Twitter
Visit Us
YOUTUBE
YOUTUBE
LINKEDIN
Share

Başarısızlıkla sonuçlanan Kıbrıs müzakerelerinin ardından Akdeniz açıklarında sondaj çalışmalarının başlaması Ankara’nın sert tepkisine sebep oldu. CHP Enerji Komisyonu Başkanı Pamir’e göre çalışma yürüten şirketlerin Türkiye’nin münhasır ekonomik bölgesine girmesi, Türk donanmasının meşru müdahale gerekçesi olur.

Kıbrıs sorununun çözümü için Birleşmiş Milletler (BM) tarafından desteklenen görüşmelerin başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından dünya kamuoyu, adanın sahne olduğu enerji krizine tanıklık ediyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın küresel enerji şirketlerini Kıbrıs’la anlaşma yapmamaları konusunda uyarmasının ardından açıklamada bulunan Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras, Doğu Akdeniz’de gaz yataklarını işletmenin Kıbrıs’ın ‘egemenlik hakkı’ olduğunu söyledi.

Sert tartışmalar sürerken, Fransız petrol şirketi Total, “Kıbrıs’ın Münhasır Ekonomik Bölgesi’nde (MEB) bulunan Afrodit gaz yatağının 11 numaralı parselinde keşif sondajına başladığını, o bölgeye sondaj teçhizatının getirildiğini” açıkladı. Total’den gelen açıklamayı Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Türkiye’nin de bu hamle karşısında hamleleri olacağı sözleri takip etti. Zira aynı gün Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait savaş gemisi, Doğu Akdeniz’de Kıbrıs Cumhuriyeti için sondaj yapacak West Capella adlı gemiyi takip ettiğini duyurdu.

‘MÜDAHALEDE BULUNULABİLİR AMA ANKARA BU ADIMI ATMAZ’

Peki adada süregelen bu gerginliğin yansımaları ne olur? Çavuşoğlu’nun bahsettiği “adımlar” neleri kapsamakta? Türkiye, devam eden sondaj çalışmalarına müdahalede bulunabilir mi? Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Enerji Komisyonu Başkanı Necdet Pamir’e göre Türkiye, devletin kendisine ait karasularından 200 deniz mili dışına kadar uzanan Münhasır Ekonomik Bölgesi’nde herhangi bir sondaj yapıldığı takdirde müdahalede bulunabilir ve hatta bulunmalı da.

Çavuşoğlu’nun “gerekli adımlar atılır” sözlerinin hatırlatılması üzerine Pamir “Rumlar arkasına Avrupa Birliği (AB) ve ABD’yi almış, fiili bir durum yaratmaya çalışıyor. Ancak Türkiye MEB olarak kabul ettiği bölgede herhangi bir faaliyet olursa, bu noktada müdahale bulunabilir. Çavuşoğlu’nun bahsettiği adımlar, böyle bir müdahaleye atıfta bulunuyor. Ancak Türkiye’nin ihlal söz konusu olsa bile adım atacağı konusunda şüphelerim var. Zira Çavuşoğlu’nun bu sözleri, iç politika malzemesi toplayıp, milliyetçi gözükmek. Çünkü Ankara’nın tek derdi AB ve ABD’yi karşısına almamak” ifadelerini kullandı.

‘AB’Yİ ARKASINA ALAN RUMLAR FİLLİ DURUM YARATMA ÇABASINDA’

Kıbrıs’ta Rumların uluslararası hukuku ihlal eden adımlar attığına işaret eden Pamir “Rum tarafı Türkiye’nin münhasır ekonomik bölge olarak kabul ettiği alanda aramalar yapıyor. Kıbrıs’ın güneyindeki keşif yani Afrodit sahası neresinden bakarsanız bakın Kıbrıslı Türklerin de eşit biçimde nasıl geliştirileceğine karar vermeleri hakkı olan sahalardır. Ama Rumlar, Kıbrıs olarak kabul edilmiş olmanın verdiği avantajla ki bu hukuksuz uygulamalarda bulunuyor” dedi.

Pamir “Rumlar Kıbrıs Müzakereleri’nde hakları olmamasına rağmen ihaleler açıyorlar. Taktikleri bir taraftan da büyük şirketleri nitekim Hepson gibi Total gibi kendi taraflarına çekmek onlara cazip sahalar gösterip, özellikle Zohr sahasının Mısır’daki keşfinden sonra onun uzantısı gibi görünen sahalarda büyük şirketler ve onların arkasındaki devletlere de göz kırparak fiili bir durum yaratmak ancak bu hukuka aykırı. Annan Planı’nı reddeden Rumların fiili olarak bu kaynakların üstüne yatma eğilimleri var” şeklinde konuştu.

