Twitter
Visit Us
YOUTUBE
YOUTUBE
LINKEDIN
Share

Steve Hanke’ye Göre Türkiye’de Sefalete En Çok Etki Eden Faktör Enflasyon Olmuştur

İşsizlik ve enflasyonun artmasıyla yaşanan gelişmeler, yıllar boyunca ülke ekonomilerinin karşılaştığı en büyük sorunlardan biri olmuştur. Ekonominin seyri ile ilgili önemli bilgiler veren, enflasyon ve işsizlik oranlarının oluşturduğu göstergeler iktisatçılar tarafından Sefalet Endeksi (Ekonomik Hoşnutsuzluk Endeksi) olarak tanımlanır.

Endeks, enflasyon ve işsizlik oranının aynı anda yükselmesinin yanı sıra, işsizlik ve enflasyon oranından sadece birinin artmasından da kaynaklanıyor olabilir. Teknolojik gelişme ve âtıl durumda olan kapasitenin kullanılmaya başlanması enflasyon oranını azaltırken işsizlik oranını değiştirmeyebilir. Teknolojik gelişme ve âtıl kapasitenin kullanılmaya başlanması, kapasite kullanımının artış göstermesi üretimi artırmakta ve bu durum mal üretiminde de artış olacağı anlamına gelmektedir. Mal üretiminin artması, enflasyon oranını azaltmakta; teknolojik gelişme ise işgücü verimliliğini artıracağı için daha az işgücü kullanılmakta ve işsizlik sorunu ortaya çıkmaktadır.

Sefalet endeksindeki değişim sadece işsizlik oranındaki gelişmelerden de kaynaklanıyor olabilir. İhracat odaklı büyüme modelini kullanan bir ülkenin ihracat için gereken ham madde, ara malı ve yatırım mallarının eksik olması, bu malları ithal edeceği anlamına gelir. Bu ülkede ihracatla birlikte ithalat artar. İthalat ve ihracattaki artış belli bir miktar işgücü talebini de artırır. İşgücü talebinde meydana artış işsizlik oranını düşürür.

İhracatın artması durumunda enflasyon oranı, ekonomik büyümeden sınırlı oranda etkilenebilir. Kurlardaki artış, ithal ürünlerinin fiyatlarını yükselterek üretim maliyetlerini olumsuz etkiler. Artan maliyetler, enflasyon oranının artmasına yol açar. Sefalet endeksi; 1960’lı yıllarda Amerikalı iktisatçı Arthur Okun tarafından geliştirilmiş olup, enflasyon ile işsizlik oranının toplamını ifade eder. Enflasyonun artması, kazanç sağlayamayan insan sayısının arttığı anlamına geldiği için, sefalet artar ve ekonomide bozulma meydana gelir.

Endeks, 1999 yılında Nobel Ödüllü Amerikalı iktisatçı Robert Barro tarafından yeniden düzenlenmiştir. Barro enflasyon oranı ve işsizlik oranına uzun vadeli tahvil faizi ile büyüme oranını da eklemiştir. Barro Sefalet Endeksi (Barro Misery Indeks-BMI) ismini alan endeks şu şekilde ifade edilebilir: BMI = (Enflasyon Oranı + İşsizlik Oranı + Faiz Oranı) – Büyüme Oranı.

Steve Hanke, Robert Barro’nın BMI ismiyle geliştirdiği endeksi geliştirerek bir sefalet endeksi oluşturmuştur. Aslında Hanke’nin endeksinde olan ilk 3 bileşen (enflasyon oranı, işsizlik oranı ve faiz oranlarının toplamı) değişmeyip aynı kalmış, sadece son bileşen değiştirilmiştir. Hanke geliştirdiği son endekste bu 3 bileşenin toplamından kişi başına düşen GSYİH’deki yıllık değişim oranını çıkartmış ve ABD dışında diğer ülke ekonomilerine de uygulanan endeks ortaya çıkmıştır. Hanke tarafından hazırlanan “Yıllık Sefalet Endeksi’nde” Türkiye 2022 yılında dünya genelinde 10’uncu sırada yer almıştır.

Endeks, enflasyon ve işsizlik oranının aynı anda yükselmesinin yanı sıra, işsizlik ve enflasyon oranından sadece birinin artmasından da kaynaklanabilir. Teknolojik gelişme ve âtıl durumda olan kapasitenin kullanılmaya başlanması enflasyon oranını azaltırken, işsizlik oranını değiştirmeyebilir. Teknolojik gelişme ve âtıl kapasitenin kullanılmaya başlanması, kapasite kullanımının artış göstermesi üretimi artırmaktadır. Bu durum mal üretiminde de artışa yol açar. Mal üretiminin artması, enflasyon oranını azaltmakta; teknolojik gelişme ise işgücü verimliliğini artıracağı için daha az işgücü kullanılmakta ve işsizlik sorunu ortaya çıkmaktadır.

