…
KERKÜK ÜZERİNE OYUNLAR
Dışişleri Bakanı Hakan FİDAN, 22-24 Ağustos tarihleri arasında Irak’ı ziyaret etti. Fidan, bu ziyaretler kapsamında Bağdat ve Erbil’in mevcut yönetimleriyle görüştü. Irak Merkezi Yönetimi ile görüşmelerde; ikili münasebetlerin yanı sıra terör örgütü PKK, Mart 2023’ten beri Irak petrolünün Türkiye üzerinden uluslararası pazarlara satışı konusunda Bağdat-Erbil hükümetleri arasında yaşanan anlaşmazlık sonucu durdurulan sevkiyatın yeniden başlaması konuları önemli başlıklar arasındaydı. Fidan’ın ziyaretinin hemen ardından Kerkük’te olaylar başladı. Kerkük Ortak Operasyonlar Komutanlığı ana karargâh binasının Irak Başbakanı Muhammed Şiya ES-SUDANİ’nin talimatıyla boşaltılarak Kürdistan Demokrat Partisi’ne (KDP) devredilme hazırlıkları şehirde şiddet olaylarına ve protestolara neden oldu. 02 Eylül Akşamı bir tarafta Kürtler, diğer tarafta Türkmen ve Arapların düzenlediği protestoların ölüm ve yaralanmalarla sonuçlandığı kanlı gecenin ardından petrol zengini Irak Merkezi Yönetimi’nin sokağa çıkma yasağı kararı geldi ve sükûnet yeniden sağlandı.
Irak Merkez Yönetimi, Barzani ile ittifak kurarken Kerkük sözünü vermiş ama uygulamayı yakın zamana kadar başlatmamıştı. Olaylar bir kez daha durulsa da Barzani cephesinin gözü uzun zamandır Kerkük’te ve yeni bir fırsat bekleyecek. Üstelik Barzani’nin en iyi dostu Türkiye. Türkiye ise Suriye’de olduğu gibi Irak’ta da son 20 yıldır Türkmenlerin asimile olmasına, zorla göç ettirilmesine göz yumarken, Irak Türkmen Cephesi’nde yaptığı tercihlerle bölünmelere yol açtı. Gelinen aşamada Suriye’deki Türkmen kimliği silinmek üzere, Irak’taki Türkmenlerin ise acil sorunları var. Son haftalarda Kerkük’te yaşanan şiddet olayları ve siyasi gelişmeler ise gene alarm veriyor. Fidan’ın son ziyaretinde Türkmenlerle de görüşmesi ve Türkmenlere olan desteğin açıklamasının, Irak ve Türkmenler konusunda radikal politika değişikliklerinin habercisi olduğunu sanmıyoruz. Irak’taki durum ve Türkmenler konusunu uzun zamandır takip ediyoruz ve kısa bir geçmiş özeti ile birlikte gelinen aşamayı anlatmak, Türkiye’nin yapması gerekenlere bir kez daha değinmek istiyoruz.
Federal Irak’ta Türkmenlerin adı yok…
Irak’ın kuzeyinde Kürtlerin devlet kurma istekleri Türkmenlere olan saldırıları arttırmış ve birçok katliam gerçekleşmiştir: Tuzhurmatu (2003), Telafer I (2004), Telafer II (2005), Musul (2005), Yengice (2006), Karatepe (2006), Kerkük Terör (2006) katliamları bunlara örnektir ve maalesef bu katliamlar hâlâ devam etmektedir. 3 milyon nüfusa sahip Türkmenlerin, geçmişlerini silmek için Tapu ve Nüfus Daireleri tahrip edilmiştir. Türkmen Cephesi’nin binalarına saldırılar devam etmektedir. Tüm bunlara rağmen Türkmenler, haklarını savunmaya çalışmaktadır. Gelmiş geçmiş tüm yönetimler tarafından her türlü hakları gasp edilen ve bugün de varlıkları tehdit olarak görülen Türkmenler, yıldırma ve yok etme politikalarının hedefi olmuşlardır. Türkmenler; Kerkük, Erbil, Telafer gibi kentlerde bile çoğunluk oldukları halde azınlık durumuna düşürülme tehlikesiyle karşı karşıyadırlar.
