ABD 2015 yılından bu yana Suriye’de fiili ve görünür olarak silahlı mücadelenin içinde oldu ve Suriye’nin kuzey bölümünde Fırat Nehri’nin doğusunda bulunan bölgede 22 askeri üs kurdu.
Ağırlığını PYD / PKK’nın oluşturduğu Suriye Demokratik Güçlerine sayıları 20 bine varan tır ve yüzlerce kargo uçağı ile harp silah, araç, gereci ve mühimmatı sevk etti.
Trump ABD Başkanı seçildikten bir yıl sonra Beyaz Saray’ın Suriye konulu söylemlerinde değişiklik görülmeye başlandı. Trump ilk kez 2018 yılı Mart ayında Ohio’da düzenlediği mitingde “Suriye’den tez zamanda çekilme” düşüncesini dile getirdi ve daha sonra bu açıklamasını birçok kez tekrarladı. Ancak Savunma ve Dışişleri Bakanlıkları yetkilileri hep aksi yönde açıklamalar yaptı.
İran’a karşı şahin kanadın önemli ismi olan Ulusal Güvenlik Danışmanı John BOLTON 2018 yılı Temmuz ayı ortasında “İran bölgede tehdit oluşturmaya devam ettiği müddetçe Amerikan askerlerinin İran’a karşı caydırıcı unsur olarak Suriye’de kalacağını” açıkladı [[1]].
Suriye Özel Temsilcisi James JEFFREY ise Trump’ın Suriye’den çekilmeyi İran’ın çekilmesi şartına bağlayıp bağlamadığı sorusunu “Başkan, bu ve diğer şartlar karşılanana dek bizim Suriye’de olmamızı istiyor.” diye yanıtlamış ve “Biz derken illa sahada Amerikan askerlerinin postallarını kast etmiyorum.” diye eklemişti [[2]].
Trump’ın “çekiliyoruz” açıklamasının ardından ABD Savunma Bakanı James MATTIS ve ABD’nin IŞİD’le mücadele Koalisyonu Özel Temsilcisi Brett Mc GURK istifa etti. Aslında her ikisi de Trump’ın kurtulmak istediği şahin figürlerdi.
Ancak Trump’ın yolunu her ayırdığı kişinin ardından attığı tweetler devlet kültürünün çok dışında. Alaycı ve aşağılayıcı cümleler ve ithamlar görülüyor.
Şimdi ABD’nin Suriye’den çekilme söylemlerini, planlarını ve uygulamalarını irdeleyelim.
Duru akılla bakalım:
– Öncelikle Trump Suriye’de masraftan kurtulmak istiyor. Anımsayalım 2018 Nisan ayı başında Trump, ABD askerlerinin Suriye’de kalması durumunda masrafların bölgesel müttefikler tarafından karşılanması gerektiğini belirtmişti. Suudi Arabistan’ın masrafları karşılayabileceğini söylemişti [[3]]. Zoraki yapılan ödemeler oldu. Trump artık para vermekte çok istekli olmayan Körfez Araplarından tahsilat yapmak için sürekli çaba harcamak niyetinde değil. Üstelik Kaşıkçı olayı neticesinde işler karışmışken ve Rusların da Körfez üzerinde etkisi artarken kırılmaları artırmak istemiyor.
– Rusya’nın stratejik düzlemde yürüttüğü ve göründüğü üzere derin bir devlet aklına dayanan uzun soluklu Suriye politikasında ABD ile pazarlıkların başladığını görüyoruz. Bu durumu “küresel güçler aralarında bir şekilde anlaşırlar” sözleriyle defalarca dile getirmiştik. Sonrasında da ekledik: “Arada kalıp kaybeden taraf olmayalım.’”
Bu kez ABD-Rusya arasındaki pazarlıklarda küçük bir fark var. Bir tarafta Rusya devlet olarak bütünlük içinde görünüyor. Ancak ABD’de derin çatlaklar olduğu gün gibi ortada. Trump ülkesinde 2016 ABD seçimlerinin öncesinden başlayarak Rusya’nın ilgi ve etki altında kalmakla suçlanıyor. ABD içinde her an bir hesaplaşma olabilir.
