Twitter
Visit Us
YOUTUBE
YOUTUBE
LINKEDIN
Share

Filistin’in Taksimi ve İsrail Devleti’nin Kurulması

İngiltere’nin Nisan 1947’de BM’ye resmen başvurması üzerine kurulan BM-Filistin Özel Komitesi (UNSCOP) Filistin’deki durumu inceleyerek, bir rapor hazırlamakla görevlendirilmişti. Yahudilerin işbirliği yaptığı, Arapların ise boykot ettiği komite, Yahudilerin nüfusun üçte birine, toplam arazinin de yaklaşık %6’sına sahip olduğunu tespit etmiş ve raporunda İngiliz mandasının sona erdirilerek, Filistin’e bağımsızlık verilmesini oy birliği ile tavsiye etmiştir.[1]

Filistin bağımsızlığı konusunda komite ikiye bölünmüş, üyelerin çoğunluğunca kabul edilen Çoğunluk Planı’nda, Filistin’in Arap Devleti, Yahudi Devleti ve Kudüs Bölgesi olmak üzere üçe taksim edilmesi, aralarında ekonomik birlik tesis edecek Arap ve Yahudi devletlerinin iki yıllık geçiş döneminden sonra bağımsız olması, Kudüs’ün de BM vesayeti altına konması öngörülmüştür.[2] Azınlık planı ise merkezi iktidar altında dışişleri ve savunma politikalarını paylaşan Arap ve Yahudi devletlerinin Federal Filistin Devleti içinde birleşmelerini tavsiye etmekteydi.[3]

Yahudiler, Çoğunluk Planı’nı desteklerken, Filistin’in tümünde tek bir bağımsız Arap devleti kurulmasını savunan Araplar iki planı da reddetmiştir. Çoğunluk Planı’na göre; yaklaşık 4500 mil karelik bir alanı kapsayacak Arap devletinde 800 bin Arap ile 10 bin Yahudi, yaklaşık 5500 mil karelik bir alanı kapsayacak Yahudi devletinde ise 500 bin civarında Yahudi ile 400 bin civarında Arap nüfus olacaktı.[4] Planın çizdiği sınırlara göre Arap devleti, Filistin topraklarının %42,88’ini, Yahudi devleti ise %56,47’sini teşkil etmekteydi.[5] Oysa, 1946 yılı itibarıyla Filistin nüfusunun %67’si (1.310.866) Araplardan, %31’i (599.922) Yahudilerden meydana gelmekteydi.[6] Ülke nüfusunun üçte birini oluşturan Yahudilere, Filistin topraklarının yarısından fazlasının bırakılması, Araplar tarafından adaletsiz bulunmuştur. İngiltere manda yönetimi altına girdiğinden itibaren, Yahudi göçü ve toprak alımları nedeniyle Arapların topraksız kalıp yoksullaştığı ve İngiltere tarafından kurulan hemen hemen tüm komisyonların raporlarında bu duruma işaret edildiği, Filistin’de incelemeler yapan UNSCOP Komitesi’nin de bunu tespit etmemesi mümkün olmadığına göre, taksim planının belirlediği sınırların hem nicelik hem nitelik olarak Arapların aleyhine ve gerçekten de adaletsiz olduğu görülmektedir. Bu sınırların belirlenmesinde muhtemelen o sırada Avrupa’daki kamplarda kendilerini kabul edecek ülke/ülkeler bekleyen ve ABD’nin baskısıyla Filistin’e gönderilecekleri anlaşılan Yahudi mültecilerin sayısı dikkate alınmış, onları da besleyebilecek bir toprak büyüklüğü hesaplanmış olmalıdır.

Araplar Çoğunluk Planı’nı sert şekilde eleştirmiş, nüfusun sadece küçük bir kısmını teşkil eden ve toprakların sadece küçük bir parçasına sahip olan Yahudilere Filistin’in, verimli tarım arazileri ile Arap endüstrisinin %40’ını teşkil eden “en iyi bölümünün” verilmesini protesto etmişlerdir. Araplar ayrıca öngörülen Yahudi devletinde çoğu hala yabancı ülke vatandaşı olan yarım milyon Yahudi’nin self determinasyon hakkı tanınırken, yarım milyon Arap’ın bu hakkının reddedilmesinin nasıl mümkün olabildiğini de sorgulamışlardır. Araplar BM’yi, taksim kararını gerçekleştirmeye çalıştığı takdirde daha ciddi problemler yaratabileceği, böyle bir duruma kendilerini savunma hakkına dayanarak şiddetle direnecekleri hususunda da uyarmışlar, buna karşılık Yahudiler de, Arapların tehditlerinden korkmadıklarını, kendilerini ve devletlerini savunabileceklerini ifade etmişlerdir.[7] Yahudilerin Araplarca gündeme getirilen üniter devlet önerisine karşı çıkarken; böyle bir devlette Yahudilerin her yerde olduğu gibi çaresiz bir azınlık olarak kalacaklarını, oldukça demokratik bir azınlığın Arap çoğunluğun sosyal-ekonomik düzeyine inmeye zorlanacağını, oysa taksim gerçekleşirse, Arap azınlığın “ilerici” çoğunluk ile temasından yarar sağlayacağını[8] ileri sürerek, “barbarlara medeniyet götüren beyaz adam” yaklaşımı sergilemeleri de dikkat çekicidir.

