Twitter
Visit Us
YOUTUBE
YOUTUBE
LINKEDIN
Share

Rusya ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) arasındaki ilişkiler 2014 yılı başında Ukrayna krizinin başlaması ile Soğuk Savaş‘tan bu yana hiç olmadığı kadar gerilmişti. Ukrayna krizi ve devamında ABD’nin AB ile birlikte Rusya’ya yönelik uyguladığı yaptırımlar iki ülke arasındaki ilişkilerdeki gerilimde halen rol oynamaktadır. Bununla birlikte gerilimin sürmesine ve ilişkilerin olumlu bir yönde gelişememesinin önünde pek çok ciddi engel bulunmaktadır. Suriye konusundaki tutum farklılıkları, START Anlaşmasında istenilen uzlaşmanın sağlanamaması, ABD’nin Afganistan politikası gibi küresel anlamda görünen ve Ukrayna krizinden daha eskiye dayanan sorunların yanı sıra Rusya’nın Edward Snowden’a geçici sığınma hakkı vermesi gibi güven zedeleyici hareketler iki ülke ilişkilerini çıkmaza sokmuştur.

İki ülke liderleri sorunların çözümü için gayret gösterdikleri mesajını sürekli olarak uluslararası kamuoyuna vermeye çalışmasına karşın esasında her iki tarafta sorunların kendi istediği gibi çözülmesini istemekte ve karşı tarafı tehdit olarak görmektedir. Bu durumu Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 31 Aralık 2015 tarihinde imzaladığı “Rusya Federasyonu’nun Ulusal Güvenlik Stratejisi”nde[i] açık bir şekilde görmek mümkündür.

Putin’in imzaladığı son Ulusal Güvenlik Stratejisi 2009 yılında Dmitry Medvedev’in imzaladığı Ulusal Güvenlik Stratejisi ile aynı temalara sahip olmasına karşın dil olarak kendinden önceki dokümandan önemli farklılıklar göstermektedir. Son Ulusal Güvenlik Stratejisi dokümanında ABD ve müttefiklerinin dünyadaki meselelerde baskın güç olma arayışı içerisinde oldukları ve NATO’nun Rusya’nın ulusal güvenliğini tehdit eden hareketleri olduğu gibi vurguları dikkat çekicidir. Bu vurguları ile Rusya, ABD’yi ulusal güvenliği için bir tehdit olarak gördüğünü dolaylı da olsa ifade etmiştir.

Bu ortamda özellikle Rusya’nın son yıllarda modernleşme adımları ile geliştirmeye çalıştığı askeri gücüne dayanarak Karadeniz ve Baltık bölgesinde attığı stratejik adımlar dikkatten kaçmamalıdır. SSCB’nin dağılmasından sonra Rusya, SSCB’den kalan donanmanın çoğunu miras almıştır. Rusya, büyük bir donanmayı miras almasına karşın donanmadaki gemilerin ve deniz altıların çoğu kullanım ömürlerini neredeyse doldurmuştu.

Dahası Soğuk Savaş sonrası Rusya enerjisini piyasa ekonomisine uyum sağlamaya yoğunlaştırdığından donanmanın geliştirilmesine yönelik pek çok program ya ertelenmiş ya da iptal edilmiştir. Modernleştirme projelerinden komuta kontrol sistemlerinin geliştirilmesi ve daha az maliyetli programların devam etmesi mümkün olabilmiştir. Buna karşın, 2000’li yılların başından itibaren Rusya’nın elde ettiği siyasi ve ekonomik istikrar donanmasını modernleştirmek için fırsat yaratmıştır. Ertelenen projeler yeniden hayata geçirilmiş ya da yeni projeler yürütülmeye başlanmıştır.

ABD Deniz Kuvvetleri İstihbaratının hazırladığı “Rus Donanması: Tarihi Bir Dönüşüm” [ii] adlı rapor Rus donanmasının son yıllarda yaptığı atılıma ve gelecekteki hedeflerini dikkate alan önemli tespitler sunmaktadır. Rapora göre, ABD ve Çin donanmalarından sonra büyüklük olarak dünyada üçüncü sırada gelen Rus donanması yakın bir gelecekte ABD donanmasının Karadeniz ve Baltık Denizi’ne girişi engelleyecek kapasiteye ulaşabilecektir.