– ABD Suriye’de çok zorda kaldı deniyor. Bu gerçek mi? ABD yalnızlaştı mı? Reel politikten bakalım. Trump çekileceğiz dedikten sonra Fransa ve İngiltere’nin tepkileri olumsuzdu. Çekilmeyi doğru bulmadıklarını ifade ettiler. Yani Batı cephesinin bilinen partnerleri aslında Suriye’de kalmaktan yana. Ama sorumluluğun maddi yükünü çok da paylaşmıyorlar. Organizatörlüğü ABD’ye bırakmayı uygun buluyorlar. Sonuçta paylarına düşeni almak yeterli oluyor. Bir sıfırdan büyüktür diye bakıyorlar. Bu noktada Fransa daha ısrarlı görünüyor. Fransa’nın motivasyonunun tarihsel bir yönü de var: Suriye Fransa’nın eski hinterlandı. Bu arada Trump Avrupa Ordusu fikrini ortaya atan Macron’a da az sayıdaki Fransız askeri unsurunu yalnız bırakarak Suriye’de de ders vermek istemiş olabilir.
ABD büyük yatırım yaptığı alandan hiçbir şey olmamış gibi çekip gider mi? Açıkçası çok büyük bir pazarlık, kurgu ve zorunluluk yoksa gitmez diyebilirim. Mutlaka bir planı vardır. Dönemsel olarak masrafları azaltma amaçlı bir tedbirler serisi uygulayabilir. Bunu politik argümanlarla da çeşitli kılıflara sokabilir. Ancak asıl büyük planında yeni partnerlerle de olsa yoluna devam etmek ister. Asıl önemlisi olaylar daha büyük bir kurgu içinde sürüyor ya da sürecek olabilir. Bu arada dört ayı bulacak bir yandan kontrollü öte yandan muğlak bir çekilme sürecinden bahsedilmeye başlandı.
ABD Suriye’nin kuzeyini Irak’ın kuzeyi ile bir bütün olarak algılıyor. Suriye’ye bir müdahale gerekirse bunu Irak topraklarından yaparız diyorlar. Bölgeyi tek bir harekât alanı olarak görüyorlar. Bir açıdan doğru bir argüman. Belki akıllıca da… Ancak ABD’nin Pentagon ağırlıklı geleneklerini biraz bozuyor.
Bu arada yeni konsepti doğrulayan bir açıklama yapıldı. Irak’ın Anbar Vilayeti İl Meclis Üyesi Ferhan DULEYMİ, ABD’nin Anbar vilayetinde çöllük arazide, Suriye sınırına yaklaşık 100 kilometre mesafedeki stratejik noktalarda iki yeni askeri üs inşa etme kararı aldığını, üslerin birinin Kaim ilçesine bağlı Er-Rumana kasabasının kuzeyinde, diğerinin de Rutba ilçesinin doğusunda kurulacağı söyledi [[4]].
– Trump’ın Suriye’den çekileceğiz sözleri sonrasında Beyaz Saray basın sözcüsünce yapılan açıklamada IŞİD (DEAŞ) ile savaşta yeni aşamaya geçileceği söylendi. Yeni aşamadaki uygulamanın nasıl olacağı sorgulanırken Trump “Bizim yerimize biraz da başkaları mücadele etsin” anlamına gelen sözlerle durumu açıkladı [[5]]. Bir sonraki açıklamada da Türkiye’yi işaret etti [[6]]. Merak ediliyor: ABD IŞİD (DEAŞ)’le mücadele işinden çekiliyor mu? Ya da bundan sonra IŞİD (DEAŞ)’le mücadeleyi yürütecekler ABD’nin bölgedeki çıkar ve beklentileri ile uyumlu mu hareket edecek?
Gerçekte IŞİD faktörü ABD ve koalisyon ortakları açısından bölgede kalmak ve SDG’ye meşruiyet kazandırmak için bir gerekçe değil miydi? Şimdi eğer IŞİD’in hala bölgede etkisi varsa ve ona karşı mücadele yeni aktörler eliyle yürütülecekse SDG bu işe dâhil olacak mı, olmayacak mı? Olmayacaksa SDG’nin ABD tarafından sağlanan harp silah, araç ve gereçleri ne olacak?