Taksim Planı’nın kabülüne giden süreçte; İngiltere, ABD ve Sovyetler Birliği’nin tutumu belirleyici olmuştur. İngitere, UNSCOP’un mandanın sona erdirilmesine ilişkin tavsiyesini kabul etmiş, ancak Filistin sorununa getirilecek çözümün hem Araplar hem de Yahudiler tarafından kabul edilmesi gerektiğini, taraflardan herhangi birinin itiraz edeceği bir BM kararının yerine getirilmesinde kendisinin sorumluluk üstlenmeyeceğini açıklamıştır.[9] İngiltere’nin bir an önce bölgeden çekilmesini ve meydana gelecek boşluktan yararlanarak Ortadoğu’ya girmeyi planlayan Sovyetler Birliği[10], taksim kararını desteklemiş ve kararın uygulanmasını sağlamak için Güvenlik Konseyi’nin görevlendirilerek, gerekirse uluslararası bir güç oluşturulmasını savunmuştur. ABD ise Filistin’de Sovyet etkisinin artmasına yol açabilecek herhangi bir girişime karşı çıkarak, geçiş sürecinde Filistin’de İngiliz idaresinin devamını tercih ettiğini belirtmiştir.[11]

ABD askeri ve dışişleri yetkilileri, bölgede Rus nüfuzunun genişlemesine sebebiyet vererek, Batının Ortadoğu’daki siyasi ve stratejik çıkarlarını tehlikeye sokabileceği ve Amerika’nın Avrupa’daki müttefikleri için hayati önemi olan Arap petrol kaynaklarına erişimi tehdit edebileceği endişesiyle taksim kararına karşı çıkılmasını tavsiye etmiş, ancak Yahudi lobisinin yoğun baskısı altındaki Truman –kişisel kanaatinin de etkisiyle- taksimden yana tavır almıştır. Böylece, başlangıçta net olmayan Amerikan pozisyonu, giderek taksime tam destek verilmesi yönünde evrilmiştir.[12]

Sonuçta, ABD ve SSCB’nin stratejik hesapları, Arapların reddiyeci ve işbirliğine yanaşmayan tutumları, Yahudi soykırımına göz yummanın yarattığı suçluluk ve telafi duygusu ve Yahudilerin muazzam lobi faaliyetleri taksim kararının onaylanması sonucunu doğurmuştur.

Arap ülkeleri karara büyük tepki göstermiş, uygulanmaması için gereken tüm tedbirleri alacaklarını açıklamış, Arap Ligi Filistinli Araplara yardım etmek için Filistin’e gönüllüler göndereceğini duyurmuştur.[13]

Yahudiler, kararı sevinçle karşılamış, Irgun gibi aşırı gruplar ise “Anavatanın bölünmesinin yasadışı olduğunu ve asla tanınmayacağını” ilan etmişlerdir. Yahudiler, İsrail devletine karşı silahlı Arap direnişi olasılığını dikkate alarak savunmaya yönelik düzenlemeler yapmaya başlamış, Haganah düzenli orduya dönüştürülmüş, bazı birlikleri Suriye sınırına konuşlandırılmış, savaş durumunda gerekli insan gücünü temin için legal-illegal tüm yollardan Yahudi göçü artırılmaya çalışılmıştır.

