…
İSRAİL-İRAN SAVAŞI VE BİR KUVVET ÇARPANI OLARAK SAVAŞIN LOJİSTİK DESTEĞİ
İsrail’in, 13 Haziran 2025 tarihinde, İran’a saldırmasıyla başlayan savaş 12 gün sürdü. Ateşkes sağlandıktan sonra taraflardan:
- İsrail, “İran kaybetti, biz kazandık”,
- İran, “İsrail’e beklemediği bir ders verdik, kazandık”,
- ABD ise “İkisi de (İsrail, İran) ne yaptıklarını bilmiyorlar, kaybettiler, biz kazandık” şeklinde açıklamalar geldi.
Gerçek olan, savaşan iki ülke de büyük kayıplar verdi; önemli sanayi merkezleri, nükleer çalışma tesisleri, limanları, kritik komuta kontrol merkezleri, askeri üsleri hasar gördü, savaş/harp stoklarının büyük kısmını kullanmak zorunda kaldılar ve savaşan taraflar olarak bir maliyete katlandılar.
İran’ın, ilk dört gün süren çatışmalar sırasında İsrail’e 370 balistik füze ve yüzlerce insansız hava aracı fırlattığı açıklanırken; İsrail, yedinci günde 60’a yakın uçakla, İran’ın 2.300 Km. derinliğine kadar hava harekâtı icra etti (F-35 uçağının bir saatlik uçuş maliyeti 10 bin dolar civarında).
ABD ve AB ülkeleri, İsrail’e açıktan destek verdiler. Bu ülkelerin üsleri başta lojistik olmak üzere diğer amaçlar için yoğun şekilde kullanıldı. İsrail Savunma Bakanlığı, çatışmanın başlangıcından 20 Haziran 2025’e kadar, ABD ve Almanya üzerinden İsrail’e 14 askeri kargo uçağı askeri teçhizat ve mühimmatın ulaştırıldığını duyurdu (Gazze’ye yapılan saldırının başlangıcından bu yana ise, İsrail’e 800’ü aşkın kargo uçağı askeri yardım malzemesi gönderilmişti).[1]
İran’la savaşta, İsrail’in en büyük gider kalemi, İran füzelerini önlemek için kullanılan savunma sistemleriydi. Davut’un Sapanı, Arrow-2 ve Arrow-3 gibi sistemlerin maliyeti milyon dolarları buldu. Savaş uçaklarının operasyonları, mühimmat giderleri ve altyapı hasarlarının onarımı da maliyeti artırdı. Wall Street Journal, artan harcamaların İsrail üzerinde savaşı kısa sürede bitirme baskısı oluşturduğunu belirtmişti. En büyük maliyet kalemi, İran’dan gelen füzeleri imha etmek için kullanılan önleme füzeleriydi. Bu sistemlerin günlük maliyeti, on milyonlarca dolardan başlayıp 200 milyon dolara kadar çıkabiliyordu. Bazı iddialar, bu harcamanın günde 1 milyar dolara ulaştığı öne sürülüyor. İsrail ve ABD ortaklığıyla geliştirilen Davut’un Sapanı sisteminin her etkinleştirilmesinde genellikle iki önleme füzesi fırlatılıyor. Bu da tek seferde yaklaşık 700 bin dolar maliyet anlamına gelir. Bir diğer sistem olan Arrow-3’ün her önleme maliyeti 4 milyon dolar, eski versiyon Arrow-2’nin ise yaklaşık 3 milyon dolardır. F-35 savaş uçakları gibi birçok hava aracının İsrail topraklarından yüzlerce kilometre ötede havada saatlerce tutulması, diğer önemli bir maliyettir. Bu uçakların her saatlik uçuş maliyeti 10 bin dolar civarındadır. Savaş sırasında binalara verilen benzeri görülmemiş hasarın onarımı ya da yeniden inşası, İsrail’e en az 400 milyon dolara mal olacağı değerlendirilmektedir. Aaron Ekonomi Politikası Enstitüsü’nün (İsrail) hesaplamalarına göre, İran ile bir ay sürecek bir savaşın İsrail’e toplam maliyeti yaklaşık 12 milyar doları bulacaktı.[2]
