Twitter
Visit Us
YOUTUBE
YOUTUBE
LINKEDIN
Share

YUNANİSTAN TALEPLERİNE KARŞI GERÇEKLER: BATI TRAKYA

Bugünlerde siyasi ve diplomatik alanda tam bir kargaşa haline gelmiş Batı Trakya davasını incelemekte büyük bir yarar olduğunu düşünüyorum. Son yıllarda Yunanistan’ın uluslararası arenada Türkiye’yi ekarte etme çabalarına karşı yürüttüğümüz mücadelede geçmişden gelen davaların hatırlatılması da  büyük önem kazanmıştır. Bu doğrultuda diplomatik alanda “Devletelerin rakiplerini saf dışı bırakmak için ellerinde büyük ve haklı kozların olması şarttır.” yorumunu hatırlamamız gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti Doğu Akdeniz’de askeri açıdan parlak ve sorgulanamaz bir güç olmasına karşın deniz yetki alanlarının güvenliğinin sağlanması gibi saha başarılarımızın masa da garantilenmesi yolunda gambot diplomasisi yanısıra daha keskin ve azimli diplomatik silahlarını da kullanması gerekmektedir. Ne de olsa hiçbir saha başarısı diplomatik başarıyla pekişmedikçe mahiyetini kaybetmeye mahkumdur. Son yıllarda küresel değerler temelli ideolojilerden yola çıkarak tasarlanmış doktrinler, yerel ve bölgesel temellerdeki doktrinlerin gölgesinde kalmaya başlamış ve başarısızlaşmışlardır. Bugün Mavi Vatan başta olmak üzere özlemini çektiğimiz ve sahiplenmeye can attığımız haklı davalarımızın izinden giderek söylemlerimizi genişletmeli ve diplomatik alanda baskı oluşturmalıyız. “Türkiye’nin anavatan savunması güneyde Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden başlar” Diyor isek; bugünde bu söylemin yanına “Türkiye’nin anavatan savunması batıda Batı Trakya’da başlar.” Söylemini benimsemeliyiz.

Kadim vatanımız Batı Trakya kuzeyinde Rodop Dağları, batısında Mesta Karası Nehri ve güneyinde Adalar Denizi’nin bulunduğu bir coğrafyada yer almaktadır. İskeçe, Gümülcine ve Dedeağaç nadide şehirlerimizdir. Bundan 800 yıl önce Oğuz Türklerinin bölgeyi Türkleştirdiği bilinmektedir. Bu bilgi doğrultusunda Anadolu daha tam anlamıyla anavatan olmadan önce Türklerin anavatanı Balkanlar ve Batı Trakya’dır. Bu bilginin hafızalara kazınması önemlidir lakin Yunanistan’ın tarihsel olarak haklı olduğunu savunduğu tezlerinin iddiaları “Anavatan, önce biz vardık, tarihsel köklerimiz vardır” söylemleri ile baskılamaktadır. Bu söylemlere veya iddialara verilebilecek en keskin cevap ise tarihsel köklerimizin yüzyıllar öncesinde Trakya bölgesinde yeşerdiği ve buradan da büyük bir imparatorluk akabinde ise cumhuriyete geçiş yaptığımız gerçeğidir. Balkanlar ve Trakya’nın Türklerin anavatanı olduğunun bilinmesi çok önemlidir. Bölgenin elimizden ilk çıkışı I. Balkan felaketinden sonra 29 Eylül 1913’te İstanbul Anlaşması ile Bulgaristan’a teslim edilmesi şeklinde olmuştur. Birinci Dünya savaşı döneminde bölge Yunanistan tarafından işgal edilmiştir. 27 Kasım 1919 yılında imzalayan Neuilly Antlaşması sonucunda bölge tamamen Müttefik devletlerin yardımıyla Yunanistan’a bırakılmıştır. Bu geçiş aşamasında 1913 yılında Türk tarihinin ilk cumhuriyeti olan Batı Trakya Türk Cumhuriyeti veya diğer bir adıyla Garbi Trakya Hükumet-i Müstakilesi kurulmuştur. Devlet kurulduğu dönemde Yunanistan, Bulgaristan ve Osmanlı Devleti tarafından dolaylı olarak tanınıyordu. Kendi anayasasının olması, bayrağının olması ve devlet mühürlerinde bu bayrağın kullanılması devletleşme sürecinin tamamlandığının en büyük kanıtıdır. Öyle ki; 93 Harbi ve akabindeki Balkanlar, Rumeli ve Trakya bölgesinde sistematik olarak Türklerden arındırılma politikalarının sonuçsuz kaldığı tek bölge Batı Trakya’dır. Osmanlı Döneminde 1870-71 yılları arasında yapılan Edirne Vilayet Salnamesi nüfus sayımında Gelibolu Sancağına bağlı olan Gümülcine’nin 1.879 gayrimüslime karşın 6.461 müslüman sayısı ile savaşlara rağmen bölge ahalisinin çoğunlukta Türklerin oluşturduğu Müslüman ahalinin oluşturduğu açıkça bellidir.

