Twitter
Visit Us
YOUTUBE
YOUTUBE
LINKEDIN
Share

RUHA TEMEL BAKIŞ

Ruh tanımı; felsefe, din, psikoloji, psikiyatri gibi unsurlarda ele alınır, değerlendirilir, işlenir, sonuca varılmaya ve açıklanmaya çalışılır. Ancak kesin olan ya da olabilecek şey ruhun bedenle tecelli olduğu bilgisinin manevi olarak kabul görmesidir.

Ruhun tam olarak görülememesi, somutlaştırılamaması ve keşfedilememesi büyük bir belirsizliği de beraberinde getirmektedir. Esas olarak ruh konusundaki belirsizliğin her insanın merakı olduğu ve bütün insanlığın kafasını kurcaladığı ortadadır. Bunun sebebi ruhun tam olarak kavranamaması ve kesinleştirilememesidir. Aynı zamanda ruhun tanımı da sıkıntılı bir süreci getirir. Buna rağmen birçok ruh tanımı yapıldığı da bilinmektedir. Bunun için din, felsefe, mitoloji, psikoloji kendine göre tanımlar yapmış, birçok kesime hitap etmiş ve kabul görmüştür. Her tanımın hayatlarımızı teskin edici özelliği vardır ve bu tanımlardan yararlanılmıştır. Felsefe ruhu ele alırken serbestçe beyanda bulunabilmektedir. Din boyutu ise ruh açıklamasında çoğunlukla insanların inancını besler, teskin eder ve ruhu anlamlandıran açıklamalar sunar. Psikoloji, ruhu kabul eder ve sonrasında eldeki verilerle işlemeye çalışır. Psikiyatrinin ruha bakış açısı ise onu ispatlamak, bulmak, tanımlama yapabilmek adına bilimsel dayanak bulguları oluşturmaya yönelir ve bu doğrultuda kendini icra eder.

Bir diğer merak konusu da ruhun merkezidir ve bugünün nedensellik anlayışında çözüme ve netliğe pe de kavuşmuş gözükmemektedir. Bunun için şu ifadelere yer verilebilir: Kişi ruhu bulmadı, ruh da kişiyi bulmadı. Çünkü ruh ve bedenle donanan insan sürekli olmazsa da geneli itibariyle bedenini, ruhunu ve yaşamı garipseyerek, sorgulayarak soru işaretleri oluşturarak yaşamını sürdürür ve tamamlar. Ancak ruhu değerlendirmek mümkündür, bu da zamanın ve yaşam ahenginin uygunluğu doğrultusunda olmalıdır. Bilim sahalarının bazı olumlu ya da olumsuz nedenlerden ötürü başvurmaktan çekindiği bir konu olan din içerikleri de ruhu yaşamamızı kolaylaştırdığı görülebilir ya da görülmeyebilir. Ruhu deneyimlemek ve somutlamanın mümkün gözükmesi günümüzde küçük ölçekteki fikirler ve tasarımlarla insan gündemindedir. Daha ileride ne gibi keşifler olabileceği konusunda zamanın ne göstereceği konusunda tahminde bulunmak şimdilik yersizdir. İnsan ve doğa hayatının umut verici olduğu da gözden kaçırılmamalıdır. Ruhu hissetme durumunun ise herkes tarafından deneyimlenmesi bir bakıma mümkündür. Ancak bunu tam anlamıyla ve kabul gören bir şekilde aktarmak mümkün olmamıştır.

Kişinin ruhunun yaşamındaki yolculuğu hep aynıdır. Ruha bilgi ile tecrübe eklenir ve ruhla beraber etmen, etken ve işleyiş olarak yer alır bu etkiler ruhun parçası olur ancak ruh kişinin hayatında hep aynı öz şekilde yer eder. İnsan hayatının başlangıcında olduğu gibi yaşam işleyişinde ve yaşamın sonunda ruh tam anlamıyla aynıdır. Kişisel olarak katkı sağlayabileceğimi düşündüğüm ruh tanımım ise şu şekildedir; Ruh bireyde bulunan ancak her şeyi ve geneli kapsayan tümlükle ilintili, varlığı ve yokluğu bizimle bağlantılı olmayan beden, yaşam, doğa ve ölüm sürecinde bize eşlik eden ve bizimle ebedi olan deneyimdir.

Ruh, insanın kendisini ilgilendirdiği gibi bir arada yaşamı da ilgilendirir ve etkiler. Bu yüzden felsefe, din, psikoloji ve psikiyatri gibi unsurlardan yararlanmamız doğal ve normaldir. Kişilerin ruhsal yaşamındaki içerikleri ve davranışa dökülmesini inceleyen unsurlar için dip kalıpların bulunması önemlidir. Çoğu görüş bu noktada birleşir ve bu bulgu çoğu ruh bilimci tarafından bilinir ve kabul edilir. Bilinmeyen nokta ise ruh dip kalıplarının kökünün yani kalıpların ötesindeki, temelindeki veya bağlı olduğu ruhun tam anlamıyla keşfedilememesi ve bulunamayışıdır. Ancak hekimler ve psikoloji deneyimleriyle belli bir ölçekte gözlemlenebilmekte veriler elde edilebilmekte ve müdahale edilebilmektedir. Yine aynı ölçekte teşhisler koyulabilmekte ve şifa meydana gelebilmektedir.

Ruh insanın yaşam özdeşliğidir. Bazen kişiyi hayatla doğrusallığa götürür bazense farklı içeriklere taşır. Ruh insanın hayatta yer alma amacı ve aracıdır. Ruh tanımları ve ruh kavramı hakkında yapılan değerlendirmelerdeki bir yanılgının da fiziksel yapıyla ruhu taşıdığımız yorumu olduğunu düşünüyorum; aslında ruh kişiyi taşır ve aynı şekilde ruh kişiye yön verir. Bu çıkarımı şu şekilde yapabiliriz; herhangi bir yaş aralığında ölümle yüzleşen kişinin bedeni anlamsız hale gelir ve son olarak da toprakla bütünleşir. Burada ruhun neyle yüzleştiği yorumu ise dinen, mitolojik ve felsefi açılardan farklı olabilmesine karşın henüz bilimsel bir kesinliğe ulaşılamamıştır.

İnsan fizyolojisi ve biyolojinin kesin varlığı göze alındığında ruhun bu unsurlarla olan ilişkisini ele almak gerekmektedir. Fizyoloji, biyoloji ve ruh bileşiminde ruh sağlıklı, beden sağlıksız ise bu durum çözümlenebilir; ancak ruh sağlıksız, beden sağlıklı ise çözümlemek zordur; son olarak da hem ruh hem de beden sağlıksız ise mutlak çözüm temini düşük ihtimaldedir. Burada ruhun genel insan yaşamına yaptırımının daha etkin olduğu kanısındayım.

Ruhun temelinde yaşamın temeli mevcuttur. Yaşamın ve ruhun temelini bulmak isteyen kişinin bunların kendi içinde bulunduğunu unutmaması gerekmektedir. Ruhu ve yaşamı merak edenlerin kendi özüyle irtibata geçmesi lazımdır. Bunu yaparken kişinin derinlere inmesine, kendisini hırpalamasına ya da kendisine zarar verecek ölçeğe ulaşmasına gerek yoktur. Kişi sadece kendisini hissetmekle yetinmelidir. Bu adımları uygulayınca küçük de olsa bir veriye ulaşılabilmektedir.