Twitter
Visit Us
YOUTUBE
YOUTUBE
LINKEDIN
Share

Nükleer silahsız bir dünya fikri geçmişte kaldı. Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün (SIPRI) raporuna göre nükleer silah sahibi ülkeler silahlarını modernleştiriyor.

2017, nükleer silahlanma karşıtları için geçen yıl önemli bir yıl oldu. Birleşmiş Milletler’e (BM) üye 122 ülke nükleer silah üretmeme veya sahip olmama konusunda anlaştı. Ancak bu adım, dünyayı nükleer silahsız bir yaşam hedefine yaklaştırmadı.

Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün (SIPRI) en son tahminlerine göre, dünya çapında dokuz ülkenin sahip olduğu 14 bin 465 adet nükleer silah bulunuyor. Bu ülkeler ABD, Rusya, İngiltere, Fransa, Çin, Hindistan, Pakistan, İsrail ve Kuzey Kore. Her ne kadar uluslararası olarak dokuz ülke azınlıkta olsa da, bu ülkelerin nükleer silahlarından vazgeçme konusunda bir niyetleri bulunmuyor.

Daha az ama daha modern nükleer silah

SIPRI’nin nükleer silahlar proje sorumlusu Shannon Kile, DW’ye verdiği mülakatta dünya çapındaki nükleer silahların sayısının geçen yıla göre kısmen azaldığını, ancak var olan silahların modernize edildiğini söyledi. Kile, “Bu, bazısı 40 veya 50 senelik olan silahların yenileriyle değiştirildiği, ancak aynı zamanda yeni kapasite ve teknik özellikleri bulunan yeni silahların geliştirildiği anlamına geliyor.” dedi.

Almanya için yeni atom bombaları

ABD, Şubat ayında yayınladığı güncel Nükleer Durum İnceleme Raporu’nda yeni nükleer silahların geliştirildiğini doğruladı. Bu durum Almanya’yı da etkiliyor. Her ne kadar Almanya nükleer silah sahibi değilse de, NATO üyesi bir ülke olarak ABD’nin nükleer koruması kapsamına giriyor. ABD’ye ait yaklaşık 20 adet B61 nükleer bomba Almanya’nın Eifel bölgesinde depolanıyor ve bu bombalar önümüzdeki yıllarda belirli bir hedefe kitlenebilen daha yeni nükleer bombalar ile yenilecek.

Pahalı modernleştirme

ABD, nükleer silahlarının modernleştirilmesi için büyük miktarda para harcamaya hazırlanıyor. ABD 2026 yılına kadar nükleer silahların yenilenmesi için 400 milyar dolar (344 milyar euro) harcamayı planlıyor. SIPRI’den Kile’ye göre Hindistan ve Pakistan gibi daha küçük ülkeler de bir çeşit “stratejik silah yarışına” girmiş durumda. Her iki ülke de yeni nükleer silah geliştirmenin yanı sıra, parçalanabilir malzeme üretimi kapasitelerini büyütüyor. Kile’ye göre nükleer silahlar, nükleer güce sahip ülkelerin savunma stratejilerinde hala en önemli yere sahip bulunuyor.

Kile, ABD ile Rusya arasında devam eden çekişmeyi göz önünde bulundurarak gelecekte nükleer silahların kontrolü konusunda uluslararası anlaşmaların ne kadar etkili olacağının bilinmediğini belirtti. Kile, “Beni en çok endişelendiren şey ABD ile Rusya arasındaki siyasi-stratejik ilişkinin çökmüş olması ki bu iki ülke dünyadaki nükleer silahların yüzde 92’sine sahip.” diye konuştu.

Silahların kontrolünde soru işaretleri bulunuyor

Bu durum aynı zamanda silahların kontrolünü de etkiliyor. Uzmanlar, nükleer silahların azaltılması amacıyla imzalanan üçüncü START anlaşması (New Start) gibi önemli nükleer silahsızlanma anlaşmalarının önümüzdeki senelerde sona ermesinin ardından yerine yeni anlaşmaların yapılamayacağından endişe ediyor. Bu durumda nükleer silahlar konusunda hiçbir kısıtlama olmayacak. Kile, “(ABD eski Başkanı) Barack Obama’nın 2009 yılında ortaya koyduğu nükleersiz dünya görüşünden açık bir şekilde uzaklaşıyoruz.” dedi.

SIPRI uzmanı olarak Kile nükleer silaha sahip dokuz ülkeyi uzun bir süredir gözlemliyor. Kile, özellikle bir gelişme konusunda hayretini ifade etti: Kuzey Kore’nin son 12 ayda nükleer silah ve uzun menzilli balistik füze denemelerinde kaydettiği teknik ilerleme. Kile, Kuzey Kore lideri Kim Jong Un ile ABD Başkanı Donald Trump’ın görüşmesinin Kuzey Kore’nin gerçekten nükleer silahsızlanmasına vesile olup olmayacağının ileride görüleceğini söyledi. “Bu konuda biraz şüpheciyim.” diyen Kile, iki lider arasındaki görüşmenin güven kurma önlemleri için kapıyı araladığını belirtti.

Askeri harcamalarda rekor

SIPRI araştırmacıları 2018 yıllık raporunda güvenlik konusunda gergin siyasi durumu ortaya koyan diğer bilgi ve verileri de derledi. Bu rapora göre 2017 senesi, Soğuk Savaş’ın bitiminden bu yana dünya çapında en yüksek askeri harcamanın yapıldığı sene oldu. 2017’de dünyadaki toplam askeri harcama 1 trilyon 739 milyar dolar olarak kaydedildi. Buna göre dünyada kişi başına yapılan askeri harcama 230 dolar olurken, bu rakam 2016’da kişi başına 227 dolardı.

Bu küresel artışın nedeni dünyanın bazı bölgelerinde daha yüksek miktarlarda askeri harcamaların yapılması. Özellikle Doğu Asya’daki artış dikkat çekici. Buna örnek olarak Çin’in savunma bütçesini yüzde 5.6 artırarak 228 milyar dolara çıkartması verilebilir. Avrupa’da ise durum daha değişken. Doğu Avrupa’da bulunan ülkeler 2017 yılı içerisinde bir önceki yıla göre oldukça az harcama yaparken, Orta ve Batı Avrupa’daki ülkelerin savunma harcamaları 2017’de arttı.

Almanya Savunma Bakanlığı’nın verilerine göre 2017’de Alman ordusu için 37 milyar euro (yaklaşık 43 milyar 500 milyon dolar) para harcandı. Bu rakam bir önceki yıla göre 2 milyar euro daha fazlaydı. ABD, 610 milyar dolar ile halen daha dünyanın en büyük savunma bütçesine sahip. ABD’yi Çin, Suudi Arabistan ve Rusya takip ediyor.

Alman silahlar revaçta

SIPRI’nin raporuna göre silahlar konusunda yeni bir trend daha mevcut. Buna göre Soğuk Savaş’tan bu yana 2000’li yılların başında en düşük seviyesine erişen küresel silah ticareti, son 10 sene içerisinde önemli ölçüde arttı. ABD, Rusya ve Fransa’nın ardından Almanya, dünya çapındaki en büyük dördüncü silah ihracatçısı oldu.

Fotoğraf: Picture-alliance / dpa / Uncredited / KCNA

Kaynak: http://www.dw.com/tr/sipri-n%C3%BCkleer-silah-%C3%BCretimine-devam-ediliyor/a-44274845