Twitter
Visit Us
YOUTUBE
YOUTUBE
LINKEDIN
Share

SAĞLIK, HASTALIK VE DEVLET 

Sağlıklı olmak ve hastalığa maruz kalmak insanlığın var oluşundan bu yana insanoğlunun gündeminde olduğu yargısının doğru olduğu kabul edilmektedir. Tarihin yansıması olduğumuza göre böyle bir şeyin gerçek olduğu kanaatine ulaşabiliriz. Elde ki verilerle değerlendirdiğimiz zaman insanoğlu çeşitli hastalıklarla boğuşmuştur. Günümüzde de durum farklı değildir.

Sağlık, ruhta ve bedende, iyilik ve olumluluk durumunun adıdır. Sağlık insan içindir. İncelememin konusu ve temeli insan sağlığı olduğu üzere diğer canlılardan bahsetmemekteyim. İnsan sağlığına karşı duran, iç ve dış bileşenlerin, doğadaki içeriklerle bütünleşmesinden ya da parçalanmasından kaynaklanan hastalıklar da insan yaşamına zarar veren; onun yapısına, küçük ya da büyük ölçekte kalıcı veya geçici olarak olumsuz ve kötü anlamda etki eden sağlığa karşıt bir durumdur. Sağlık durumu devam ettikçe hastalık faktörünün etkisi de o kadar azalır.

Sağlık ve hastalık, devletler özelindeki ve küresel anlamdaki kurumlar tarafından tanımlanmaktadır. Sağlık kurumlarına uğramayan yoktur ya da hastalıklarla karşılaşmayan yoktur. Bu tür irtibatlanmalar sonucu bazı şeyler merak konusu olmuştur. Örneğin; sağlık kuruluşları neden devletimize bağlıdır merakı. Aslında bu merakımız bizi aydınlatacak cevapların bolluğuyla karşılaşmamızı sağlayan bir nedendir. Söz konusu sorunun cevabı, kurumların devletimize bağlılığının yurttaşlarına armağan olduğu gerçeğine ulaşmamaktadır çünkü böyle hayati bir konunun sorumluluğunu almak gerçekten güçtür. Devletimizin böyle bir organizasyona sahip çıkarak sorumluluk üstlenmesi, devlet geleneğimizin karakteristik özelliğidir. Devletlerin çoğu bu ve benzer sorumlulukları almaktadır.

Devletimiz, hastalıkla mücadele ve sağlığın insan hayatında tam olarak nüfuz etmesi ve de kalıcı hale gelmesi adına eldeki imkanlarla ve bu imkanları geliştirmek çabasıyla sağlık kurumları aracılığıyla, halkın sağlık ve tedavi hizmeti almasını sağlamaktadır. Devletimiz, sağlık konusunu kendi varoluş teorisiyle birleştirerek halka hizmet sunar. Sağlığın devlet tarafından tekelleştirilmesi, geniş kitlelere daha verimli hizmet sunma fırsatı sağlamıştır.

Devletimiz anlayışı doğrultusunda, sağlığı meydana getirmek adına koordineli olarak mücadele etmektedir. Hayatın her alanında olabildiği gibi devletin sağlık işlevine yönelik bir takım şüpheci yaklaşımlar bireylerin zihinlerini meşgul etmektedir. Bunları değerlendirmek dahi devletin sağlık hizmetine haksızlıktır. Devletin de halktan gelen birer unsur olduğunu ve halkın yaşamını kendi yaşamı gibi görme potansiyelinin olduğunu ve bu doğrultuda sağlık için yapılan mücadelenin kendisini temsilen yapıldığını unutmamak gerekir.

Ülkemiz vatandaşları, devletimizin sağlık politikalarını ve faaliyetlerini eleştirebilir. Buna karşın sağlık faaliyetlerinin icrasını doğru değerlendirmekte fayda vardır. Sağlık hizmeti başarısı ya da başarısızlığı tartışılabilir. Bunun dışında hizmetin kalitesi de tartışma konusu olabilir. Ancak tartışılmayacak bir şey vardır; o da sağlık hizmetinin, insani değerlere yönelik olduğu ve insani değerleri temsil ettiği, aynı zamanda insan odaklı çalışma geleneğinin olduğudur.

