Twitter
Visit Us
YOUTUBE
YOUTUBE
LINKEDIN
Share

UKRAYNA’DAKİ GELİŞMELERİN NASIL’I : BÖLÜM – 2

Savaşların insanlık tarihi ile başladığı bilinmektedir. Tarih ise insanoğlu arasındaki güç, iktidar ve çıkar mücadelesi çerçevesinde ortaya çıkan savaşlar doğrultusunda yazılmıştır. Savaşın doğası değişmemiş olmakla beraber; boyutları, çapı, yöntemleri, kullanılan silahlar büyük evrim geçirmiş ve halen geçirmektedir.

Konvansiyonel caydırıcılığın devletler var olduğu sürece önemini koruyacağı değerlendirilmekle birlikte asimetrik unsurların elde ettiği imkan ve kabiliyetler; teknolojik gelişmelerin sonucu olarak gelen zamansal ve mekansal daralma ile bilgi alanı, siber alan ve elektronik alandaki araçların artan çarpan kuvveti ve gelecekte mücadelenin ve rekabetin konvansiyonel olmaktan ziyade hibrit karakterde olacağını göstermektedir. Aynı zamanda aynı alanda birden fazla aracın ve aktörün mücadelesine sahne olan günümüz muharebe ortamında, esnek düşünebilen ve ortamın gerektirdiği özelliklere uygun kuvvet yapısını ortaya çıkarabilen taraf ayakta kalacaktır. Diğer taraftan savaşı sadece konvansiyonel çerçevede analiz etmeye çalışanlar Vietnam, Çeçenistan, Afganistan ve Irak örneklerinde görüleceği üzere başarısızlığa uğrayacaktır.[1]

…….

Bu genel girişten sonra, günümüzde yaşanan Ukrayna krizinin doğru olarak analiz edilmesi için “hibrit savaş” kavramı ve “Gerasimov Doktrini”ni özelinde Rus Yeni Nesil Savaş Konsepti’nin gözden geçirilmesine ihtiyaç olduğu değerlendirilmektedir.

Konvansiyonel kuvvetler ve nükleer silahların devletler için halen en büyük caydırıcı güç olduğu günümüzde, yüksek teknolojili silahların gelişimi ve iletişim alanındaki gelişmelerle birlikte ortaya çıkan zaman ve mekanda daralma, savaşın icra edilme yöntemlerini de hızla değiştirmektedir. Değişimdeki hızı yakalamaya çalışan akademisyenler literatürde Doğrusal Olmayan Savaş Yeni Savaşlar, Sınırsız Savaşlar, Bileşik Savaşlar ve Hibrit Savaş gibi birçok farklı isimde ortaya koydukları modellerle modern savaşın icra edilme biçimini tarif etme çabası içerisindedirler. Bu modeller arasında 2007 yılında “21.Yüzyılda Çatışma: Hibrit Savaş’ın Yükselişi” isimli eseri ile Frank G. HOFFMAN tarafından kavramsallaştırılan “hibrit savaş” literatürde son yıllarda üzerinde en fazla tartışılan ve çalışma yapılan konuların başında gelmektedir.[2]

Latince’den gelen hibrit kelimesi; ilk olarak biyoloji alanında kullanılmaya başlanmış, ardından 19. yüzyılda dil ve ırk teorisi çalışmalarında ve 20.yüzyılın sonlarına doğru da güvenlik çalışmalarında kendine yer bulmuştur. Türk Dil Kurumu hibrit kelimesini “melez” veya “iki farklı güç kaynağının bir arada bulunması” olarak tanımlamaktadır. Savaş hibrit olarak nitelendirildiğinde ise en basit anlamda” muharebe alanında birden fazla güç kaynağının bir arada bulunması ya da kullanılması” olarak tanımlanabilir.[3]

Hibrit savaş, ilk kez 1998 yılında Robert G. WALKER tarafından yazılan tez çalışmasında, dar bir çerçevede özel operasyonlar ile konvansiyonel operasyonların bir arada icra edilmesi olarak tanımlanmıştır.[4]

