Twitter
Visit Us
YOUTUBE
YOUTUBE
LINKEDIN
Share

Terör kavramını açıklamak için çeşitli tanımlar yapmak mümkündür. Ancak, şiddet kavramı ve şiddet kullanımı terör tanımlamasında ortak öğedir. Şiddetin genel olarak siyasal ve ideolojik amaçlarla, kişiler ya da gruplar tarafından, gizli bir örgütlenmeyle kitleler üzerinde korku atmosferi oluşturması terör olarak kabul edilmekte ve bu grupların, devletler tarafından terör örgütü olarak nitelendirilmesine sebep olmaktadır.

İstanbul Dolmabahçe’de bulunan Vodafone Arena Stadı yakınlarında Cumartesi akşamı düzenlenen iki ayrı bombalı saldırıda, 36’sı emniyet mensubu, sekizi sivil en az 44 kişi hayatını kaybetti. Saldırıyı, Kürdistan Özgürlük Şahinleri (TAK) örgütü üstlendi.

Bu haince saldırıya farklı bir şekilde bakmanın faydalı olacağını düşündüm… Neden Çevik Kuvvet hedef alınmıştı?

Futbol takımları 15 günde bir kendi sahalarında, bir hafta da deplasmanda maç yaparlar.  Bu durumda Beşiktaş Vodafon’a yapılan saldırının keşfinin 15 gün içinde yapılmış olduğu ortaya çıkıyor. İlk patlamanın olduğu yer Çevik Kuvvet Polislerinin bulunduğu nokta.

Peki, neden polislerimiz bir arada idi ve şehit olmalarına neden olan durum neydi?

Çevik Kuvvet Polisleri tarafından maç, toplumsal olaylar ve toplu etkinliklerde kullanılmak üzere bir otobüs içerisi düzenlenerek çay ocağı ve toplantı yapılacak şekilde düzenlenmiştir. Görevli polisler hazır kumanyaları ile birlikte çay ve sigara ihtiyaçlarını böylelikle karşılamaktadırlar.

Siviller?

Maç bittikten sonra önce ev sahibi sonrasında da misafir takım taraftarları stattan çıkartılır. Tabii stattan çıkan taraftarlar maç sonrası kritiklerini Çevik Kuvvet otobüsünün etrafında toplanmak suretiyle çay ve sigara eşliğinde yaparlar. Bu açıdan bakıldığında bayram yeri görüntüsü olduğu bile düşünülebilir. Ancak bu durumu fırsata çeviren hainlerin saldırısı ile yüreğimize ateş düştü. 

2008 tarihinde yine Güngören’deki ayrı bombanın yaklaşık 10'ar dakikalık arayla patlaması ile aynı özellik taşıdığı görülmektedir. İlk yaptıkları saldırı ile dikkatlerin o bölgeye yoğunlaşmasından sonra ikinci noktaya dikkat çekmek suretiyle saldırı düzenlemişlerdir.

Kanlı saldırıyı gerçekleştiren aracın 2 kez emniyetin kamera sistemine takıldığı ilk görüldüğü yerin 15 Temmuz Şehitler Köprüsü olduğu, olay günü ise E-5 Karayolu'nu kullanarak Topkapı'dan Mecidiyeköy yönüne giderken görüntülendiği tespit edilmiş olması dolayısıyla bu kişi veya kişilerin takip edildiğini de göstermektedir. Asıl merak edilen ve akla takılan bu tespitlere rağmen neden bu saldırı önlenemedi?

Birkaç gün öncesinde Huzur operasyonu yapılmıştı neden tespit edilemedi soruları soruluyor. Bu durumun tespitinin, toplum için algı ve vitrin özelliği taşıyan Huzur operasyonu ile ilgisi yoktur.

Çatışmaları şehirlere yaymaya başlamış olan terör örgütü ile Türk Silahlı Kuvvetleri ve polisimizin yaptığı “düşük yoğunluklu çatışma” adını verdiğimiz mücadele oldukça başarılı olmuştur. Ancak, sadece onların başarısı, tek başına yeterli değildir. Siyasi iktidarın terör örgütünü bitirme azim ve kararlılığını göstermesi, bu maksatla bilgili ve deneyimli bir kadro oluşturması gerekir.

Şimdi, bu terör saldırısı sonucu değerli hayatların kaybedilmesi, insan kaynaklı bir afet değil de nedir?