Başka bir değerlendirmeye göre, İsrail’in İran’a yönelik karşı saldırılarının günlük maliyeti yaklaşık 735 milyon doları buldu. 200’e yakın uçağın 1.500 sorti gerçekleştirdiği belirtilirken, bu operasyonların toplam maliyeti 1,2 milyar dolara ulaştı. İsrail’e, savunma harcamalarından altyapı kayıplarına, iş gücü eksikliğinden turizmin çöküşüne kadar birçok alanda yaşanan kayıpların toplam maliyetinin yaklaşık 10 milyar doları bulduğu belirtiliyor.[3]
İsrail kaynaklarına göre, İran, 12 günlük çatışmalarda İsrail’e 530’dan fazla füze attı ve bunların büyük kısmı hava savunma sistemlerince imha edildi.[4] Bir haftalık değerlendirmeye göre; saldırılar sonucunda, İran’ın, nükleer tesislerinin füze ve mühimmat depolarının hava ve deniz üslerinin, enerji altyapısının büyük zarar gördüğü, balistik füze stoklarının üçte birinin ve 120 fırlatma sisteminin imha edildiği belirlenmiştir. Yaklaşık 400 adet balistik füze kullanılmış, maliyeti 180 milyon dolar, kullanılan 2000 insansız hava aracı ile toplam silah, mühimmat maliyeti (bir haftalık) yaklaşık 230 milyon dolardır. Bu rakam diğer maliyetlerle birlikte 630 milyon doları bulmaktadır.[5]
Görüldüğü üzere, her iki taraf için de savaşın maliyetinde harp silah araçları ve bunların idamesi ve sürdürebilirliği için yapılan faaliyetler ve harcamalar önemli bir yer tutmaktadır. Bu nedenle, kimin kazandığından daha önemli olan savaşan ülkeler ile bu ülkeleri destekleyen taraflara getirdiği ağır mali yüktür. Uzun süreli savaşlar, kaçınılamaz bir son olarak, ülkelerde ekonomik çöküşe yol açar.
Harp ekonomisi, ülkelerin bütçesine büyük yük getirirken, insanların refahını da doğrudan etkilemektedir. Ülke siyasi hedeflerini gerçekleştirmek üzere başlatılan savaş ya da çatışmanın süresi, ülkeye maliyeti, halkının refah düzeyini olumlu/olumsuz yönde belirleyici önemli bir unsurdur.
Savaş/çatışmanın ana unsuru olan silahlı kuvvetlerin silah ve sistemlerinin; barış ve savaş döneminde bakımı, idamesi, yenileştirilmesi, modernizasyonu, sefer stoklarının oluşturulması (savaş sırasında eksilenlerin tamamlanması/bütünlenmesi), teknolojinin gelişimiyle harekât ihtiyaçları doğrultusunda yeni silah ve sistemlerin tasarlanarak üretilmesi ve envantere alınması, barış döneminden itibaren iyi bir harekât ihtiyacının tespiti, lojistik planlama ve uygulama ile mümkündür.
Savunma alanında yapılacak yanlış lojistik planlama ve uygulamalar; maliyeti artıracak, ülke bütçesine olumsuz yönde yük getirecektir. Bu nedenle, bir ülke için savunma planlamasında lojistik unsur, önemli bir kuvvet çarpanıdır.
Günümüzde, harekât alanı ihtiyaçlarının değişmesi, derinlikte etkide bulunmanın getirdiği uzun menzil gereksinimi, insan zayiatının azaltılması maksadıyla kara, deniz ve hava harekât sahalarında insansız sistemlerin/platformların kullanılması, harp silah, sistem ve araçlarının tedarik ve idamesinde maliyeti oldukça artırmıştır.
