Nükleer silahların azaltılması veya tamamen ortadan kaldırılması için gösterilen çabalar yetersiz kalmaktadır. Çünkü nükleer teknolojiye / silaha sahip olma, diğerlerine üstünlük kurmak isteyen devletlerin her zaman bir kozu olmuş ve olmaya devam edecektir. Bundan dolayı, nükleer güce sahip olan devletler, bırakın bu güçlerini azaltmayı tersine daha da artırmak istemektedirler. Bu yüzden, altında kendi imzaları olan anlaşmaları çoğu zaman ihlal etmektedirler. Öyleyse nükleer silahları kısıtlayan, bazılarını imha etmeyi taahhüt eden bir takım anlaşmalar, ilgili devletlerce neden imzalanmıştır? Kanımızca şu sebeplerledir: Nükleer silah karşıtı kamuoyunu ve nükleer silahı olmayan devletleri biraz olsun susturmak, ekonomik sıkıntılarını azaltmak veya harcamalarını başka bir sektöre yönlendirmek ya da o zamanki uluslararası siyasi konjonktürün gereği olarak.
1945 yılında nükleer silahların gerçek muharebe ortamında kullanılmasıyla etkisi görülünce, bunlara sahip olmak da devletler arasında bir güç ve büyüklük gösterisine dönüşmüş ve tüm çabalar bu yönde sarf edilerek büyük bir yarış başlamıştır. Tüm uluslararası anlaşma ve sınırlamalara rağmen, bugün 9 ülkede yaklaşık olarak 15.000 nükleer başlık (silah) bulunmaktadır. Bunların büyük çoğunluğu ABD ve Rusya envanterindedir. Nükleer silah bulunduran diğer ülkeler ise Fransa, Çin, İngiltere, Pakistan, Hindistan, İsrail ve KDHC’dir.
Türkiye’de de egemen olan Batı ağırlıklı basının, son yıllarda gündeme getirdiği konular ya Kuzey Kore’nin füze denemeleri ya da İran’ın nükleer çalışmalarıdır. Ancak başta ABD ve Rusya olmak üzere bir kısım devletler, nükleer teknoloji ve nükleer füze / silah alanlarında yatırımlarına devam etmekte, yeni teknolojiler kullanılarak gelişmiş nükleer silahlar / nükleer silah atma vasıtalarına sahip olma çalışmalarını ara vermeksizin sürdürmektedirler. Bu makalede, 2018 yılında nükleer alanda yaşanan gelişmeler ele alınacak, 2019 yılı ve sonrasında beklentilerin neler olabileceği değerlendirilecektir.
2018’de Yaşanan Gelişmeler
Nükleer silahların atma vasıtaları olarak orta ve uzun menzilli top mermileri, uçak bombaları, roketler ve güdümlü füzeler kullanılmaktadır. Günümüzde İran, Kuzey Kore vb. ülkelerin balistik füze denemelerine ve uzun menzilli çeşitli füzeler geliştirmesine karşı çıkılmasının temel sebeplerinden birisi de bu husustur. Bilindiği gibi, son yıllarda Kuzey Kore ve İran nükleer ve / veya konvansiyonel mühimmatlar atabilen, değişik menzil ve çapta füze ve roketler geliştirerek denemeler yapmışlardır. 1945’ten 2018 yılına kadar 2.000’in üzerinde nükleer deneme gerçekleştirilmiştir. Ancak, hep bu ülkeler öne çıkarılarak suçlanmakta, denemeleri engellenmeye çalışılarak çeşitli yaptırımlara maruz kalmaktadırlar.
2018 yılında nükleer denemeler, anlaşmalar ve silahlanma / silahsızlanma konularında önemli adımlar atılmış, kritik gelişmeler yaşanmıştır. Bunlardan en çok ses getirenler; ABD’nin yeni nükleer doktrinini açıklaması, Rusya lideri Putin’in yeni nükleer ve diğer türlerde stratejik silahlar geliştirdiklerini açıklamasıdır. Ayrıca, İran ve P5+1 (ABD, Rusya, Çin, Fransa, İngiltere ve Almanya) ülkelerinin Temmuz 2015’te imzaladıkları nükleer anlaşmadan ABD’nin çekilmesi, ABD Başkanı ile Kuzey Kore liderinin 12 Haziran’da Singapur’da görüşmeleri ve ABD Başkanı Trump’ın, Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliği ile imzalanan Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması’ndan (INF) çekileceğini açıklaması yıl içindeki önemli gelişmelerdendir. Şimdi bu gelişmelere kısaca bir göz atalım.
