Twitter
Visit Us
YOUTUBE
YOUTUBE
LINKEDIN
Share

29 Nisan 2018 Pazar günü sabah 0730’da Cumhuriyet Donanması, yakın tarihinin en önemli liderlerinden Emekli Oramiral Özden Örnek’i kaybetti. Eğer Devlete, Millete ve Bahriyeye deniz gücü alanında somut katkı sağlamış olmak bir ölçüt ise, Türkiye bir rekortmenini kaybetti.

Örnek bir Komutan ve Lider. Onun adını ilk kez 1979 yılında deniz teğmen olarak donanmaya katıldığımda duymuştum. TCG Adatepe muhribinin komutanı olmuştu. Poyraz Rıhtımında efsanevi bir ismi vardı. Liderliği, denizciliği, kapsamlı arkeoloji, tarih, strateji, felsefe bilgisi ve her konuya analitik yaklaşım sağlayan bilimsel derinliği ona çok haklı bir şöhret kazandırmıştı. Bulunduğu bütün okulları ve kursları birinci bitirmek gibi bir alışkanlığı vardı. Son derece pragmatik, çözüm odaklı ve süratliydi. TCG Adatepe muhribinin Amerikan ambargosu sonrası gayri faal olan denizaltı savunma roket sisteminin (ASROC) arızasını gemi personelini çok iyi yönlendirip, milli malzemeler ve yaratıcı tedbirler ile gidermiş olması sadece ona değil tüm gemisine büyük onur getirmişti. Bu başarı haftalarca konuşulmuştu.

O, bahriyenin 1960 yılından sonra saflarına kattığı Altın Çocuk idi. Soyadı gibi herkesin örnek aldığı bir denizciydi. 1979’ların Türkiye’si ve bahriyesinde Deniz Kurmay Yarbay Özden Örnek, her genç subayın, her idealistin, her Atatürkçü’nün, emrinde çalışmak istediği bir komutan ve liderdi.

1985 yılında genç bir üsteğmen olarak Ankara’da Deniz Kuvvetleri karargâhında görevlendirildiğimde bahriyenin yurtdışındaki tüm kurslarından sorumluydum. Göreve katıldığım ilk gün, dairedeki en yaşlı memure oturduğum masayı göstererek “Siz burada 16 yıl önce kimin oturduğunu biliyor musunuz?” demişti. Heyecanla kim olduğunu sorduğumda “Özden Örnek” demişti. Meslek hayatımda en büyük heyecanı yaşadığım anlardan birisiydi o an. İşime bambaşka ve büyük bir heyecanla sarılmıştım. Daha sonraki meslek yaşantımda onunla yakın mesai içinde bulunduğumuz pek çok görevde bulundum. Donanma Komutanı iken III. Muhrip Filotillası komodoruydum. Deniz Kuvvetleri Komutanı iken emrinde ayrı ayrı Strateji Daire Başkanı ve Plan Prensipler Başkanı olarak hizmet etme onur ve ayrıcalığına sahip oldum.

İnsanlar olduklarıyla değil, yaptıkları ile hatırlanır. Bu kural, donanma camiasında da geçerlidir. Genelde katma değeriniz kadar hatırlanırsınız. Bu değer bazen çok yüksektir. Bazen hiçtir. Özden Örnek adı, Cumhuriyet Donanmasına başta en büyük evladı ve eseri MİLGEM adıyla kazınmıştır. Özden Örnek, Cumhuriyet Donanmasını 21’inci Yüzyıla hazırlayan liderdir. Bugünün modern bahriyesinde neyi kazısanız; hangi yeni gemiye ya da uçağa gitseniz; hangi temel doktrin veya stratejinin temeline inseniz karşınıza Özden Örnek çıkar.