Bu durumun, ABD’yi endişelendirdiği söylenebilir. ABD Avrupa Ordusu Komutanı Korgeneral Ben Hodges 11 Aralık 2015 tarihinde yaptığı basın toplantısında, Rusya’nın Kaliningrad’daki gemi savar füzelerinin ABD kuvvetlerini Baltık Denizi’nden uzak tutabilecek nitelikte olduğunu ifade etmiştir. Bunun yanı sıra Kırım’daki Rus donanmasının Karadeniz’e girişi engelleyebilecek kapasitede olduğunu belirtmiştir. [iii]

ABD’nin endişelerinde haksız olduğunu söylemek mümkün değildir. Açık kaynaklarda Rusya’nın Kırım’daki Kacha ve Gvardeyskaya hava üslerinde 161 hava aracı, Ukrayna sularında 388 savaş gemisi ve Sivastopol ile Feodosia’da 25.000 askeri personeli bulunduğu ifade edilmektedir.

Baltık Denizi’ne hakim olan Kaliningrad’daki üslerde ise en az 75 savaş gemisi ve deniz altı olduğu, donanmanın 20.000’den fazla askeri personelinin bulunduğu ve donanmanın operasyonlarını desteklemek üzere Su-24 ve Su-27 savaş uçaklarının ağırlıkta olduğu 100 civarı hava aracı olduğu ifade edilmektedir. [iv]

Üstelik Ukrayna krizinden sonra Ağustos 2014 tarihinde Rusya’nın Savunma Bakanı Sergei Shoigu’nun “önümüzdeki altı yıl boyunca NATO’nun Doğu Avrupa’daki varlığı karşısında Rus donanmasının Karadeniz ve Baltık Denizi’ndeki varlığını geliştireceğiz” [v] açıklamasında bulunmuştur. O tarihten bu yana başta ABD olmak üzere NATO’nun bölge üzerine dikkati ve hassasiyeti artmıştır. Zaten son yıllarda bölgede yaşanan hareketlilik Rusya’nın bölgedeki varlığını askeri unsurlarla güçlü bir şekilde hissettirmek istediğini ve ABD’nin Baltık ve Karadeniz’e Girişini Engelleyecek hamleleri gerçekleştirdiğini göstermektedir.

Rusya’nın Karadeniz ve Baltık Deniz’inde attığı adımlar Rusya’nın tarihi ve stratejik hedefleri düşünüldüğünde şaşırtıcı değildir. Esas mesele Rusya’nın bölgedeki varlığını göstermek ve devam ettirmek adına daha neler yapmayı planladığıdır. Rusya, petrol fiyatlarındaki düşüş, yaptırımlar ve yapısal problemleri yüzünden ekonomik olarak zor günler geçirmesine rağmen donanmasını modernleştirme ve gücünü gösterme isteğinden vazgeçmeye niyetli görünmemektedir. Ayrıca, Rusya Karadeniz ve Baltık Denizi’nin ABD ile ilişkilerde kazandığı stratejik önemin de farkındadır. Dolayısıyla bu konuda söylenebilecek en net şey Rusya’nın bölgedeki varlığını ve gücünü göstermeye yönelik kararlılığını sürdüreceği yönündedir.

Dr. Kıvılcım ROMYA BİLGİN

 

[i] President of Russia, “National Security Strategy of Russia”, http://kremlin.ru/acts/news/51129 (31 Aralık 2015)

[ii] Office of Naval Intelligence, “The Russian Navy: A Historic Transition”, http://www.oni.navy.mil/Intelligence-Community/Russia (Aralık 2015)

[iii] Bussines Insider, “A US general just gave a stark assessment of the situation in Eastern Europe”,

http://www.businessinsider.com/us-general-gave-stark-assessment-of-eastern-europe-2015-12 (11 Aralık 2015)

[iv] BBC,”Will Russia invade Ukraine?”, http://www.bbc.com/news/world-europe-26388057 (28 Şubat 2014); Alpo Juntunen, “The Baltic Sea in Russian Strategy”, The Baltic Sea in Russian Strategy (Aralık 2010)

[v] Washington Post, Russia vows naval expansion to counter NATO; move in response to Ukraine tensions”,

http://www.washingtontimes.com/news/2014/aug/20/russia-vows-naval-expansion-to-counter-nato-move-i/  (20 Ağustos 2014)