28 Ocak 1920’de Osmanlı Meclis-i Mebusanı tarafından kabul edilen Misak-ı Milli ile Batı Trakya’nın kaderinin plebisit ile belirlenmesini öngördü. Lozan Konferansına giderken İsmet İnönü’ye verilen 14 maddelik hükmet talimatında Batı Trakya’ya ilişkin maddeler şunlardır: “5. Trakya garb hududu: 1914 hududunun istihsaline (elde edilme) çalışılacaktır. 6. Garbi Trakya: Misak-ı Milli maddesi yani plebisit istenecektir.” Lakin bunlara karşın plebisit hakkı verilmemiştir. Buna karşın mübadele anlaşmasında İstanbul Rumlarına karşın Batı Trakya Türkleri ve Müslümanları mübadele dışında bırakılmıştır. Ayrıca Bozcaada ve Gökçeada Rumları da mübadele dışında tutulmuş buna müteakiben hukuki statüleri azınlık hakları çerçevesine bırakılmıştır. Tarihimizde azınlık meselesi her zaman bize karşı iç işlerine müdahalelerde kullanılmıştır, dolayısıyla Türk devleti ve diplomasisi bu konuda tecrübeye sahip hale gelmiştir.

Batı Trakya Türk ve Müslüman toplumunun varlığının garantisi olan Lozan Anlaşmasının maddeleri bu sorunun kaynağını anlamak için faydalıdır. Anlaşmanın 45. Maddesi “Bu kesimdeki Hükümlerle, Türkiye’nin Gayrimüslim azınlıklarına tanınmış olan haklar, Yunanistan tarafından da kendi ülkesinde bulunan Müslüman Azınlığa tanınmıştır.” şeklindedir, bunanla beraber anlaşmanın 44. Maddesi, azınlık haklarının Milletler Cemiyeti güvencesinde olduğunu belirtir. 11 Ocak 1923’te azınlıkların korunmasına ile alakalı alt komisyon çalışmasındaki 8. Maddede bulunmaktadır. Sonuç olarak azınlık hakları Yunanistan ile Türkiye arasındaki siyasi ilişkilerin kaderine bırakılmamıştır. Yapılan tartışmaların nihayetinde taraf devletlerin azınlık hakları konusundaki uzlaşısı, Lozan Barış Antlaşması’nın 37. ile 45. Maddeleri arasında kendisine yer bulmuştur. Bu maddelerde yer alan hükümler, Batı Trakya Türklerinin hukuki statüsünü tayin eder. 38. ve 39. maddelerde eşitlik ilkesi vurgulanır. Batı Trakya Türkleri, diğer Yunan vatandaşların yararlandığı haklardan yararlanacak ve kanun önünde onlarla eşit olacaktır. İlgili iki madde, günümüz anayasalarının neredeyse hepsinde vurgulanan eşitlik ilkesini tekrarlamaktan fazla bir işleve sahip değildir. Azınlıkların statüsüne ilişkin asıl hükümler ise 40. Madde ile başlar. 40. madde, Batı Trakya Türklerinin her türlü sosyal, dinsel, eğitsel kurumları kurmak, yönetmek, denetlemek ve bu kurumlarda kendi dillerini kullanmak hususunda diğer Yunan vatandaşlarıyla eşit haklara sahip olacağını belirtir. 41. maddede ise Yunanistan’ın, ilkokullarda Türkçe ile öğretim için gereken kolaylıkları sağlayacağı yer almaktadır. Yine aynı madde, devlet bütçesi, belediye bütçesi veya benzeri bütçelerden eğitim, din veya hayır işlerine ayrılan kısımdan, adalete uygun bir şekilde Batı Trakya Türklerine ait olan kurumların da faydalanacağını belirtir. 42. madde uyarınca Yunan hükümetinin, Batı Trakya Türklerinin aile ve kişisel durumları ile ilgili sorunlarının, bu azınlığın gelenek ve göreneklerine uygun bir şekilde çözülmesi için gereken tedbirleri alacağı belirtilmektedir.