2003 yılında başlayan ABD harekâtı ile birlikte Kürt milisleri olan Peşmerge Kerkük’e girdi. 2005 Anayasası ile Barzani’nin KDP yönetimi ile Talabani’nin KYP’si Irak’ın kuzeyinde kendi yönetim bölgelerini paylaştılar. Kendi orduları belirlenen sınırların dışına çıkamazdı. Ancak, kendi bölgeleri dışında da pek çok şehirde gözleri vardı ve bunlar İhtilaflı bölgeler diye anılmaya başlandı. Bunların içinde yüzyıllardır Erbil gibi Türk şehri olan Kerkük ve Musul da var. Irak Anayasası’nda (140. Madde) tartışmalı bölge olarak söz edilen tek yer Kerkük’tür. Ancak Kürtler; Tuzhurmatu, Hanekin, Mendeli, Başhika, Akra ve Sincar’ı da tartışmalı bölgelere dâhil etmişlerdir.
2005 yılında Amerikan askerlerinin yaptığı Irak Anayasası ile Parlamentodaki 329 sandalye ve önemli konumlar (başkanlık, başbakanlık ve hükümet sözcülüğü) mezhepsel olarak dağıtılmış durumdadır. Kürtlere başkanlık, Şiilere başbakanlık ve Sünnilere hükümet sözcülüğü verilmiştir. Anayasa’nın 140. Maddesi ile Kerkük ve diğer ihtilaflı bölgelerde referandum öngörülmüştü. O günden beri Kürtlerin kendi sınırlarının ötesinden hak iddiaları sürüyor. Anayasa’ya göre, 2007 yılına kadar normalleşme sağlanacaktı. Yani sonradan gelenler gidecek, şehirden kaçmak zorunda kalanlar geri gelecekti. Ama Kürtler bunu yapmadılar ve gelmek isteyenleri engellediler. 2007 yılında Referandum yapılamadığına göre, bu madde kadük oldu ama Merkezi Yönetime yapılan baskılar ile Irak Federal Mahkemesi hala geçerli olduğu kararı verdi.
Irak Anayasası ile sadece Kürtlere özerk yönetim bölgeleri oluşturulmadı aynı zamanda Irak Merkezi Yönetimi içinde Cumhurbaşkanlığı, Savunma Bakanlığı gibi önemli devlet kadroları verildi. Irak’ın kuzeyinde kurulan Kürt yönetim bölgesinin kendi parlamentosu ve başbakanı var. Irak nüfusunun %12.5’unu temsil etmelerine rağmen, egemenliğinin %50’sine sahip oldular, Meclis’te çok sayıda milletvekilliği alabildiler. Aynı nüfus oranına sahip Türkmenler ise uzun yıllar tek bir milletvekilliği dahi çıkaramadılar ve yönetimden uzak tutuldular. Bunun en önemli nedeni, 2003 yılında ABD, Irak’ın kontrolünü ele geçirdikten sonra kuzeyde Barzani ile birlikte Telafer, Tuzluhartum gibi Türk şehirlerine saldırması ve onları güneye sürmesi oldu. Kerkük’e giren Barzani peşmergeleri, Türkmenleri şehirden kaçmaya zorlarken, diğer yerlerden petrol zengini şehre büyük Kürt göçü başlatıldı.
Kürtler kadar nüfusu olan Irak Türkmenlerin ise ne diğer azınlıklar gibi parlamentoda sandalye hakları var ne de Irak yönetiminde bir konuma sahipler. Irak nüfusu, 2018 yılında 39 milyon kişidir. Türkçe konuşan (Türkmen) sayısı; resmi olarak 1.5-1.8 milyon kişidir. Bunlara resmi olmayan 750 bin -1 milyon kişi ilave edilmelidir. Türkmen bölgeleri dışında yaşayan ve Türkçe konuşmayı yararına görmeyen 500 bin kişi daha ilave edilmelidir. Irak’ta Türkmenler yok sayılmaya çalışılmaktadır.