Savunma sektöründe bir silah, sistem veya araçta lojistik maliyet, toplam maliyetin %70-80’ni teşkil etmektedir. Bununla birlikte, silahınız çalışmıyor, bakımsız, uçağınız bakımsız, yeterli yakıtı ve mühimmatı yoksa, silah, uçak ve sistemlerinizi destekleyecek sefer stoklarınız yetersiz, savunma araçlarınız teknolojik ömürlerini tamamlamışsa askeri gücünüz bir anlam ifade etmez. Lojistik olmadan harekatın yürütülmesi mümkün değildir. Askeri lojistikçilerin “lojistik, nefes gibidir, kesildiğinde hissedilir” deyişi önemlidir. Dolayısıyla, savunma planlamasında, savaşta, lojistiğin bir kuvvet çarpanı olarak kabul edilmesi zorunludur.
Çünkü, “Savaş, devletin bekasını temin etmek, milli menfaatleri sağlamak ve milli hedefleri elde etmek amacıyla, başta askeri güç olmak üzere devletin maddi ve manevi tüm güç ve kaynaklarının hiçbir sınırlamaya tabi tutulmadan kullanılmasını gerektiren silahlı mücadeledir”[6], maliyeti yüksektir; iyi bir planlama ve uygulama gerektirir.
Kuvvet çarpanı; savunma alanında silah ve sistemlerin ve bunları destekleyen unsurların birlikte, destekleyici kapsamda etkin olarak kullanıldığında, savunma/savaş yeteneğini artıran ve hedef ülke üzerinde arzu edilen üstünlüğün sağlanmasına olanak tanıyan hususlardır. Bu anlamda lojistik sistem, bir kuvvet çarpanıdır; savaşın gidişatını değiştirebilecek önemli bir ölçüttür.
Basit anlamda lojistik denildiğinde, tüketim mallarının ihtiyaç noktasına ulaştırılmasını kapsayan faaliyetler zinciri anlaşılmaktadır. Askerî açıdan ise daha karmaşık, ayrıntılı bir yapıya sahiptir.
Lojistik, siyasi hedeflerin elde edilmesi için askeri harekatın planlanması ve icrası kapsamında, silahlı kuvvetlerin harekât ihtiyaçlarının karşılanması, harp silah ve sitemlerin desteklenmesi amacıyla;
- Silahları ve sistemleri tasarlayıp geliştirme,
- Satın alma,
- Depolama/stoklama,
- Taşıma/ulaştırma, dağıtım,
- Bakım, tahliye,
- Malzemenin elden çıkarılması,
- İnşaat, bakım, işletme ve tesislerin elden çıkarılması,
- Hizmetlerin satın alınması veya sağlanması
- Tıbbi ve sağlık hizmeti desteğidir.[7]
Yukarıdaki alt işlev alanlarına bakıldığında askeri lojistik, çok boyutlu bir yapıya sahiptir; maliyeti yüksektir. Başta ekonomik güç olmak üzere ülkenin bütün milli güç unsurlarını doğrudan ilgilendirmektedir.
Savaşın hazırlık ve icra (lojistik dahil) maliyeti, barış döneminde genel olarak sabit, kontrol edilebilir seyir izlerken, kriz, gerginlik, savaş döneminde artan bir orana sahiptir. Söz konusu maliyet artışında, kullanılacak kuvvetin niteliği, miktarı, savaşın yürütüleceği mekânın genişliği, derinliği, boyutu ile savaşın ne kadar süreyle devam ettirileceği belirleyici faktördür. Söz konusu faktörler, lojistik fonksiyonlarla doğrudan ilişkilidir.
Savaş boyunca İsrail ve İran; lojistiğin işlev alanlarında önemli bir maliyete katlanmış, silah/sistemlerini kullanmış, stoklarını eritmiştir. Eksiklerini tamamlamak için uzun bir zamana ve kaynağa ihtiyaç duyacakları bir gerçektir.
İsrail-İran savaşı, harbin siyasi maksatları elde edilemediği halde, her iki ülkeye getirdiği mali yük nedeniyle daha uzun süre devam ettirilememiştir.