- ABD, 02 Şubat 2018 tarihinde yeni nükleer politikasını / doktrinini yayınladı. ABD nükleer silah envanterini çeşitlendireceğini ve düşük kapasiteli, küçük çaplı veya daha az güçlü nükleer silah sayısını artıracağını, askeri deyimle, taktik nükleer silahlara ağırlık vereceğini ilan etti. Bu da, kullanıldığında etkisi daha az olacak olan 1 – 5 KT (Kiloton) gücünde nükleer bombalar demektir. 6 Ağustos 1945’te Hiroşima’ya atılan bombanın 13 KT büyüklüğünde olduğu ve 100.000’den fazla insanın ölümüne sebep olduğu bilinmektedir. Nükleer doktrinde önerilen bazı değişiklikler şöyledir:
- Eski Başkan Obama’nın başlattığı modernleştirme çalışmaları sürdürülerek denizaltıdan atılan füzeler, karada konuşlanmış balistik füzeler ve havadan sevk edilen silahların güçlendirilmesi,
- Denizaltıdan atılacak nükleer silahların başlıklarının daha düşük verimli olanlarla değiştirilmesi,
- Deniz merkezli nükleer seyir füzelerine dönülmesi.
ABD’nin yeni nükleer doktrinine göre; Kuzey Kore, “ertelenmeyecek ve öngörülmeyen tehdit” olarak tarif edildi. Bu yeni nükleer doktrine göre, Asya Pasifik’teki diğer tehdit de Rusya ve Çin olarak belirlendi. Ayrıca, İran’ın nükleer çalışmaları tehdit unsuru olarak raporlandı. Doktrinde, “Bugün Rusya nükleer silahını ve diğer stratejik sistemlerini modernize ediyor. Rusya’nın, nükleer potansiyeli genişleterek başarıya ulaşılmasını öngören askeri stratejiler kabul etmesiyle ilgili endişeler duyuluyor. Rusya’nın Kırım’ı işgal etmesi ve müttefiklerimize yönelik nükleer tehditlerle birlikte bu olaylar, Moskova’nın büyük güçler mücadelesine geri dönme kararlılığını doğruluyor.” ifadelerine yer verildi.
- Rusya lideri Putin, 01 Mart 2018 tarihinde parlamentoya yaptığı yıllık “ülkenin durumu’” konuşmasında, Rusya’nın yeni nükleer ve diğer türlerde stratejik silahlar geliştirdiğini söyledi ve bunları birkaç kez herhangi bir düşman savunma sistemini geçebilecek “yenilemez” silahlar diye tanımladı. Putin 6 farklı silah sistemini, her biri için hazırlanan kısa videolarla tanıttı ve en sonunda tüm listenin bu kadarla sınırlı olmadığını da ekledi [[1]]. Ayrıca Temmuz ayında Rusya Savunma Bakanlığı, Rus savunma sanayisinin geliştirdiği yeni nesil silahların merak edilen özelliklerini anlattı [[2]].
- Kıtalararası füze (Sarmat), ağırlığı 200 tonu geçen, füze savunma sistemlerine yakalanmayan ve hipersonik olanlar da dâhil olmak üzere nükleer başlıklar taşıyabilen bir savunma sistemidir.
- Nükleer enerji güdümlü füze (Burevestnik), bir güdümlü füzenin içine yerleştirilen, küçük boyutlu bir nükleer santral olarak nitelendirilmektedir. Bu alçaktan uçan hayalet güdümlü füzenin pratikte menzil sınırlaması yok, uçuş rotası tahmin edilemez ve engelleme hatlarını bypass edebilme faaliyeti bu sistemi tüm mevcut ve gelecek füze savunma ve hava savunma sistemlerine karşı yenilmez kılmaktadır.