Barzani’nin oyunları; hedefteki Kerkük…
Kürtlerin, özellikle Kerkük konusunda attığı adımlar Sünni Araplarla ilişkilerinin gerginleşmesine yol açmıştır. 9 Mayıs 2006’da, Barzani’nin Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) ile Talabani’nin Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin (KYP) Süleymaniye ve Erbil’deki iki yerel yönetimi birleştirerek, Birleşik Kürt Hükümetini ilan etmesi, Kerkük’te gittikçe güçlenmeleri ve federasyon sisteminin uygulanmasında taviz vermemeleri Sünnilerin sert tepkisine yol açmıştır. Sünniler ve bazı Şii gruplar, Kürt yerel hükümetlerinin birleşmesini bağımsız devletlerinin ilan edilmesinin nihai adımlarından biri olarak algılanmaktadır.
Sorunun temelinde Türkmen bölgelerinde petrol olması yatmaktadır. ABD destekli Barzani yönetimi; Türkmen nüfusu güneye kaçırtarak, petrol bölgeleri başta olmak üzere Irak’ın kuzeyinde referandum ile Kürt devletinin yaşaması için gelir kaynağı yaratmak, diğer bir ifade ile bizim topraklarımız olan Kerkük ve Musul’a el koymak istemektedir.
Barzani’nin liderliğindeki Irak’ın kuzeyindeki Kürt Yönetim Bölgesi’nden her seçimlerde 50-60 kadar temsilci Irak Parlamentosu’na giriyor. Bu sayı hükümet kurmak için zorlanan başbakan için önemli bir hale geliyor ve Barzani için pazarlık ortamı doğuyor. Şimdi de olan bu. Barzani, Kerkük’e güçlerini göndermek için başbakan ile yeni bir oyun peşinde. Bu oyuna göre, Barzani’nin iki tugayı Irak Ordusuna entegre olarak birlikte Kerkük’e girecekler. Yani sürüye kurt karışacak ve örtülü olarak Peşmerge, Kerkük’te eski günlerine dönmeye çalışacak.
Kerkük, tek başına 8,7 milyar varillik petrol rezerviyle çok önemli bir şehir. Mesut BARZANİ’nin babası molla Mustafa BARZANİ petrolden dolayı Kerkük’ü Kürt bölgesi ilan edip Kürtlere, Kerkük’ü ele geçirilmesi gereken hedef olarak göstermişti[1]. Kürtlerin hedefi petrol zengini Kerkük’ü hile ve düzenbazlıkla ele geçirmek ardından da hayal ettikleri sözde bağımsız bir Kürt devletini kurmaktır.
2017 yılında ise referandum ile birlikte Kerkük’ün işgalini anayasal oldu-bittiye getirmeye, Vali atamaya kalkınca Merkezi Hükümet Ordusu, Kerkük’e girdi ve Barzani kuvvetlerini şehirden kuzeye kendi bölgelerine püskürttü. Bu dönemden itibaren şehirde büyük sükûnet yaşanırken, Barzani Kerkük’ü işgal niyetinden vazgeçmedi ve şehrin başka güçlerin işgali altında olduğunu iddia etti. Uzun zamandır fırsat bekleyen Barzani, 2 yıl önce Irak seçimleri sonrası hükümet kurulamayınca koalisyon ortaklığı için Kerkük’e dönme sözü aldı. Ancak, bu söz yakın zamana kadar olabilecek tepkiler için uygulanmadı ya da uygun bir zaman beklendi. Zamanlama olarak, Türk Dışişleri Bakanı’nın geçen hafta Irak Merkezi Yönetimi ve Barzani ziyaretlerinin hemen sonrasının seçildiğini söyleyebiliriz. Bir iddiaya göre, Irak Merkezi Yönetimi bu görüşmeden özellikle Türkiye’nin PKK konusundaki isteklerinden memnun kalmadı ve Kerkük ile cevap vermek istedi. Ama belki de daha başka bir oyun var.
