Twitter
Visit Us
YOUTUBE
YOUTUBE
LINKEDIN
Share

KADININ VE ERKEĞİN DEĞER BÜTÜNLÜĞÜ

Yaşam alanlarında varlığını sürdüren kadının ve erkeğin eşitliği konusunda tarihi süreçlerde gerçekleştirilen çalışmalar kadının ve erkeğin bütünlüğünü dikkate almayarak toplum bağlamının temsili adına büyük bir hata işleyişi içerisine girilmesine neden olmuştur. Hayat işlevlerinde bulunmak için genel anlamda yer aldığımız toplumsal görevlerimizi yerine getirirken cinsiyet farkı gözetmeksizin kendisini devam ettirebilmeye ve çevresel fayda geliştirebilmeye yönelik çalışmalar sürdürmemiz doğrultusunda toplum içerisinde var olan cinsiyet yapılarına bakış açısını bir nebze de olsa değiştirecektir. Değişimin devamlılığı büyük ölçekte kendiliğinden gerçekleşecektir. Meydana gelmesi gereken cinsiyet eşitliğine dayalı olarak gelişen insan varlığı, kadının ve erkeğin birlikte oluşturduğu toplum varlığıyla ilişkilendirilerek hayat konusunda kadına ve erkeğe yönelik değerlendirmeler yapılmasının gayet doğal olduğu sonucuna ulaşmış bulunmaktayım. Günümüz yaşam döneminde bulunan dünya ulusları çerçevesinde hala kadınların varlığını sürdürebilme yetkinliği konusunda tartışmalar içerisine girilmekte olunmasıyla birlikte maalesef kesin ve kalıcı bir sonuca ulaşılamamış olması çarpıcı bir insanlık ayıbı olduğunu nitelendirmekteyim.

Kadın ve erkek, kendi varlıklarını sergileyerek toplum olma gerekliliklerini icra etmektedir. Kişiye ve genele ait hayatı devam ettirme amacıyla var edilen işleyişler içerisinde bulunan kadının ve erkeğin muazzam bir şekilde kendilerini gerçekleştirme ve varlık olma özelliklerini idame ettirebilme potansiyellerini belirli ölçekler dışında kendilerinde tamamıyla barındırdıkları gerçeğini genel anlamda tartışmaya gerek görmemekteyim. Bu konuda tarihi deneyimler ve tecrübeler beni doğrulamakta ve onaylamaktadır. Bununla birlikte zayıf zannedilen kadınların öncül olarak kişisel ve çevresel yaşamlarının devamlılığını sağlayabilecek öz yetilerinin bulunmakta olduğunu herkes yaşam alanlarında az ya da çok gözlemlemiş ve kendisine göre sonucu muhakeme etmiştir. Kadınlara ait yapısal özelliklerin hayatı tamamlama niteliği taşımakta olduğunu birçok bilim disiplini kabul etmektedir. Başta anne olabilme özellikleriyle birlikte birçok kutsal yaratılış yeteneklerinin kendilerinde bulunması doğrultusunda yaşama olumlu etki yaratabilecek toplumsal becerilere ve donanımlara sahip olduklarını insani açıdan anlamak doğru sonuçlar meydana getirecektir. Bu durum kadınların genel eşitlik kabiliyetleri yönünde varlıklarını sürdürebilme yetkinliklerinin olduğunu göstermektedir.

Kadınların birçok yaşam içeriğinde bulunabilme kabiliyetine sahip olduklarını değerlendirmek doğrultusunda herkesin insani bir sonuca ulaşması mümkün gözükmektedir. Kadının ve erkeğin bütün olmalarına dayalı olarak kendi yaşamlarını sürdürebilmelerine yetecek kadar donanımlarının bulunduğunu söylemekle insanlık açısından önemli bir gerçeği ifade etmiş oluruz. Bahsedilen kadına ve erkeğe özgü ayrıcalıklarından birçoğunun kaynağını burada belirtmiş bulunmaktayım. Bunları takiben eğer toplum işleyişinde kadın ve erkek bütünlüğünün donanımını sağlamakta güçlük çekiliyorsa kadının ve erkeğin, birliktelik halinde hayati önemi olan çalışmalarının tekrar tekrar keşfedilmesi doğru olacaktır.

