…
ORDUNUN MİLLÎ SECİYE VE RUHU
BİZ BİR ORDU MİLLET’TİK.
NİCE YÜZYILLAR ÖNCE, MİLLETLEŞMEYE
ORDULAŞMAYLA BAŞLADIK.
-Şevket Süreyya Aydemir-
İkinci Genelkurmay Başkanımız merhum Mustafa Fevzi ÇAKMAK, ‘’Bir ordunun muharebe vasıta ve usulleri değişebilir, lâkin millî seciye ve ruh kıymeti nesilden nesile intikal eder.’’ demiştir. [1]
Ordunun harp silah ve araçları değişebilir, gelişebilir, ancak millî seciye ve ruhu değişmez. Sahip olduğu yüksek değerler ve güç kaynakları ile oynanmaz, bozulmaz. Çünkü onlar kadim millî kültürümüzün unsurlarıdır. Zaman ve mekân bakımından çok uzaklardan Orta Asya’dan, en azından 1500 sene evvel geriden ve tarihin derinliklerinden gelmiştir. [2]
Ordunun millî seciye ve ruhu ile oynandığı takdirde 15 Temmuz ve benzeri akıbetlerle karşılaşmak kaçınılmaz olur. Türk Ordusunu tarihsel süreç içerisinde elde ettiği tüm başarıları incelendiğinde ve irdelendiğinde, arkasında millî bir duruş ve bakış açısı olduğu görülecektir. Anılan duruş ve bakış açısı akamete uğratıldığında veya kaybedildiğinde ordunun birçok vasfının da ortadan kalktığı görülebilecektir.[3]
Eldeki bilimsel veriler ışığında yapılan inceleme, araştırma ve kuvvetli deliller, ”Türk Ordusu” tarihinin Türklerin tarih sahnesine çıkması ile eş zamanlı olarak başladığına delalet eder. Tarihsel perspektifte ‘’ulus-devlet’’ kavramı yoktur ama onun yerine ‘’ulus-ordu’’ kavramı vardır. Biz Türkler için tarihsel süreç içerisinde ulus-ordu karakteri ön plândadır. [4]
Ordu olmazsa ne olur?
Bu sorunun cevabını ünlü tarihçimiz, hocaların hocası Prof. Halil İNALCIK (1916-2016) bakın nasıl cevap veriyor:
‘’Bugün, son Türk Devletinin en büyük dayanağı Türk Silahlı Kuvvetleri’dir. TSK, Türk Milletinin ordusudur, millî bir ordudur. Bütün aksine çabalara rağmen öyle de kalacaktır. Türkiye’de güçlü bir ordu olmasa Ermenistan hazır, Rusya hazır, Yunanistan hazır. Suriye bile Hatay’dan vazgeçmiş değil. Dört taraftan çevrilmiş durumdayız. Güçlü ordumuz olmazsa ertesi gün parçalanırız. Güçlü ordu, Türkiye için hayati bir zarurettir. [5]
Ordunun Güç Kaynakları
Her şeyden önce Türk Ordusunu emsalleri arasında daima başarılı kılan ve diğer dünya ordularından ayıran en önemli özelliği olan güç kaynakları:
-En başta mutlak itaat ve sadakate dayalı, kaynağını örf ve adetlerinden alan ‘’Geleneksel disiplin anlayışı’’
-Silah arkadaşlığı temeline dayanan ‘’Birlik ve beraberlik duygusu’’
-Yüce Türk Milletinin kendisine duyduğu, ‘’Engin güven duygusu’’
-Sarsılmaz bir inançla benimsenmiş ve özümsenmiş ‘’Atatürkçü Düşünce Sistemi’’dir.
Kuruluşundan itibaren Türkiye Cumhuriyeti ve onun millî ordusunun ayakta kalmasını sağlayan, yukarda sözü edilen bu kaynaklarıdır. Esas gücünü, Oğuz-Ata soyundan neşet eden gelenek, görenek, örf ve adetlerinden alır. Dünya harp tarihine yön veren örnek bir yapısı vardır.
Bununla birlikte, TSK’nın üzerine titrediği, gözü gibi baktığı yüksek ve temel değerleri vardır.