- İnsansız, nükleer enerjili su altı araçları (Poseidon), az gürültü yapan, yüksek manevra kabiliyetine sahip, hem konvansiyonel hem de nükleer savaş başlıkları taşıyabilmektedir.
- Havadan atılan hipersonik füze sistemi (Kinzhal), yüksek hızlı taşıyıcı uçağın performans özellikleri, füzenin atılacağı yere dakikalar içinde taşınmasını sağlamakta ve füze sesten 10 kat daha hızlı gitmektedir. Uçuşu sırasında manevralar yapmakta, tüm mevcut savunma ve füze sistemlerini aşabilmektedir. Ayrıca, 2.000 km.ye kadar olan hedeflere nükleer ve konvansiyonel başlıklar taşıyabilmektedir.
- Hipersonik kanatlı planörlü stratejik füze sistemi (Avangard), atmosferde kıtalararası menzilde Mach 20’nin üzerindeki hipersonik hızlarda uçabilmektedir. Binlerce kilometre yana doğru ve dikey manevralar yapabilmekte, yüzey sıcaklığı 1600-2000 dereceyi bulmaktadır.
- Lazer silah sistemi (Peresvet).
- ABD Başkanı Trump 08 Mayıs 2018 tarihinde İran ve P5+1 (ABD, Rusya, Çin, Fransa, İngitere ve Almanya) ülkeleri arasında Temmuz 2015’te imzalanan nükleer anlaşmadan tek taraflı olarak çekildiklerini açıkladı. ABD Başkanı Trump, daha seçim kampanyalarında İran ile yapılan nükleer anlaşmanın kötü bir anlaşma olduğunu ve çekileceklerini dillendirmeye başlamıştı. Bu sözlerini 08 Mayıs 2018 tarihinde yerine getirdi ve tek taraflı olarak anlaşmadan çekildiklerini açıkladı. Ancak bu açıklamanın öncesinde de İsrail Başbakanı Netanyahu, İran ile P5+1 ülkeleri arasında 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşmanın Tahran yönetiminin yalan ve aldatmalarına dayandığını öne sürdü. İstihbarat kaynaklarına dayandırarak İran’ın yükümlülüklerini yerine getirmediğini ve nükleer silah elde etmek için çalışmalarına devam ettiklerini ileri sürdü. ABD dışında, anlaşmanın tarafı olan ülkeler ise anlaşmaya devam edeceklerini ve ABD’nin çekincelerine katılmadıklarını dile getirdiler. UAEK de, İran’ın anlaşma yükümlülüklerini yerine getirdiğini ve herhangi bir olumsuzlukla karşılaşılmadığını açıkladı.
ABD yönetimi, Başkan Trump’ın 8 Mayıs’ta nükleer anlaşmadan tek taraflı çekilmesinden sonra 7 Ağustos’ta devreye giren ilk aşama yaptırımlarla, İran’ın ABD dolarına, altın ve değerli madenlere erişimini yasaklarken yine bu ülkenin çelik, kömür, alüminyum ticareti ile otomotiv ve sivil havacılık sektörlerini de hedef almıştır. Washington yönetiminin, 5 Kasım’da ikinci yaptırım paketini devreye sokmasıyla İran petrol şirketlerine uluslararası kısıtlamalar getirilmiştir.
- ABD Başkanı Donald Trump ile Kuzey Kore lideri Kim Jong-Un 12 Haziran’da Singapur’un Sentosa adasında yaptıkları görüşmeden sonra yapılan açıklamalara göre ABD, Güney Kore ile yaptığı tatbikatları durduracak, Kuzey Kore de nükleer çalışmalarını 2021’e kadar kademeli olarak azaltacaktır [[3]]. Liderlerin imzaladığı, bağlayıcı olmayan ve iyi niyet beyanı olarak nitelendirilen anlaşmanın ana maddeleri şöyle [[4]]:
- ABD ve Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti (KDHC), iki ülke halklarının barış ve refah yönündeki arzuları doğrultusunda yeni bir ilişki kuracak.
- ABD ve KDHC, Kore Yarımadası’nda kalıcı ve istikrarlı bir barış rejiminin tesis edilmesi için ortak çaba gösterecek.
