yı kaybetmemek için savaşı göze aldı. Rusya Karadeniz’i ABD’ye kaptırmak istemez.

Binlerce kilometredeki bir devletin ve üstelik Suriye’de kukla devlet oluşumuna giderek güneyimize yerleşen, PYD/PKK’yi tanklarla takviye eden ABD’nin Karadeniz’e yerleşmesine izin verilemez.

Rusya’nın Kırım’ı ilhakını tanımamak ise Rusya’yla ittifakın sağlam zeminde ilerlemesini önler. İki ülke arasında kuşkular yaratır.

Türkiye, Rusya gibi Karadeniz’e kıyı ülkelerle, bütünlüklerini korumak amacıyla işbirliğini geliştirmeli ve ABD’nin Karadeniz hayallerini tamamıyla bitirmelidir.