2002 yılında W.J. NEMETH tarafından kaleme alınan “Gelecek Savaşlar ve Çeçenistan: Hibrit Savaş İçin Bir Vaka Çalışması”[5] konulu yüksek lisans tezinde de hibrit kavramı yer almaktadır. Nemeth çalışmasında Çeçen direnişçilerin hem modern teknolojiyi hem de modern mobilizasyon yöntemlerini kullandığını, bu sayede son derece etkili bir performans sergilediğini belirtmiştir. Nemeth ayrıca, hibrit savaşın 21’inci yüzyılın en yaygın savaş biçimi olacağını öne sürmüştür. Fakat yazarın ayrıntılı bir tanım ortaya koyamaması nedeniyle hibrit tehdit kavramı ortaya atıldığı dönemde yeteri kadar ilgi uyandırmamıştır.[6]

Afganistan ve Irak’ta, konvansiyonel anlamda çok kısa bir sürede ve çok az zayiatla gerçekleştirilen işgalden sonra karşılaşılan direnç, ABD güvenlik bürokrasisini, tehdidi yeniden tanımlamaya ve yeni tedbirler geliştirmeye zorlamıştır. Bu refleksin ilk düşünsel ürünlerinden olan 2005 tarihli makale[7], hibrit savaşı ABD perspektifinden tanımlaması bakımından önem arz etmektedir. ABD Savunma Bakanı Mattis ile akademisyen Hoffman’ın geleceğe yönelik öngörülerini barındıran çalışma; asimetrik taktiklerin, hibrit savaş olarak adlandırılan farklı bir evreye geçtiğine değinmektedir. Sadece taktiklerin değil düşmanın da gömlek değiştirerek, tabiri caizse çeşitlendiği belirtilmektedir. Olası bir hibrit karşılaşmada düşmanı temsil eden aktörün, egemenliğini kaybetmesine rağmen kitle imha silahlarını elinde bulunduran bir devlet ile birlikte hareket eden motivasyonu yüksek, etnik tabanlı paramiliter bir güç veya yerinden edilmiş radikal teröristlerin birleşiminden oluşabileceği değerlendirilmektedir.[8]

Hibrit savaş ifadesi, özellikle 2006 yılındaki Lübnan Savaşı [9] sırasında Hizbullah’ın İsrail’e karşı uyguladığı gerilla ve konvansiyonel taktiklerin karışımını tarif etmek amacıyla kullanılmaya başlamıştır. Bu savaşta Hizbullah, gerilla taktikleriyle birlikte bazı konvansiyonel savaş uygulamalarını kullanarak kendisinden çok daha güçlü İsrail ordusunu yıpratmayı başarmıştır.

2007 yılında “21’inci Yüzyılda Çatışma: Hibrit Savaş’ın Yükselişi”[10] isimli çalışması ile Hoffman, hibrit savaşı; konvansiyonel yeteneklere sahip Hizbullah’ın, İsrail’e karşı yürüttüğü mücadeleyi tanımlamak için kullanılmıştır. Hoffman’ın çalışmasında, Hizbullah üzerinden devlet-dışı aktörlerin devletimsi özellikler göstererek batı standartlarındaki bir orduya karşı gerçekleştirdiği mücadele analiz edilmiştir. Hizbullah’ın İsrail’e verdiği zarar, güvenlik çalışmalarındaki devlet temelli tehdit algılamalarını temelinden sarsmış ve aynı zamanda konvansiyonel savaşlara göre dizayn edilen savunma anlayışının da hibrit savaş karşısında ne kadar kırılgan olduğunu göstermiştir.[11]

2014 yılında Rusya’nın gerçekleştirdiği Ukrayna müdahalesi sonrasında ise hibrit savaş çalışmalarında genel olarak incelenen aktör devlet olmuş ve konvansiyonel kuvvetlere sahip devletlerin asimetrik araçları içerisinde barındıran hibrit tehditleri kullanarak savaş eşiğine ulaşmayan çatışmalarla stratejik hedefe ulaşması ele alınmaya başlanmıştır.[12]