Yunanistan’ın sistematik olarak yürüttüğü uygulamalar, ki bunlara sistematik dememizdeki en büyük sebep bölgedeki Türk ve Müslüman nüfusu azalmasına rağmen 2011’den bu yana “öğrenci yetersizliği” sebebi ile 132 ilkokulun kapattırılması veya işlevsiz hale getirilmesi, hala devam eden seçilmiş müftünün tanınmaması durumlarıdır; siyasi ve hukuki baskılarla beraber statülerin ihlali, Lozan Anlaşmasına aykırıdır. Ayrıca 1983 yılında İskeçe Türk Birliği’nin kapatılma davasında dernek isminin Türk olması gerekçe gösterilerek yıldırma politikalarına girişilmiştir. 2008 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararını uygulamayı reddeden Yunanistan Hükümeti bunun yanında hukuki statüleri Lozan çerçevesinde garanti altına alınan diğer dernekleri de kapatmıştır. Buna karşın gerek Yunanistan’da bulunan azınlıkların parlamento da temsillerinin engellenmesi için %3 seçim barajının getirilmesi. Yunanistan’da bulunan azınlıkların kendilerini temsil etmeyen diğer partilere yönlendirilmesi Lozan’da ortaya konulan prensiplerei demokratik değerlere ve insan haklarına aykırıdır. Ayrıca 1923’ten bu yana azınlığın sahip olduğu toprakların geçersiz sebepler ile kamulaştırılması bölgedeki temel gelir kaynağı olan tarımsal faaliyetlere büyük bir darbe vurmaktadır. Atina ve diğer bölgelerde 20-25 bin $ olan kişi başı yıllık gelirin Batı Trakya’da 10-15 bin $ seviyelerinde olmasının bölgede yapılan ekonomik baskıların bir ürünü olduğu görülmektedir. Yazıda belirtilen hukuki ihlaller herkes tarafından bilinmektedir ama hatırlatılması ve orada yaşayan haklarını güvence altına almak zorunda olduğumuz soydaşlarımızın sıkıntılarını çözmek Türkiye Cumhuriyeti’nin boynunun borcudur.

Resmi rakamlara göre 150.000 nüfusu olan Batı Trakya’da Lozan ile hakları güvence altına alınmış Müslüman ve Türk azınlıkların hakları ihlal edilirken günümüzde sayısı sadece 3.000 olan İstanbul Rumu vatandaşlarımızın haklarının ihlal edilmemesi ve eşit yurttaşlık ilkesiyle devletimizin asli unsuru olmaları Türkiye’nin uluslararası hukuka saygısının ve hoşgörüsünün en büyük kanıtıdır. Ancak bugün Yunanistan makamları hala bu vatandaşlarımızın dini kimliklerini “insanlık problemi” argümanlarıyla çerçeveleyerek iç işlerimize müdahale etmeye çalışmaktadır. İlgi iddialardan bir tanesi Fener Rum Patriği’nin sözde “Ekümenik” iddiasıdır. Daha Batı Trakya’da Müftü seçimlerini tanımayan Yunanistan’a karşı masada etkili şekilde kullanılamayan bu hukuksuzluğun giderilmesi önemli bir diplmatik argümandır. 2008’de dönemin Başbakanı ve Dışişleri Bakanının sözde “Avrupa Birliğine
Giriş Açılımları” doğrultusunda “Ekümenik Patrik”i destekleme çabaları bu alanda siyasi zeminimizin ne kadar zayıf olduğunu göstermektedir. Bu iddia ülkemizin bekası için de tehdit oluşturmaktadır. Çoğunluğu Ortodoks inancına sahip Yunanistan devletinin bu taleplerle vatandaşlarımızı kışkırtması art niyetlidir. Ortodoks aleminde Fener haricinde Moskova ve Kiev Patrikhaneleri varken Fener Rum Patrikhanesi’nin istismar edilmek üzere dini bir hedef olarak gösterilmesi de Yunanistan’ın sorumsuzluğunun büyük bir göstergesidir.