- 27 Nisan 2018 tarihli Panmunjom Deklarasyonu uyarınca KDHC, Kore Yarımadası’nın nükleer silahlardan tamamen arındırılması yönündeki çalışmayı taahhüt eder.
- ABD ve KDHC, hâlihazırda kimliği tespit edilenlerin ülkelerine derhal geri gönderilmesi de dâhil olmak üzere, savaş esirleri ve kayıplardan geriye kalanları kurtarmayı taahhüt eder.
- BD Başkanı Trump 21 Ekim 2018 tarihinde, Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliği ile imzalanan ve nükleer savaş tehdidini azaltmaya dönük atılmış en önemli adımlardan biri olarak gösterilen Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması’ndan (INF) çekileceklerini açıkladı [[5]]. Söz konusu anlaşma eski ABD Başkanı Reagan ve Sovyetler Birliği lideri Gorbaçov arasında 1987 yılında imzalandı. Anlaşma uyarınca, menzili 500 ile 5 bin 500 km arasında olan karadan havaya orta menzilli füzeler yasaklanmakta, denizden ateşlenen füzeler ise bu anlaşma kapsamında yer almamaktadır. Bu anlaşma, Soğuk Savaş’ın son dönemlerinde iki süper gücün nükleer savaş tehdidini azaltmak amacıyla başlattığı üç bacaklı silahsızlanma sürecinin bir parçasıdır. Bu sürecin bir diğer bacağını START olarak bilinen stratejik silahların sınırlandırılmasıyla ilgili görüşmeler ve diğerini de uzay silahları konusundaki müzakereler oluşturmaktadır.
Anlaşma kapsamına giren füzelerin sayısı aslında her iki ülkenin elindeki nükleer silahların çok ufak bir bölümünü oluşturmaktadır. Ancak, bu anlaşma imzalandığı dönem itibariyle gelecekte imzalanan ve halen üzerinde görüşmeler yürütülen nükleer silahsızlanma anlaşmaları için de bir örnek teşkil etmektedir. İmzalanmasından sonraki 4 yıl içerisinde, her iki ülke toplam 2 bin 700 füze imha etmiş, hem ABD, hem de Rusya nükleer silah tesislerini uluslararası denetime açmıştır. Stratejik Nükleer Silahların İndirimi Anlaşması’nın (START) imzalanabilmesi ise Soğuk Savaş’ın sona ermesinin ardından 1991’de gerçekleşti. START kapsamında iki ülke de elinde bulunan uzun menzilli nükleer silahları yaklaşık %30 oranında azaltmıştır.
- Nükleer silahlarla ilgili yaşanan kritik gelişmelerin yanında, Kasım ayında Rusya ile Çin nükleer işbirliğini artırıcı anlaşmalar yapmışlardır. Çin Ulusal Nükleer Şirketi ile Rusya Devlet Nükleer Enerji Kurumu Rosatom, hızlı nötron reaktörü CFR-600’ün Çin’de inşası ile Tianwan santralinin 7 ve 8’inci reaktörlerinin yapımının da aralarında bulunduğu 4 ayrı işbirliği anlaşması imzalamışlardır [[6]].
- Akkuyu Nükleer Santrali inşaatının başlaması için resmi tören, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Putin’in katılımıyla 03 Nisan 2018 tarihinde yapılmıştır [[7]]. Japonya liderliğinde uluslararası bir konsorsiyum tarafından inşa edilecek olan Sinop Nükleer Santralinde halen fizibilite çalışması devam etmektedir.
2019’da Beklentiler
2019 yılında nükleer konularda ne tür gelişmeler olabileceğini tahmin etmek, beklentilerin ağırlıkla hangi yönde somutlaşıp seyredeceğini tahmin etmek için nükleer silahlanma / silahsızlanma ve nükleer enerjiden faydalanma için atılan adımların geçmişteki aşamalarını irdelemenin geleceği şekillendirmede etkili olduğu değerlendirildiği için kısaca değinilecektir.