Literatürde üzerinde uzlaşı sağlanmış bir tanımı olmamakla birlikte hibrit savaş, konvansiyonel ve asimetrik savaş taktiklerinin, araçlarının ve aktörlerinin bir arada kullanıldığı; asker, yarı asker ve sivil unsurların aynı zamanda müdahil olduğu; kavramsal ve fiziki alanda icra edilen; cephesi ve mekanı muğlak; barış ile savaşın iç içe geçtiği savaş halidir. Hibrit savaş, askeri olmayan araçların ön planda olduğu ve askeri araçlarla desteklendiği, savaş ve barış arasında gri bölge (grey zone) olarak tanımlanan belirsizlik durumunu istismar etme düşüncesi üzerine kuruludur. Uluslararası toplumca uluslararası güvenliğin devamı ve istikrarı noktasında kabul edilen BM Antlaşması, Silahlı Çatışmalar Hukuku ve Cenevre Konvansiyonu gibi düzen koyucu yapısal tedbirlerin hiçbirine uyma zorunluluğu olmayan devlet dışı aktörler ya da asimetrik unsurları kullanmak koşuluyla devletler, herhangi bir sosyal kısıtlamaya bağlı olmadan politik amaçları doğrultusunda güç kullanabilmektedir. Bu durum uluslararası hukuka bağlı devletlerle hukuktaki boşlukları istismar etmek isteyen aktörler arasında asimetrik bir ilişkinin doğmasına sebep olmaktadır. Temel karakteristik özelliği asimetrik olan hibrit savaşın ana hedefi, bu ilişkinin doğması ve istenilen doğrultuda stratejik hedeflerin ele geçirilmesidir. Değişen uluslararası normlar ve hukuk kurallarına rağmen savaş, Clausewitz’den yüzyıllar sonra halen asıl gaye olan politik amacın ele geçirilmesi için kullanılan bir araç olmakla birlikte hibrit savaş icra edilme yöntemindeki değişiklikleri incelemektedir.[13]

Rusya’nın Yeni Nesil Savaş Konsepti

Soğuk Savaş sonrasında oluşan tek kutuplu dünya düzeninde Batı ittifakı tarafından Rusya’ya karşı başlatılan izolasyon ve çevreleme faaliyetlerine karşılık batının stratejik rakip olarak tanımlanması ile Rusya, önceki savaşlardan elde edindiği tecrübeler ve geçmişten gelen stratejik kültürünün etkisinde alanlar arası bir savaş icra etmeye başlamıştır.[14]

Rusya’nın hibrit savaşa başvurmasındaki temel etkenler; uluslararası hegemon olma isteği ile ekonomik büyüklüğü arasındaki orantısızlık, 2008 yılında gerçekleştirilen Gürcistan müdahalesinde belirgin hale gelen Rus ordusunun imkan ve kabiliyetindeki sorunlar ve iletişim ve bilgi teknolojilerindeki gelişim sonucunda hasım toplum ve siyasi sistemleri üzerinde etkili olabilmek için yeni araçların ortaya çıkması olarak sıralanabilir. Rus ordusu 2008 Gürcistan müdahalesinde karşılaştığı konvansiyonel kuvvetlerindeki yetersizlikler, SSCB döneminden kalma yoğun konvansiyonel güç kullanımının getirdiği yüksek zayiat, mecburi askerlik sistemine bağlı eğitim yetersizlikleri ve maruz kaldığı uluslararası baskının ardından hem doktrinel anlamda hem de konvansiyonel kuvvetlerinin imkan ve kabiliyeti kapsamında değişikliklere gitmiştir. 2010 yılında yayınlanan Askeri Doktrinde modern savaş; askeri olmayan kaynak ve kuvvetlerin askeri kuvvetlerle entegre bir biçimde kullanıldığı, askeri araçların kullanımından önce politik amaçlara ulaşmak için bilgi savaşına öncelik verilen, uluslararası toplumun bilgi savaşı ile hazırlanarak kullanılacak askeri kuvvet kullanımına olanak sağlanan savaşlar olarak tanımlanmıştır. Bu değişikliklerin sonucu olarak askeri olmayan araçların birincil, askeri araçların ise ikincil aktör olarak yer aldığı doktrinel değişiklik Rusya Genelkurmay Başkanı Valeriv GERASİMOV’un 2013’de yayınladığı makale ile literatüre girmiştir.[15]

