Twitter
Visit Us
YOUTUBE
YOUTUBE
LINKEDIN
Share

İNGİLTERE’DE SİYASİ KRİZ – 8 HAFTADA 3 BAŞBAKAN

Son sekiz haftadır Birleşik Krallık siyasi kargaşa dalgalarıyla mücadele etmektedir. Birleşik Krallık siyasetinin yükselişi ve düşüşü, bu sekiz haftalık zaman dilimi içinde üç farklı Başbakanın gündeme geldiği anlamına geliyor. Bu bilgi notu, Boris Johnson’ın görevinden ayrılmasından bu yana, siyasi sürecin nasıl geliştiğine ışık tutmayı amaçlamaktadır.

7 Temmuz 2022 tarihinde Başbakanlık görevinden istifasını sunan Boris Johnson, Birleşik Krallık’taki siyasi krizin öncüsü olarak adlandırılabilir. Johnson bundan önce “Partygate” gibi birçok başka skandala karışmış olsa da mevcut krizin başlıca nedeni kabine üyelerinden biri olan Chris Pincher’a yöneltilen istismar iddialarıydı. Pincher, Şubat 2022’de Parlamento Üyeliğinden “Şef Kamçı” ya terfi etmişti. Bu iddialar ilk ortaya çıktıktan sonra Johnson, Pincher’ın terfisi sırasında bu tür iddialardan haberdar olmadığına dair resmi bir açıklama yaptı. Pincher iddiaların ardından istifasını sunarken Johnson, 1 Temmuz 2022’de “konunun kapandığını” belirterek Muhafazakâr Parti’den uzaklaştırılmasını reddetti. Sadece üç gün sonra, 4 Temmuz 2022’de, Johnson’ın Pincher’a karşı bu iddiaların aslında farkında olduğunu belirtmesiyle büyük bir tartışma yarattı. Bu, Parti içinde etik bir ikilem yarattı ve eski Maliye Bakanı Rishi Sunak dahi olmak üzere kabinenin diğer pek çok üyesini istifaya itti.

Johnson’ın istifasından kısa bir süre sonra Muhafazakâr parti başkanı ve dolayısıyla Başbakan pozisyonu için bir liderlik yarışması başladı. Adayların Muhafazakâr milletvekillerinin desteğini almaları gerekiyordu, süreç sonunda iki aday arasında bir oylamaya yol açtı. Bu durumda, eski Maliye Bakanı Rishi Sunak ve Dışişleri Bakanı Liz Truss, pozisyon için başa baş mücadele ettiler. Oyların % 57,4 ‘ünü alan Truss, 6 Eylül 2022′ de Başbakan ve Muhafazakârların lideri oldu.

Truss, Birleşik Krallık’taki yaşam maliyetleri krizine yanıt vererek neredeyse hemen reformlarına başladı. Başbakan, enerji faturalarını iki yıl süreyle dondurma amaçlı enerji destek paketi planını 8 Eylül’de açıkladı. Aynı gün içersinde Buckingham Sarayı, bu siyasi kriz sırasında Birleşik Krallık’ı daha da sarsarak Kraliçe Elizabeth’in ölümünü duyurdu. 23 Eylül’de Truss, Şansölye Kwasi Kwarteng ile mini bütçeyi ve vergi indirimlerini açıklayarak reformlarına devam etti. Truss, İngiltere Merkez Bankası’nı vergi planları hakkında bilgilendirmediğinden, hükümet borçlanmasındaki ani artışlar Pound’u büyük ölçüde devalüe etti. IMF bu reformların tersine çevrilmesi çağrısında bulundu ve İngiltere Merkez Bankası Pound’u korumak için tahvil satın aldı. Kargaşaya rağmen Truss, vergi indirimi reformlarını geri çevirmeyeceğini açıkladı. Bunun yerine, Kwarteng’i kovdu ve Jeremy Hunt’ı şansölye olarak işe aldı. Hunt mini bütçenin çoğunu yeni görevinde tersine çevirirken, Muhafazakâr milletvekilleri kamuoyu önünde Truss’un Başbakanlık görevinden istifa etmesini istediler.19 Ekim’de istifa etmeyi reddeden Truss, bir gün sonra 20 Ekim’de istifa ettiğini duyurdu. İstifası, İngiltere tarihinin en kısa süre görev yapan Başbakanı olduğu anlamına gelmiştir.

Tekrar meydana gelen idari konum boşluğu dolayısıyla yine bir liderlik yarışı durumu ortaya çıktı. Bu sefer, bir önceki liderlik yarışında ikinci olan Rishi Sunak 25 Ekim’de Birleşik Krallık’ın Başbakanı olarak yarışı kazandı. Sunak bu yıl İngiltere’nin üçüncü Başbakanı oldu. İngiltere ekonomisini istikrara kavuşturması bekleniyor ve 2022’nin son Başbakanı olması umuluyor.