- Nükleer silahsızlanma: 1946 yılından başlamak üzere uluslararası toplum, nükleer madde ve kritik teknolojilere erişimin önlenmesi, denemelerin engellenmesi ve nükleer silahların naklinde gerekli olan teknolojilere erişimin denetlenmesi amacıyla bu esasların her birini hedeflemiştir. Bu çabalar sonucu, Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması (NPT, 1970 yılından beri yürürlükte), Nükleer Denemelerin Kapsamlı Yasaklanması Antlaşması (CTBT- Kasım 2009 da 151 ülke yürürlüğe sokmuş, 31 ülke imzalamış ama yürürlüğe sokmamıştır. Söz konusu antlaşma, sivil ve askeri tüm nükleer denemeleri yasaklamaktadır.) gibi bir dizi antlaşmayla sonuçlanmıştır.
NPT Antlaşması dünyayı, antlaşmanın yürürlüğe girdiği tarihte nükleer silah sahibi ülkeler (ABD, Çin, Fransa, Rusya ve İngiltere) ve antlaşmaya taraf ancak nükleer silah sahibi olmayan ülkeler olmak üzere iki gruba ayırmıştır. Anlaşmayı 189 ülke kabul etmiştir. Bu antlaşma ile nükleer silah sahibi her ülke nükleer silahları transfer etmemeyi, nükleer silah sahibi olmayan ülkelerin bu silahları geliştirmesine yardımcı olmamayı ve nükleer silahsızlanmaya ulaşılmasına yönelik çalışmalarda bulunmayı taahhüt etmektedir. İsrail, Hindistan ve Pakistan bugüne kadar NPT Antlaşmasını imzalamayı reddetmiştir. Kuzey Kore 2003 yılında anlaşmadan çekilmiştir.
Ayrıca, BM Genel Kurulunca Temmuz 2017’de, Nükleer Silahların Yasaklanması Anlaşması 122 ülkenin desteğiyle kabul edildi. Ancak ‘’nükleer beşli’’ başta olmak üzere nükleer silah sahibi ülkeler, anlaşma kararının oylandığı ilgili BM toplantısını boykot etti. Çünkü bu anlaşmaya göre, nükleer silah sahibi ülkelerin ellerindeki nükleer silahların tamamının yok edilmesi gerekmektedir. Bu oylama sonucu, Kuzey Kore, İran veya nükleer silah elde etmek isteyen herhangi bir ülkeye karşı çıkan ülkelerin samimiyetlerinin sorgulanmasını gerektiğini göstermektedir.
- INF (Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler) ve diğer anlaşmalar: 1987 yılında imzalanmasının ardından geçen 4 yıl içerisinde, her iki ülke toplam 2 bin 700 füze imha etti. Ayrıca, hem ABD, hem de önce Sovyetler Birliği, ardından da Rusya nükleer silah tesislerini uluslararası denetime açtı. ABD ve SSCB, 1972 yılında karşılıklı ilk anlaşmaya imza attı. 30 yıl süren bu antlaşmaya, “Balistik Füzelere Karşı Anlaşma (ABM Anti-Ballistic Missile Treaty)” adı verildi. 2002 yılında ABD tek taraflı olarak anlaşmaya son verdi [[8]]. İki ülke arasında imzalanan diğer anlaşmalar ise şöyle: Stratejik Silahları Sınırlama Antlaşmaları (SALT I ve SALT II), Anti-balistik Füze Antlaşması (ABM), Stratejik Silahların İndirimi Antlaşmaları’dır (START I, START II ve Yeni START) [[9]].
Bu anlaşmalardan yeni START anlaşması 2010 yılında imzalandı ve 2020 yılına kadar yürürlüktedir. Ancak, ABD ile Rusya arasında imzalanan anlaşma gereklerinin ne kadarı yerine getirildi, hangi taraf anlaşmaya sadık kaldı, hangi taraf ihlal etti hususu tartışmalıdır. İki taraf da kendilerinin anlaşmaya uyduğunu ancak karşı tarafın anlaşmayı ihlal ettiğini ileri sürmektedir. Aslında yapılan anlaşmaların ne kadar samimiyetten uzak ve göstermelik olduğu, tarihte hep yaşandığı gibi, görülmektedir.