Tekrardan hatırlatılmasında fayda vardır ki her iki ülkenin de imzalamış olduğu antlaşmaya göre Patrik Türk Vatandaşıdır, Patrikhane Türk Kurumudur, Türk Hukukuna tabidir, Uluslararası hiçbir sıfatı yoktur sadece Rum vatandaşlarımızın dini ihtiyaçlarının karşılanmasından yükümlüdür ve en önemlisi bu kurumun tek muhatabı Fatih Kaymakamıdır daha üst bir mercekle hoşgörü görüşmeleri dışında görüşmesi hukuka aykırıdır. Bu bariz örneğin dışında yapılan uygulamaların Yunanistan’ın taraf olduğu; Birleşmiş Milletler 1965 Irk Ayrımcılığını Ortadan Kaldırmasına İlişkin Uluslararası Sözleşmenin 2. Hükmünü, 1974 Avrupa Temel Özgürlükler ve İnsan Hakları Sözleşmesi Azınlık Hakları teminatını, 1992 Birleşmiş Milletler Ulusal  Dinsel ve Dilsel Azınlıklara ait Bireysel Haklar Bildirisinin 4. Maddesini, 1999 Birleşmiş Milletler Kişisel ve Siyasi Haklar Sözleşmesi 27. Maddesini açıkça ihlal etmektedir.

Son yıllarda Yunanistan ile yaşadığımız sorunların belki de en bilinmeyen kısmını kamuoyuna duyurmak ve bununla ilgili bilinç yaratmak merhum Dr. Sadık Ahmet’in canını ortaya koyduğu bu davanın bize miras olduğunu hatırlatmak gereklidir. Diplomatik ilişkilerimizde yoğun hoşgörü ve tek taraflı bağımlı işbirliği tutumuyla ne Adalar Denizi’nde on yıllardır işgal altında olan adaların geleceği, ne Kıbrıs Davası çözümlenebiliri, ne de Batı Trakya’da bulunan soydaşlarımıza sahip çıkılabilir. Eğer senelerdir bu davaya sahip çıkıp Trakya’da hukuki ve ekonomik olarak güçlü bir Türk ve Müslüman toplumu oluşturabilseydik bugün Yunanistan tarihinin en büyük askeri sevkiyatını Dedeağaç’a yapamazdı. Unutulmasın ki onların tek suçu Batı Trakya’da Türk olmaktı….

Ömer Faruk PEKGÖZ

KAYNAKÇA

https://www.ayk.gov.tr/wp-content/uploads/2015/01/%C3%96NTU%C4%9E-Mustafa-Murat-KARADEN%C4%B0Z%E2%80%99DE-KAZAK-TEHL%C4%B0KES%C4%B0-VE-%C3%96Z%C3%9C-KALES%C4%B0-1580-1630.pdf

https://www.mfa.gov.tr/bati-trakya-turk-azinligi.tr.mfa

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/20486

https://antlasmalar.com/noyyi-antlasmasi/

https://www.ismetinonu.org.tr/lozan-baris-antlasmasi-tam-metni/

https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/bilgi/etabli-meselesi-2/#:~:text=Belirli%20bir%20b%C3%B6lgede%20etabli%20olan,n%C3%BCfus%20de%C4%9Fi%C5%9Fiminin%20uygulanmas%C4%B1na%20engel%20olmu%C5%9Ftur.

https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/bilgi/bati-trakya-sorunu/#:~:text=Lozan%20Antla%C5%9Fmas%C4%B1’yla%20Yunanistan’a,merkezi%20G%C3%BCm%C3%BClcine%20(Komotini)%20%C5%9Fehridir.

https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1284087

http://www.iskeceturkbirligi.org/page.php?ref=hukuki_mucadele06

https://tr.wikipedia.org/wiki/I._Bartholomeos

https://www.indyturk.com/node/70806/haber/as%C4%B1rl%C4%B1k-okullar-280-%C3%B6%C4%9Frencisiyle-kapanmamak-i%C3%A7in-direniyor

https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/bilgi/garbi-bati-trakya-cumhuriyeti/

https://tr.wikisource.org/wiki/1923_T%C3%BCrkiye-Yunanistan_N%C3%BCfus_M%C3%BCbadelesi_Anla%C5%9Fmas%C4%B1

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/200502

http://www.lozanmubadilleri.org.tr/mubadele-sozlesmesi/

https://www5.tbmm.gov.tr/kanunlar/k4750.html

https://inhak.adalet.gov.tr/Resimler/Dokuman/2312020093321bm_05.pdf

https://www.ihd.org.tr/ulusal-ya-da-etn-dsel-ve-dsel-azinliklara-mensup-ker-haklari-bdges/