Twitter
Visit Us
YOUTUBE
YOUTUBE
LINKEDIN
Share

İki ay önce 20.11.2024 tarihinde nacizane kaleme aldığım kısa makalede (https://ankaenstitusu.com/milli-guc-unsurlari-jeopolitik-gelismeler-ve-tegmenler/) bir subay için rütbelerin başlangıcı ve en anlamlısı olan teğmenliğin özel bir süreç olduğunu, mesleğin başında olan her genç gibi onların da bu süreçte çiçekler gibi özenli ve yapıcı şekilde desteklenmesinin TSK’nın asil bir geleneği olarak yaşatıldığını ifade etmiştim. Tüm subayların bu sıralı süreçten geçtiğini hatırlatmaya çalışmıştım. Müteakiben kamuoyuna da mal olan gündemdeki konuya ilişkin verilecek kararda, her türlü siyasi mülahazanın ve etkinin dışında, yapıcı ve vicdanlı bir tutum sergilenmesinin, hakkaniyetin yanı sıra “psiko-sosyal kültürel güç” ile “askeri güç” unsurları (millet-ordu) arasındaki derin bağın korunması açısından da değerli olduğunu, devlet terbiyesinin gereği olan özenli ve yapıcı bir dille dikkatlere sunmak istemiştim. Yaşanan süreçte yinelemekte fayda olduğunu değerlendiriyorum. Son derece önemli jeopolitik gelişmelerin ve dayatmaların izlendiği son süreçte milli güç unsurlarının arasındaki bağın korunması ve kamu vicdanının yara almaması son derece önemlidir.

Konu ve gelişmeler kamuoyu önünde cereyan etmesine rağmen konuya muhatap teğmenlerimizin ve komutanlarının son derece özenli ve dikkatli davranarak TSK’nın itibarını öncelediklerini, hiçbir çevreye istismar edilecek malzeme vermediklerini, üniformalarını şerefiyle taşıdıklarını gururla izledik. Tavırları, tutumları ve ifadeleri son derece vakur, abartısız ve örnekti. Beş teğmenimizin -medyaya da yansıyan görüntülerde- araçtan indikten sonra üniformalarına gösterdikleri ihtimam, nizam ve duruşları da ayrıca dimağlara ve yüreklere kazınmıştır.

Askeri bürokrasinin omurgasını oluşturan subay kadrosunda bulunmanın sorumluluğu büyüktür. Görevdeyken ve tüm yaşantınız boyunca hal ve hareketlerinize, konuşmalarınıza, duruşunuza ve yürüyüşünüze bile yansır, yansımak zorundadır. Aslında bu durum tüm bürokratik kadrolar için geçerlidir. Ruhu yüksek, düşünceleri berrak, vicdanı rahat ve ilkeli insanlar yaşamlarının her alanında mağrur ve güçlüdürler. Yaşamları boyunca yürüyüşleri kararlı ve doğrudur.

Teğmenlerimizle ilgili devam eden süreç içinde konu hakkında çalışma yapan hukukçuların ve vatanına, milletine yaşamını adamış, çeşitli rütbelerden hakkıyla emekli olmuş ya da meslekten ayrılmış birçok askerin birleştiği ortak nokta, teğmenlerimizin askeri okul hayatları boyunca gösterdikleri askeri başarılar, icra ettikleri görevler, disiplin notları, öğretim notları gibi somut veriler göz önünde bulundurulduğunda son derece başarılı ve disiplinli bir geçmişleri olduğuydu. Bir insana hele bir subaya “disiplinsiz” damgası vurmak için bir süreç dâhilinde birçok somut verinin elde edilmesi gereklidir. Eğer söz konusu olan bir disiplin suçuysa -ki bu olayda suç teşkil edecek bir hususun bulunmadığı avukatları tarafından temellendirilerek ilgili kurula sunulduğu ve savunmalar yapıldığı belirtilmiştir- bunun cezasının uyarı veya en fazla kınama olabileceği ifade edilmiştir.