Ölümsüz Eserlerin Sahibi. MİLGEM projesi onun Kuvvet Komutanlığı zamanında başlamadı; Ancak durma noktasına ve hatta iptal aşamasına gelen bu projeyi 2003-2005 yılları arasındaki kuvvet komutanlığı döneminde bambaşka bir ruhla dirilterek sonuçlandıran Özden Örnek oldu. Deniz Kuvvetleri Araştırma Merkez Komutanlığı (ARMERKOM) kurulması onun ileri görüşü sayesinde hızlandı. Cumhuriyet Donanmasının dışa bağımlılığını sadece savaş gemi dizayn ve inşası ile değil milli suüstü ve sualtı silahları, atış kontrol sistemleri, başta GENESİS olmak üzere savaş yönetim sistemlerinin üretilmesi ile azaltmayı bir hayalden ve süslü kelimeler dizininden somut gerçekliğe dönüştürebilen odur. İki yıllık kuvvet komutanlığı döneminde 50’nin üstünde gemi ve ana sistemin milli yetenek ve olanaklarla envantere katılma süreci projelerinin hepsinin atında onun imzası vardır. 17 yıllık amirallik döneminde sadece deniz gücümüzün donanım ve kuvvet yapısına yönelik girişim ve projeleri ile öne çıkmadı. Strateji, taktik, konsept, doktrin ve hepsinden önemlisi deniz kültürü alanlarında da büyük katma değerler sağladı. Deniz Kuvvetleri Harbe Hazırlık Ölçüm Sistemi adıyla bilinen analitik metodolojiyi donanmaya kazandıran odur. Kuvvet Komutanlığı döneminde Ege ve Karadeniz’de muhatap sahildar kuvvet komutanları ile yarattığı karşılıklı güven ortamında her iki deniz alanında barış ve istikrara büyük ivme kazandıran kuvvet komutanı odur. Soğuk savaş ve sonrası dönemde Yunan Deniz Kuvvetleri karargâhına resmi ziyarette bulunan ilk kuvvet komutanı odur. Karadeniz’de NATO’nun Etkin Çaba Harekâtının genişlemesini Karadeniz Uyumu Harekâtı ve daha yüksek profilli BLACKSEAFOR (Karadeniz Deniz İşbirliği Görev Grubu) üzerinden önleyen odur. Akdeniz’de Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin arsız deniz siyasetini “Akdeniz Kalkanı” harekâtını gündeme getirerek dizginleyen odur. Deniz Kuvvetleri öncülüğünde denizciliğin tanıtılması sevdirilmesi ve yaygınlaştırılması (DTSY) girişimini başlatan odur. Akdeniz çanağında tarihte yapılan en büyük uluslararası denizcilik festivalinin (Marmaris Uluslararası Denizcilik Festivali) sahibi odur. Donanmada bahriyeli personelin çocukları ve çevre okulların öğrencileri için kitlesel “deniz izciliğini” geliştiren odur. Sadece deniz kuvvetlerinde değil tüm denizcilik camiasında “deniz ve denizcilik tarihi” bilincini geliştiren odur. Onun kuvvet komutanlığı döneminde yeni deniz müzeleri projeleri başlatılmış, tarihimizde peşi sıra denizcilik tarihi sempozyumları düzenlenmiş ve Donanmada yeni bir “deniz tarih arşivi” kurulmuştur. Bu faaliyetlerinin pek çoğu sırasında onunla mesai yapmış olmaktan her zaman büyük onur ve mutluluk duydum. Ama bana kaderin bahşettiği en büyük onur Balyoz kumpası ile Silivri’de onunla aynı çatı altında bulunmak oldu.

