Twitter
Visit Us
YOUTUBE
YOUTUBE
LINKEDIN
Share

ABD, özellikle Kırım’ın ilhakı ve Ukrayna’da yaşanan olaylar nedeniyle Avrupa’ya yönelik artan Rus tehdidini karşılamak üzere Avrupa’daki askeri varlığını Soğuk Savaş sonrasının en yüksek seviyesine çıkarmaya karar verdi. Bu kapsamdaki bütçesini de yaklaşık 4 katına (2016’da 780 milyon dolar iken 2017’de 3.4 milyar dolar) çıkardı. (Referans: http://news.yahoo.com/us-beef-military-presence-europe-091937061.html)

Pentagon’un açıklamalarına göre Şubat 2017’ye kadar eğitim ve teçhizatıyla savaşa tam hazır bir zırhlı mekanize tugayı (yaklaşık 4.200 kişilik bir birlik) Avrupa’da konuşlandırılmış olacak. ABD’nin halen Avrupa’da konuşlu silahlı kuvvetlerinin mevcudu 62.000 kişi. Bunun yaklaşık 25.000’ini kara kuvvetleri personeli oluşturuyor. Yeni kuvvet artırımıyla birlikte Amerikan kara kuvvetlerinin mevcudu 29.200 olacak.

Söz konusu 4.200 kişilik asker ile birlikte 250 tank, Bradley zırhlı muharebe araçları, Paladin obüsler ve değişik tipte yaklaşık 1.700 askeri araç da Avrupa’da konuşlanacak. Bunların yanında ABD’nin Avrupa’da savaş uçakları da konuşlandırması konuşuluyor. Bu bağlamda öne çıkan uçak ise A-10 bombardıman uçağı. ABD’nin yeni gönderilecek bu asker, teçhizat ve silahları Bulgaristan, Romanya, Polonya, Estonya, Letonya ve Litvanya’da konuşlandırması öngörülüyor.

Peki ABD’nin Avrupa’daki artan askeri varlığı ne anlama geliyor? ABD küresel bir süper güç olarak kendisine meydan okuyan güçlere zamanlıca karşılık vermeyi planlıyor. Bu bağlamda krizin ve kriz bölgelerinin özelliklerine göre bir planlama içinde. Ortadoğu’da özellikle de karada kendi askerini kullanmaktan kaçınırken geriden yönetim stratejisiyle bölgede yerel aktörleri kullanmayı öne çıkarırken, Pasifik’te hem kendi askeri (deniz ve hava kuvvetleri) varlığını hem de bölge ülkelerinin askeri koalisyonunu kullanmayı planlarken Avrupa’da ise kara kuvvetlerini de kullanacak girişimler yapmaktadır. Bu yaklaşım ABD’nin Avrupa’ya yönelik Rus tehdidini çok ciddiye aldığını göstermektedir. Ancak ABD’nin bu askeri konuşlanmalarıyla, Rus tehdidini abartarak ve kaşıyarak Rusya’nın AB ile iyi ilişkiler hatta ittifaklar kurmasını da engellemeye çalıştığını unutmamak gerekir. (31 Mart 2016)