Twitter
Visit Us
YOUTUBE
YOUTUBE
LINKEDIN
Share

TARİHİN DÖNGÜSÜ

20. yüzyıla girerken hiç kimse bu yüzyılın iki büyük dünya savaşına yol açacağını, Sovyetler Birliği ve Çin’in yükselişini, sömürgeci imparatorlukların sona ereceğini, teknoloji ve bilgi devriminde ortaya çıkacak yenilikleri öngörememişti. Birinci Dünya Savaşı’na ramak kala dünyada artık kalıcı barışın geldiğine, uluslararası sorunların büyük güçler arasında uluslararası hukuk yolu ile çözüleceğine dair yaygın bir kanaat vardı. 1914’e girerken ABD ve Avrupa’daki entelektüel kesim bu umutlarla birbirlerine kartpostal gönderiyorlardı. Amerika’nın en önemli zenginlerinden Andrew CARNEGIE’in 1910’da yazdığı ve savaş ile ülke çıkarlarının sağlanacağı fikrinin büyük bir yanılgı olduğu temalı kitap (The Great Illusion) iki milyon satmıştı. Ama kısa sürede Carnegie’nin fikrinin yanılgı olduğu ortaya çıktı. Haziran 1914’de bir Sırp teröristin suikastı ile tetiklenen yeni kitlesel katliam türüne “Dünya Savaşı” adı verildi. 20. Yüzyılın üç en büyük hatası sırası ile Alman denizaltılarının 1917’de Amerikan gemilerine saldırmaları, 1941’de Japonların Pearl Harbour saldırısı ve Stalin’in Soğuk Savaşı başlatması oldu. Soğuk Savaş, Amerika’nın dünya liderliğine meşruiyet sağladı ve bizim “Liberal Düzen” dediğimiz, “Özgür Dünya” adı altında kendine uygun rejimleri kurmasına imkân sağladı. 2014’e girerken de büyük güçler arasında bir savaş imkânsız görünüyordu. Ukrayna Savaşı ile küresel yönetişim istikametinden jeopolitiğe yani büyük güç mücadelelerine geri döndük. Diğer yandan, Ortadoğu ve Afrika on yıllardır yerel savaşlarla meşgul. Büyük savaş ise Asya Pasifik ekseninde saklı. Dünya nereye gidiyor, nasıl değişecek? Bunun bir döngüsü yani modeli var. Bu makalede tarihin döngüsü üzerinden size dünyanın geleceği ile ilgili öngörülerde bulunacağız.

Tarihte Neler Oldu?

Her uygarlığın genişleme süreci merkez bölgede başladı ve zamanda çevre bölgelere ulaştı. İlginç olan sonradan ele geçirilen çevre bölgeler merkeze göre daha zengin ve daha güçlü oldular. Bu yüzden, genişleme döneminden çatışma dönemine geçildi. Nihayetinde çoğu uygarlığın genişleme hızı her yerde azalmaya başladı.

Uygarlıkların çöküşü genellikle şu aşamalardan geçti;

Genişleme hızının düşmesi,

– Artan gerilimler ve sınıf çatışmaları,

– Gittikçe daha sık ve daha şiddetli emperyalist savaşlar,

– Artan irrasyonellik, kötümserlik, batıl düşünceler ve diğer dünya arayışı.

Bütün bu olgular önce merkez, daha sonra çevre bölgelerde ortaya çıktı. Genişlemenin azalması ve çatışma dönemi, çağın başka özelliklerinin ortaya çıkmasına neden oldu. Genişlemeye uyum sağlayan insanların düşünceleri ve sosyal örgütlenmeleri, genişleme hızı düşünce yeni duruma kendini uydurmada güçlük çekti. Bu da sosyal sınıflar ve siyasi kurumlar arasında şiddete yol açtı.

Mesele normal büyümenin sürdürülmesi idi ve bunun yapılması için düşüşü önleyecek olan bir sosyal sınıfın diğerini yenmesi değil, yeniden yapılanmanın sağlanmasıydı. Çatışma dönemindeki sınıf çatışmaları ve emperyalist savaşlar uygarlığın küçülme hızını artırdı çünkü şiddet sermaye ve zenginliğin adil dağıtımını sağlamadı ve enerjinin verimsiz alanlara harcanmasına neden oldu. Çoğu uygarlıklarda çatışma döneminin hedefi Evrensel İmparatorluk oldu ama fetihler ile birlikte siyasi kurumlar azaldı. Sonunda tüm uygarlığı kontrol eden tek siyasi birim olarak tek bir muzaffer ortaya çıktı. Bu yüzden, ilk çatışmalar merkezde çıktığından, merkezin çevreden önce diğer tek bir devlet tarafından fethedildiği durumlar yaşandı. Böylece yarı çevre yeni durumda çevredeki başka bir devletin merkez bölgesi haline gelirken, eski merkez bölge genellikle yarı çevresi haline geldi.

