Twitter
Visit Us
YOUTUBE
YOUTUBE
LINKEDIN
Share

KAYIKÇIOĞLU MOLLA HÜSEYİN EFE

İtilaf Devletleri izni ile 15 Mayıs 1919 Perşembe günü Yunan askerleri tarafından İzmir işgal edilince, 18 Mayıs 1919 Pazar günü Darülfünun’da yapılan toplantıya başkanlığı Besim Ömer Paşa yaparken Hukuk Fakültesi hocalarından Muslihittin Adil Bey, Tıp Fakültesi namına Dr. Âkil Muhtar Bey, Filozof Rıza Tevfik Bey, Hukuk Fakültesi gençlerinden Hamit Şevket Bey, Tıp Fakültesi ve Hukuk Fakültesi adına birer genç, Servet Bey, yüksek tahsil öğrencisi bir hanım, halktan bir zat ve diğer bazı şahıslar konuşmalar yaptılar. Kürsüye gelen yüksek tahsil öğrencisi hanım, “Biz de sizin kadar, belki daha ziyade elemliyiz. Teşebbüsatınıza en sağlam bir imanla iştirak ediyor ve şu hakikati isma etmek (duyurmak) istiyoruz. Kim demiş bir kadın küçük şeydir. Bir kadın belki en büyük şeydir.” demişti (İstiklâl Harbi Gazetesi, 19.05.1919, Nu: 5, Haz. Ömer Sami Coşar, Yeni İstanbul Yay, s. 1.) ve İzmir’in işgali üzerine yapılan bu ilk toplantıyı 19 Mayıs 1919 Pazartesi günü Fatih’te yapılan miting izlemişti.” [1] Mitingde söz alanlardan birisi olan gazeteci Hüseyin Ragıp Bey [2] on binlerce Türk evladı karşısında şöyle diyordu: “Vatandaşlar, İzmir’in ne yutulmaz bir lokma olduğunu anlamak için Ödemiş kazasından devesini önüne katarak yemiş çarşısına gelen zeybeğin iri bir çam bölmesini andıran vücudunu seyretmek kâfidir. Aydın efesi ve onun asabiyet-i kavmiyesi, öyle bir usturadır ki onu yutmak isteyenlerin gırtlağını parçalar!” [3]

Bu sıralarda Ödemiş ve Tire bölgelerinde efelerden oluşan gizli bir milli teşkilat kurmak için çalışan eski İttihat ve Terakki İzmir Kâtip-i Mesulü Celal Bayar “İlyas Efe daha sonra da Galip Hoca olarak” ve eski Jandarma Yüzbaşısı Edip Bey “Sarı Efe olarak” efeleri örgütlemeye başlamışlardı. Ve Mursallı İsmail Efe, Gökçen Hüseyin Efe, Poslu Mestan Efe, Karaerkek Mehmet Efe gibi efeler, kurulan bu teşkilata katılmışlardı.

“Aydın bölgesinde, İzmir’in işgalinden sonra asker ve sivil bazı vatanseverler, Yunanlılara karşı savunma yapmak ve halkı isteklendirmek ve silahlı ulusal örgüt kurmak için çalışıyorlardı. Bu arada İzmir’den ad ve kılık değiştirerek o bölgeye gitmiş olan Celal Bey’in (İzmir Milletvekili Celal Bey’dir) çaba ve fedakârlığı anılmaya değer. Mustafa Kemal Atatürk.” [4]

