Twitter
Visit Us
YOUTUBE
YOUTUBE
LINKEDIN
Share

İngiliz Savaş Kabinesi’nin Dışişleri Bakanı Arthur Balfour 2 Kasım 1917 günü bir mektup kaleme aldı. Bu mektubun Batı Asya’yı (Ortadoğu) kan gölüne çevireceğini, sanırım kendisi de bilmiyordu. Zarfın üstünde Siyonist hareketin lideri Lord Edmund de Rothschild ismi yazılıydı. Balfour, Filistin’de bir Yahudi devletinin kurulması için adım atılacağını müjdeliyordu. Üstelik o bölgede yaşayanlara hiçbir şey sorulmayacaktı. Daha Osmanlı düşmeden toprakları dağıtılıyordu.

Arap Dünyasına İhanet

Balfour’un bu girişimi İngiltere’de her düzeyde ciddi bir tartışma başlattı. Çok sayıda parlamenter, “bu girişimin savaştaki müttefik olan Araplara ihanet anlamına geleceğini” söyledi. Lord Sydenham açık sözlüydü: “Biz Yahudi toplumuna değil, Siyonist bir gruba taviz verdik. Doğu’ya acı tohumlar serptik. Ve hiç kimse bu acılar ve zulmün nerede son bulacağını bugünden kestiremez!” İngiliz Kabinesi’ndeki tek Yahudi olan Lord Montague’in ne düşündüğü merak ediliyordu. Beklentilerin aksine sağduyulu bir kişi olan Lord Montague, Balfour’un bu sorumsuz girişimine karşı çıktı. Başbakan David Lloyd-George, maalesef Siyonizm’in teslim aldığı bir siyasetçiydi. Yahudilere toprak verilmesi için herkesle kıran kırana bir kavgaya girmekten çekinmedi!

Balfour Deklarasyonu’nun 100’üncü yılındayız. İngiliz Başbakan Theresa May, Deklarasyon’nun 100’üncü yıldönümü münasebetiyle İsrail Başbakan’ı Netanyahu’yu Londra’ya davet edecek. Görkemli kutlama törenlerinin yapılması planlanıyor. Neyi mi kutlayacaklar…

Filistin’deki Hıristiyanlar Ne Diyor?

Filistin’deki 30 Hıristiyan kuruluş Dünya Kiliseler Konseyi’ne açık bir mektupla başvurdu. Mektubun özeti şöyle: “Bizler Filistin halkı olarak hukuk dışı Balfour Deklarasyonu ile başlayan 100 yıllık süreçte adaletsizlik ve zulme maruz kaldık. İsrail’in Batı Şeria, Doğu Kudüs ve Gazze’yi işgalinden sonra Irkçılık Duvarı (Apartheid Wall) içine sıkıştırıldık; tecrit edildik; mallarımıza el kondu.”

Filistin’de insani dramlar ve çevre felaketi utanç duyulacak bir boyuta ulaştı. Filistin halkı (Müslüman ve Hıristiyan) 70 yıldır ya son kerte sağlıksız mülteci kamplarında yaşıyor ya da kendi vatanında kaba bir işgalin dayanılmaz acılarına katlanıyor.

Miko Peled İsrail’li bir generalin oğlu, aynı zamanda eski bir asker! Bugün adalet için mücadele ediyor. Kendisini dinleyelim: “Oyunun adı: Filistin’i silmek, halkından kurtulmak ve ülkeyi Arapsızlaştırmak! İsrail geriye dönülmeyecek tarzda Batı Şeria’daki işgali 1993’te tamamladı ve şunu söyledi: ‘Tamam, şimdi müzakerelere başlayabiliriz.’ İçinden çıktığı İsrail ordusunu şöyle tasvir ediyor: ‘Dünyadaki en eğitimli, en donanımlı, en iyi beslenen terör örgütlerinden birisi!” Eski Askeri İstihbarat Başkanı Yehoshafat Harkabi uyarıyor: “İsrail rejiminin bu tür uygulamaları dünyadaki günahsız Yahudileri olumsuz etkileyebilir!”

Çekirdek Devlet

Jeopolitikte aynı kültür grubundan ülkeleri ve toplumları koruyan, kollayan, aralarındaki sorunlarda hakemlik yapan devletlere “Çekirdek Devlet” denir. Osmanlı yıkıldıktan sonra İslam dünyasında böyle bir ülke yok! Netanyahu bu nedenle, “Osmanlı geride kaldı!” diyor. Ama Osmanlı’nın Avrupa’dan kovulan Yahudilere nasıl kucak açtığını unutuyor…

Filistin’deki mezalimin nedeni Müslüman ülkelerin dağınıklığı ve ortak politika üretmedeki yetersizliğidir. Bugün İstanbul’da 57 üyesi olan İslam İşbirliği Teşkilatı’nın Dışişleri Bakanları toplanıyor. Kamuoyu önünde İsrail’i suçlayan ama kapalı kapılar ardında İsrail’in önünü ardına kadar açan birçok ikiyüzlü ülke, bakalım bu kez hangi limana yanaşacak? İnşallah, Filistin sorununda en tutarlı çizgiyi izleyen İran’ı suçlamazlar! Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa’ya yönelik tecavüzün en büyük sorumlusu Suudi Arabistan ve son dönemlerde onun dümen suyuna giren Mısır’dır! Trump’la kılıç dansı yapanlar, bu kılıcın İsrail adına Harem-i Şerif’e saplanacağını bilmek zorundadır! Suudi’den ümidim yok ama umarım Mısır ders almıştır…

Balfour Deklarasyonu tarafsız bir bakış açısı ile dünyanın her yerinde yeniden tartışmaya açılmalıdır.

[YAZARIN 02.08.2017 TARİHLİ AYDINLIK GAZETESİNDE YAYINLANAN YAZISIDIR.]