Twitter
Visit Us
YOUTUBE
YOUTUBE
LINKEDIN
Share

ABD, Suriye rejiminin kullandığı ifade edilen kimyasal silah saldırısına tepki olarak Suriye’ye ait El Şayrat Askeri Hava Üssünü vurmak için Akdeniz’deki gemilerinden 59 adet seyir füzesi fırlattı. Tabii bu hareket sonrası kafalarda ABD’nin Suriye politikasında bir değişiklik mi oldu soruları oluşmaya başladı.
Peki gerçekten bir politika değişikliği olmuş mudur?
Başkan Donald Trump, Beyaz Saray’a geldiğinden beri ülkesinin izlediği politikayı değiştirmeyi ve çatışmaların yerine işbirliği yapılacağı yönünde mesajlar vermiştir. Suriye Arap Cumhuriyetinin meşruiyetini ve Beşar Esad’ın iktidarda kalması konusunda bir rahatsızlığı olmadığını bölgede cihatçılara karşı bir mücadele olacağı vurgusunu yapmaktaydı.
Ancak geçen hafta ABD, Rusya ve Suriye dahil bütün dünyayı haberdar ettikten sonra kısmen boş bir askeri üsse füze atılması emrini verdi. Yeni tahliye edilmiş kısmen bomboş bir askeri üsse yönelik saldırı sonucunda uçuş pisti, radarları ve uzun zamandan beri kullanım dışı olan uçaklar, hangarlar ve evler imha oldu. Aynı zamanda bu saldırı 6 kişinin ölümüne, 6 kişinin de yaralanmasına yol açtı.
Akla gelen sorulardan bazıları, füzelerin yönlendirme sistemlerine karşı hava savunma sistemleri kasıtlı olarak devre dışı mı bırakıldı, yoksa Pentagon bu duruma karşılık yeni bir sistem mi geliştirdi? Çünkü Suriye’de, Suriye Ordusu tarafından kontrol edilen S-300 ve Rus Ordusu tarafından kullanılan S-400 füzelerinden oluşan hava savunma sistemleri vardır.
ABD’nin bu saldırıdan çıkarı ne oldu?
Başkan Trump’ın şaşılacak şekilde Suriye’ye yönelik politikasında değişiklik yapması kendine muhalif olanları memnun etmiştir. Hatırlarsanız Hillary Clinton, kimyasal silah kullanmasına misilleme olarak Suriye’nin bombalanması çağrısında bulunmuştu.
Rusya ve İran…
Rusya, İran ve müttefik gruplarından yapılan ortak açıklamada ABD’nin Suriye’ye saldırısının kırmızı çizgileri geçtiği belirtilerek, “Bundan sonra her türlü saldırıya karşılık vereceğiz” ifadeleri kullanıldı.
Türkiye…
Türkiye saldırıyı önemli ölçüde destekledi. Bu durum dış politika aktörleri tarafından eleştirilere sebep olmaktadır: “Türkiye daha dün ABD’nin Kürtlerle ilgili Suriye’deki faaliyetlerini eleştirirken bugün tam tersine ABD’nin saldırısını desteklemiştir.” Bu durum da Rusya’dan Türkiye’nin iyi bir partner olup olamayacağı değerlendirmelerine yol açmıştır. Türkiye’nin bu açıdan soğukkanlı ve aklı selim bir politika izlemesi gerekmektedir. Şöyle ki, ABD, bu saldırı ile Suriye’ye de girmiş oldu. Bu durum en çok Barzani ve PKK/PYD’nin işine gelmektedir. Yani Türkiye’nin bu saldırıyı desteklemesi çelişki oluşturmaktadır.
ABD’nin füze saldırısını fırsat bilen IŞİD de Palmira yakınlarındaki stratejik bölgelerin kontrolünü ele geçirmek için büyük bir saldırı başlattı ancak başarısız oldu. Görüldüğü üzere istikrarsız herhangi bir durumda terör örgütlerinin çeşitli saldırılarının olabileceğinin de bir göstergesi olmaktadır.
2013 yılından itibaren kimyasal silahların denetim altına alınması bu saldırının bir bahane olduğunu da göstermektedir. Çünkü, bu silahların Birleşmiş Milletler (BM) tarafından tespit edilen tek kullanıcısı cihatçı gruplardır. Ayrıca Şayrat üssüde stratejik bir öneme sahiptir. Suriye’deki en büyük ve en aktif hava üslerinden birisi olarak kabul edilmektedir. Ayrıca en çok uçuşun gerçekleştirildiği askerî üslerden birisidir. Palmira, Deyr ez Zor ve Rakka’ya destek veren hava gücünün bulunduğu meydanlardan bir tanesidir. Rus hava kuvvetlerine ait uçaklar 2015’ten bu yana El Şayrat üssünde konuşlanmış durumdadır. Kısacası ABD, tarafından Rusya’ya artık bende Suriye’de varım mesajıdır.
Sonuç olarak bu saldırılar Suriye’de büyük bir oyunun oynanmakta olduğunu ve Sykes-Pickot ile çizilen sınırlardan memnun olmayanların yeniden sınırları belirleme çabasını göstermektedir. Bu nedenle bölge devletlerinin de birlikte çözüm odaklı adımlar atması gerekmektedir. Aksi taktirde Ortadoğu yeniden bir alev topuna dönüşecektir.