Rusya’nın Yeni Nesil Savaş Konsepti’nin esasları ve oluşum sürecini kronolojik olarak inceleyecek olursak şu ana başlıklarla karşılaşırız:

  1. Rus Devlet Başkanı PUTİN’in, 11 Mayıs 2006 tarihinde; Meclis Başkanı, Hükümet Üyeleri, Milletvekilleri ve Yüksek Yargı Organları Başkanlarının katıldığı Rus Federal Parlamentosu’nun yıllık toplantısında yaptığı konuşma önem arz etmektedir. Putin’in konuşmasındaki “Diğer ülke silahlı kuvvetlerinin planlarını ve gelişim istikametlerini dikkate almalıyız, bizim karşılığımız entelektüel üstünlüğe dayalı daha ucuz ve asimetrik olmalıdır” ifadesi, Rusya’nın küresel hegemonik mücadele için icra edeceği savaşın karakteristiğini ortaya koyması açısından dikkat çekicidir.

Batı literarütünde hibrit savaş konsepti (gibridnaya voyna) altında incelenen bu yeni model, Rus literatüründe doğrusal olmayan savaş, yeni nesil savaş ve modern savaş olarak tanımlanmaktadır.[16]

  1. Rusya’nın Yeni Nesil Savaş Konsepti’nin resmî altyapısı, Rus Hükümetinin 2007 tarihli “Dış Politika Gözden Geçirme Dokümanı” ile hazırlanmaya başlanmıştır denilebilir.
  1. Rus ordusu 2008 Gürcistan müdahalesinde karşılaştığı konvansiyonel kuvvetlerindeki yetersizlikler, SSCB döneminden kalma yoğun konvansiyonel güç kullanımının getirdiği yüksek zayiat, mecburi askerlik sistemine bağlı eğitim yetersizlikleri ve maruz kaldığı uluslararası baskının ardından hem doktrinel anlamda hem de konvansiyonel kuvvetlerinin imkan ve kabiliyeti kapsamında değişikliklere gitmiştir.
  1. Dış Politika Gözden Geçirme Dokümanı ile hazırlanmaya başlanan Rus savaş konsepti altyapısı; 2009 tarihli “Ülke Güvenliği Gözden Geçirme Dokümanı” ile geliştirilmiş ve yine 2009 yılında onaylanan “Yurt Dışında Yaşayan Rus Kökenli Vatandaşlara Yönelik Federal Kanun” ile desteklenmiştir.
  1. 2010 yılında yayınlanan Askeri Doktrinde, “modern savaş; askeri olmayan kaynak ve kuvvetlerin askeri kuvvetlerle entegre bir biçimde kullanıldığı, askeri araçların kullanımından önce politik amaçlara ulaşmak için bilgi savaşına öncelik verilen, uluslararası toplumun bilgi savaşı ile hazırlanarak kullanılacak askeri kuvvet kullanımına olanak sağlanan savaşlar” olarak tanımlanmıştır.
  1. Rusların 21’inci yüzyılda hedeflerini nasıl gerçekleştirmeyi planladığına yönelik önemli detaylar ise, 25 Ocak 2013’te Rus Askeri Bilimler Akademisi’nin yıllık genel toplantısında Genelkurmay Başkanı Valery GERASİMOV tarafından yapılan konuşmada ortaya çıkmıştır. Gerasimov’un konuşmasında öne çıkan başlıklar şöyledir:[17]

– Özellikle Ortadoğu’daki bazı çatışmalarda savaşla barış ya da üniformalı personel ile gizli operasyonlar arasındaki farkın kapandığına dair örnekler vardır.