Taksim kararının duyulmasıyla birlikte, Araplar ile Yahudilerin birlikte yaşadıkları kentlerde toplumlar arası çatışmalar başlamış ve hızla yayılmıştır.[14] Çatışmalar İngiltere’nin 15 Mayıs 1948 tarihinde Filistin’den çekileceğini açıklamasıyla daha da şiddetlenmiştir. Yahudiler, kendilerine bırakılan toprakları İngiltere çekilmeden ele geçirmeyi amaçladığı için, İngiltere’nin açıklaması ile çekildiği tarih arasında Filistin tam bir kaosa sürüklenmiş, dağınık Arap güçleri, disiplinli Haganah güçlerine dayanamadığından, İsrail devleti içinde kalan Arap merkezlerinin çoğu Yahudilerin eline geçmiş, yüz binlerce Filistinli topraklarından kaçmıştır.[15]

30 Kasım 1947’den 1 Mart 1948’e kadar 1378 Arap ve Yahudi ölmüş, hamile kadınlar ile çocukların da aralarında bulunduğu 250 Arap köylüsünün Irgun ve Stern örgütlerince katliama maruz kaldıkları Deir Yasin hadisesi büyük tepkiye neden olmuştur.[16]

Araplar ile Yahudiler arasındaki çatışmalar, Arap devletlerinin taksime güç kullanarak direnme kararlılıkları ve İngiltere’nin kararın uygulanmasında yer almayacağının anlaşılması, ABD’yi tutum değişikliğine yöneltmiş ve Filistin’in geçici olarak BM vesayeti altına alınması önerisini gündeme getirmesine neden olmuştur.[17] ABD ayrıca, Araplar ile Yahudilerin Filistin’in müstakbel hükümeti ile ilgili bir anlaşmaya varmalarına imkan tanımak için BM’nin özel oturum düzenlemesini de önermiştir.[18] Siyonistler, ABD’nin tutum değişikliğini davalarına ihanet olarak değerlendirmişler, BM’deki Yahudi temsilcileri, vesayet önerisine şiddetle karşı çıkarak, 15 Mayıs’ta manda biter bitmez BM kararını değiştirsin değiştirmesin, geçici bir Yahudi hükümetinin göreve başlayacağını açıklamışlardır.

Gerçekten de manda yönetiminin sona ermesinden birkaç saat önce 14 Mayıs 1948’de İsrail Devleti’nin kurulduğu ilan edilmiş, hemen arkasından da Mısır, Ürdün, Suriye, Lübnan ve Irak Kuvvetleri Filistin’e girmeye başlamıştır.

Kaynakça

Aras, Bülent, Filistin-İsrail Barış Süreci ve Türkiye, Bağlam Yayınları, İstanbul, 1997

Armaoğlu, Fahir, 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi 1914-1980, Cilt :1, 7.b., Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara 1991

Armaoğlu, Fahir, Filistin Meselesi ve Arap İsrail Savaşları (1948-1988), Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara

Arı, Tayyar, “Filistin’de Kalıcı Barış Mümkün mü?”,  Akademik  Orta Doğu, Cilt 2, Sayı 1, 2007

Best, Antony-Hanhimöki, Jussi M.-Maioro, Joseph A.-Schulze Kirsten E., 20. Yüzyılın Uluslararası Tarihi  (Çev. Taciser Ulaş Belge), Siyasal Kitapevi, Ankara 2012

“Birleşmiş Milletler ve Barış Arayışı”, unicankara.org.tr

Daniel Byman, “Israel’s Pessimistic View of the Arab Spring”, The Washington Quarterly, Vol. 34, No. 3, 2011

Cleveland William L., Modern Ortadoğu Tarihi (Çev. Mehmet Harmancı), Agora Kitaplığı Yayınları, İstanbul 2008

Çağıran, Mehmet Emin, “Filistin Duvarının Hukuki Mahiyeti ve Sonuçları Üzerine Uluslar Arası Adalet Divanı’nın İstişari Mütalaası”, Akademik Orta Doğu, Cilt 1, Sayı 1, 2006

Dessi, Andrea, “Israel and Palestinians After the Arab Spring: No Time for Peace”, Instituto Affari Internazionali, IAI Working Papers 12/16-May 2012, pubblicazioni.iai.it/pdf/DocIAI/iaiwp1216.pdf

Elgindy, Khaled, “The Middle East Quartet: A Post Mortem”, The Saban Center for Middle East Policy at Brookings, Analysis Paper, Number 25, February 2012

Erkmen, Serhat, “Filistin’de İktidar Mücadelesi: Hamas-Fetih İlişkileri”, Ortadoğu Analiz, Cilt 1, Sayı 2, Şubat 2009

“EU to Push Forward with Two-State Conference with or without Washington”,

www.al-monitor.com/pulse/contents/articles/originals/2016/07/international-conference-paris-initiative-eu-us-president.html