Başta kadın olmak üzere insanlığa ait tüm cinsiyet sahibi insanların değerinin anlaşılması konusunda genel olarak saygı ve sevginin dikkate alınmasının gerekliliğiyle birlikte var olacak eşitliğin, geneli ve her kesimi ilgilendirdiği hiç kimse tarafından unutulmamalıdır. Bunun doğrultusunda bahsedilen eşitliğin gerçekleştirilmesi için öncelikle kadının ve erkeğin tanımına uygun bir kadın-erkek işleyişini hayatın her alanında meydana getirmek amaçlanmalı ve uygulanmalıdır. Hayatın asli varlığı olan kadını ve erkeği bütün olarak değerlendirmekle birlikte her cinsiyetin kapsamlı olarak yaşamda bulunma hakkı genel anlamda ihlal edilmemelidir. Varlık olarak hayatta kendisini ve toplumu temsil eden kadının ve erkeğin yaşamı tanımlamayabilme özelliğine sahip oldukları gözden kaçırılmamalıdır. Bu durumla birlikte yaşamın devamlılığını sürdürebilmek konusunda doğru yöntemler geliştirmek için öncelikle ergenlik esnasında veya sonrasında varlık alanlarında yer alacak kadın ve erkek tanımlamaları için çözümler üretmek doğru olacaktır.

Sosyal varlık anlamına dayalı olarak geliştirilmeye çalışılan cinsiyet eşitliğini meydana getirebilmek için bir diğer öncelik kadın ve erkek yapısına doğru tarifler sunulmasının doğrultusunda toplumsal inşanın gerçekleştirilmesidir. Bu süreçleri takiben gerçekleştirilen çalışmalarla elde edilen kadının ve erkeğin yaşamdaki eşitliğinin ve bütünlüğünün temin edilmesi kolaylaşacak ve korunacaktır. Hayatta bulunan kadının ve erkeğin bütün olabilmelerine yönelik var oluş bağlamında yapılacak çalışmaların geliştirilmesi ve ilerletilmesi, hayata ve kişilere kazanım sağlama anlamına gelmektedir. Kadının ve erkeğin hiçbir şekilde birbirlerine egemenlik kurmaya çalışmaması da genel olarak yaşamın doğasına uyumu kolaylaştıracaktır. Özellikle eşitlik konusunda kadınların savunmasız olduklarına yönelik yapılan yanılgılı yargıları da vicdani bağlamda reddetmeyi unutmamak gerekmektedir.

İnsanlık tarihinde uzun bir süredir yer almakta olan kadın ve erkek karmaşası, hayatı garipsemeye yol açmaktadır. Genel toplumsal faaliyetlerin, insan varlığının gelişimine dayalı olarak cinsiyet eşitliği temelinde devam ettirilmesi ve geliştirilmesi insani bir çabanın var olduğunu göstermektedir. Yaşam varlığı içerisinde topluma yön veren kadının ve erkeğin insan temelli olan bütün varoluş unsurlarının tamamında kendisini değerlendirmesinin gerekliliği insani açıdan bir haklılık ölçüsüdür. Toplum işleyişinin önceliğinde bulunmakta olan temel yaşlardaki cinsiyet mensuplarının da hayatı tanımlama ve anlama girişimlerine izin verilmesi eşit olma sürecinin doğallığıdır.

Cinsiyet eşitliğine ulaşabilmek için temel gereklilik sosyal zemin oluşturma çalışmalarının gündeme alınmasıdır. İnsan kaynaklı olarak genel toplum bütünlüğünü temsil etmeye aday olmaları dolayısıyla cinsiyet farklılıkları kendileri ve çevreleri tarafından doğru değerlendirilmelidir. Yaratılış temelindeki insan yaşamının genel faktörü olan kadının ve erkeğin varlığını değerlendirirken yetişkin olma yolcuğundaki yaş unsurlarına özel ilgi sunulmalıdır. Konu olan yetişkin adaylarının birbirlerinin kapsayıcı ve tamamlayıcı özellikte olduklarını idrak etmelerine yönelik çalışmalar gerçekleştirilmelidir. Bu süreci eğitim kurumları yoluyla temin etmek mümkündür. Kadının ve erkeğin arasında sadece yaratılış farkının bulunduğunu genel olarak öğretmenin ve yaşatmanın herkesi kapsayan doğru bir işleyiş olduğunu tekrar tekrar hatırlamakta fayda görmekteyim.