Twitter
Visit Us
YOUTUBE
YOUTUBE
LINKEDIN
Share

Uzmanlara göre, Doğu Akdeniz’de büyük doğalgaz yataklarının tespit edilmesi, bölgede devam eden çatışmaların alevlenmesine yol açtı. Yataklar için Türkiye, Yunanistan, Kıbrıs, İsrail, Lübnan ve Mısır mücadele ediyor.

Zira dünyanın en büyük petrol ve doğalgaz şirketlerinin çıkarları söz konusu. Bu mücadelenin sonucunun küresel enerji piyasasındaki dengeyi değiştirmesi de ihtimal dâhilinde. Yeni bir uluslararası gerginlik noktası ortaya çıkması nelere yol açabilir? Akdeniz doğalgazı Rus gazına rakip olabilecek mi?

2011 yılında, Kıbrıs kıta sahanlığında yeni bir doğalgaz yatağı bulunmuş ve buna “Afrodit” ismi verilmişti. Hâlihazırda burada bulunan doğalgaz miktarının, 200 milyar metreküp olduğu değerlendiriliyor. Afrodit, Avrupa gaz piyasası yakınlarındaki cazip gaz üretim bölgesi olan Levanten Havzası’ndaki çok sayıda doğalgaz yatağından biri.

Bu bölgedeki ilk büyük keşif, İsrail’in Tamar yatağıydı. 200 milyar metreküplük bu doğalgaz yatağı 2001 yılında açılmıştı.  Bunun ardındansa daha büyük doğalgaz yatakları bulundu. En büyükleri ise İsrail’in 650 milyar metreküplük Leviathan ve Mısır’ın 850 milyar metreküplük Zohr yatakları oldu.

Levanten Havzası’ndaki arama çalışmalarıyla, dünyanın en büyük doğalgaz şirketlerinin yanı sıra bir dizi ülke ilgileniyor.

Suriye, kendi kıta sahanlığında doğalgaz üretmeyi planlıyor. 2017 sonlarında Suriye Petrol ve Doğal Kaynaklar Bakanı Ali Ganem, 2019 yılında üretime geçileceğini açıklamıştı. Ganem, doğalgaz üretimi konusunda ‘dost ülkelerle’ anlaşma sağlandığını söylemişti.

ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu verilerine göre, Suriye’nin kıta sahanlığında 700 milyar metreküp kadar gaz olabilir, yani karadakinden 2 kat daha fazla.

Doğalgaz yarışına Şubat ayında Lübnan da katıldı. Lübnan’ın kıta sahanlığında gaz arama hakkı Rus Novatek, Fransız Total ve İtalyan Eni ortaklığına verildi. Lübnan yönetimi, ülkenin münhasır ekonomik bölgelerinde 700 milyar metreküp gaz olduğu görüşünde.

Lübnan’ın bu adımı, İsrail’in tepkisine yol açtı. Lübnan adına doğalgaz arama çalışmalarının yapılacağı bölge üzerinde hak iddia eden İsrail’in Savunma Bakanı Avigdor Liberman, “Bu kıta sahanlığı tüm standartlar çerçevesinde bize aittir.” dedi ve yabancı şirketleri bu bölgede yapacakları çalışmalar konusunda uyardı.

Lübnan-İsrail çatışması ve Kıbrıs’la ilgili sorunlara Türkiye ve Yunanistan arasındaki gerilim de eklendi. Nitekim Ankara ve Atina, Ege Denizi’ndeki sınırın nasıl olması gerektiği konusunda farklı görüşlere sahip.

Petrol ve doğalgaz faktörünün Ortadoğu ülkelerinin politikaları üzerindeki etkisini Russia Today’de (RT) değerlendiren Rusya Yüksek Ekonomi Okulu Ulusal Araştırma Üniversitesi Öğretim Görevlisi Grigoriy Lukyanov, “Bu, bölgedeki çatışma potansiyelinin en güçlü faktörüdür. Petrol ve doğalgaz devi olmayan ülkeler şimdi, bölgede gelişen sosyo-ekonomik ve siyasi ilişkiler için tehdit oluşturuyor.” ifadelerini kullandı.