Barzani ne istiyor? Tabii ki Kerkük’ün tamamını kontrol altına alıp, Kürt ağırlıklı bir yönetim kurup, petrolü ele geçirip, kendi devletçiğini çekim merkezi haline getirmek. 2014-2017 arasında bu hakimiyeti sağladığında Kerkük içinde 33 karargâhı vardır. Ama asıl ana karargâh, Erbil’e giden yolun Kerkük’e yakın kısmındaydı. Barzani’nin burada polis, istihbarat ve diğer eşkıyaları bir güvenlik merkezi oluşturmuş, işkence ve sorgulamalar yapıyorlardı. İşte Barzani’nin bu sembol haline gelmiş karargâha dönmesi, diğer etnik grupların tepkisine yol açtı. Şimdi Talabani’nin KYP’sinin kontrolünde olan bu karargâhın hakimiyeti için, Barzani’nin KDP’si çekişiyor. Barzani, Kerkük’ten çıkarken siyasi parti unsurlarını da götürmüştü. Şimdi onlar ile birlikte silahlı gücü peşmergeyi de şehre sokmak istiyor. Barzani’nin militanları ya da askeri güçleri kendi bölgesi sınırları dışına çıkamaz yani Erbil ve Dohuk’ta olabilir. Peşmergenin Kerkük’e gelmesi anayasal düzene aykırı. Ana karargâh ise 2017’den sonra Ortak Operasyon Merkezi oldu yani burada Irak Merkezi Yönetimi kontrolü var.
Gelelim olaylara… Irak Merkezi Yönetimi’nin uygulama için Barzani’ye işaret vermesi ile birlikte Barzani’nin sivil görünümlü adamları şiddet olaylarına başladı. Barzani’nin Ana karargâhı hedef alan şiddet olaylarına Kerküklü İran yanlısı Araplar ve Talabani güçleri tepki verdiler. Sudani hükümetinin kurulmasına ilişkin mutabakat şartlarının uygulanması çerçevesinde, Kerkük’te Irak ordusuna ait Ortak Operasyonlar Komutanlığı binasının, Mesud BARZANİ başkanlığındaki Kürdistan Demokrat Partisi’ne (KDP) verilmesini protesto eden Arap ve Türkmen göstericiler Kerkük-Erbil otoyolunu trafiğe kapattı.
Türkmenler, İran yanlıları ve Barzani destekçileri arasındaki bu çatışmanın parçası olmak istemediler. Şiddet olaylarının amacı, hem tansiyonu yükseltmek hem de 18 Aralık 2023’de yapılacak yerel seçimlerde kendi tabanını güçlendirirken, diğerlerini kaçırmak. KYP ve KDP arasındaki şiddet olayları 5 gün sürdükten sonra sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Ve nihayet Bağdat, uygulamayı ertelediğini açıkladı. Yani ana karargâh şimdilik teslim edilmeyecek. Şehir şimdi sakin.
Türkmenlerin endişesi şu; eğer bir kere peşmerge gelmeye başlarsa gerisi gelir ve bir daha çıkmazlar. Siyasi unsurlarının yani partilerinin gelmesine itirazları yok ama ana karargâh onlara açılmasın ve peşmerge gelmesin beklentisi öne çıkıyor.
Bağdat yönetimi çelişki içinde; bir yandan hükümet ortağı Barzani’yi memnun etmek istiyor, diğer yandan karşısında İran var. Irak Merkezi Yönetimi içinde Şii olduğu halde İran etkisini istemeyenler var. İran’ın Irak içindeki dostu Talabani’nin KYP’si. İran, Barzani bölgesindeki Süleymaniye-Erbil-Dohuk gibi şehirleri kontrol ederek, buradan Suriye ve Lübnan’a yani Hizbullah’a rahatça ulaşmak, bir Şii Ekseni kurmak istiyor.
Şii ve Kürt güçler arasında, Kerkük ve Irak Kürdistan Bölgesi (IKB) bölgesinin federal bütçedeki payı konusunda artan anlaşmazlık, Başbakan Muhammed Şiya ES-SUDANİ hükümetinin kurulmasına yönelik anlaşmaların çöktüğünün habercisi niteliğinde.
Türkmenler ne istiyor?
