Twitter
Visit Us
YOUTUBE
YOUTUBE
LINKEDIN
Share

TARİH KÜLTÜR VE SİYASET

Henüz kamuoyunda zamanı tartışılmaya devam etse de, 2023 genel seçimlerine az bir süre kala tarih ve kültürün, siyaset üzerindeki etkisinin giderek önem kazandığı görülüyor.

Öncelikle şu hususu vurgulamak gerekir ki, bir milletin bütünlüğünü sağlayan ve onu diğer milletlerden ayıran yegâne unsur ‘‘kültür ölçüsü’’dür.

Kültürün, ”din, tarih, coğrafya” gibi üç ana unsuru vardır. Bu unsurlar siyaset ve sosyoloji ile doğrudan ilişkilidir.

Millî Kültür

Geçmişten günümüze kuşaktan kuşağa taşıdığımız değerlerin tümü millî kültürümüzün yapı taşlarıdır. Mimari ve sanat eserlerimiz, şarkılar, türküler, hikâyeler, yiyecek ve içecekler, geleneksel kıyafetler, halk oyunları, edebi eserler ve inançlar, millî kültürümüze verilebilecek örneklerdir.

Millî kültürümüz evrenseldir. Bizim, kendimize has sandığımız çoğu güzellikler, zaman ve mekân bakımından çok uzaklardan Orta Asya’dan, en azından 1500 sene evvel geriden ve tarihin derinliklerinden gelmiştir.

Söz konusu örf adet ve gelenekler, eski Türk topluluklarından alınarak yaşatılmış ve günümüze kadar taşınarak kendi kültür ögemizi oluşturmuştur. Türk Milleti olarak bizi güçlü kılan şey de budur. Tarihteki bütün yüksek uygarlıkların temeli, kendi özgün kültürleri ile bağlarını koparmayan ulusların, örf adet gelenek ve göreneklerini koruyarak ve yüz yıllar boyunca nesilden nesile aktararak yaşatmasından ibarettir. Bu kapsamda eldeki kaynaklar incelendiğinde Türk kültürünün özü ve esasının, yüzyıllardan beri ahlâk, hukuk ve siyasete dayandığı görülmektedir.

19. yüzyılın sonlarına kadar aynı ırktan olan, aynı dili konuşan veya aynı dinden olan insanların bir millet teşkil ettikleri fikri egemendi. Bu tezi günümüzde de ileri sürenler vardır. Ancak bu tez artık geçerliliğini yitirmiştir. Çağdaş ölçü kültür ölçüsüdür.

Tarih ve kültürün siyasetle ilişkisi

Türk Milleti olarak bugün geldiğimiz noktada, kendi tarihsel ve kültürel değerlerimize duyarsızlığımızın, ilgisizliğimizin bedelini ödediğimizi söylemek yanlış olmayacaktır.

Türk kültürünün dayandığı zengin tarihsel birikim, tekilciliği reddeder. Zira tekilcilik otoriter düşünceyi öne çıkarır ve düzeni otokratik rejime sürükler. Ortak devlet aklı ancak çoğulda gelişebilir, o nedenle çoğulcu düşünme şekli ve bunun tezahürü olarak ortaya çıkan çoğulcu demokrasi fikri, Anadolu kültürünün bariz ve belirgin özelliklerinden biridir.

Ülkeyi yönetenlerin veya yönetmeye talip olanların yapacakları öncelikli iş, Türkistan’ın Balasagun kentinden olan, Yusuf Has Hacip tarafından 11. yüzyılda yazılan ve dört ulu temel üzerine inşa edilen, (doğruluk ve adalet, mutluluk, akıl, kanaat) ”Kutadgu Bilig”i okumaları, Anadolu’daki çoğulculuk ve hoşgörü kültürünü idrak etmeleri, öğrenmeleri ve uygulamaları olmalıdır.

Kutadgu Bilig’de siyasete yönelik önemli görüş ve düşünceler vurgulanmaktadır. Bu görüşlerden biri de, devletin ancak ”adaletle” var olabileceği hükmüdür. Ancak bunu lâyıkı ile uygulayabilecek, adaletle özdeşleşmiş yöneticilere ihtiyaç vardır. Devletin temeli adalettir. Bir grubun, sınıfın, ailenin veya zümrenin ayrıcalığına, ön plâna çıkmasına ve diğerine zorbalığa kalkışmasına izin verilmez. Yönetici daima adil olur ve yasalara göre ülkeyi yönetir, kapsayıcı, kucaklayıcı, uzlaşıcı ve sevecendir.

Sonuç ve değerlendirme

Tarih bir milletin tarlasıdır. Ne ekerseniz onu biçersiniz. Kültür ise bir milletin, sahip olduğu tarihinin derinliklerinden gelen alışkanlıkları ve günlük yaşam pratikleri içerisinde ürettiği değerleri, gelenekleri, görenekleri, örf ve âdetleri, tavır ve davranışları anlatır, ortaya koyar. Bu değerleri yaşatmaz, sahip çıkmaz ve önemsiz hale getirirseniz yaşadığınız ülkeye ihanet edersiniz. Gelecek nesillere kötü bir miras bırakır ve başkalarının oyuncağı olursunuz.

Kutadgu Bilig’ten yola çıkarak, daha 11. yüzyılda hizmeti devletin bir lütfu olarak değil, devletin yönetilenlere karşı insani ve ahlâki yükümlülüğü olarak görmek ve devletin bu ödevini yerine getirmesini kaçınılmaz saymak temel esastır. Devleti bir hizmet örgütü ya da aygıtı olarak değerlendiren, bireyi önemseyen bir yönetim ve hukuk anlayışı daima ön plândadır. Bu durum devletin ortak aklının ürünüdür. Türkiye hâlâ böyle bir devleti aramaktadır. Kısa sürede bulacağı da kuşkuludur.

Umudumuz, ülkemizin önümüzdeki dönemde yapılacak genel seçimlerde millî kültürümüzün öngördüğü, yukarda temel esaslarına kısmen değinilen çoğulcu devlet modeli ve yapısına bir an önce kavuşmasıdır.