‘TÜRKİYE’Yİ DEVRE DIŞI BIRAKACAK POTANSİYEL YOK’

Doğu Akdeniz’deki keşiflerin bölgesel anlamda önemli olduğuna ancak dünya dengelerini değiştirebilecek büyüklükte olmadığına işaret eden Pamir “Başta İsrail denizel alanı olmak üzere ayrıca Kıbrıs’ın güneyi ve Mısır denizel alanında yapılan keşifler bölgesel anlamda çok önemli. Ancak küresel ölçekte 200 trilyon metreküplük dünya rezervine karşılık İsrail’in denizel alanındaki keşfi yaklaşık 1 trilyon metreküp. Lübnan spekülatif bir potansiyel taşıyor, yani olduğu varsayılan ama henüz yeterli arama yapılmadığı için keşfedilmemiş pozisyondaki rezervler. Hatta Suriye açığında da önemli miktarda rezervler olduğu söyleniyor. Şu ana kadar keşfedilen miktar gerçekten bölgesel ölçekte önemli fakat dünya dengelerini değiştirecek çapta henüz değil” dedi.

Afrodit bölgesinde 113 milyar metreküp doğal gaz keşfedildiğini ve bunun LNG tesisi kurmak için yeterli bir miktar olmadığına değinen Pamir ” 500 milyar metreküpün altında LNG tesisinin yapılması ekonomik olarak mümkün değil. Hem de Rumların ve Yunanistan’ın ekonomik durumları dikkate alınırsa. Ama bunu sürekli olarak havuç gibi kullanıyorlar. Tek başlarına bu işi yapabilecekmiş gibi tehdit etmeye çalışıyorlar, Türk tarafını müzakerelerde diğer konularda ikna etmek için. Benim olaya bakışım budur. Tek bir boru hattı Afrodit’teki gazla Türkiye’yi devre dışı bırakacak bir boru hattı değil. Bunların gidebileceği ister İsrail gazı deyin ister Kıbrıs gazı deyin bütün bunların gidebileceği tek pazar Türkiye’nin güneyindeki pazardan ibaret” dedi.

‘AMAÇ TÜRKİYE ÜZERİNDE BASKI KURMAK’

İsrail’in toplam 1 trilyon metreküplük doğal gaz keşiflerinin yüzde 60’ını iç tüketime ayırdığına işaret eden Pamir “İsrail enerji güvenlik konusunda büyük travmaları olan bir ülke. Dışa bağımlı olmamak için son derece dikkatli davranıyor. Yalnızca yüzde 40’ı ihraç edilecek. Bunun en doğal pazarı Türkiye. Neticede Türkiye’nin güneyden gelen bir doğal gaz beslemesi yok, doğal gazın Azerbaycan,İran ve Rusya’dan gelmesi söz konusu. Bu yüzden Türkiye, İsrail’in tek pazar şansı. Kaldı ki, birkaç milyar metreküplük pazarıyla Ürdün, 50 milyar metreküp doğal gaz tüketen Türkiye’nin alternatifi olamaz” dedi.

İsrail’in Doğu Akdeniz üzerinden İtalya’ya kadar ulaşacak en uzun ve en derin boru hattı inşa etme niyetini ‘gerçek dışı’ diye niteleyen Pamir ” Zarar etmek için proje yapılmayacağına göre başka bir olasılık yok. Ekonomik olmayan bir boru hattını çekilmesi mümkün değil. İsrail gazının Türkiye pazarına girmek için bile TANAP’la veya yarın öbür gün Irak gazıyla rekabet etmesi gerekecektir. Üretim ve taşıma maliyeti toplandığında Türkiye’nin güneyinden İsrail gazı girse bile, bu gaz rakiplerine göre pahalı olacaktır. Türkiye’nin alnında enayi yazmıyor ki, neden pahalı gaz alsın” diye ekledi.

 

Kaynak: https://tr.sputniknews.com/columnists/201707141029283812-turk-donanmasi-akdeniz-kibris-dogalgaz-petrol-sondaj-kriz-mudahale-yunanistan-ab-cavusoglu-turkiye/