Günümüzde 3.5 milyon nüfusu ile Türkmenler Irak’taki üç önemli etnik unsurdan biridir. Irak’ın her bölgesine yayılmış olan Türkmenler en çok Irak’ın kuzeyinde Kerkük, Erbil, Selahaddin, Musul ve Telafer’de yoğun olarak yaşamaktadır[2]. 2003 yılı sonrası yaşanan olaylar nedeni ile Harita 3’de görülen Türkmen bölgesi kaybolmuş, geride bölük pörçük Türkmen toplulukları kalmıştır.
Harita : Irak Demografisi Türkmenler (2001 ve 2023)
Not: Soldaki haritada 2001 yılında Irak’ın kuzeyindeki Mavi Bölge Türkmen bölgesi iken, sağdaki haritada ise bugün sadece Kırmızı bölgelerde Türkmen nüfus yoğunluğu kalmıştır.
Türkmenlerin en büyük dayanağı ve moral kaynağı olarak gördükleri Türkiye, bugün için pasif bir politika izlemekte ve teferruat siyaseti içinde bocalamakta, kendisinden beklenenleri yerine getirmemektedir. Bütün bu olumsuz gelişmelerden de anlaşıldığı gibi, Türkmenler hem Bağdat hem de Irak’ın kuzeyindeki yönetim tarafından sergilenen düşmanca politikalar yüzünden, büyük bir yalnızlığa ve siyasi bir kıskaca alınmıştır. Böylece Türk dünyasının en acıklı topluluğu durumuna düşen ve uzun süredir makûs talihini yenemeyen Irak Türkmenlerinin, yakın bir gelecekte de rahat nefes alabilmeleri zor gözükmektedir. Anavatana olan bitmez tükenmez hasretleriyle Türkiye’den ümit ve yardım beklemektedirler.
Irak ve Suriye’deki Türkmen kardeşlerimizin benzer sorunları var. Bu ülkelerdeki Türkmen bölgeleri korumasız bırakıldığı için ABD destekli Kürt saldırıları karşısında bölgelerini kaybettiler. Yani nüfusları en az Kürtler kadar olmasına rağmen homojen Türk bölgesi kalmayınca milletvekili çıkaramaz hale geldiler.
Son 20 yılda Irak ve Suriye’deki Türkmenlerin durumu eskisinden çok daha kötüye gitti. Ankara, Irak Türkmen Cephesi Başkanlığında zoraki bir değişiklik yaptı, ITC’ye büyük bir darbe vuruldu. ITC’ye büyük emekleri geçmiş olan Erşat SALİHİ görevden alınarak yerine İhvan kökenli Hasan TURAN atandı. Böylece ITC’nin parçalanma dönemi başladı ve kontrolden çıktı. ITC şu anda paramparça oldu ve toplanma olasılığı da yok. Gruplar birbirine düşman hale getirildiler. Şii Türkmenler cepheden uzaklaştırıldı.
2003 yılında ABD işgali başladığında 750 bin olan Kerkük’ün nüfusu bugün 2 milyon ve yarısı Kürt. 2014 yılına gelindiğinde Kerkük’te hem Merkezi Irak hükümeti askeri hem de Peşmerge vardı. Ancak, DEAŞ’ın Kerkük’e girmesi ile birlikte Merkezi Irak hükümeti askerleri şehirden tamamen çekilirken, Barzani’nin militanları sözde DEAŞ ile mücadele için Kerkük’ün kontrolünü ele geçirdi.
Türkmen şehri Kerkük için Türkmenlerden çok Araplar, Kürtlerle çekişiyor. Nitekim Merkezi Yönetim son yıllarda şehre Arapları doldurdu. Türkmen nüfusu zorla göçlerle azınlık durumuna düşürüldü. Dışarıdan gelen Kürt nüfusa Barzani, 2003-2017 yılları arasında arazi dağıttı, diğer gruplara ait tapuları yaktı. Kerkük’te bugün 500-600 bin kadar Türkmen olduğu sanılıyor ama bunların bir kısmı sandığa gitmiyor.
Şu anda Türkmenler Kerkük’te ne istiyor?
Türkmenler, Kerkük’ten çıkmayan ve sonradan gelenlerin seçim kütüğünde yer almamasını yani oy kullanmamasını öneriyor. Türkmenlere göre şehirdeki üç ana etnik grubu yöneten bir Ortak Yönetim kurulmalı ve bu yönetim hiçbir etnik grubun hakimiyetinde olmamalı.