– Askerî yöntemler, askerî olmayan yöntemlerle beraber kullanıldığında başarılı olmaktadır. Askerî olmayan yöntemlere örnek olarak; politik, ekonomik, iletişim, insanî ve diğer bazı alanlar sayılabilir.

– Bu faaliyetler gizli ve dolayısıyla inkâr edilebilecek operasyonlarla desteklenebilir, hatta barışı destekleme adı altında icra edilebilir.

– Modern iletişim kanallarının kullanılması önem arz etmektedir.

– Tüm bu çabalara ilave olarak yerel halk, profesyonel fakat gizli askerî unsurlar kullanılarak ayaklandırılabilir.

  1. Gerasimov’un genel hususlara değindiği yeni doktrinin ayrıntılarını, 27 Şubat 2013’te yayımlanan “The Value of Science in Prediction”[18] başlıklı makalesinde görmek mümkündür. Makalede yer alan ve Rusya’nın modern savaş ortamını nasıl gördüğüne ışık tutan temel özellikler aşağıdaki gibi sıralanabilir:[19]

– Öncelikle Gerasimov, savaşla barış arasındaki çizginin inceldiğini, hatta ortadan kalktığını, savaşların artık açıkça deklare edilmediğini ve alışılmadık yöntemlerle devam ettiğini ifade etmektedir.

– Diğer bir önemli husus ise şiddet içermeyen bazı yöntemlerin arzu edilen sonuca ulaşmada daha etkili olabilme potansiyelinin teyit edilmesidir. Rus doktrininin Arap Baharı’ndan etkilendiği ve ders aldığı açıktır. Her şeyin normal yürüdüğü düşünülen bir ülkenin bir anda iç savaşın eşiğine geldiği, sarsılmaz sanılan yönetimlerin kısa sürede silindiği görülmüştür. Gerasimov, yaşanan olayların belki de tam anlamıyla “yirmi birinci yüzyılın tipik savaş şekli” olduğunu, yıkıcı etkileri ve verdiği zayiat açısından sosyal, ekonomik ve politik sonuçları göz önüne alındığında bu krizlerin sıcak savaşlardan geri kalmadığını söylemektedir. Dolayısıyla “askerî olmayan yöntemler politik ve stratejik hedefleri gerçekleştirmede daha etkili olmaya başlamış, hatta askerî yöntemlerin önüne geçmiştir.”

– Gerasimov, askerî olmayan araçlar kapsamında politik, ekonomik, bilgi/iletişim, insanî ve diğer araçları saymakta, bunların sivil halkın protesto gücüyle beraber kullanılmasının etkili olacağını belirtmektedir. Özellikle ülke içindeki sivil unsurların kullanımının kritik olduğu değerlendirilmektedir.

– Ayrıca tüm bu faaliyetlerin, gizli bir şekilde askerî güçle desteklenmesi gerekmektedir. Askerî gücün açık kullanımı ancak krizin son safhalarına doğru ve kesin sonuç almak maksadıyla, barışı koruma veya krizi önleme kapsamında gerçekleştirilmelidir.

– Bu tür bir savaşı destekleyebilecek kuvvetin, birbiriyle koordineli çalışabilecek sivil ve asker pek çok unsurdan oluşması gerekmektedir. Böyle bir kuvvette mobil, aynı istihbarat ortamından beslenen ve hareket eden, modern komuta kontrol sistemlerini kullanan çok yönlü birliklerin bulunması, asimetrik faaliyetlerde bulunmak üzere özel kuvvetlerin ve hedef ülke içerisindeki muhalif güçlerin kullanılması ve böylece hedef ülkenin bütün bölgelerinde sürekli aktif olan bir cephe oluşturulması gerekecektir. Ayrıca iletişim faaliyetlerinin ve araçlarının sürekli geliştirilmesinin, askerî gücün, istihbarat birimlerinin ve bilgi harbi/propaganda faaliyetlerinin koordineli kullanımının özellikle altı çizilmiştir.