Lukyanov’a göre, buradaki en önemli sorun İsrail’in de enerji devi haline gelebilmesi. İsrail daha önce enerji kaynaklarının ithalatçısıydı, şimdi de yüksek inovasyon potansiyeli sayesinde Arap ülkeleri için gerçek bir rakibe dönüştü Lukyanov “İsrail, Arap ülkelerinin enerji sistemlerine karşı baskı oluşturabilir. Bu da yeni bir Arap-İsrail çatışmasının ön plana çıkarıyor.” dedi.

Tel-Aviv ve Tahran arasındaki mevcut siyasi ve ideolojik anlaşmazlıkların üzerine kaynaklarla ilgili tartışmaların da ekleneceğini belirten uzman, ayrıca Türkiye, Rusya ve İran arasındaki olumlu işbirliği deneyimine de değindi:
Türkiye ile İran arasında Suriye konusunda bir uzlaşmanın ortaya çıkması, bu ülkelerin birbirleriyle anlaşabileceğine inanmak için bir sebep.

Lukyanov’a göre, Türkiye ile İran arasında bir anlaşma olması İsrail için sorun yaratacak. Ayrıca Ankara’nın Moskova ve Tahran’la Suriye konusundaki işbirliği deneyimine sahip olması, Türkiye’nin münhasır ekonomik bölgesi ile sınırı olan Suriye kıta sahanlığında doğalgaz arama çalışmalarına başlaması halinde meydana gelebilecek sorunların çözümünde yardımcı olabilir.

İsrail’in küresel enerji piyasasındaki dengeyi değiştirmeye çalışabileceğini ve doğalgaz ihracatçısı olarak Rusya, İran ve Katar’ın rakibi haline gelebileceğini belirten Lukyanov, şu ifadeyi kullandı:

İsrail gazı Güney Avrupa’ya gönderilebilir ve Türk Akımı’nın doğrudan rakibi olabilir.

Ancak bölge ülkeleri arasındaki anlaşmazlıklar henüz doğalgazın nihai tüketicilere ulaştırılmasına yönelik projelerinin hayata geçirilmesini zorlaştırıyor.

ABD’nin 2016’da destek verdiği, İsrail’in gazını Avrupa’ya ulaştırılması amacıyla Türk doğalgaz taşıma sistemine bağlayacak boru hattı projesi hâlâ belirsizlik içinde

İsrail Enerji Bakanı Yuval Steinitz, Haziran 2017’de, projeyle ilgili anlaşmanın 2017 sonlarına kadar imzalanacağı sözünü vermişti, ancak henüz bir anlaşma imzalanmadı.

2017 yılında ayrıca İsrail, Mısır ve Kıbrıs gazının denizaltından geçecek bir boru hattı üzerinden önce Yunanistan’a, ardından da Avrupa’ya ulaştırılmasının amaçlandığı proje, ilgili tüm ülkelerin enerji bakanları tarafından aktif olarak tartışılmış ve Avrupa Birliği’nin desteğini almıştı. Proje, 7,4 milyar dolar gibi yüksek maliyete sahip olması yüzünden hayata geçirilmedi.

İsrail ve Kıbrıs gazının Mısır’daki sıvılaştırma noktalarına gideceği yönünde temel bir tahmin var.

Ancak Rusya Ulusal Enerji Enstitüsü Genel Müdürü Sergey Pravosudov’a göre, bu gazın tam olarak Ortadoğu’ya mı, Avrupa’ya mı ya da Çin’e mi gideceğini henüz kimse söyleyemez. Pravosudov “Rekabet olacak ama nasıl bir rekabet? Tahminler her yıl revize ediliyor.” dedi.

Kaynak: https://tr.sputniknews.com/infografik/201803231032762299-akdeniz-yunanistan-kibris-dogalgaz-petrol/