Görüştüğümüz ITC temsilcilerinin Türkiye’den istekleri şu şekilde;
– Türkmenleri korunmalı, can güvenliklerini garanti altına alınmalı.
– Türkmenlerin hakları için kararlı bir duruş sergilemeli.
– Türkmenleri bizden ve bizden olmayan diye ayırılmamalı.
– Kerkük’ün başka grupların eline geçmesini önlemeli.
Irak’ın yönetimsel yapısı, 18 vilayete ve bir bölgeye (Kürdistan Bölgesel Hükümeti) ayrılmıştır. Irak’ta yerel yönetimler önemli ve güçlü. Her yerel yönetimin bir Valisi ve Meclis’i var.
Kerkük Meclis’inde 15 etnik üye ve 1 de Hıristiyan kotası ile birlikte toplam 16 üye var. Meclis kendi içinden veya dışarıdan bir Vali seçebilir. Ama Meclis Başkanı olarak, meclis üyelerinden biri seçilmektedir. Bu meclis, yönetim içindeki tüm asker, sivil, polis vs. devlet kadrolarının atanmasında söz sahibi.
Bugünkü nüfus oranlarına göre Türkmenler ancak 2-4, Kürtler ise 6-7 Meclis üyeliği kazanabilir. Türkmenler ancak Araplar ile bir denge sağlayabilir. Hıristiyan üye ise Kürtlere yakın.
Türkmenlerin önerisi Meclis dağılımın %32 Türkmen, %32 Arap, %32 Kürt ve %4 Hıristiyan oranına sabitlenmesi ve kadroların dağıtılmasında da bu oranlara uyulması.
Diğer yandan Vali ve Meclis Başkanlığı’nın dönüşümlü olması, yardımcılıklarının farklı etnik gruplara verilmesi ancak Kürtler bu öneriye yanaşmıyor.
Öte yandan silahlı gücü olmayan Türkmenler korumasız. Bu nedenle, şehirde bir Kerkük Koruma Gücü oluşturulması ve bunun %32’sinin Türkmenlerden oluşturulmasını istiyorlar.
Türkiye ne yapmalı?
Makalenin devamı için,
https://www.academia.edu/106354285/Kerkük_Üzerine_Oyunlar
[1] Hakkı Öznur: Cahşların Savaşı Kuzey Irak Kürt Hareketi ve Musul Kerkük Meselesi, Altınküre Yayınevi, Ankara, 2003, s.121.
[2] Mazin Hasan, Irak’ın Gizlenen Gerçeği: Türkmenler, Irak Krizi, ASAM Yayınları, (Ankara, 2003), s.47-49.
- YENİ TEKNOLOJİLER VE SAVUNMA SANAYİİ - 25 Eylül 2024
- ORTADOĞU’DA BÖLGESEL SAVAŞ “İRAN SENARYOSU” - 8 Eylül 2024
- ABD SİLAHLI KUVVETLERİ’NİN MODERNİZASYONU VE DÖNÜŞÜMÜ - 19 Ağustos 2024
- ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI’NA DOĞRU HİNT-PASİFİK GELİŞMELERİ - 31 Temmuz 2024
- UKRAYNA VE GAZZE SAVAŞLARI SAVUNMA ANLAYIŞLARINDA RADİKAL DEĞİŞİMLERİN HABERCİSİ - 26 Temmuz 2024
- ABD’NİN KÜRT PROJESİ - 16 Temmuz 2024
- ABD & TÜRKİYE İLİŞKİLERİNİ DOĞRU OKUMAK - 21 Mayıs 2024
- İNGİLİZ İSTİHBARATI, TEŞKİLAT-I MAHSUSA VE MUSTAFA KEMAL - 1 Mart 2024
- RUS İSTİHBARATI ÖLDÜRMEYE DEVAM EDİYOR - 25 Şubat 2024
- TÜRKİYE-IRAK İLİŞKİLERİNDE ARAYIŞLAR - 20 Şubat 2024