Twitter
Visit Us
YOUTUBE
YOUTUBE
LINKEDIN
Share

Değerli okuyucular, 2016 yılı Ocak ayının hemen başında kaleme aldığım ‘Üst Zekâ, Üst Akıl İhtiyacı-2016-1’ isimli makalede; insan yaşamının başlangıcından günümüze kadar geçirdiği süreçte gücün algılanması, güce tapınma, gücün paylaşımı, bilginin edinilmesi ve kullanımı, bilgi birikiminin nesiller boyu aktarımı, bilgi havuzlarının oluşması konusunu kaleme almıştım. Mütekiben;

– Uygarlığın sahiplerinin biriktirerek günümüze ilettiği milyarlarca bit kapasitelerle ifade edilen bilgilerin aktif kütüphanelerde depolanıp ehil ellerde işlenerek işe yarayan projelere, politikalara dönüştürülebildiğini, kurumsal zekâ ve kurumsal aklın böylece oluştuğunu,

–    İyi yetişmiş, iyi yetiştirilmiş, bilimsel verilerle donatılmış, uyumlu, koordinasyona inanan, ekip başarısına yönelmiş liderler ve dinamik ekiplerin yanı sıra onlara hedef belirleyecek, yol gösterecek, duru ve isabetli değerlendirmeler yapacak, karşı tarafın bir sonraki atağını tahmin ederek tedbir geliştirebilecek bir üst ve arka plan çalışmasına ihtiyaç bulunduğunu, işte bu noktada üst zekâ ve üst aklın devreye gireceğini,

–    Devlet açısından incelendiğinde ise üst zekâ ve üst akla öncelikle devleti kuran milletin genetik değerlerinde rastlanacağını, o değerlerin binlerce yılın birikimi ve tecrübesiyle mesajlarını ilettiğini, mesajların onu koruyan yapıyla sözlü ve yazılı olarak zamana uydurularak ve güncellenerek bugünlere intikal ettirildiğini, önemli olan hususun bilimin ışığında o mesajları doğru okuyabilmek olduğunu,

–    Konuya Türkiye açısından baktığımızda ‘jeopolitik bir dev, siyasi bir cüce’ olmamak için çaresizliği yenebilecek kişilerin yetiştirilmesinin, yetkin organizasyonların oluşturulmasının ve işletilmesinin gerekli olduğunu, çözüm odaklı düşünüldüğünde başta dış politik konu alanları olmak üzere ulusal çıkarlarımız açısından kritik olan tüm alanlarda kurumsal zekâ ve kurumsal aklın üst zekâ ve üst akılla desteklenmesinin başarı olasılığını önemli oranda artıracağını nacizane ifade etmiştim.

       Bireysel katkılar ve kurumsal yapılarla desteklenen plan, proje ve politika üretimi kapsamında üst zekâ/üst aklın oluşturulmasını ve kullanımını nasıl gerçekleştireceğiz?

       Temelden başlayalım.

–    Uygarlığın getirilerinin ve evrensel bilgi kodlarının dönemsel gerçeklerle bütünleştirilmesi,

–    İnsan yetiştirme süreçlerinin gerçekçi ve amaç odaklı bir şekilde planlanması ve yürütülmesi, eğitim modellemesinin özgünleştirilmesi,

–    Küçük yaşlarda nitelikli bireylerin tespit edilmesi ve yetiştirilmesi, bu konuda sürekliliğin sağlanması,

–    Bireysel yetenek havuzlarının oluşturulması, havuz içi etkileşim mekanizmalarının kurgulanması,

–    Erdemli, kişiliği oturmuş, güçlü karakterli, bilgi donanımı yüksek, akıl, beden ve ruh sağlığı yeterli bireylerin oluşturulması (tesadüfe bırakılmamalıdır),

–    Ekip ruhunun ve çalışma yöntemlerinin işlenmesi,

–    İş alanlarına ve fonksiyonlarına uygun olarak seçilmiş bireylerin (alternatifleriyle birlikte) uzmanlaştırılacakları alansal eğitimlerinin gerçekleştirilmesi,

–    Liderlik niteliği üst düzeyde olanların tespit edilmesi ve onlara yönetim bilimi çerçevesinde detaylı ve kapsamlı eğitimlerin verilmesi, herbir adayın akılsal, bedensel ve ruhsal kapasitelerinin yükseltilmesi,

–    Sürecin sonunda ulaşılan zeki ve akıllı insan modelinin liyakat esasına göre sektörel dağılımının sağlanması ile,

başarı yolunda dev bir adım atmış oluruz.