Böylece Ödemiş ve Tire civarında başlayan işgalcilere karşı ilk efe akınları neticesinde daha sonra pek çok efe kendi bölgelerinde subaylar ile birleşerek mücadeleye girişmişlerdi. İşgalciler ile savaşmaya başlayan zeybekler arasında, eskiden efelik yapmış ve af ile köyüne geri dönerek sakin bir hayat yaşamaya başlamış efeler de vardı. Yaşlarının ilerlemiş olmasına rağmen, vatan ve millet söz konusu olduğunda, Çaylılı Koca Mehmet Efe gibi bu yaşlı efeler ailelerini geride bırakarak, eski arkadaşları ile bir araya gelmişler ve işgale karşı savaşmaya başlamışlardı. Bu efelerin arasında, medrese eğitimi görmüş olan Ödemişli Kayıkçıoğlu Molla Hüseyin Efe [5] de hatırlanmayı hak eden bir milli kahramandır. Kayıkçıoğlu Efe, 19 Mayıs 1919 yılında İstanbul Fatih Mitingi’nde Hüseyin Ragıp Bey’in tarif ettiği efelerdendir. Gençliğinde Çakırcalı (Çakıcı) Mehmet Efe ile de zeybeklik yapmış olan bu kahraman Türk evladı, elli yaşında olmasına rağmen işgalcilere karşı büyük bir cesaret ile savaşmıştır.

Ek[36926]

Alev Coşkun, “Ödemiş’te Kuvayı Milliye’nin Kuruluşu – İlk Kurşun Savaşı” adlı eserinde, İlkkurşun Savaşı esnasında Kayıkçıoğlu Molla Hüseyin Efe ve kızanlarının ayakta savaştıklarını aktarmaktadır.

“Zaten hayatı kahramanlık öyküleriyle dolu olan Kayıkçı Molla Hüseyin Efe’nin yere yatması düşünülemezdi. Aslan gibi heybetiyle ayakta düşmana doğru koşması, kendi birliğini de harekete geçirmişti. Bu birliğin kimi zaman yatıp, kimi zaman ayağa kalkıp kendisinden çok üstün Yunan birlikleri üzerine etkin bir biçimde harekete geçmesi, yurtseverliği ve kahramanlığı simgeleyen bir görünümdü. Bu şiddetli taarruz karşısında düşman yönünü değiştirmek zorunda kaldı.” [6]

Ayrıca Ödemiş yöresinde işgalcilere karşı savaşan Ödemişli İhtiyat Zabiti (Yedek Subay) Ali Orhan İlkkurşun da anılarında Kayıkçıoğlu Molla Hüseyin Efe hakkında özetle şu bilgileri aktarmaktadır:

— Ödemiş’ten aralarında ünlü kahramanlar Kayıkçıoğlu Molla Hüseyin Efe’nin de bulunduğu 60 kişilik bir gönüllü gurubu geldi. Molla Hüseyin Efe’yi, on beş kadar arkadaşıyla yanımda alıkoydum. Öbürlerini müfrezelerine teslim ettim. Çakırcalı Efe ile birçok maceraları dillere destan olan Hüseyin Efe üzerine anlatılan şeyler birer efsane gibi renkli ve muhteşemdi. Bu adamın korku bilmez bir yiğit olduğuna şüphem yoktu. Ulvi gayelerimizin tahakkuku yolunda ondan ne suretle istifade edeceğimi daha önceden tasarlamış bulunuyordum. Efe’nin pehlivan yapılı gösterişli bir endamı vardı ve elli yaşlarında bulunuyordu. Ben onun çocuğu sayılırdım, buna rağmen karşımda öyle kuzu gibi itaatkâr, çelebi bir duruşu vardı ki adeta sıkılıyordum. İşte yiğit efenin kahramanlığına ve bölgedeki nüfuzuna ilave olarak, tevazu ve kibarlık gibi faziletleri de vardı. (Ali Orhan İlkkurşun, Tefrika no: 47)

— Efe’nin yahut herhangi bir amirin önünde yürümek Türk terbiyesine uygun değildi. Kafile, Hüseyin Efe’yi üç beş adım arkadan takip ediyordu. Kahraman Kayıkçıoğlu pehlivan, gürbüz yapılı endamıyla hakikaten göz dolduran, gönüllere şevk veren bir kumandan tipi idi. Tertemiz vatan evlatlarından meydana gelen müfreze, Kayıkçıoğlu’nun yüzündeki ve durumundaki muhabbetli ciddiyet ve asalet ifadelerinin ilhamı ile yekpare bir maneviyat kalesi halinde idi. (Ali Orhan İlkkurşun, Tefrika no: 58)

