Twitter
Visit Us
YOUTUBE
YOUTUBE
LINKEDIN
Share

Bugün Rusya Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada Rusya’ya ait “Smetlivy” isimli güdümlü mermili kruvazörün Ege Denizi’nde bir Türk balıkçı gemisi ile çarpışmayı son anda engellediği iddiası duyuruldu. Rus medyasında çıkan haberlere göre “Rus savaş gemisi, iki gemi arasında bir kilometrelik mesafe kaldığını görüp Türk balıkçı gemisinin telsiz kanalları ve karşı tarafı etkilemeyecek şekilde fişeklerle uyardığı, ancak Türk gemisinin uyarılara cevap vermediği” iddia edildi. Rus savaş gemisiyle Türk balıkçı gemisi arasında yaşanan bu olaydan sonra Rusya Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada ise (Sputnik’in haberine göre)  Ege Denizi’nde yaşanan bu olayın ardından Rusya Savunma Bakanlığı’na çağrılan Türk Askeri ataşesine “Ankara’nın düşüncesiz eylemlerinin olası yıkıcı sonuçları hakkında sert bir uyarı iletildiği” belirtildi. Diğer taraftan olaya karıştığı iddia edilen Türk balıkçı teknesinin kaptanı ise akşam saatlerinde yaptığı açıklamada “Bize ateş açıldığından haberimiz yok. Elimizde görüntü kayıtları var. Sahil Güvenliğe teslim edip ifade verdik. Avlanmaya devam ediyoruz” dedi.

Rusya savaş uçağının düşürülmesinde suçlu gördüğü Türkiye’yi cezalandırmak adına Türkiye’nin etrafında bir kriz çemberi oluşturarak Türkiye’yi ablukaya almaya çalışmaya devam ediyor. Rusya böylece Türkiye’nin canını çok acıtacak bir alanda (Türkiye’nin Suriye ve Irak’tan tamamen dışlanması ve bütün güney sınırlarının hemen dibinde bir Kürt bölgesi oluşması gibi) operasyonlarına başladığı gibi Ege’deki son olayda olduğu gibi uygun zaman ve yerde askeri olarak da Türkiye’ye bir cevap vermek için beklediğini görüyoruz.

Ege’deki olaya gelirsek; denizde yaşanabilecek bu tür olayların önlenmesi için tüm devletlerin kabul ettiği, tüm devletlerin, gemilerin ve denizcilerin uyması gereken kurallar Denizde Çatışmayı Önleme Tüzüğü’nde net olarak yer almaktadır. Bu tüzüğe göre de seyir güvenliği kapsamında iki geminin denizde çatışmasının önlenmesinde karşı tarafı silahla uyarmak gibi bir kural yoktur. Ayrıca böyle bir olayın Türk Silahlı Kuvvetleri ile hiçbir ilişkisi olmadığından askeri ataşesinin Savunma Bakanlığına çağrılarak uyarılması da uluslararası ilişkilerde, diplomatik teamüllerde ve bahsettiğimiz tüzüğün kapsamında yoktur.

Peki Rusya ne yapmak istiyor? Rusya’nın, savaş uçağının düşürülmesinden sonra yaptıklarıyla Türkiye’nin hareket alanını kısıtlamaya hatta sınırları içine hapsetmeye yöneldiğini görüyoruz. Suriye bölgesine getirdiği hava savunma tedbirleriyle Türkiye’nin Suriye’de hem hava hem de karadan operasyon yapmasını engellemiştir. Musul’da Türk askeri konuşlandırması olayında Bağdat hükümetinin arkasında yer alarak Bağdat’ın da aynı Rusya gibi krizi yükseltmeye devam ettirmesini sağlamıştır. İran’a S-300 füze sistemi göndererek Türkiye’ye İran sınırından çevrelendiğini göstermiştir. Ermenistan helikopter ve silaha sistemleri konuşlandırarak Ermenistan-Azerbaycan sorununda Türkiye’nin sınır komşusu Ermenistan’ı yanında hatta topraklarında olacağını göstererek oradan da Türkiye’yi çevrelediğini ortaya koymuştur. İstanbul Boğazı’ndan geçen savaş gemisinin güvertesinde omuzunda füze taşıyan askeri göstererek simgesel düşmanca bir hareketle biz Türkiye’yi dost olarak görmüyoruz mesajı vermiştir.

Ege Denizi’nde son yaşanan olay sonrasındaki tavrıyla da “biz Türkiye ile ilişkilerimizi artık güvenlik penceresinden görüyoruz. Türkiye ile ilişkilerimizi siyaset ve diplomasi bürokrasi üzerinden değil askeri bürokrasi üzerinden yürütüyoruz” mesajı veriyor. Çünkü denizde meydana gelen bir olayla ilgili olarak askeri ataşenin çağrılmasının başka hiçbir izahı yoktur. Türkiye’nin Rusya ile bir sıcak çatışmaya girmesinin Türkiye’ye hiçbir kazanımı olmayacaktır. Türkiye’yi yönetenler Rusya ile siyasi ve diplomasi kanallarını öne çıkarıp daha etkin kılacak, Türkiye’nin çevresindeki sorunlu bölgelerde Rusya’yı karşı tarafta tutan değil Rusya ile işbirliğini açan söylem ve eylemleri hayata geçirmelidir.