Bu değerler bir piramide benzetilir. Piramidin en tepesinde, bir askerin askerlik mesleğine yürekten bağlanışını ifade eden “Doğruluk ve muhabbetle hizmet’’ yer alır. Piramidin diğer alt katmanlarını ise, ‘’Vazife bilinci, liyakat, sadakat, dürüstlük, meslek sevgisi ve fedakârlık’’ oluşturur. Anılan piramidin tabanını, vazifeyi namus bilen hizmet anlayışının gereği olan ‘’Mutlak itaat’’ kavramı yer alır.
Diğer yandan, Türk Ordusunu bugün ve gelecekte ayakta tutacak olan değerlerin başında, ‘’Karakter, yüksek ahlâk ve kuvvetli maneviyat’’ gelir. [6]
İşte Türk Ordusunun millî seciye ve ruhunun esasını teşkil eden söz konusu bu piramidi ve geleneksel güç kaynaklarının muhafaza edilmesinde asla taviz verilmemelidir.
Ne yapılmalı?
Bunun için özellikle eğitim konusunda yeni arayışlar içine girmeye hiç gerek yoktur, ihtiyaç da yoktur. Askeri Okulların kapatılması meseleyi halletmez. Öncelikle kapatılan her seviyedeki askeri okulların açılarak, askeri eğitim ve öğretim sistemini yeniden dengeli hale getirilmesi sağlanmalıdır. Bunun yanında, askerlik sistemimiz ve yerleşik bu sistemi değiştiren yasal düzenlemeler yeniden gözden geçirilerek sorgulanmalıdır.
Yakın tarihimiz incelenecek olursa, 18. ve 19. yüzyıllarda askeri reformların itici güç olduğu görülür. Eğitim ve sanayinin gelişmesi ordu sayesinde olmuştur. Örneğin, tıp, veterinerlik, eczacılık, kimyagerlik, mühendislik, haritacılık, ressamlık gibi bilim ve sanat dalları ilk önce orduda kendini göstermiş ve vücut bulmuştur.
Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Milleti dünya tarihinde askeri medeniyetleri ile tanınır. Tüm toplumsal değişimlerde ve kültürel yapılanmalarda bu unsur ağır basar. Yakın tarihimizden beri askeri eğitim ve öğretim, daima memleketin genel eğitim ve öğretim sistemine öncülük etmiş ve lokomotifi olmuştur. Adâb-ı muaşeret, Türkçeyi iyi kullanma, konuşma ve telâffuz etme, bir konuyu takdim etme, uyumlu insan yetiştirme vb. özellik taşıyan eğitim hâsılaları askeri eğitim ve öğretim sayesinde geliştirilmiştir.
Diğer taraftan bizdeki subay sınıfı, Latincede ‘’aristokrat’’ diye tabir edilen, ayrıcalıklı seçkinler, soylular sınıfı değildir. Toplumdaki her kesimden ve her seviyeden subay çıkar. Yeter ki, bugünkü bilimsel verilerle donanmış, aklı vicdanı millî ve manevi şuurla yoğrulmuş, kendi öz kültürüyle beslenen, Atatürk’e ve Atatürk İlke ve İnkılâplarına bağlı, Cumhuriyeti ve Cumhuriyetin temel felsefesini benimseyen ve ona sahip çıkan personel yetiştirilsin. Napolyon, ‘’Bir askerin birinci özelliği, yokluklara ve meşakkatlere tahammül göstermesidir. Yiğitlik ikinci sıradadır. Yokluk, kıtlık, sefalet iyi askerin okuludur.’’ der.[7]
TSK’nın yüksek değerlerinin örselenmemesi ve güç kaynaklarının zaafa uğratılmaması bugün düne nazaran daha önemli hale gelmiştir. Subay ordunun ruhu, beyni, itici gücüdür. Onun için ‘’Bir ordunun kudreti zabit ve kumanda heyetinin kıymeti ile ölçülür.’’ [8]
Sonuç
Uygar toplumlar ordusuna sahip çıkar. Zira ordu milletin doğal uzantısıdır. Milletin taşıdığı olumlu ve olumsuz bütün vasıfları içinde barındırır. Ordunun yenilgisi demek milletin yenilgisi demektir.[9]
TSK başta din olmak üzere, toplumdaki diğer sosyolojik çalkantı ve sarsıntılardan, olumlu ve olumsuz olaylardan çok çabuk etkilenmektedir. Özellikle toplumda varit din eksenli çalkantılı boyut, FETÖ örneğinde görüldüğü gibi bazı mezhep ve tarikatları, ya da dini grupları ortaya çıkararak ordu içinde yeni bir güç kaynağı haline getirebilir, ordunun yerleşmiş geleneksel millî seciye ve ruhunu bozabilir, omurgasını aşındırabilir. Bu noktada komuta heyetine çok önemli iş düşmektedir.