Türk Denizciliğinin Lokomotifi. Yukarıda yazdıklarımın ışığında onun Türkiye’yi denizciliğe, mavi uygarlığa taşıyan lokomotif liderlerden birisi olduğunu anlatmaya çalıştım. Ancak Türkiye, emperyalist hegemonların sahip olduğunu iddia ettikleri denizci kampa kolay kolay üye yapılmaz. Onun gibi Türkiye’yi denizcileştirmeye kalkanlar cezalandırılır. Özden Örnek, önce darbe günlükleri üzerinden sonra da Balyoz kumpası ile cezalandırıldı. Her uygar ve bilinçli insan günlük tutar. O da tutuyordu. Ancak FETÖ denen alçak, emperyal çete, onun günlüklerine darbe zırvalarını ekleyerek önce onu itibarsızlaştırmaya çalıştı. Daha sonra onun özgürlüğünü çalarak darbe günlükleri kadar asılsız ve rezil derece hatalarla kurgulanmış Balyoz kumpası ile 3,5 yıl Silivri’ye mahkûm ettiler. Bu ahlaksız örgüt yaptıkları kötülükler ile onun bedenini esir aldılar ancak ruhunu ve aklını asla. Altın Çocuğun Silivri’nin o gri ve soğuk koşullar altında bile parladığını, etrafına ışık saçtığını, kişilik ve duruşundan milim taviz vermediğini görebilmek tüm denizcilere sadece moral vermedi aynı zamanda güç verdi. Analitik zekâsı sayesinde kumpasın ancak bir aptallar güruhu tarafından yapılabilecek kurgusundaki detay teknik ve anakronistik hataları sergileyerek emperyal çeteye tokat üstüne tokat attı. Gölcük ve Eskişehir’den çıkan yeni sahte delillere nasıl güldüğümüzü dün gibi hatırlıyorum. Bana bir mahkeme sırasında “bu sahte delilleri yaratanlar nasıl bu kadar aptal olabilirler? Cem” demişti. Evet çok aptallardı ancak çok da alçak. Onun asil ruhu, 2007’de Nokta Dergisinde FETÖ kurgusu ile başlayan ve o dönemde parlamento, iktidar ve hatta muhalefetin neredeyse onayı ile devam eden linç kampanyasının baş kurbanı oldu. Zira Deniz Kuvvetleri için yaptıkları çok büyüktü. Devleti, milleti, donanması ve mavi vatanı için yaptıkları ölçülemeyecek kadar büyük olan bu mümtaz amiral, bırakalım darbe harekâtını, Deniz Kuvvetleri içinde anti demokratik en ufak bir girişimde masaya yumruğunu vurabilen bir liderdi. Yıllardır Deniz Kuvvetleri Komutanı ile Donanma Komutanının iki dudağı arasında olan Amiral adayı seçme sürecine, bahriyedeki bütün amiralleri demokratik bir katılım sistemi ile dâhil eden bu parlak amirale sözde darbeci yaftasını yakıştıranlar ve bu karanlık süreçte yanında durmayan meslektaşları şimdi hiç mi üzüntü duymuyorlar?

İstisna bir Amiral. Son 11 yılda çektiği acı ve zorluklar ve 20 Ocak 2018 günü genç yaşta kaybettiği oğlu Burak’ın acısı, çok kıymetli stratejik bir aklı, üstün bir zekâyı ve emsalsiz tecrübe birikimini bizden ayırdı. Gelişmekte olan bizim gibi ülkelerde, dar kafalı muktedirler ve denizci emperyal hegemonyanın başta medya olmak üzere kiralık hainleri parlak amiralleri daima engellemiştir. Ancak bazen talih kendi yaratıcılığı içinde Özden Örnek gibi istisnaları tepeye taşımıştır. O bir istisna idi. Bedelini ağır ödedi. Ama geride bıraktığı miras, 21’inci Yüzyılda asla geriye dönmeyecek ve ileriye gidişini duraksatmayacak, geleceğimizin garantisi, Mustafa Kemal’in eseri Cumhuriyet Donanmasına verdiği ivmedir. Karşılaştıklarında Mustafa Kemal, Özden Örnek’i kucaklayacaktır. Ne mutlu Özden Örnek’e ona gururla “Paşam senin ve ölümsüz cumhuriyetimiz için çok şey yapabildim” diyebilecektir.

Güle güle Donanmanın Altın Çocuğu. Rotan ve mekânın Mavi Vatanın sonsuzluğu kadar sana huzur versin. Sen artık sadece Cumhuriyet Donanmasının Şeref Salonunda değil 1000 yıllık Türk denizcilik tarihinin şeref salonundasın. Ne mutlu sana. İsmini ölümsüz kıldın. Yaptıkların ve kattığın değerler önünde saygıyla eğiliyorum.

Başta sevgili eşi Sevil Örnek ve her zaman gurur duyduğu oğlu Tolga Örnek olmak üzere tüm aile fertleri, yakınları, dostları ve sevenleri ile uğruna büyük bedeller ödediği tüm Türk halkına bu büyük kayıp için başsağlığı ve sabırlar diliyorum.