Nükleer Silah Denemeleri: Nükleer silah denemeleri yeraltında, atmosferde ve suyun altında gerçekleştirilebilmektedir. İlk nükleer bomba denemesi, 16 Temmuz 1945’te patlatılan 20 kilotonluk (20.000 tonluk TNT’ye eşdeğer) Trinity isimli atom bombasıydı. 1945-1996 yılları arasında 2000’den fazla nükleer silah denemesi gerçekleştirildi.Bu denemelerden 1032’si ABD’ye, 715’i Sovyetler Birliği’ne, 45’i İngiltere’ye, 210’u Fransa’ya ve 45’i Çin’e aittir [[10]].
- Nükleer silahlanmaya giden yolun ilk basamağı veya temeli sayılan nükleer enerji alanındaki gelişmeleri, bu alanda hangi ülkelerin ne gibi adımlar attığını, ne gibi yatırımlar uygulandığını ve hangi diğer ülkelerle işbirliğine gittiği hususunu da göz ardı etmemek gerekmektedir.
- Türkiye’nin ilk nükleer santrali olan Akkuyu NGS’yi yapan Rosatom’un mühendislik alanındaki yan kuruluşu JSC ASE Engineering Company ile CNNC, Rusya ve Çin arasında nükleer enerji alanında işbirliğinin geliştirilmesi için dört ayrı anlaşma imzaladı. Bu işbirlikleri arasında, Çin’de hızlı nötron nükleer reaktörü CFR-600’ün inşa edilmesi ile Tianwan NGSnin 7’inci ve 8’inci reaktörlerinin kurulması da bulunmaktadır [[11]].
2019 yılı ve ilerleyen yıllarda, nükleer enerji ve nükleer silahların temeli olan nükleer teknolojiye ilginin artarak devam edeceği değerlendirilmektedir. Aynı zamanda nükleer enerji ve dolayısıyla nükleer silah karşıtlarının da engelleme çabalarına devam edeceği anlaşılmaktadır. İran’ın ve Kuzey Kore’nin nükleer çalışmaları, ABD’nin INF anlaşmasından çekilip çekilmeyeceği, buna karşın Rusya ve Çin’in alacağı tutum 2019 yılında dünya siyasetine yön verecek olgulardır.
Değerlendirme ve Sonuç
Devletler arasındaki güç mücadelesi var oldukça her alanda olduğu gibi nükleer silahlanma konusunda da yarışın devam edeceği değerlendirilmektedir. Bu üstünlük ve güç mücadelesi kimi zaman denizlere egemen olma, kimi zaman yeni topraklar işgal etme ve sömürgeleştirme, kimi zaman da büyük ve güçlü ordular oluşturarak gözdağı verme yoluyla yapılmaya çalışılmıştır. 1945 yılında gerçek muharebe ortamında kullanılmasıyla nükleer silahların etkisi görülünce, bunlara sahip olmak da devletler arasında bir güç ve büyüklük gösterisine dönüşmüş ve tüm çabalar bu yönde sarf edilerek büyük bir yarış başlamıştır. Bu yarış, 1970 yılında NPT (Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması) imzalanıncaya kadar devam etmiştir. NPT anlaşması, o zamanki nükleer silah edinme isteğini ve nükleer silahların yayılmasını büyük ölçüde engellemiştir. Ancak NPT anlaşması, nükleer silahları tamamen ortadan kaldırmaya dönük değil, mevcut durumu muhafaza etmeye ve daha fazla yayılmasını önlemeye dönüktü. BMGK üyelerinin üstünlük ve ayrıcalıklarını nükleer silahlara sahip olma hususunda da devam ettiren bir anlaşmadır. Bu nedenle, nükleer silahlanma yarışı tamamen durmamış, anlaşmaya aykırı olarak gizli kapaklı devam etmiştir.