— Saat dokuza doğru bir tabur kadar düşman kuvvetinin Bayındır istikametinden Hacı İlyas sırtlarına üç kilometre mesafeden avcı hattında ilerlediği görüldü. Hacı İlyas sırtlarına yönelmişlerdi. Kayıkçı müfrezesi düşman avcı hatlarının önüne dikildi ve ayakta ateş açıldı. Fakat hayatı maceralarla, destanlarla dolan Kayıkçı, arslan yapısıyla bu usule bir türlü boyun eğmiyordu. Onun otuz arkadaşıyla birlikte düşmana doğru ilerleyişi görülmeye değer bir heybet manzarası idi. Fakat acaba içlerinden hangisi Kayıkçı idi? Ayırmak zordu. Zira hepsi birbirinden daha kahramanca, birbirinden daha aslanca ilerliyordu. İşte Türk böyledir. Başına geçen kahramanın ruhunu ve kudretini kendi varlığında duyar ve yaşatır. (Ali Orhan İlkkurşun, Tefrika no: 59) [7]

Ali Orhan İlkkurşun aynı zamanda efe [8] olarak da bilinir. Bunun sebebi de muhtemelen mücadele günlerinde, koşullar gereği bazen zeybek kıyafeti giyerek efeler ile birlikte işgalcilere karşı savaşmış olması yüzünden olabilir. Birinci Dünya Savaşı’na yedek subay olarak katılmış, İlkkurşun Savaşı’nda cephe komutanlığı yapmış, Birgi, Ödemiş, Tire ve civarlarındaki efeler ile birlikte işgalcilere karşı savaşmış, Sakarya Savaşı’na katılmış ve Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından İstiklal Madalyası ile ödüllendirilmiş olan Ali Orhan İlkkurşun’un, Kayıkçıoğlu Molla Hüseyin Efe hakkındaki sözleri, kahraman bir subay gözüyle yazıldığı için önem arz etmektedir. Milli Mücadele günlerinin komutanlarından birisi olarak Ali Orhan İlkkurşun’un, bir efe hakkında söylediği bu sözler, dikkate alınmalıdır ve bu sözlerin üzerinde düşünülmelidir.

1919 yılında yurdun işgali öncesinde görevi zeybekleri yakalamak olan Aydın 57. Tümen Komutanı Miralay Mehmet Şefik (Aker) Bey, 1937 yılında işgalcilere karşı savaşan zeybekler için şöyle demektedir: “Ulusal İstiklal savaşına karıştıkları günden itibaren, bu savaşa iştirak eden zeybeklerin taşıdıkları zeybek adının fiiliyatta manası değişmişti. Artık bu kelime eşkıyalık veya zorbalık vasfını değiştirmiş, vatanseverlik, Kuvayı Milliyecilik vasıflarını almışlar ve oldukça bir disiplin altına girmişlerdi. Bunlar, Aydın, Denizli illerinde olduğu kadar Anzavur’un Biga, Balıkesir, Bolu ve sair isyan yerlerinde de bu vatan yolunda hizmet ederlerken, zeybeklerin vasfı, Kuvayı Milliyecilik değil mi idi? Yüzlerce zeybek arasında şerirlik eden, halkı rencide eden elbet bulunabilir. Kuvvetli bir disiplin altında bulundurulan askeri kıtalar efradı arasında bile her zaman, her yerde hele savaş illerinde şerirlik eden, halkı rencide eden efradı çıkmıyor mu? Birkaç kişi yüzünden binlerce askeri efradı kâmilen şerir tanımak doğru olur mu? Eğer olmazsa zeybeklerin de birkaçı yüzünden hepsi neden şerir tanınmalıdır? Büyük Dünya Harbi’nde bazı vazifesini suçlu yapan birkaç zabit yüzünden halk zabitlerden soğumuş, bunların yüzünü görmeyelim der olmuştu… Bu amiyane kanaat ne kadar yanlış ise İstiklal Savaşı’na karışan zeybeklerin umumuna bulaştırılan şerirlikte yanlış bir telakkinin ve teşvikin mahsulüdür.” [9]

