Twitter
Visit Us
YOUTUBE
YOUTUBE
LINKEDIN
Share

Öncelikle size beni gecenin bir yarısı yatağımdan fırlatan bu haberi paylaşmak istiyorum.

unesco türkiye ile ilgili görsel sonucu “DİVANÜ LÜGATİ’T TÜRK VE PİRİ REİS’İN HARİTASI UNESCO DÜNYA BELLEĞİ KÜTÜĞÜNE KAYDEDİLDİ”
UNESCO Paris Genel Merkezinde 24-27 Ekim 2017 tarihleri arasında gerçekleştirilen Uluslararası Danışma Komitesi Toplantısının ardından dünya çapında 78 yeni miras Dünya Belleği Kütüğüne kaydedildi. UNESCO Türkiye Millî Komisyonu uzmanları tarafından hazırlanan “Divanü Lügati’t-Türk” ve “Piri Reis’in Haritası” adaylık dosyaları, UNESCO Dünya Belleği Programı Uluslararası Danışma Komitesi tarafından incelenerek Dünya Belleği Kütüğüne kaydedildi. Türk Lehçeleri Divanı anlamını taşıyan ve 11. Yüzyılda Kaşgarlı Mahmud tarafından yazılmış olan Türkçe’nin ilk bilinen sözlüğü “Divanü Lügati’t-Türk” ve “Piri Reis’in Haritası”nın Dünya Belleği Kütüğüne kaydedilmiş olması, bu eserlerin evrensel düzeyde büyük bir önem taşıdığının göstergesidir. Dünya üzerindeki papirüs sayfaları, kil tabletler, filmler, ses kayıtları ve dijital dosyalar gibi belgesel miras türlerini içeren Dünya Belleği Kütüğünde yer alan Türkiye’nin mirasları şunlardır:
  • Divanü Lügati’t-Türk (2017)
  • Piri Reis’in Haritası (2017)
  • Kültepe Tabletleri (2015)
  • Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi (2013)
  • İstanbul Süleymaniye Kütüphanesi İbn-i Sina Yazmaları Koleksiyonu (2003)
  • Boğazköy Hitit Tabletleri (2001)
  • Boğaziçi Üniversitesi Gözlem ve Deprem Araştırma Enstitüsü Kandilli Rasathanesi El Yazmaları (2001)’’
Hikâyeyi başa saralım; 1 yıl önce şubat ayında Sayın Sadi Somuncuoğlu’nun teşvikiyle Gencay Dergisi’nde “Haritacılık ve Türk Haritacılık Tarihi – 1” başlıklı bir yazı kaleme almıştım. Sonrasında bu yazı çalışması öyle derinleşti ki kısımlara böldüm ve hala üzerinde Enstitümüz bünyesinde çalışmaktayım. Genel olarak haritacılık tarihine ve Türk dünyası bunun neresinde/ne gibi izler bıraktı bunlara değinmiştim. Sıra Piri Reis’e gelmişti. Blogger mantığıyla bir yazı ele alacaktım ki süreç içerisinde bana yöneltilen sorular araştırmamı genişletmem için fikir verdi. Uzunca bir araştırma faslından ve uzunca bir yazışma sürecinden sonra saygıdeğer Prof. Dr. Celal ŞENGÖR ile tam bir yıl önce yani 1 Kasım 2016’da ekip arkadaşım ve dostum Muhammed Osman Yıldız ile birlikte bir görüşme gerçekleştirdik. O muhteşem kütüphanesini gezdirdi ve genç iki meslektaşı olarak epey keyifli ve kıymetli muhabbet ettik. Kendisinin bu konu hakkında yazdığı onlarca yazı ve katıldığı nice program var. Bizim amacımız işin ehli ve mesleki büyüklerimiz, aynı zamanda idolümüz olan isimlerle röportaj yaparak bunları tekrar etmek ve kendi kariyerimizde başlangıç adımlarını atmak. Görüşmemizin yıldönümünde bu haberi görmek de beni bu yazıyı kaleme almaya itti. Görüntünün olası içeriği: 2 kişi, oturan insanlar, masa ve iç mekan

 

Görüntünün olası içeriği: 3 kişi, gülümseyen insanlar, oturan insanlar ve iç mekan Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi, oturan insanlar ve iç mekan
Görüntünün olası içeriği: 1 kişi, gülümsüyor, oturuyor, gözlük ve iç mekan Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi, oturan insanlar ve iç mekan
Görüntünün olası içeriği: 2 kişi, gülümseyen insanlar, iç mekan Görüntünün olası içeriği: 2 kişi, oturan insanlar

Peki, Unesco Dünya Belleği Kütüğü Nedir?

UNESCO’nun sitesinde yer alan bilgiler şu şekildedir:

“Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Kurumu olan UNESCO’nun Bilgi ve İletişim Sektörünün “Bilgi Toplumları İnşası” başlıklı temasının altında yer alan Dünya Belleği Programı, çalışma ve etkinliklerini 1992 yılından bu yana sürdürmektedir. Dünya Belleği Programı ilk toplantısını 1993 yılında Polonya’nın Pultusk şehrinde gerçekleştirmiştir ve o tarihten bu yana konunun uzmanları her iki yılda bir düzenli olarak bir araya gelmektedirler.