Sefalet endeksindeki değişim işsizlik oranındaki değişimden de kaynaklanabilir. İhracat odaklı büyüme modelini seçen ülkenin ihracat için gereken ham madde, ara malı ve yatırım mallarının eksik olması, ithalatı artırır. Bu ülkede ihracatla birlikte ithalatta artar. İthalat ve ihracattaki artış, belli miktar işgücü talebini artırır. İşgücü talebindeki artış, işsizlik oranını düşürür. İhracatın artması, büyüme oranını artırır. Bu ülkelerde, enflasyon oranı ekonomik büyümeden sınırlı oranda etkilenebilir. Döviz kurundaki artış, ithalattaki fiyatları yükselterek üretim maliyetlerini olumsuz etkiler.

Steve Hanke geliştirdiği endekste 3 bileşenin toplamından kişi başına düşen GSYİH’deki yıllık değişim oranını çıkartmış ve ABD dışında diğer ülke ekonomilerine de uygulanan endeks böylece dünyada adını duyurmuştur. Ekonomist İstihbarat Birimi, Uluslararası Para Fonu (IMF) Dünya Ekonomik Görünümü Raporu, Dünya Bankası, Uluslararası Çalışma Örgütü, ülkelerin merkez bankaları ve istatistik kurumları, Hanke’nin Yıllık Sefalet Endeksi için veri kaynaklarıdır.

Hanke, 18 Mayıs’ta kaleme aldığı makalede 2022 yılı için Sefalet Endeksi listesini açıklamıştır. Hanke’nin Yıllık Sefalet Endeksi’ne göre, 2022 yılında dünyanın en sefil ülkesi 414,7 puanla Zimbabve olmuştur. 157 ülkenin yer aldığı bu listede Türkiye, 2022’de sefaletin en yüksek olduğu 10’uncu ülkedir. Türkiye’nin sefalet endeksi 101.601’dir. Türkiye’de sefalet endeksine en çok etki eden faktör yüksek enflasyondur. Endekse göre sefaletin en az olduğu ülke İsviçre olup, İsviçre’nin sefalet puanı 8.51’dir.

Resim1

Hanke makalesinde endeksin nasıl hesaplandığını, “Benim Yıllık Sefalet Enfeksi (HAMI) versiyonum, yıl sonu işsizlik (iki ile çarpılır), enflasyon ve banka kredisi oranlarının toplamından, kişi başına düşen reel gayrisafi yurt içi hasıladaki yıllık yüzde değişiminin çıkarılmasıyla elde edilir” şeklinde açıklamıştır. Hanke’ye göre, ekonomik alanda sefalet; hiper enflasyon, yüksek borçlanma maliyetleri ve işsizlikten kaynaklanma eğilimindedir. Sefaleti azaltmanın kesin yolu ekonomik büyümedir. Zimbabwe, analiz edilen 157 ülke arasında Steve Hanke’nin Yıllık Sefalet Endeksi‘nde (HAMI) en sefil ülke olmuştur.

Resim2

Resim3

Hanke’ye göre aylık enflasyon oranının yüzde 50’yi aşması durumunda hiperenflasyon söz konusudur. “Bu tanım, 1956’da, Phillip Cagan’ın Milton Friedman editörlüğündeki Studies in the Quantity Theory of Money adlı kitapta yer alan hiperenflasyonla ilgili analizinin yayınlanmasından sonra kabul edildi. Önemli fiyat artışları olan ülkelerde her gün enflasyonu ölçmek için yüksek frekanslı verileri ve Satın alma Gücü Paritesi teorisini kullandığım için Cagan’ın aylık yüzde 50 hiperenflasyon eşiğini geliştirdim. Gelişmiş ölçüm teknikleri ile artık hiperenflasyonu, art arda en az 30 gün boyunca aylık yüzde 50’yi aşan bir enflasyon olarak tanımlıyorum”.

Gazeteci Elif Karaca’nın Steve Hanke’e yönelttiği enflasyonun nasıl önüne geçileceği sorusuna verilen cevap önemlidir:Türkiye’nin nispeten düşük enflasyona ve düşük faiz oranlarına sahip olmasını sağlamanın tek yolu, Bulgaristan’da yapılanı tam olarak yapmaktır. Bulgaristan Merkez Bankası’na ilişkin yasa, para kurulu yasasıyla değiştirildi ve bu ülkeye son 25 yıldır 25 yıldır önemli katkılar sağladı. Bu arada, şimdiye kadar var olan 70’in üzerinde para kurulunda da durum böyle oldu. Hatırlatmak gerekirse, en ünlü para kurulu Hong Kong’da. 1997-98 Asya Mali Krizi ve Hong Kong’da yaşanan daha yakın tarihli siyasi sıkıntılar da dahil olmak üzere her türlü koşulda mükemmel bir şekilde uygulandı.

2022 sıralamasında, işsizlik, enflasyon, banka kredisi oranları ve GSYİH’deki yüzde değişimini dikkate alan bir denklem kullanarak her ülke için HAMI puanı belirlenmiştir. Zimbabwe, enflasyon- Hanke’ye göre “ekonomik kötü yönetim”– bölge sakinlerinin mutsuzluğuna katkıda bulunan en önemli faktör olmuştur.