– Özellikle bilgi/iletişim alanının asimetrik etki oluşturabilme anlamında çok geniş imkânlar sunduğu ifade edilmektedir.

  1. Rusya’nın yeni savaş doktrinin yerleşmesinde etkili olan bir diğer isim Korgeneral Alexander VLADİMİROV’dur. Vladimirov, “Savaşın Genel Teorisi”[20] isimli kitabında savaşı bir “sosyal fenomen” ve “millî olarak var olmanın kritik bir parçası” olarak nitelendirmektedir. Böylece Vladimirov da savaşla barış arasındaki çizginin ortadan kalktığını teyit etmekte ve millî varlığın devam ettirilebilmesi için sürekli savaş hâlinin doğal bir durum olduğu sonucuna varmaktadır. Savaşla barış arasındaki çizgi, “güvensizlik” ve “savaş korkusu” ile dolu belirsiz bir geçiş sürecine dönüşmüştür. Vladimirov’un teorik çalışmasını inceleyen İsveç Ulusal Güvenlik Kolejinden Dr. Peter MATTSSON’a göre yeni nesil savaşta askerî çatışma, en son ve nihai darbeyi vuran safhadır; ondan önce düşman ülkenin halkına, siyasi liderlerine ve sivil kuruluşlarına yönelik, bilgi harbi ve psikolojik harekâtla takviye edilen şaşırtıcı ve saptırıcı taarruzların yapılması gerekmektedir. Aslında savaş, ülkenin var olması için gerekli ve sürekli bir faaliyet hâline gelmekte, amacı ise yakıp yıkarak belli bir bölgenin hâkimiyetinin elde edilmesi değil politik, ekonomik ve kültürel etki altına alınması olmaktadır. Durum böyle olunca askerî güç, arzu edilen hedeflerin gerçekleştirilmesinde en etkili unsur olmaktan çıkmaktadır. Bunun yerine tercih edilen yeni strateji, dolaylı yöntemlerin kullanılmasıyla “organize kaos” ortamı oluşturmaktır. Dolaylı ve gizli yöntemlerle politik, ekonomik ve sosyal etki oluşturma faaliyetleri (kültürel savaş), şartlar arzu edilen şekilde geliştiğinde doğrudan taarruzlarla desteklenebilmektedir.[21]
  1. Gerasimov ve Vladimirov tarafından özetlenen hususlar 26 Aralık 2014’te Rus Güvenlik Konseyi tarafından kabul edilen ve Putin tarafından onaylanan Rus askerî doktrinine ithal edilmiştir. Doktrin, modern çatışma ortamını; “askerî güçle beraber politik, ekonomik faaliyetler, bilişim/propaganda faaliyetleri ile diğer askerî olmayan faaliyetlerin, özel kuvvetler ve/veya sivil halk kullanılarak karmaşık şekilde uygulandığı” bir ortam olarak tanımlamaktadır.[22]

Yeni Rus Askerî Doktrininin temelinde iki ana noktanın yattığı söylenebilir; “savaş her yerdedir” ve amaç (sadece) toprak işgal etmek değil, “arzu edilen etkileri” oluşturabilmektir.