Geneli itibariyle tıp özveriyle hayat bulmuş ve günümüze kadar süregelmiştir. Eğer herhangi bir devlet ya da devletler, tıp içeriğinde, felsefesinde ve uygulamasında olmayan unsurları hayata geçirmiş olsaydı; yaşamın içeriğinde yer alan bizler, bu noktada olmazdık. Bugünün koşullarında yer alabildiğimize göre tarihe yolculuk yapmadan, varlığımızı göz önüne alarak tarihin de bu çizgide ilerlediği anlaşılabilir. Meslek hataları, yanlışlar, beceriden kaynaklanan sorunlar, kişisel farklılıklar olmuş olsa da tıp bugünün sağlık inşasında önemli bir yer etmektedir. Geleceğine dair vizyonu da umut vaat etmektedir.

Sağlığın yapısını değerlendirirken kendimize ve çevremize yönelik, tıp içtenliğini sarsacak veya yok edecek davranışlardan kaçınmamız; insan, toplum ve halk sağlığı için hayati önem taşır. Halbuki ülkemizin sağlık kurumları ve çalışanları; bütünlüğümüze, yaşamsal değerlerimize, askeri ve politik yapımıza mukavemet eden çeşitli unsurlara dahi sağlık hizmeti verebilmektedir.

Sağlık çalışanları; bireydeki, toplumdaki ve halktaki sağlığı tesis etmek için vardır. Sağlık hizmeti adına çalışanlar kendilerine seçtikleri meslekleri, tüm koşulların getirdiği çerçevede ve insanın bulunduğu her alanda sağlık aktivitelerinin devamlılığı adına devlet bilinciyle sağlık kurumlarında yer alırlar. Kurumlarda görev alan sağlık çalışanlarının mesleklerini seçmelerindeki en önemli neden tıbba ve insana değer katma isteğidir. Bunun ispatı olarak özellikle ülkemizde birçok neden ve bulgu ortaya koyulabilir. Bu belirteçlerden en önemlisi, her kademedeki sağlık çalışanlarının, hâlâ belli bir düzeyde devam eden korona virüs salgınındaki özverisidir.

Sağlık çalışanlarından ne beklediğimiz de önemlidir. Anladığım kadarıyla tam şifa bunların başında gelmektedir. Tam şifanın gündeme gelmesi için tek faktör sağlık çalışanları değildir. Birçok faktör vardır. Bunların en önemlisi hastalığa maruz kalmış bedenin ve ruhun, müdahaleye ve tedaviye uyum göstermesidir. Buradan anlaşılması gereken, sağlık ve hastalık bileşenlerinin, hekimin müdahalesi doğrultusunda bedenin ve ruhun uygunluk ya da uygunsuzluk haliyle cevap vermesidir. Eğer özveri ve uyuma rağmen tam şifa gelişmiyorsa burada hastalığın kontrollü bir şekilde yaşanmasını zor da olsa kabul edilmesi yerinde olacaktır. Kontrollü tedavinin varlığı sağlık kurumlarının yaptığı keyfi bir durum değildir. Bu yüzden sağlığın ve hastalığın sorumluluğunu birlikte yüklenmek, tam şifa için umutları arttıracaktır.

Sağlık, hastalık, devlet kurumları ve sağlık çalışanlarına yönelik fikir ve vicdan yapısı bizi doğruya sürüklüyorsa bu herkes için bir kazanımdır. Aksi durumda sorunların çözülemeyecek hale gelmesi kaçınılmazdır. Devletimizin kurumlarının sağlığı inşa etme çalışmaları sürmektedir. Hür vicdan ve hür fikrin nasıl güvene dönüşeceği konusundaysa sağlık adına verilen özveriyi görmek, anlamak ve hissetmek durumunda bunun zor olmayacağı söylenebilir.