Nükleer silahlanma / silahsızlanma çalışmaları çeşitli dönemlere ayrılarak, adlandırılarak da incelenebilmektedir [[12]]. 1945’te Japonya’ya ilk atom bombasının atılmasından başlayıp 1970’de NPT anlaşmasının imzalanmasına kadar olan dönem Birinci Nükleer Çağ olarak adlandırılabilir. Kontrolsüz nükleer silahlanma yarışının yaşandığı bu dönemin önemli olaylarından birisi 1962 yılındaki Küba Füze Krizi’dir ki bunun etkisiyle 1970 yılında NPT anlaşması imzalanmıştır. 1970 yılından 1989’da SSCB ve Doğu Bloğunun dağılmasına kadar olan dönem İkinci Nükleer Çağ olarak, 1989’dan günümüze kadar olan dönem de Üçüncü Nükleer Çağ olarak adlandırılabilir. 1970’den 1989’a kadar olan dönem, silahlanma yarışının kısmen durduğu, hatta ABD ve SSCB arasında belirli oranlarda eldeki nükleer silahların sayısının azaltıldığı dönemdir. Bunun yanında anlaşmaya aykırı olarak İsrail, Hindistan, Pakistan ve Kuzey Kore anlaşmaya aykırı olarak nükleer silah edinmiştir. Ancak 1989 yılından sonraki dönem biraz karmaşıktır. Dağılan SSCB’den sonra nükleer silahlar bir taraftan azaltılmaya ve mevcutlar toparlanmaya devam ederken, diğer taraftan eldeki silahların teknolojileri yenilenmiş ve daha küçük çaplı taktik nükleer silahlar edinmeye başlanmıştır. Bu durum nükleer silahların tek başına kullanımının yanında konvansiyonel silahlarla birlikte küçük çaplı muharebelerde de kullanılma olasılığını artırmıştır.
Son yıllarda ABD ve Rusya, karşılıklı olarak birbirlerini nükleer yükümlülüklerini yerine getirmemekle, hatta yaptıkları anlaşmalara uymamakla suçlamaktadırlar. Bundan dolayı da ellerindeki nükleer silahları modernleştirerek, daha küçük alanda etkili olan taktik nükleer silahların sayısını da artırmaktadırlar. Bu nedenle, gerçekten çok yıkıcı ve tehlikeli olan nükleer silahlardan tamamen kurtulmak en uygun ve hakkaniyetli çözüm olacaktır. Bunun için görünen tek çözüm de, BM Genel Kurulunca Temmuz 2017’de 122 ülkenin desteğiyle kabul edilen “Nükleer Silahların Yasaklanması Anlaşması”nı GK üyelerinin kabul etmesi ve gereğini yerine getirerek nükleer silahlardan tamamen vazgeçmeleridir. Aksi takdirde nükleer silahlanma yarışının ortadan kaldırılmasının mümkün olmayacağı değerlendirilmektedir.
Kaynakça:
- COŞKUN İbrahim, Kuzey Kore’nin Nükleer Gücü, ANKA Strateji Dergisi, Ocak-Şubat 2018, Sayı:5, Sf.34-39.
- COŞKUN İbrahim, http://ankaenstitusu.com/abdnin-yeni-nukleer-doktrini/.
- https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-43242354.
- https://tr.sputniknews.com/savunma/201807191034359839-rusya-govde-gosteri-yeni-nesil-silah/.
- COŞKUN İbrahim, ABD’nin İran ile Yapılan Nükleer Anlaşmadan Çekilmesi, ANKA Strateji Dergisi, Temmuz-Ağustos 2018, Sayı:8, Sf.24-29.
- http://tr.euronews.com/2018/06/11/singapur-da-tarihi-zirve-trump-ve-kim-jong-un-ne-konusacak-.
- https://www.haberturk.com/abd-baskani-trump-ve-kuzey-kore-lideri-kim-jong-un-zirvesinde-kalem-detayi-2013625.
- http://ankaenstitusu.com/abdnin-cekilecegini-acikladigi-nukleer-silah-anlasmasi-neden-onemli/.
- https://www.aydinlik.com.tr/rusya-ve-cin-imzayi-atti-nukleer-hamlesi-dunya-kasim-2018.
- http://www.akkunpp.com/projenin-tarihcesi.
- COŞKUN İbrahim, Devletlerin Güç Simgesi: Nükleer Silahlar, ANKA Strateji Dergisi, Mart – Nisan 2018, Sayı:6, Sf.40-45.
- http://ankaenstitusu.com/abdnin-cekilecegini-acikladigi-nukleer-silah-anlasmasi-neden-onemli/.
- https://www.gzt.com/haber/abd-ile-rusya-arasinda-imzalanan-start-anlasmalari-nedir-2932809.