– Barzani 25 Eylül 2017 tarihinde “Irak’ın kuzeyinde referandum yaptığında ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather NAUERT “Kürtler’in tek taraflı bir referandum yapmasının Washington’da derin bir hayal kırıklığı yarattığını” söylemişti. ABD aslında Mesud BARZANİ’ye “Şimdi bu işin zamanı değil, sözümüzü dinle.” demişti. Uyarı Suriye’deki olayların gelişimi ile de ilgiliydi. Erken hamle bölge ülkelerini fazlasıyla ürküttü, rahatsız etti ve tedbir almaya itti. Söz dinlemeyen Mesud BARZANİ’nin üstü çizildi. Heather NAUERT referandumdan bir ay sonra yaptığı açıklamada, ABD’nin şimdi IKBY Başbakanı Neçirvan BARZANİ ve Başbakan Yardımcısı Kubad TALABANİ’yle aktif temas halinde olmayı arzuladığını belirtti [[7]]. Sahnenin yeni figürleri ilan edilmişti. Sizlere bu sözleri ve bilgiyi özellikle anımsatmak istedim. Önümüzdeki süreçte karşılaşacağımız konu ve figürler olacak.
– Önümüzdeki süreçte ABD planı içinde Rusya’nın da olduğu farklı bir düzlemde devam edecek mi? Yoksa bu plan rafa kaldırılacak ya da hafifletilecek mi? Rusya’nın birinci önceliği Suriye’nin bütünlüğünü sağlamak gibi görünüyor. Ancak Suriye’nin kuzeyindeki yapı öznesinde ABD ile pazarlık yapacaklardır. Burada Türkiye’nin duruşu nasıl ve ne kadar etkili olacak?
– Öte yandan başta CIA’nin derin bürokratları Rusya’nın Türkiye ile Amerika ve NATO’yu karşı karşıya getirecek faaliyetler içinde olduğunu düşünüyorlar. Haksız sayılmazlar. Elbette Rusya böyle bir durumu oluşturmak ve bu fırsatı değerlendirmek isteyecektir. Sadece Türkiye değil Suudi Arabistan, Katar, vb. ülkeler için de aynı durumu yaratmak isteyecektir. Ancak durum bundan ibaret değil. Dünyada sadece alışageldiğimiz Rusya-ABD çatışması yok. ABD (Trump Kabinesi) ile küreselci ekonomi çevreleri ve siyasi odaklar arasında dönemsel olarak yürütülen ve içinde Çin ile Avrupa Birliği ülkelerinin de yer aldığı büyük bir soğuk savaş var. Ayrıca önümüzdeki dönemde dünyada yeni ekonomik, finansal düzenin nasıl olacağı konusunda belirsizlik de var.
Şimdi bütün bu verilerin ışığında şunları söylemek mümkün:
– 2011’de başlayan Suriye savaşında Esad yenilmedi. Giderek güçleniyor. Rusya tarafından sağlanan stratejik akılla ve diplomasi, istihbarat ve askeri alanlarda verilen desteklerle ayağa kalktı. 2011’den itibaren ilişkiyi kesen bölge ülkelerinden birçoğu yeniden Suriye ile temas kurma peşinde. Şüphesiz yeniden yapılanmada yatırım kapmak istiyorlar.
– Trump göreve getirilmesinin asıl nedeni olan ekonomik dağınıklık ve tehditleri yok etmek misyonu çerçevesinde aldığı sıra dışı kararlarla ABD’nin son dönem geleneksel jeopolitik uygulamalarındaki ezberleri bozuyor. Ortaya çıkan riskli kararlar ve belirsiz süreçler ABD içinde dişlerini gıcırdatan büyük bir lobiye dönüşüyor. Eğitimli seçmen kitlelerinin zaten baştan beri desteklemediği Trump ABD içinde büyük bir hesaplaşmaya ve sosyal kırılmalara neden olabilir.
– Rusya akıllı stratejiler ve yarattığı -kaynağı sorgulanan- etkiyle kritik zamanlarda Trump’ın hamlelerini şekillendiriyor. Bu safhalarda Türkiye gibi üçüncü ülkeler üzerinden de ABD’ye ve Avrupa’ya mesajlar verdirebiliyor. Kazanılan başarı üçüncü ülkeyi ve ilgili yöneticilerini de motive ediyor ve Rusya ile ikili ilişkileri sağlamlaştırıyor.