Bu nedenle, hayatı savaş meydanlarında geçmiş, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurtuluş ve bağımsızlık savaşına önderlik etmiş büyük asker ve devlet insanı Mustafa Kemal Atatürk; savaşı ve bir ülke için önemini şöyle belirtmektedir:
“Savaş ve özellikle meydan savaşı, yalnız karşı karşıya gelen iki ordunun çarpışması değildir: milletlerin çarpışmasıdır. Meydan savaşı, milletlerin tüm varlıklarıyla, ilim ve fen sahasındaki dereceleriyle, ahlâklarıyla, kültürleriyle, kısaca bütün maddî ve manevî güç ve iyi huylarıyla ve her türlü araçlarla çarpıştığı bir sınav sahasıdır”.
Bir ülkenin kaynakları sonsuz değildir; olanakların, yeteneklerin etkili, verimli ve ekonomik bir şekilde kullanılma zorunluluğu vardır. Bu yönüyle bir maliyet unsuru, kuvvet çarpanı olan lojistik planlama ve icranın üzerinde barış döneminden itibaren önemle durulmalıdır.
Sonuç olarak, lojistik bir kuvvet çarpanıdır; barış ve savaş döneminde, askeri gücün oluşturulması, idamesi ve kullanılması ile askeri gücü destekleyen siyasi, ekonomik ve bilimsel-teknolojik güç unsurları tarafından dikkate alınmalıdır.
Kaynakça:
[1] https://www.haberler.com/yerel/israil-e-14-askeri-kargo-ucagi-gonderildi-18767520-haberi/ (E.T.: 296.2025)
[2]https://www.cnnturk.com/video/dunya/iran-savasinin-israile-maliyeti-ne-kadar-2300728#:~:text=Ekonomik%20tahminlere%20g%C3%B6re%2C%20bir%20ayl%C4%B1k%20sava%C5%9F%C4%B1n%20toplam%20faturas%C4%B1,Bu%20y%C3%BCksek%20harcama%2C%20Tel%20Aviv%E2%80%99in%20sava%C5%9F%C4%B1%20uzatmas%C4%B1n%C4%B1%20engelleyebilir (E.T.: 29.6.2025)
[3]https://www.ntv.com.tr/ntvpara/israilin-savas-bilancosu-belli-oldu-12-gunluk-catismanin-bedeli-10-milyar-dolar,iUG8JKGE1Um84cT47HaEBw (E.T.: 29.6.2025)
[4]https://www.msn.com/tr-tr/haber/dunya/son-dakika-haberi-12-g%C3%BCnl%C3%BCk-%C4%B0ran-%C4%B0srail-sava%C5%9F%C4%B1n%C4%B1n-bilan%C3%A7osu-%C4%B0%C5%9Fte-g%C3%BCn-g%C3%BCn-ya%C5%9Fananlar/ar-AA1HkLUB?ocid=BingNewsVerp (E.T.: 29.6.2025)
[5] https://www.uygurhaber.com/israil-iran-savasinin-bir-haftalik-bilancosu/ (E.T.: 29.6.2025)
[6] https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.2941.pdf (E.T.: 29.6.2025)
[7] https://www.nato.int/docu/logi-en/1997/lo-103.htm#103 (E.T.: 29.6.2025)
- TERÖRSÜZ TÜRKİYE, BARIŞ SÜRECİ - 19 Temmuz 2025
- KIBRIS’TA ÇÖZÜM MÜ, OYALAMA MI? - 15 Temmuz 2025
- İSRAİL-İRAN SAVAŞI VE BİR KUVVET ÇARPANI OLARAK SAVAŞIN LOJİSTİK DESTEĞİ - 30 Haziran 2025
- İSRAİL İRAN’A SALDIRMADAN ÖNCE STRATEJİK SEVİYEDE YAPILAN HAZIRLIKLAR VE GELİŞMELER - 19 Haziran 2025
- EMPERYALİZMİN GERÇEK YÜZÜ VE GEÇMİŞTEN BUGÜNE KIBRIS’TA YAŞANILANLAR (3) - 13 Haziran 2025
- EMPERYALİZMİN GERÇEK YÜZÜ VE GEÇMİŞTEN BUGÜNE KIBRIS’TA YAŞANILANLAR (2) - 30 Mayıs 2025
- EMPERYALİZMİN GERÇEK YÜZÜ VE GEÇMİŞTEN BUGÜNE KIBRIS’TA YAŞANILANLAR (1) - 17 Mayıs 2025