Twitter
Visit Us
YOUTUBE
YOUTUBE
LINKEDIN
Share

      Havasına, suyuna, taşına, toprağına kurban olduğumuz memlemeketimiz asimetrik bir terör saldırısı altında. Kendilerine canlı denilen ama ruhları, akılları çoktan ölmüş bombalar bir bir patlıyor aramızda. Masumları alıyor aramızdan, kutsal yaşam hakkından.

         O maşalar kimbilir nasıl ve ne şekilde devşirilmiş, beyinleri nasıl yıkanmış. Hangi yalanlarla ikna edilmiş, hangi ilaçlarla bağımlı ve tutsak kılınmış. Sakın kutsal değerlere inandırılmış demeyin. Kutsal olan masuma kıymaz. Bedenini, aklını, ruhunu satmaz, sattırmaz.

    Bazı devletler ve onların dönemsel sahipleri Dünya’ya sığmıyorlar. Ülkelerinin sahip olduğu kaynaklar, zenginlikler onlara yetmiyor, başkalarıyla paylaşmayı da istemiyorlar. Daha da zenginleşmek istiyorlar. Buna bir de teolojik kavram ve rol modelliği ekleyip kendini de inandırıyorlar. Bir de onlara inanmak isteyen taşeron halkaları bulurlarsa ya da üretirlerse kirli saadet zincirini tamamlıyorlar. Bu tür oluşumlardan etik değerler, ahlaki tutum ve davranışlar beklemek saflık olur. Mertçe çıkmazlar karşınıza, sizi size kırdırırlar, değelerinizin içini boşaltırlar. Düşmanlıkları bile kahpece olur. Değerlerinize kastederler, kurumlarınıza sızarlar, insanlarınızı bölerler, birbirine düşman ederler, sisteminizin çarklarına çomak sokmakla yetinmez patlayıcı koyarlar. Patlatırlar, patlatırlar. Doğayı patlatırlar, insanlığı patlatırlar..

        Değerli ve kutsal coğrafyamızda tam da böyle bir saldırı altındayız. A devletinden B devletine, B devletinden A devletine, bazen birinden bazen ikisinden, üçünden birden bize mesaj verilir. Ne hikmetse mesaj hep insanımızı hedefler. Ucuz mu bu kadar insanımız! Sağ kalanlar ve yönetimler mesajları alır. Hayat devam eder sonra. Ateş düştüğü yerde yakar ve kalır. Sonra kaldığımız yerden devam.

       Savaş gerçektir. Ancak Yüce Önderimizin zikrettiği gibi gerekmedikçe cinayettir. Ama yine de kuralları vardır, simetriklik gösterir. Terör ise kuralsızdır, asimetriktir. Mücadelesi de asimetrik olmak zorundadır. Terörü yaratanlarla, başınıza yıkanlarla, maşalarıyla mücadele ederken siz de farklı düşünmek, o kahpelerle kullanılan yöntem açısından empati yapmak zorundasınız. Canınıza, değerlerinize, bütünlüğünüze kastdenlerle anladıkları dilden konuşmanız gerekir. Canınızın can olduğunu, kıymetli olduğunu anlatmak zorundasınız. Düşman bilmeli ki dokunursam hatta teşebbüs etmeyi düşünürsem bile yanarım. Toprağınız kadar insanınızın da değerli olduğunu Dünya’ya anlatmalısınız. Hele o insan zaten toprağı için gözünü budaktan esirgemiyorsa. İşte o zaman vatan sağolsun ifadesi değerini bulur. O zaman helalleşmek hak olur. Yoksa vebal büyüktür.

       Belki bu yüzyılda, belki sonrasında insanlık mutlak surette öğrenecektir; masum insanların canı üzerinden mesaj gönderip almamayı. Mesajlar bilimle, diplomasiyle ya da başarılamıyorsa savaşla verilip alınır. Hedeflere bu yollarla ulaşılır. Terör bir aracı unsur olmamalıdır. Tarih göstermiştir ki üretilen her terrörist unsur eninde sonunda üreticisine bela olmuştur. Bu savaşın kazananı yoktur. İyi terrörist kötü terrörist olmaz.

     Gelinen son noktada Türkiye Cumhuriyeti devleti ve milletiyle sıradışı bir tehdit altındadır. Saldırı planlı ve programlıdır. Küresel merkezlerden kurgulanan ve içerdeki maşalarıyla sürdürülen bu acımasız tehdit toplumuzda korku, dehşet ve ümitsizlik oluşturmayı hedeflemektedir. Çaresizlik, endişe ve bir sonraki aşamada bencil duyarsızlıkların oluşması arzulanmaktadır. Son aşamada ise kendisine sunulan ilk ve sahte çözüme sarılmak isteyen bir sosyo-psikolojik yapı öngörülmüştür.

       Bu kaotik sistemin yönetilmesi iktidarın ve hatta muhalefetin kapasitesini aşmaktadır. Mevcut durum bir milli güvenlik meselesi olarak ele alınmalı, çözümünde tüm milli güç unsurları kullanılmalıdır. Saldırının bertaraf edilmesi için milli üst ve kurumsal aklın devreye girmesi gerekmektedir. Burada sivil toplum örgütlerine, özellikle ‘bilimsel’ nitelikli düşünce kuruluşlarına ve medyaya da fazlaca görev düşmektedir.  Şimdi birlik zamanıdır.

       Muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kandadır.

      

     Rafet ASLANTAŞ

ANKA Enstitüsü Başkanı