Öte yandan Rusya gücünün ve dünya dengelerinin farkında. ABD’nin kabul etmeyeceği bir planın çok zor uygulanacağını biliyor. ABD’yi ikna etme konusunda da eskiye oranla inisiyatif almış ve atak görünüyor. Örneğin Suriye’nin geleceği, Suriye kuzeyindeki Kürt yapılanması, Orta Doğu ve belki daha birçok konuda mutabakat sağlamak için önemli temaslar yapıyor. Bu temaslardan önem arz edenleri 2018 yılı Şubat ve Mart aylarında görmüş ve ilgiyle izlemeye çalışmıştık. Doğal olarak yazılı ve görsel basına çok fazla bilgi düşmemişti. Ne olmuştu o tarihlerde? Birbiri ile kıyasıya mücadele eden ABD ve Rusya istihbarat servislerinin bizzat başkanları telefonda değil ABD’de gizli bir şekilde yüz yüze toplantı yapmışlardı. Toplantı bir iddia olmayı aşmış ABD üzerinden iyi haber alan bazı yazarların makalelerinde bile geçmişti. Bu önemli toplantıdan kısa süre sonra Putin’in Ortadoğu danışmanı Vitaly NAUMKİN O dönem CIA Başkanı olan Pompeo’nun da bulunduğu özel bir toplantıda Suriye politikalarını anlatmıştı. Rus tarafı ABD’ye “Suriye’de yaşayan Kürt yapısına kültürel ve idari yönden özerklik verilmesini” de içeren bir öneri sundu. Irak kuzeyindeki modele benzeyen bu öneri ile ABD ikna edilmeye çalışıldı.
Yukarıda bahsettiğim önemli ziyaretlerden sonra da ABD Rusya arasında liderler arasında ve alt seviyede basına yansıyan / yansımayan birçok görüşmenin yapılmış olması kuvvetle muhtemeldir. Şaşırtıcı da değildir. Bugünlere geldiğimizde ABD’nin askerî açıdan Suriye’den çıkma niyetini görüyoruz. Şu anda yaşananların yukarıdaki süreçten bağımsız olduğunu söyleyebilir miyiz?
Önümüzdeki dönemde Suriye Anayasası için çalışmalar hızlanacak. Aslında uzun bir süredir ABD ve Rusya arasında da koordine edildiği iddiaları olan Anayasa bir ölçüde Suriye Devleti’nin geleceğini de belirleyecek.
Sizlere zamanı gelmişken ilginç bir hatırlatmada daha bulunmak istiyorum. Suriye Dışişleri Bakanı Velid MUALLİM 2017 yılı Eylül ayının sonunda -Irak’ın kuzeyinde yapılan referandumun hemen ardından- “Şam yönetiminin, IŞİD ile mücadele sona erdikten sonra Kürtlere özerklik verilmesini müzakere etmeye açık olduğunu” söylemişti [[8]].
Suriye topraklarında Fırat nehrinin doğusunda kalan bölgede Kürt grupları IŞİD (DEAŞ)’le mücadele gerekçesiyle fazlasıyla silahlandırılarak bir güvenlik gücü durumuna getirildi. Bugüne kadar başta ABD olmak üzere siyasal ve ekonomik alanda da sürekli desteklendi. Ancak ABD’nin çekilme kararı sonrasında bir ölçüde ortada bırakılarak Suriye ile temas kurmaya yöneltildiler. Şimdi düşünmeden edemiyoruz. Bu konu daha önce planlanmış olabilir mi diye?
Terör tehdidi ve olası göç dalgalarının önlenmesi için ve kaçkın durumunda olan ve ülkemizde giderek daha fazla memnuniyetsizlik yaratma eğiliminde olan Suriyelilerin topraklarına geri dönebilmeleri amacıyla Türkiye’nin Suriye ile temaslarını normalleştirmesi gerekmektedir. Normalleşme Suriye’nin yeniden yapılanmasına ve anayasa hazırlığı sürecine katkıda bulunabilmek açısından da fazlasıyla önemlidir. İki ülke arasındaki sorunlar aşılamaz değildir. Suriye’nin topraklarına egemen olabilmesi Türkiye için de fazlasıyla önemlidir. Türkiye için bir başka önemli husus bölge politikalarında küresel güçler arasında dengeyi koruma adına işi fazla abartmamaktır. Yoksa arada kalınabilir. Denge sağlayacağız diye yalpalamamak gerek. Bölge ülkelerinin ortak çıkarları göz ardı edilmemeli.