TSK, geleneksel disiplin anlayışı ve iş birliği içinde, Atatürkçü düşünce sistemine odaklanmak ve bundan taviz vermemek zorundadır. Zira bugünkü güvenlik ortamı ve ülke jeopolitiğinin değişmezleri, bunu gerektirmektedir.
Sonuç olarak Türk Ordusu gerek güç kaynakları gerekse yüksek ahlâk ve kuvvetli maneviyatıyla bir değerler manzumesidir. Değerler manzumesi çökmüş toplumlar fiziken de ayakta duramazlar. Evrensel kanundur: ”Ruh ölünce beden de ölür” Ordunun ruhu ölürse, yok olursa, yurt-vatan diye bir şey kalmaz, o da ölür. Bugün küresel ve bölgesel gelişmeler, Türkiye’nin güçlü, etkin ve caydırıcı bir orduya sahip olması gerektiğini zaruri kılmaktadır. Geçmişte de böyleydi. Bölgesel güvenlik sorunları, Türkiye’nin uluslararası alanda artan askeri görünürlüğünün güçlü olmasını emretmektedir.
Ebedi Başkomutanımız Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi, Cumhuriyet Orduları, Cumhuriyeti ve kutsal topraklarını emniyetle muhafaza ve müdafaaya kadir ve hazır olmalıdır. [10]
KAYNAKÇA:
[1]DORUK, Türk Ordusu Tarihi, İ.Kayabalı-C.Arslanoğlu
[2]http://ankaenstitusu.com/turkiye-cumhuriyetinin-temeli-kulturdur/?fbclid=IwAR3ZlwtSJuy63yrvAy4yd3hTgrbo7-qolhZrInQfQLRuGPv1GoJwYtyTgWE
[3]ASKER VE SİYASET, İ.H.Pekin-A.Yavuz
[4]TEK ADAM-CİLT-II, Şevket Süreyya Aydemir
[5]https://twitter.com/inalcikhalil/status/1466440482846826497
[6]http://ankaenstitusu.com/basarisiz-askeri-darbe-girisiminin-tehlikeli-sonuclari/
[7] MOTİVASYON Muharebe Desteği, Dırk W. Oettıng, Kastaş Yayınları-2015
[8]https://www.gazetepencere.com/zabitan-kumandan-turk-subayinin-kisa-tarihi/
[9]ASKER VE SİYASET, İ.H.Pekin-A.Yavuz
[10]https://www.atam.gov.tr/duyurular/turk-ordusu-ve-turk-askeri
- ESAD REJİMİ SONRASI SURİYE ÇIKMAZI - 9 Aralık 2024
- SORUNUN ADI - 6 Kasım 2024
- BÖLGE YENİDEN YAPILANDIRILIYOR - 24 Ekim 2024
- DEVENİN KİNİ VE MÜLTECİ SORUNU ÜZERİNE - 25 Eylül 2024
- LİDER ATATÜRK - 18 Eylül 2024
- MUSTAFA KEMALİN ASKERLERİNE ÖĞÜTLER - 8 Eylül 2024
- TÜRK KARA KUVVETLERİNİN 2233. KURULUŞ YILI KUTLU OLSUN - 25 Haziran 2024
- KURTULUŞA GİDEN YOL - 19 Mayıs 2024
- TEHDİT DEĞERLENDİRMESİNDE ÖNCELİK GÖÇMEN/MÜLTECİ SORUNUNDA - 6 Nisan 2024
- TÜRKİYE – IRAK GÜVENLİK ZİRVESİ - 22 Mart 2024