- SARIGÜL Tuba Dr., http://www.bilimgenc.tubitak.gov.tr/makale/nukleer-denemeler-nasil-tespit- ediliyor.
- https://www.aydinlik.com.tr/rusya-ve-cin-imzayi-atti-nukleer-hamlesi-dunya-kasim-2018.
- YILMAZ Sait Prof. Dr., http://ankaenstitusu.com/ucuncu-nukleer-cag/.
- COŞKUN İbrahim, Kuzey Kore’nin Nükleer Gücü, ANKA Strateji Dergisi, Ocak-Şubat 2018, Sayı:5, Sf.34-39.
- https://www.nato.int/docu/review/2018/Also-in-2018/the-nuclear-non-proliferation-treaty-at-fifty-a-midlife-crisis/TR/index.htm.
[1] https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-43242354, Erişim: 11 Aralık 2018.
[2] https://tr.sputniknews.com/savunma/201807191034359839-rusya-govde-gosteri-yeni-nesil-silah/, Erişim: 09 Aralık 2018.
[3] http://tr.euronews.com/2018/06/11/singapur-da-tarihi-zirve-trump-ve-kim-jong-un-ne-konusacak-, Erişim: 15 Haziran 2018.
[4] https://www.haberturk.com/abd-baskani-trump-ve-kuzey-kore-lideri-kim-jong-un-zirvesinde-kalem-detayi-2013625, Erişim: 12 Aralık 2018.
[5] http://ankaenstitusu.com/abdnin-cekilecegini-acikladigi-nukleer-silah-anlasmasi-neden-onemli/, Erişim: 12 Aralık 2018.
[6] https://www.aydinlik.com.tr/rusya-ve-cin-imzayi-atti-nukleer-hamlesi-dunya-kasim-2018, Erişim:10 Kasım 2018.
[7] http://www.akkunpp.com/projenin-tarihcesi, Erişim: 14 Aralık 2018.
[8] http://ankaenstitusu.com/abdnin-cekilecegini-acikladigi-nukleer-silah-anlasmasi-neden-onemli/, Erişim: 12 Aralık 2018.
[9] https://www.gzt.com/haber/abd-ile-rusya-arasinda-imzalanan-start-anlasmalari-nedir-2932809, Erişim: 13 Aralık 2018.
[10] SARIGÜL Tuba Dr., http://www.bilimgenc.tubitak.gov.tr/makale/nukleer-denemeler-nasil-tespit- ediliyor, Erişim: 07 Ocak 2018.
[11] https://www.aydinlik.com.tr/rusya-ve-cin-imzayi-atti-nukleer-hamlesi-dunya-kasim-2018, Erişim:10 Kasım 2018.
[12] YILMAZ Sait Prof. Dr., http://ankaenstitusu.com/ucuncu-nukleer-cag/, Erişim: 29 Kasım 2018.
- NÜKLEER SİLAHLANMA / SİLAHSIZLANMADA 2018’DE YAŞANANLAR VE 2019’DA BEKLENTİLER - 11 Ocak 2019
- TÜRKİYE’NİN ENERJİ KAYNAKLARI: BİYOKÜTLE - 4 Aralık 2018
- ABD YAPTIRIMLARI VE İRAN’DAKİ SON GELİŞMELER - 13 Kasım 2018
- TÜRKİYE’NİN ENERJİ KAYNAKLARI: JEOTERMAL - 12 Ekim 2018
- İSRAİL’İN ASKERİ GÜCÜ - 5 Eylül 2018
- TÜRKİYE’NİN ENERJİ KAYNAKLARI: HİDROLİK - 18 Ağustos 2018
- TÜRKİYE’NİN ENERJİ KAYNAKLARI: RÜZGÂR - 13 Temmuz 2018
- ABD’NİN İRAN İLE YAPILAN NÜKLEER ANLAŞMADAN ÇEKİLMESİ - 5 Temmuz 2018
- TÜRKİYE’NİN ENERJİ GELECEĞİ - 19 Haziran 2018
- TÜRKİYE’NİN ENERJİ KAYNAKLARI: GÜNEŞ - 13 Haziran 2018