Ekonomi-Politik

Tarihsel süreç içerisinde kapitalizmin geçirdiği evreleri;

– Ticari kapitalizm,

– Sanayi kapitalizmi,

– Müdahaleci ve Karışıcı kapitalizm (1929-1970); devletin serbest piyasa içinde özel kesimle işbirliği içinde ya da kendi kurduğu işletmeler vasıtası ile ekonomiye müdahale ettiği “karma ekonomi” modeli (İngiliz iktisatçı J.M. KEYNES)

– Yeni liberalizm-monetarizm

olarak sıralayabiliriz.

Karl MARX (1818-1883); kapitalizm, serveti (artı değer) eşit olarak dağıtmadığından kendi cellâdını kendisinin yaratacağını düşünüyordu. Marx, bu sosyo-ekonomik çelişkilerin kendisini aşağıdaki toplumsal yapılar şeklinde gerçekleştirdiği ve gerçekleştireceğini öngörür:

(1) İlkel Komünizm: Kabile topluluklarının birlikte yaşayışı.

(2) Köleci Toplum: Kabileler gelişerek şehir devletlerini oluşturur, aristokrasi doğar.

(3) Feodalizm: Aristokrasi iktidardadır, tüccarlar Kapitalistlere evrilir

(4) Kapitalizm: İktidarda kapitalistler vardır, üretim; emeğini kiralamak durumundaki proletarya tarafından gerçekleştirilir

(5) Sosyalizm: Sınıf bilinci kazanan işçiler devrimle iktidarı alır ve üretim araçlarını kamulaştırır

(6) Komünizm: Sınıfsız ve devletsiz toplum, tüm dünyada Sosyalist iktidarların başa gelmesi sonucu oluşur.

Diğer taraftan Marx’ın aşamalar teorisine alternatif olarak, ekonomik aşamalar teorisinin en genç temsilcisi olan Walt W. ROSTOW da ardışık beş toplumsal formasyon ileri sürmektedir:

– Geleneksel aşama,

– Harekete geçiş aşaması,

– Kalkış aşaması (Take-off) ,

– Olgunluk aşaması,

– Kitle tüketimi-olgunluk aşaması.

Geleceğin Trendleri

21. yüzyıla girerken dünya politikalarındaki hızlı değişimler bugüne kadar yerleşmiş dengeleri altüst etti. Sınırların değiştiği, düzenleyici ve denetleyici güçlerin belirsizleştiği, çeşitli grupların geleneksel ulus-devlet yapısını zorladığı, bölgesel istikrarsızlık ve çatışmaların hâkim olduğu bir güvensizlik ortamı meydana geldi.

III. Dünya Savaşı’ndan sonra yani 2050 sonrasında muhtemelen teknoloji ağırlıklı bir dünyada yaşayacağız. İnsanlar beyinlerine yerleştirilen çipler vasıtasıyla, küresel bir kontrol mekanizmasına bağlanacak, düşüncelerimiz okunacak. Gelişmiş robotlar hayatımızın doğal bir parçası ve özel asistanımız olacak. Okula ve işe gitmek kavramı kalkacak, bütün bunlar teknolojinin yardımı ile mekân ve zaman kavramı olmadan yerine getirilecek. Özetle 2050 sonrasının güvenlik meseleleri ve çözümleri çok daha farklı bakışlar gerektirecek. Belki de o yıllara kadar çaresi bulunmaz bir virüs ya da bir göktaşı altıncı yok olmaya neden olacak, insan hayatı bitecek, belki de bazılarımız evrende yeni bulunan bir dünyaya kaçma fırsatı bulacak.

2070 sonrası dünya için öngörülenlerin kesinlikle olacağını iddia edemeyiz.

Makalenin devamı ve geniş versiyonu için;

https://www.academia.edu/83298540/Tarihin_Döngüsü