Rus askerî uzmanlar Tchekinov ve Bogdanov, Rus Savunma Bakanlığının yayımladığı dokümanları ve diğer ilgili Rus kaynaklarını inceleyerek yeni nesil savaşın neleri içerdiğini ve nasıl icra edileceğini ortaya koymaya çalışmıştır. Detayları çizilen strateji, birbirini takip eden sekiz safhadan oluşmaktadır. Bu teze göre askerî yöntemlerin kullanılmadığı asimetrik savaş (bilgi/enformatik, etik, psikolojik, ideolojik, diplomatik ve ekonomik yöntemlerin arzu edilen yönde politik, ekonomik ve askerî altyapı oluşturma planının bir parçası olarak kullanılması) ilk safhayı oluşturmaktadır.[23]

Takip eden dönemde diplomatik ve askerî kurumlardan, basın organlarından koordineli olarak sızdırılan yanlış bilgiler, emirler, direktifler ve talimatlar ile politik ve askerî liderlerin yanlış yönlendirilmesi için özel operasyonlar yapılmakta, aldatma ve rüşvet gibi yöntemlerle hükümet görevlileri ve askerî personelin görevlerini bırakması için baskı uygulanmaktadır. Dördüncü safha düşman ülkenin halkında huzursuzluğu artırmak için yapılan istikrarsızlaştırma faaliyetlerini; beşinci safha ise düşman ülkede uçuşa yasak bölge ilan ederek özel silahlı birliklerin silahlı muhalif gruplarla ortak olarak faaliyet göstermelerine imkân sağlanması olayların sivil halkın karıştırılmasını hedeflemektedir.

Şartların olgunlaştırılmasını müteakip başlatılan askerî harekâtta teknolojik üstünlüğe sahip silahlar kullanılarak en kısa sürede ve en az zayiatla varsa hedef bölgenin ele geçirilmesi ve nihayet son direniş noktalarının ortadan kaldırılarak harekâtın tamamlanması hedeflenmektedir.

Tchekinov ve Bogdanov’un belirttiği stratejinin her durumda uygulanabilir bir reçete olup olmadığı tartışmalıdır. Bu strateji, düşman ülke hükümet görevlilerine etki edebilme gücünün ve düşman ülke halkı içerisinde kendisine yakın halk kitlelerinin var olması gibi belli varsayımlara dayanmaktadır. Bu durum her şartta mümkün olmayabilir, ancak Ukrayna krizinde bu şartların pek çoğunun gerçekleştiği söylenebilir. Zira 2013’te başlayan ve 2014 yılında Kırım’ın Rus topraklarına katılması ile devam eden olaylar incelendiğinde gelişmelerin ve kullanılan yöntemlerin Tchekinov ve Bogdanov’un ortaya koyduğu yeni savaş stratejisi ile uyumlu olduğu görülmektedir.[24]

Son sözden önce tekrar Gerasimov’un doktrine edilmiş makalesine dönecek olursak; bekli de en önemli husus makalenin sonunda Aleksandr SVECHİN’den yaptığı alıntıda gizlidir. Svechin şöyle diyor: “Her savaşın kendi mantığı ve şartları olduğundan dolayı her savaşın kendi stratejisinin oluşturulması gerektiğinden bahseder. Strateji oluşturulurken asla önceki olaylardan ve savaşlardan ortaya konulmuş bir anlayıştan etkilenmemeli, dinamik bir strateji üretimi üzerine yoğunlaşılmalıdır.” [25]

Gerasimov, Svechin’in söylediklerinin günümüzde halen geçerliliğini koruduğunu ve dolayısıyla günümüzdeki hibrit savaşlarda askeri ve sivil karar vericilerin her savaş için, o savaşın şartlarına göre bir strateji üretmesi gerektiğinin altını çizer. İşte tam bu noktada anlaşılması gereken konu, Rusların statik tanım ve anlayışlardan ziyade, dinamik anlayışları ön plana çıkardığıdır.

Son Söz Yerine

2022’de Ukrayna’da Ne Oluyor’dan ziyade Ukrayna Krizinin Nasıl’ına ulaşmak, bunun için de“devlet işlerinde liyakat” ve “yeni nesil savaş” kavramları üzerinde kafa yormak ve hassasiyet göstermek gerekir diye düşünülmelidir.

