Twitter
Visit Us
YOUTUBE
YOUTUBE
LINKEDIN
Share

Günlerdir İdlib ile yatıp İdlib ile kalkıyoruz. Önemli mi? Kesinlikle önemli. Çünkü İdlib gerek insani gerek askeri gerekse politik anlamda ciddi sonuçları olabilecek bir çatışma alanı haline geldi. Suriye’deki iç savaşının geleceğiyle ilgili de önemli bir kavşak. Ancak final değil. Suriye meselesinde final Fırat’ın doğusundaki terör bölgelerinde olacak. Türkiye’yi belki de İdlib’den daha fazla ilgilendiren bu bölgede son dönemlerde ilginç gelişmeler yaşanıyor. ABD’nin yönlendirmesiyle Suriye yönetimiyle özerklik pazarlığına oturan terör örgütü PKK/PYD, kanton bölgelerini birleştirdiği sözde özerk yönetimini kurdu.

Evet, gözlerimiz İdlib üzerindeyken, PKK/PYD bir oldubitti ile bu bölgeyi kendi kontrolünde tutacak önemli bir hamle yaptı. Girişimin fikir babası ABD. Çünkü ABD gelecekteki planları nedeniyle Suriye’de kalıcı olmak istiyor. Zaten bölgede çok sayıda üs kurdu ve asker gönderdi. Hatta ABD basınında çıkan haberlere göre, bölgedeki mevcut güçlerine yüzlerce asker göndererek takviye yaptı. Washington planlarını kabul ettirmek için de gerek bölge gerek küresel güçleri zorluyor. Türkiye’nin Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekâtlarını engelleyemeyen Washington, sözünü ettiğimiz tahkimatı elinde kalan son toprak parçası olan Münbiç ve Fırat’ın doğusundaki PYD işgalindeki bölgeleri kaybetmemek için yapıyor. Münbiç’te Türkiye’yi oyalamaya çalışırken, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) adı altında oluşturduğu paravan örgüt üzerinden terör örgütünün bu bölgedeki gücünü sağlamlaştırıyor. Sözünü ettiğimiz sözde özerklik ilanı da bu döneme denk getirildi.

Aslında bu plan uzun süredir gündemdeydi. Geçen Temmuz ayında da somutlaştırıldı. Aktardığımız çerçevede PYD terör örgütünün işgali altındaki bölgelerin sözde yöneticileri, bir süre önce ABD yönlendirmesi ile aldığı kararı hayata geçirmek için 6 Eylül’de Rakka’nın kuzeyinde, Tel Abyad’ın güneyinde bulunan Ayn İsa’da toplandı. Ayn İsa aynı zamanda ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) askerleri ve uzmanlarının da Suriye’deki üslenme bölgesi niteliği taşıyor. Bu askerler ve uzmanlar kurdukları kamplarda teröristlere özel askeri eğitim veriyor.

İşte bu kentte 6 Eylül’de yapılan toplantıda sözde Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi’nin kuruluşu kararlaştırıldı. Katılımcılar, toplantıyı da sözde özerk yönetimin ilk Genel Meclis toplantısı olarak ilan ettiler. Örgütün amaçları şu şekilde özetleniyor:

– Kantonlar üzerinden yapılan örgütlenmeyi, işgal altında tuttukları bölgelerde adeta merkezi bir yönetime kavuşturmak. Ancak Irak’ın kuzeyinde KDP güçlerinin Erbil’i, KYB güçlerinin de yönetim merkezi olarak kabul etmesi örneğinde olduğu gibi bir merkez belirlenmiş değil. Bunun da önümüzdeki dönemde kararlaştırılması bekleniyor. Çünkü Genel Meclis ilanı demek, sözde yönetimin bir merkeze ihtiyacı olduğu anlamına geliyor.

– İkinci amaç da, İdlib üzerinden yaşanan gelişmelerin gösterdiği gibi, yakın tarihte kurulması beklenen Suriye ile ilgili çözüm masasında görüntüde terör örgütünün, özünde ise ABD’nin ve müttefiklerinin elini güçlendirmek.

Suriye meselesinde adeta kırılma etkisi yapacak bu gelişmeyi, ABD’li yetkililerin Suriye yönetimi yetkilileri ile yaptığı belirtilen görüşmelerde “Özerkliği kabul edin” önerisi ve devam ettiği tahkimattan bağımsız düşünmemek gerekiyor. Ayrıca Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Tahran dönüşünde gazetecilere yaptığı şu açıklamayı da hatırlayalım:

“Deyrizor’dan şu anda terör örgütlerini, PYD’yi, YPG’yi besliyorlar. Neyle? Petrolle… Orada çok ciddi petrol gelirleri var terör örgütünün. 300 milyon dolarlık ham petrol geliri söz konusu terör örgütlerinin. İşlenmiş halini düşünün. Herhalde 700 – 800 milyon doları bulur.”

Yani terör örgütüne kurdurulan yönetimin ekonomik geliri de hazır.

Sonuç olarak, Irak’ın kuzeyinde 1990’lı yıllardan itibaren oluşturulan siyasi yapılanmanın Türkiye’ye maliyetini göz önünde bulundurursak, Suriye’nin kuzeyinde hem de PKK terör örgütü eliyle kurdurulan bu yapının ülkemizin ulusal güvenliğine oluşturacağı tehdidi varın siz düşünün.