Yaşananlar tüm bölge ülkeleri için büyük bir tecrübedir. Bölgedeki mücadeleler yeni ilgi ve etki alanları oluşturmaktan ters yönde sıyrılıp bir anda beka sorununa dönüşebilme karakterindedir. Suriye açısından da alınacak çok ders olmuştur. Bizi ilgilendiren kısmıyla en azından Hatay ile ilgili derinlikteki eski argümanlarını tüm katmanlarda tamamen terk etmeleri şarttır. Tüm bölge ülkeleri için en önemli derslerden biri de terör örgütlerinin siyahının beyazının olmadığıdır. Kuklacılarca maşa olarak piyasaya sürülen terör örgütlerine karşı birlikte savaşmaktan başka çarenin olmadığı ortadadır.
Büyük resme dönecek olursak ekonomik sıkışmanın her geçen gün dünyayı daha çok etkileyeceği bir değişim, dönüşüm sürecine girdiğimizin farkındayız. Başat aktörler: Korumacı rolüne evrilen ABD, küreselci rolüne soyunan Çin, etki ve ilgi alanını günden güne genişleten, aynı zamanda enerji kaynaklarını etkin kullanan Rusya bu değişim, dönüşüm sürecini yönlendiriyorlar. Küresel şirketler ve ikincil aktör devletler riskli sürece etki etmeye çalışıyorlar. Her zaman en fazla etkilenenler ise mücadele kendi topraklarında yapılan ülkeler oluyor. Sürekli alarm durumunda olanlar için her şey çok zor.
ABD’nin askerî açıdan Suriye’den çıkma kararının kurgu mu, çekilme mi, etki odaklı hazırlık mı olduğunu izleyeceğiz. Görünen o ki senaryo orta vadeye yayılıyor. Milli güç unsurlarını dikkatli kullanmak ve heba etmemek gerek.
[1] https://m.timeturk.com/john-bolton-amerikan-askerleri-suriye-de-kalacak/haber-931823
[2] https://tr.sputniknews.com/abd/201809281035425500-washington-iran-i-guc-kullanarak-suriye-den-cekilmeye-zorlamayacagiz/
[3] https://tr.sputniknews.com/abd/201804031032897514-trumptan-yeni-suriye-aciklamasi/
[4] https://www.aa.com.tr/tr/dunya/enbar-vilayeti-il-meclis-uyesi-duleymeni-abd-irakta-iki-yeni-askeri-us-insa-edecek/1348973
[5] https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-46642993
[6] https://www.bbc.com/turkce/46687995
[7] https://www.amerikaninsesi.com/a/abd-disislerinden-barzaniye-ovgu/4092182.html
[8] https://www.dw.com/tr/referandum-suriyeli-k%C3%BCrtleri-umutland%C4%B1rd%C4%B1/a-40720912
- SURİYE’DE TAVLA-SATRANÇ OYUNLARI - 7 Aralık 2024
- UKRAYNA – SURİYE HATTI, “GENİŞLETİLMİŞ ORTA DOĞU VE KUZEY AFRİKA” PROJESİNDE GELİŞMELER - 3 Aralık 2024
- Milli Güç Unsurları, Jeopolitik Gelişmeler ve Teğmenler - 20 Kasım 2024
- SEKİZİNCİ YIL DÖNÜMÜMÜZ - 12 Aralık 2023
- RUSYA’NIN HARP PRENSİPLERİNİ VE TEMEL ASKERİ KURALLARI İHLAL EDEN BEKLENMEYEN HATALARI - 21 Nisan 2022
- MESKÛN MAHAL MUHAREBE GERÇEĞİ VE HİBRİT SAVAŞIN KAYGAN ZEMİNİNDE RUSYA-UKRAYNA SAVAŞI - 3 Mart 2022
- BEŞİNCİ YIL DÖNÜMÜMÜZ - 12 Aralık 2020
- A LOTUS FLOWER, KAMALA HARRIS - 9 Kasım 2020
- LOTUS ÇİÇEĞİ KAMALA HARRIS - 9 Kasım 2020
- DEPREM VE İZLENİMLER - 1 Kasım 2020