Programın amacı, İnsanlığın tarihî, kültürel ve sosyal belleğini oluşturan ve savaşlar başta olmak üzere çeşitli doğal felaketler veya sosyal nedenlerle ortadan kaybolma tehlikesi olan belge ve bilgilerin insanlığın ortak değerleri olarak korunması ve bu korumanın önlemlerinden biri olarak dijital ortamda paylaşılmasını sağlamaktır. Bu amaca yönelik olarak programın üç ana hedefi bulunmaktadır:

1) Yeryüzünün belgesel mirasının en uygun tekniklerle korunmasını kolaylaştırmak,

2) Belgesel mirasa evrensel erişim konusunda yardımcı olmak,

3) Belgesel mirasın varlığı ve önemi hakkında dünya çapında farkındalık oluşturmak.

Programın en görünen yüzü olan Dünya Belleği Kütüğü ise 1995 yılında oluşturulmuştur. Oluşturulan Dünya Belleği Kütüğüne ilk kayıt 1997 yılında alınmıştır.

Küresel çapta belirlenen amacın ulusal düzeyde gerçekleştirilmesini sağlamak üzere Türkiye’nin Dünya Belleği Kütüğüne kaydedilmesi gerekli miraslarını belirleyip önermek UNESCO Türkiye Millî Komisyonu’nun görevlerinden biridir.”

Haber Divanü Lügati’t-Türk ve Piri Reis’in Haritası’nın Dünya Belleği Kütüğüne kaydedilmiş olması, bu eserlerin evrensel düzeyde büyük bir önem taşıdığının göstergesidir.

Zira “Haritacılık ve Türk Haritacılık Tarihi -1” isimli makalemde Kaşgarlı Mahmut’un TÜRK DÜNYASI haritasına değinmiş ve bu konuda şu değerlendirmelerde bulunmuştum:

kaşgari map ile ilgili görsel sonucu

‘’Türkçe’nin ilk sözlüğü olan ‘’Divanü Lügati't-Türk’’ adlı kitapta yer alan dünya haritası, bilindiği kadarıyla, bir Türk tarafından çizilen ilk dünya haritasıdır.

Bu harita dönemin Türk hükümdarlarının oturduğu Balasagun şehri merkez alınarak çizilmiştir. Yönler ise Orhun Yazıtları’nda görülen eski Türk geleneklerine göre tayin edilmiştir.

Kaşgarlı Mahmud on birinci yüzyıl Türk dünyasını resmeden bu haritayı yeryüzünün şekli gibi daire olarak gösterdiğini belirtir. Bu, on birinci yüzyılda dünyanın yuvarlak olduğunun Türkler tarafından bilindiğini göstermektedir.

Divanü Lügati't-Türk'ün yirmi ikinci ve yirmi üçüncü sayfalarında yer alan bu renkli dünya haritasının dış kısımlarında yönler belirtilmiş ve kullanılan renklerin neye işaret ettiği açıklanmıştır. Bu açıklamaya göre denizler yeşil, ırmaklar mavi, dağlar kırmızı ve şehirler sarı renkle gösterilmiştir. Batıda gösterilen yerler Kıpçakların ve Frenklerin oturdukları İdil boylarına kadar uzanmaktadır. Güneyde Hint, Sint, Çad, Berber, Habeş, Zenci ülkeleri, doğuda Çin ve Japonya, güneybatıda da Mısır, Mağrip, Endülüs gösterilmiştir. Ne var ki haritada Türklerle herhangi bir ilişkisi olmayan bölgeler ve ülkeler dikkate alınmamıştır.

Kaşgarlı Mahmud'un haritasında Japonya'ya yer vermiş olması, haritanın önemini daha da artırmaktadır. Bilindiği kadarıyla bu harita, Japonya'nın gösterildiği ilk dünya haritasıdır. Japonya haritanın doğusunda bir ada olarak gösterilmiş ve Cabarka ismiyle anılmıştır’’

piri reis map ile ilgili görsel sonucu

Piri Reis konusunda yaptığım çalışmada ise 1513 dünya haritasının nasıl bulunduğunu, haritanın önemi ve değerini, kaynak olarak yararlandığı çeşitli ölçeklerdeki haritaları tek ölçeğe indirmeye ve çizim noksanlarını birbirlerinden tamamlamaya çalıştığını, günümüzde de değişik haritalar kullanılarak daha güncel verilerin eklenmesi ve tüm bileşenlerin bir araya getirilmesiyle oluşan yeni bir harita dizayn çalışmasına kartografik genelleştirme dendiğini ifade etmiş, Kartografya tarihi açışından öneminden bahsetmiştim. Piri Reis’in haritasının derkenarından öğrendiğimize göre yirmi kadar mappamundi (dünya haritası), aynı anlamda olan ancak Arapların yaptığı bir caferiyye, Arapça bir Hindistan haritası, yeni yapılmış Sind, Hind ve Çin diyarlarını gösteren dört Portekiz haritası ile Kristof Kolomb’un Batı haritası başta olmak üzere 34 ayrı haritayı kaynak olarak kullanıldığı, bu suretle 1513 tarihli Dünya Haritasını meydana getirdiğini hatırlamakta fayda vardır.  Bu bilgiden yola çıkarak Pirî Reis’in haritacılık bilgi ve başarısını gösteren asıl özelliğinin çeşitli haritaların noksanlarını diğeriyle tamamlayarak bütün haline getirebilmesi olduğunu dile getirmiştik.

Kitâb-ı Bahriyye’sini bilmeyen, incelemeyen, dünyaca ünlü bu haritanın derkenarına dahi göz atmaya zahmet buyurmayanların safsatalarına bir Özbek atasözü ile tekrar cevap vermek istiyorum:

“Okumadan molla olan gagalayamayan kargaya benzer.”