Son söz olarak, Ödemiş zeybeklerinden Kayıkçıoğlu Molla Hüseyin Efe hakkında Ali Orhan İlkkurşun’un hatıratı ve Alev Coşkun’un kitabında bahsettiği bölüm dışında bir bilgi bugüne kadar yayımlanmadı. Bu çalışmalar dışında, Kayıkçıoğlu Efe’nin milletimize hizmetlerine vefa göstermek adına doğru dürüst bir çalışma yapılmamış olması ve bir fotoğrafının gün yüzüne çıkarılmamış olması çok üzücü bir durum. Gençlerimizin bir işine yaramayacak bilgileri yazmaktansa, işte böyle milli kahramanların milletimize hizmetlerini, yaşadıklarını ve örgütlenme biçimlerini anlatmalıyız. Zira vefa göstermemiz gereken, vefat yıldönümünde ve kurtuluş günlerinde hatırlamamız gereken birçok kahramanımız vardır ve Kayıkçıoğlu Molla Hüseyin Efe de o MİLLİ KAHRAMANLARDAN birisidir…

Kaynakça:

[1] Ferhat Uyanıker, Milli Mücadele’de Türk Kadını, Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları, Genel Kurmay Basımevi, Ankara 2009, s. 24.

[2] https://www.biyografya.com/biyografi/17676

[3] Celal Bayar, Ben De Yazdım – Milli Mücadele’ye Gidiş, Baha Matbaası İstanbul 1968, c. 6, s. 1869.

[4] Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Gençler İçin Fotoğraflarla Nutuk, (Yayıma Hazırlayanlar: Sabahattin Özel, Erol Şadi Erdinç. Günümüz Türkçesine Aktaranlar: Pınar Güven, Nur Özmel Akın) Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 1. Basım, Şubat 2010, İstanbul, s. 310.

[5] Behiç Galip Yavuz, Yukarı Küçük Menderes Havzasında Zeybekler, Efe Ofset Matbaa, Ödemiş 2010, s. 176.

[6] Alev Coşkun, Ödemiş’te Kuvayı Milliye’nin Kuruluşu – İlk Kurşun Savaşı, Ödemiş Belediyesi Yıldız Kent Arşivi ve Müzesi Yayını: 9, Efe Ofset Matbaa, Ödemiş- İzmir 2014, s. 224.

[7] Ödemişli Bir Özgürlük Savaşçısının Kaleminden İlk Kurşun ve Sonrası, Ali Orhan İlkkurşun’un Anıları, Ödemiş Belediyesi Yıldız Kent Arşivi ve Müzesi Yayını: 4, Yayıma Hazırlayanlar: Engin Berber, Taner Bulut, Tülay Gül, Efe Ofset Matbaa, Ödemiş- İzmir 2013, s. 112, 133, 136.

[8] Cevat Sökmensüer, Milli Mücadele’de Aydın – Nazilli Cephesi Kahraman Subaylarımız ve Zeybekler – Hatıralarım, Karınca Matbaacılık, İzmir 1979, s. 22.

[9] Mehmet Şefik Aker, 57. Tümen ve Aydın Milli Cidali, Askeri Mecmua, İstanbul 1937, c. III, s. 230.

* Efeler Tablosu: Ressam Hüseyin Savran. “Ödemiş Yıldız Kent Arşivi ve Müzesi” arşivi.