Tüm bu çalışmalar ehil ellerce ve milli kimlikli bir yapı tarafından planlanmalı ve uygulanmalıdır.

İkinci aşamada devlet yapısını ve alt organizasyonların kurgulanmasını konuşalım biraz.

Nedir devlet? Birçok klasik tanımın bileşkelerinden biri şöyledir. Belirli bir ülkede yaşayan insan topluluğunun, egemenlik ve bağımsızlık temelinde oluşturduğu siyasal örgütlenmedir.

“Modern devlet ise, kendisinden önce gelen siyasal örgütlenme biçimlerinden farklı olarak çok merkezli ve çoğulcu iktidar yapısından, bölünmemiş tek (mutlakçı) bir iktidar merkezine” yönelir.[1] Modern devlet merkezidir ve birey ya da toplumla ilişkilerinde kapsayıcı nitelikte kurallar koyma yetkisine de sahiptir.

Yukarıda belirttiğim ve bireysel gelişimi konu alan temel aşama tamamlandığında, nitelikli yetiştirme süreçleriyle hazırlanmış olan bireylerin devlet ve özel sektördeki rol dağılımının en iyi şekilde yapılması gerekmektedir. Burada en önemli faaliyet başlangıç noktası devlete ve özel sektöre ait organizasyonların yaşam ve hedef odaklı tarzda yapılandırılmasıdır. Özellikle devlet organizasyonları yaşamın doğal akışına uygun şekilde kurgulanmalıdır. Söz konusu kurgu, gelişen toplumun, etkin ve hızlı çalışan özel sektörün ayağına bağ olmamalıdır. Tepedeki liderden en uçtaki hizmetlisine kadar sistem bütünlüğü içinde ve dinamik bir yapıda teşkilatlanmalıdır. Teşkilatlanma niteliği toplumun genetik kodlarına uygun olmalıdır. İthal kurgular bedeni kavramayan giysiler gibidir. Hoş görünmez, giyenin özgüvenini düşürür. Organizasyon öncelikle kıyafetiyle yani teşkilatıyla mutlu olmalıdır. Mutlu teşkilatlanmalar mutlu personeli ve sonunda iş başarısını da getirecektir.

Devlet organizasyonlarındaki mevkisel yapılanmada, personel politikalarından ve özlük haklarından kaynaklanan belli bir standart vardır. (Örneğin; bakan/müsteşar/müsteşar yardımcısı/genel müdür/başkan/daire başkanı/şube müdürü/meslek memuru vb.). Ancak dönemsel ve proje bazlı esnek yapılanmalara da hızla ve rahatlıkla gidilebilmelidir.  Özgün teşkilatlanma yapısının personel politikası da özgün olmalıdır. Personel politikaları hiç bir zaman göreve yönelik işlevsel süreci esir almamalıdır. Uzmanlık alanlarına göre atama ve görevlendirmelerde objektif kriterler ve yoğun dikkat sarfedilmelidir. Kişiye sadakattan önce liyakat esas alınmalıdır. Sadakatte ise asıl ölçüt kutsal milli ve insani değerlere duyulan bağlılık olmalıdır.

Yukarıda izah ettiğim birey yetiştirme süreçleri ve ideal organizasyon mimarilerinin kurguları başarıldıktan sonra özlem duyduğumuz bize ait, dinamik, derin ve güçlü sistemimize kavuşabilir ve o güvenilir yapıyı artık işletmeye başlayabiliriz. Yapı milli ve güvenilir olunca milli üst zekânın bilgi ve deneyimleri de hakedilmiş olur. Hatlar rahatlıkla tesis edilir.

Sistemin nasıl işlemesi gerektiğini, nasıl besleneceğini ve teori-pratik hatlarının uyumlandırılmasını bir sonraki ‘Üst Zekâ/Üst Akıl-2016-3’ isimli makalemde irdelemeye ve açıklamaya çalışacağım.

Saygılarımla

Rafet ASLANTAŞ

ANKA Enstitüsü Başkanı

 

[1] Christopher Pierson, Modern Devlet, 2000, s. 28)