 “EU to Push Israel-Palestine Peace Process as Quartet Report Flops”, www.al-monitor.com/pulse/originals/2016/07/israel-palestine-eu-road-map-for-two- state-conference.html

Fahreddin, Münir-Çalışkan, Koray, “Yeni İntifada ve Filistin Sorununun Kısa Tarihi”, Birikim, Sayı 140, Aralık 2000, www.birikim dergisi.com/birikim-yazi/4188/yeni-intifada-ve-filistin-sorununun-kısa-tarihi

“Initiative fort he Middle East Peace Process”, www.diplomatie.gouv.fr/en/country-files/israel-palestininan-territories/peace-process/article/understanding-the-issues

Klein, Robert-Ansell-Braurer, Gila, “History of the Disengagement Plan”, The Jewish Agency for Israel, 07 Nov. 2005, www.jewishagency.org

Khouri, Fred. J., The Arap-Israeli Dilemma, Syracuse University Press, New York, 1985

Kürkçüoğlu, Ömer, Osmanlı Devletine Karşı Arap Bağımsızlık Hareketi (1908-1918), Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları, Ankara, 1982

Lewis, Bernard, Ortadoğu-İki Bin Yıllık Ortadoğu Tarihi (Çev. Selen Y. Kölay), 11.b., Arkadaş Yayınevi, Ankara, 2015

Oran, Baskın, “Arap Baharı”, Oran, Baskın (Ed.), Türk Dış Politikası- Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar (Cilt III. 2001-2012), 2.b., İletişim Yayınları, Ankara, 2013

Pratt, Nicola, “The Arab Spring and the Israel-Palestine Conflict: Settler Colonialism and Resistance in the Midst of Geopolitical Upheavals”, Ortadoğu Etütleri, Vol.5, No.1, July 2013 amazonaws.com/academia.edu.documents/32823869/final_arab_spring_and_israel_palestine.pdf

“Road Map”, www.un.org

Said, Edward W., “Oslo’nun Sonu”, Birikim,  Sayı 140,  Aralık 2000,  www.birikim dergisi.com/birikim-yazi/4193/oslo-nun-sonu

Şahin, Mehmet, “Bitmeyen Senfoni: Ortadoğu Barış Süreci”, Ortadoğu Analiz, Cilt 2, Sayı 22, Ekim 2010

T.C. Dışişleri Bakanlığı, “Ortadoğu Barış Süreci”, mfa.gov.tr.

Usher, Graham, “The Democratic Resistance: Hamas, Fatah and the Palestinian Elections”, Journal of Palestine Studies, Vol. 35, No. 3, Spring 2006, www.palestine-studies.org/jps/issue/139

Yaşar Fatma Tunç – Alkan Özcan Sevinç – Kor Zahide Tuba, Siyonizm Düşünden İsrail Gerçeğine Filistin, 7.b., İHH Kitap, İstanbul, 2010

Yeşilyurt, Nuri, “İkinci İntifada Sonrası Filistin Sorunu ve Barış Süreci (2001-2011)”, Oran, Baskın (Ed.) Türk Dış Politikası-Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar (Cilt III. 2001-2012), 2.b., İletişim Yayınları, Ankara, 2013

 Yılmaz Şahin Türel, Uluslararası Politikada Orta Doğu, 4.b., Barış Kitap, Ankara, 2016

Waxman, Dox, “The Real Problem in U.S.-Israeli Relations”, The Washington Quarterly,  Vol.35,  No.2,  Spring  2012

[1] Cleveland, a.g.e. ,s. 292

[2] Armaoğlu, Filistin Meselesi ve .…, s. 85, 86

[3] Best vd., s. 135

[4] Fred. J. Khouri, The Arap-Israeli Dilemma, Syracuse University Press, New York, 1985, s. 49, 53, 54

[5] Armaoğlu, Filistin Meselesi ve .…, s. 86

[6] Justin McCarthy, The Population of Palestine, Columbia University Press, New York, 1990, s. 36’dan aktaran Cleveland, a.g.e., s. 282

[7] Khouri, a.g.e., s. 49,50

[8] Ibid., s. 50

[9] Khouri, a.g.e. s.53

[10] Armaoğlu, Filistin Meselesi ve …, s. 89

[11] Khouri, a.g.e., s. 53

[12] Ibid., s. 51

[13] Ibid., s. 57

[14] Ibid. s. 58,59

[15] Cleveland, a.g.e. s. 295

[16] Armaoğlu, Filistin Meselesi ve …, s. 91

[17] Khouri, a.g.e., s. 60,61

[18] Ibid., s. 61