Kendimize de kıssadan bir hisse…. “Günümüzde tehdit hibrit bir hal almıştır. Ülkelerin bekası için sadece asker ve silahlı kuvvetlerin caydırıcılığı yeterli değildir. Bilim esas alınarak, ülkenin karar vericileri ve kurumları eşgüdüm içinde çalışmalıdır. Bu cümleden hareketle; ülkemizin müstakbel lider ve komutanları, hibrit tehditlerle mücadele edebilmek için kendilerini çok yönlü olarak geliştirmelidir.”

[1] Hasan Arslan, “Hibrit Savaş: 2014 Yılı Rusya’nın Ukrayna Müdahalesi”, Yüksel Lisans Tezi, Ankara , 2019, s.145

[2] Age., s.14

[3] Aynı yer

[4] Robert G.Walker, “The United States Marine Corps and Special Operations” ,Yüksek Lisans Tezi, ABD Deniz Kuvvetleri İhtisas Okulu, California, 1998

[5] William J. Nemeth, “Future War And Chechnya: A Case For Hybrid Warfare”, Yüksek Lisans Tezi, ABD Deniz Kuvvetleri İhtisas Okulu, California, 2012

[6] Hibrit Tehdit Hibrit Terörizm-PKK, DEAŞ,FETÖ, İçişleri Bakanlığı İç Güvenlik Stratejileri Dairesi Başkanlığı Yayınları, Tam Ofset, Ankara, Haziran 2020, s.10

[7] James N. Mattis, Frank Hoffman, “Future Warfare: The Rise of Hybrid Wars”, US Naval Institude, 2005

[8] Gökhan Cin, “Güvenlik Problemlerinin “Hibrit Savaş” Kapsamında İncelenmesi: Doğu Ukrayna ve Kırım Örnekleri (2014-2015)”, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2019

[9] 2 Temmuz 2006 tarihinde iki İsrail askerinin Hizbullah tarafından kaçırılmasıyla başlayan ve sadece otuz dört gün süren savaşta Hizbullah’ın kuvvetlerini; tecrübeli savaşçılardan oluşan ve klasik gerilla savaşı taktiklerini kullanan küçük silahlı gruplar ile İran Devrim Muhafızları tarafından eğitilen ve lojistik destek alan, kamuflajlı ve konvansiyonel yeteneklere sahip Nasr Tugayı oluşturmuştur. Nasrallah önderliğindeki Hizbullah’ın devletlerin konvansiyonel ordularının sahip olduğu binlerce kısa-orta menzilli füze, deniz torpidoları, anti-tank mayınları/roketleri, insansız hava araçları gibi imkan ve kabiliyetlerle düzenli ve düzensiz birliklerin bir arada kullanılmasını öngören operasyonel konsepti, İsrail ordusuna büyük zorluklar yaşatmıştır.

[10] Frank G.Hoffman, “Conflict in the 21 Century: The Rise of Hybrid War”, Arlington, 2007

[11] Arslan, age, s.15

[12] Aynı yer

[13] Age., s.16

[14] Arslan, age., s.84

[15] Aynı yer

[16] Aynı yer

[17] Ali Nedim Karabulut, “Eski Savaş, Yeni Strateji: Rusya’nın Yirmi birinci Yüzyıldaki Hibrit Savaş Doktrini ve Ukrayna Krizi’ndeki Uygulaması”, Uluslararası İlişkiler Dergisi, Cilt13, Sayı 49, 2016, s. 30

[18] Valery Gerasimov, “The Value of Science in Prediction”, Military-Industrial Kurier, Cilt 8, No.476, 27 Şubat 2013

[19] Karabulut, age., ss.30-31

[20] Alexander Vladimirov, “General Theory of War Presented in Russian International Affairs Council”,

[21] Karabulut, age., s.32

[22] Aynı yer

[23] Age., s.33

[24] Karabulut, age., s.33

[25] Dağhan Yet, “Rus Hibrit Savaş Anlayışı: Yeni Nesil Savaş”, Savaş Araştırmaları Web Sitesi, 6 Aralık 2020 tarihli makale