Twitter
Visit Us
YOUTUBE
YOUTUBE
LINKEDIN
Share

Türkiye Cumhuriyeti 95 yaşında. 100 yaşına varmaya 5 sene kaldı. Gelin Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna bir göz atalım.

İçinde yaşadığımız ve de içinde yaşamakta gurur duyduğumuz Cumhuriyetimizin kuruluşunda üç süreç olduğu görülür. Bu üç süreç iç içedir, birbirinin içine girmiştir.

Bunlar:

  • Dış Savaş
  • İç Savaş
  • Devrim (Atatürk) Süreci.

Dış savaş süreci 1911-1912 Trablusgarp Savaşı, 1912-1923 Balkan Savaşı, 1924-1918 Birinci Dünya Savaşı, 1919-1922 Kurtuluş Savaşı süreçleridir.

İç savaş süreci Kurtuluş Savaşı sırasında görülmüştür, pek çok isyan yani iç isyan bu süreci oluşturur. Bu iç isyanlar, Kurtuluş Savaşı’nı zorlamış ve Cumhuriyet’in kuruluşunu tehlikeye düşürmüştür.

Cumhuriyetimiz, 29 Ekim 1923’te ilan edilmiş ama temel oluşum 23 Nisan 1920 ile başlayan “Atatürk Devrimi” sürecidir.

Bazı siyaset bilimciler, örneğin hocam Prof. Mete Tunçay, Cumhuriyetin 23 Nisan 1920’de kurulduğunu, 29 Ekim 1923’te malum ilan edildiğini belirtirler.

Ben de bu yaklaşıma katılıyorum.

1920 yılının başından itibaren İngiliz istihbarat birimleri, M. Kemal hareketi ile ilgili olarak şöyle ifadeler kullanmışlardır:

“M. Kemal hareketi, ‘Kemalist’ bir harekettir. Bu hareket Kemalist bir cumhuriyete gitmektedir.”

Evet, 1920 yılının başından itibaren dış çevreler M. Kemal hareketine ‘’KEMALİST HAREKET’’söylemini kullanmışlardır. Bu Kemalist hareket de ‘’KEMALİST CUMHURİYETİ’’ oluşturmuştur.

Türkiye Cumhuriyeti, Kemalist bir cumhuriyettir. Devrim sürecinde Kemalizm’in pek çok yapı taşı yani ögesi oluşturulmuştur.

Bu yapı taşlarından birisi de Birinci ve İkinci İnönü Savaşları sırasında oluşturulan İstiklal Marşımızdır.

Türkiye Cumhuriyeti’ni oluşturan uluslararası antlaşma Kurtuluş Savaşı’ndan sonra imzalanan Lozan Antlaşması’dır. Bilindiği gibi Lozan Antlaşması, SEVR Antlaşması’nı iptal etmiştir.

Şimdi soralım;

* Sevr Antlaşması’nın önceliği var mıdır?

* Provası yapılmış mıdır?

Evet, vardır ve de provası yapılmıştır.

1903 yılında Makedonya’da İliden İsyanı olmuştur. Bu isyanı Bulgar ve Makedon komitacılar çıkarmış ve Osmanlı gençleri kısa bir zamanda, on gün içinde, isyanı bastırmıştır. Ama Makedonya’da huzur yoktur. Bölge, patlamaya hazır bir bomba gibidir.

1903 yılının eylül ayının sonlarında Avusturya-Macaristan İmparatoru ile Rus Çarı, Avusturya’da Mürzteg Şatosu’nda buluşurlar. Bir plan üzerine anlaşırlar. Plan, 3 Ekim’de padişaha sunulur. Bu plana göre aslı hıristiyan olan Hüseyin Hilmi Paşa, Makedonya valisi olacak ve yanına biri Rus diğeri de Avusturyalı iki yardımcı verilecektir. Makedonya’nın çeşitli kesimlerine uluslararası jandarma gücü yerleştirilecektir. Bölgenin maliyesini Osmanlı Bankası kontrol edecektir. Padişah II. Abdülhamit bu planı reddeder, bunun üzerine İngiliz, Fransız, İtalyan, Rus ve Avusturya harp gemileri Midilli ve Limni adalarına yanaşır ve bu adaları işgal ederler. Posta ve Gümrük teşkilatlarına el koyarlar. Padişah bu olay üzerine bu planı kabul eder.

İngiliz, Fransız, İtalyan, Rus ve Avusturya askerleri ‘’jandarma’’ adı altında Makedonya’ya gelirler. Bu işgal, Balkan Savaşları’na kadar sürer.

Bu olay, Sevr’in provasıdır, Sevr’in öncüsüdür.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş sürecinde bilinmesi ve dikkate alınması gereken bir olaydır.