Burada diğer önemli bir konuyu dikkatinize getirmek istiyorum. Askerlik yapanlar bilirler. Zorunlu askerlik sürecinde acemi askerler acemilik dönemini başarıyla bitirdiklerinde törenle askerlik yemini ederler ve usta birliklerine gönderilirler. Halk arasındaki ifadeyle “dağıtımları” çıkar. İşte bu yemin töreni hem kendileri hem de aileleri için son derece değerlidir. Büyük Türk Milletinin huzurunda ailelerinin ve kendilerini eğiten tüm sıralı komutanlarının önünde and içerek usta asker olamaya hak kazanırlar ve bunun gururunu yaşarlar. Harp Okulları sınavlarını kazanan gençler de zorlu intibak kampını müteakip yine komutanlarının ve ailelerinin önünde askerlik yeminini ederek askeri okul yaşamına adım atarlar. Onlar artık Harbiyeli olmuşlardır. Beş yıl boyunca kendilerini Harbiyeli sıfatını takiben ad ve soyadları ile ifade ederler. Kendilerine de Harbiyeli diye seslenilir. Doğal olarak bir Harbiyeli olmanın ruhu ve sorumluluğu gencin iliklerine kadar işler. Harbiyeli olarak geçirilen zorlu yıllar kız erkek fark etmeden buram buram delikanlılığın çelikleştiği, yürüyüşün dikleştiği, cesaretin temellendirildiği, kişisel gelişimin yanında çoklu koordinasyon kabiliyetinin de artırıldığı, mesleki ve entelektüel bilgi havuzunun oluşturulduğu uzun yıllardır ve bu süreç sadece yaşayanların anlayabileceği büyük bir emek ister. Harbiyeli öyle nezle olunca istirahata çekilen hassas yapıda yetişmez.  Tüm zor koşullarda akılsal, bedensel ve ruhsal olarak güçlü olmak, ayakta kalmak zorundadır. Bir de omuzlarına Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ebedi önderimiz ve başkomutanımız Gazi Mareşal Mustafa Kemal ATATÜRK’ün ve silah arkadaşlarının yetiştiği okulda bulunmanın sorumluğu bindiğinde yaşamları çok daha büyük bir anlam kazanır.  Değerli okurlar, subay vasfı bazı niteliklerini kısaca ifade ettiğim böylesine emek isteyen bir süreç sonunda kazanılır. Teğmen rütbesi de, Silahlı Kuvvetler geleneğine göre zorlu Harbiye dönemi tamamlandığında, Büyük Zaferimizin yıl dönümü olan 30 Ağustos’ta subaylık yemini edilerek takılır. Askerlik yemini zaten beş yıl önce edilmişti. Askerlik yemini ederek Harbiyeli sıfatı kazanılmıştı. Subaylığa geçiş yapıldığı gün yine aynı askerlik yeminini mi yoksa subaylık yeminini mi etmek anlamlı olacaktır? Bizler hep subay yeminini ederek rütbemizi taktık. O yemin devletimize karşı sorumluluklarımızın ifadesi olduğu kadar vatanımıza, milletimize düşmanlık yapacaklara karşı da güçlü bir mesajdı. Göz bebeğimiz Özel Kuvvetler Komutanlığımız hâlâ subay yeminini ederken Harp Okullarının bağlandığı Milli Savunma Üniversitesi (MSÜ) mevzuatında neden değişiklik yapılarak subaylık yemini kaldırılmıştır? Uzun süredir rektör olarak görevli Prof. Erhan Afyoncu 2023 yılında neden böyle bir değişiklik yaptırmıştır? Özünde bütün kargaşanın nedeni bu değil midir? Aklın mantığın gereği olan en uygun çözüm, subaylık yeminin tekrar MSÜ mevzuatındaki yerine konmasıdır. Gökyüzünden yağmayan yıldızlar kolay kazanılmamaktadır.