Twitter
Visit Us
YOUTUBE
YOUTUBE
LINKEDIN
Share

(Anthony Zurcher BBC Kuzey Amerika muhabiri)

ABD Başkanı Donald Trump’ın görevden aldığı FBI Başkanı James Comey’nin Oval Ofis’teki bir toplantının ardından tuttuğu tutanaklar, ABD siyasetinin merkezine oturmuş durumda.

Comey tutanaklarında, “Trump, Rusya’yla bağlantıları nedeniyle hakkında soruşturma açılan eski ulusal güvenlik danışmanı Michael Flynn dosyasının kapatılmasını istedi” diyor.

Trump, Comey’nin ne kadar tehlikeli bir rakip olduğunu daha yeni fark ediyor.

Federal hükümet içerisinde, arkasını sağlama almayan bir kişinin, Comey’nin ulaştığı mertebelere ulaşması imkânsızdır.

New York Times’ın son haberine bakılacak olursa, Trump’ın umarsızca kovduğu eski FBI Başkanı son gülen olacak gibi duruyor.

‘Tutanak tutanın eli güçlüdür’

Comey titiz tutanak alışkanlığı sayesinde Trump’ın başkanlığına ölümcül bir darbe indirecek cephaneyi toplamış olabilir.

Şu an için Beyaz Saray, Michael Flynn’in görevden alınmasının hemen ardından gerçekleşen toplantıda yaşananların aktarılış biçimini yalanlıyor.

Ancak “O öyle dedi, bu şöyle dedi” tartışmalarında titiz tutanaklar tutan kişinin eli her zaman için daha güçlüdür.

Comey’nin kariyeri boyunca her zaman için siyasetten bağımsız bir duruş sergilediği de düşünülecek olursa, tablo Başkan Trump için daha da karamsar hale geliyor.

Comey, Adalet Bakanı yardımcılığı yaparken, George W. Bush yönetiminin istihbarat toplama yöntemlerine net bir şekilde karşı çıkmıştı. Aynı Comey, geçen yıl Hillary Clinton’ın e-postalarını soruştururken de Demokratlardan çok sert eleştiriler almıştı.

Eğer Kongre’deki yeminli ifadesinde Başkan Trump’ın Flynn dosyasının kapatılması için baskı yaptığını söylerse, bu sözlerinin ciddi ağırlığı olacaktır.

‘Görevden azledilme’ konusu konuşuluyor

Aralarında Angus King gibi bağımsız senatörlerin de bulunduğu çevrelerce yavaş yavaş dillendirilmeye başlanan ‘görevden azledilme’ konusu gündemde. Eğer bugün Temsilciler Meclisi’nde Demokratlar çoğunluğu ellerinde tutuyor olsalardı, ‘azil’ tasarısı şimdiden yazılıyor olurdu.

Ancak ABD Kongresi’nde hâlâ Cumhuriyetçilerin üstünlüğü söz konusu. Cumhuriyetçiler için Trump’ı terk etmek ve öngörülebilir gelecekte bulundukları güçlü konumu yitirmek oldukça zor bir karar.

Fakat Trump’ın içine düştüğü durumu “Watergate skandalı kadar büyük” olarak tanımlayan John McCain gibi bazı senatörler şimdiden tereddüt yaşıyor.

Elbette eski başkan adaylarından John McCain’in parti çizgisine kıyasla aykırı tutumlar takınabildiğini biliyoruz. Cumhuriyetçilerin Trump’ı terk edebilmeleri için önce başarısız bu başkanlık döneminin ‘suç ortağı’ olduklarını kabullenmeleri gerekiyor.

‘Teflon Donald artık dokunulmaz değil’

Cumhuriyetçi partinin kurultayında Trump’a tam destek vermişlerdi. Trump’ın Irak’ta hayatını kaybeden askerlerin aileleriyle girdiği tartışmaları göz ardı ettiler, eski güzellik kraliçelerinden Alicia Machado hakkındaki sözlerini sineye çektiler. Kadınlar hakkında söylediği ağıza alınmayacak ifadeler basına sızınca dillerini ısırdılar.

Cumhuriyetçilerin ön seçimleri sırasında Trump’ın dışındaki adaylara destek vermiş olabilirler. Genel seçimler sırasındaysa hepsi Trump’ın değirmenine su taşıdı. Ama artık deniz bitiyor.

Elbette Trump bu krizi de atlatabilir. Comey’nin tutanakları kağıttan kaplan çıkabilir. Yeminli ifadesinde yavaşça geri vitese takabilir.

Ancak giderek daha da net hale gelen bir şey var ki o da ‘Teflon Donald’ artık dokunulmaz değil. Geleceği ise son derece belirsiz. Büyük bir fırtına toplanıyor ve Cumhuriyetçiler için işler iyiye gitmeye başlamadan önce daha da kötüleşecek gibi gözüküyor.

 

Kaynak: http://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-39946211