Twitter
Visit Us
YOUTUBE
YOUTUBE
LINKEDIN
Share

Amerikan tarihinin en tartışmalı ve çekişmeli seçimi sonrası Donald John Trump başkan seçildi. Söylemleri ile tepkilere neden olan, ABD’ye göçmenlik başvurusunda bulunanların ideolojik testten geçirilmelerini de öneren baba tarafı Alman, Anne tarafı ise İskoç kökenli olan Trump'ın başkan seçilmesi, hem ülkede hem de dünyada endişeleri daha da artırdı. Amerika için toplumsal bir değişim mi değerlendirmelerine yol açan seçim, Obama'nın seçildiği dönemde de gündeme gelmişti. Şimdi de Trump'ın renkli kişiliği ve esprili konuşma tarzı değişim olarak görülmektedir. Ancak unutulmaması gereken bir konu Amerikan üst aklının her zaman şekillendirici olduğudur. Yani değişim, ABD toplum yapısında değil seçilen kişilerde olacağı yönündedir. Cumhuriyetçilere rağmen sağlık politikasının pahalılığı, işsizlik oranındaki artış gibi sistemden kaynaklı sorunlara tepki gösteren halkın oyunu alarak başkan seçilen Trump, siyasetten veya bürokrasiden gelmemekte dolayısıyla da yönetim anlayışını bilmemektedir. Geleneksel olarak Ocak ayında Beyaz Saray'a yerleşinceye kadar sıkı bir eğitimden geçeceği düşünüldüğünde söylemlerde, iç ve dış politika ile ilgili hedeflerde Trump'ın mı yoksa ABD geleneksel yönetim şeklinin mi etkili olacağını göreceğiz. Peki Türkiye'nin Trump'ın başkanlığından beklentisi nedir? 15 Temmuz darbe girişiminin ardından tarihinin en zor dönemlerinden birini geçiren ABD-Türkiye ilişkilerinde önemli konu başlıkları vardır. 1. sırada Fethullah Gülen'in iadesi talebidir. ABD sisteminde yargı sürecinde olan bir konudur ve kişiler çok etkili olamaz. Yani devlet politikasıdır. 2. sırada Türkiye'nin rahatsızlığını sürekli dile getirdiği Suriye’nin geleceği ve ABD'nin Ortadoğu'da PKK-PYD'ye verdiği destektir. ABD'nin yeni başkan ile izlediği politikanın değişeceğine inanmak çok mantıklı değildir. En azından bir anda. Çünkü, Ortadoğu söz konusu olduğunda ABD'nin Kürtlere olan ilgisi hiç bitmiyor. Trump da seçim kampanyasında Kürt güçlerinin büyük hayranı olduğunu dile getirmişti. Hatta eğer, "Türkiye ile Kürt güçlerini bir şekilde bir araya getirebilirsek gerçekten harika olur.” demişti. Kürt Bölgesel Yönetimi'nin her zaman planlar dahilinde tutulduğunu belirten Trump'un danışmanı Yono, Bölgesel Yönetim'in bağımsızlığı için "hiçbir şey imkansız değil" ifadesini kullanmıştır. Bu konular dışında ekonomik ilişkiler ve NATO müttefikliği de ilk sıralarda yer almaktadır. Bu durumun Türkiye-ABD ilişkilerini nasıl etkileyeceğini şu an da net olarak bilemeyiz ancak zaman gösterecektir. Trump'un seçim kampanyasında, ABD'nin NATO'daki yükümlülüğünün üye devletlerin ödemelerine bağlı olacağını söylemesi Avrupa'da da ciddi endişe uyandırmıştı. Ancak Pentagon, yeni Başkan Trump'a rağmen Avrupa'daki askeri gücünü arttıracağını açıkladı. Görüldüğü gibi ABD üst aklı kontrolü elinde bulunduruyor. Asya ve Pasifik ülkeleriyle daha geniş ekonomik ve ticari ilişkileri geliştirmeyi hedefleyen TTP, AB ülkeleriyle daha yakın bir ticari süreci geliştirmek amacıyla TTIP'nin imzalanması zor görülmekle birlikte Kuzey Amerika Ülkeleri Serbest Ticaret Anlaşması olan NAFTA da iptal edilebilir. Arap dünyasının Donald Trump'tan beklentisi ise daha çok İran konusunda. İran'ın Ortadoğu'daki yayılmacı politikasından rahatsızlık duyan Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri, İran'la imzalanan nükleer anlaşmanın yürürlükten kaldırılması beklentisindedirler. Trump'ın her fırsatta İran ile nükleer anlaşmaya karşı olduğu vurgusu dikkate alındığında söz konusu ülkeler için ümit verici bir durumdur. Genel olarak bakıldığında Trump, Ortadoğu politikasında Hillary Clinton'a göre daha müzakereci bir tavır sergilemekte ve Irak’ta yavaş yavaş askeri varlığını azaltarak bölgeden çıkma niyetinde olsa da IŞİD'i yok etme önceliğine ağırlık vermektedir. Suriye'de de Esad'ın devrilmesi gibi bir önceliği olmadığını ve Rusya'yla anlaşmaya önem verdiğini belirtiyor. Tabii ki yine Amerikan dış politikasına hâkim olan çıkar grupları ve lobilerin etkisine girmezse. Bu politika Türkiye açısından olumlu görülebilir. Çünkü aksi bir durum Türkiye'yi bölge'de tamamen bataklığa saplayabilir. Trump'ın başkan seçilmesi cihat yanlılarını da sevindirmiştir. Cihat yanlısı din alimleri, yeni başkanın dünyanın en eski anayasal demokrasisini harap edeceği görüşündedirler. Sonuç olarak Trump'un başkan olması ile Türkiye-ABD ilişkilerini, PKK-PYD ve FETÖ konu başlıkları şekillendirecektir. PKK-PYD'nin desteklenmesi ve ikiyüzlü politika izlemeyi terk etmeleri ile Fethullah Gülen'in iadesi ilişkilerin gelişiminde  temel alınacaktır. Yine Türkiye ve Rusya ile ilgili ılımlı ifadeleri bu üç devletin yakınlaşmasını sağlayabileceği, Ortadoğu'da uzlaşma ve barışın sağlanabilir olacağı düşüncesindeyim. Ancak ABD'nin genel dış politikasının değişmez olduğunu da unutmamakta fayda vardır.