Twitter
Visit Us
YOUTUBE
YOUTUBE
LINKEDIN
Share

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE”

SÖZÜ NE ANLAMA GELİR?

 “Türklerin övünülecek tarihleri vardır. Ancak tarih bilirseniz o zaman “Ne Mutlu Türküm Diyene” sloganının mânâsı olur.”

-Halil İnalcık-

Bir milletin temelini kültür meydana getirir. Kültür, bir topluluğun kendine has, özgü yaşayış ve davranış biçimlerinin tamamıdır. Kültürün unsurları; dil, din, ırk, inanç, örf, adet, gelenek ve görenekler ile sanat, hukuk ve ahlâk olarak belirlenmiştir.

Ziya Gökalp’in ‘’Türkçülüğün Esasları’’ kitabında belirttiği millet kavramı, ‘’Aynı millî kültüre mensup insanların meydana getirdiği sosyal topluluk, dil, kültür ve ülkü birliği ile birlikte bağlı olan insanların oluşturduğu sosyal varlık’’ olarak ifade edilmektedir.

Şu halde,  milletleri var eden en önemli olgu, onların kültürleridir. Türklerde millet kavramı, Türk tarihinin başlangıcından beri vardır. ”Türk” adının, kültürel karakter özelliğine sahip bir millet adı  olarak,  ilk defa ’’Orhun Abideleri’’nde geçtiği bilinmektedir.

Ne hazindir ki, ülkemizde son yıllarda anlaşılmaz bir şekilde  ‘’Ne Mutlu Türküm Diyene’’ sözü tartışılır hale gelmiştir.  2013 yılında Diyarbakır’da Valilik binası önündeki  ‘’Ne Mutlu Türk’üm Diyene’’  tabelasının indirildiği müşahede edilmiş ve buna üzülerek tanıklık edilmiştir. Bu durum, kanla ve irfanla kurulan cumhuriyetimizin kuruluş felsefesine aykırıdır. Hiç bir gerekçe ile kabul edilemez.

Halbuki, ‘’Ne Mutlu Türküm Diyene’’ sözleri, çok zor koşullarda millî mücadeleyi veren ve kurtuluş savaşını yapan cumhuriyet kuşağını kutlamak amacıyla ve geleceğe daha da güvenle bakılması için söylenmiş sözlerdir. Millî birlik ve beraberliğin simgesidir. Ayrışma ve kutuplaşmanın panzehiridir. Bu sözlerden bir ırkın bir başka ırkı ezmesi veya tahakkümü altına alması anlamı çıkarılamaz, çıkarılmamalıdır.  Böyle bir anlam çıkarılmasına da izin verilmemelidir.

Başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ‘’Türk’’ kavramını, ırk anlamından ziyade sosyolojik  bir gelişme olarak tanımlamıştır. Bununla birlikte,  ’’Ne Mutlu Türküm Diyene’’ sözünün asıl  gayesi, milletleşme yani uluslaşma gereğini hatırlatmak ve ortaya koymaktır. Bu sözler, aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğunun küllerinden doğan yeni bir Türk Devletini tüm dünyaya haykıran ve müjdeleyen sözlerdir.

Diğer yandan, ’’Ne Mutlu Türküm Diyene’’ sözü, iç cephenin sağlam, daima güvenilir ve güçlü  kalmasını sağlamak için söylenmiştir. Bu sözlerle  millet, vatan ve  vatandaşlık kavramlarının birleştirilmesi ve  bütünleştirilmesi hedeflenmiştir. Yüce Atatürk’ün Nutuk’ta da belirttiği gibi, ”Aslolan iç cephedir. İç cephe  bütün bir milletin oluşturduğu  cephedir.  Bir milleti temelinden sarsan, yok eden, yıkan ve tarih sahnesinden silen, iç cephenin çökmesidir.” Bu nedenle  Türklerin bir millet olarak  tarih sahnesinde yer almasının temeli, ’’Ne Mutlu Türküm Diyene’’   sözleriyle atılmıştır. Bu sözleri, esasında yeni kurulan T.C. Devletinin bekası ve ilelebet muhafaza edilmesi  için söylenmiş sözler olarak da anlamak ve değerlendirmek mümkündür.

Bununla birlikte, ‘’Türk Milleti’’ kavramı, Kürt, Laz, Çerkez, Arnavut, Çeçen, Arap, Zaza, Süryani gibi bütün etnik topluluklar ile, Rum, Ermeni, Yahudi gibi gayrımüslüm azınlıkları kucaklayan bir kavramdır. Bu çeşit etnik topluluk ve azınlıkları birleştiren ortak bağ yurttaşlıktır. ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’’ sözleri  bu bağlamda da değerlendirilmelidir.  Burada düşünülmesi gereken şey, hiçbir ayırım yapmadan Türkiye’de ki tüm etnik toplulukları kucaklayan ‘’Yurttaşlık Bilincinin’’ geliştirilmesi ve bu bilincin yerleştirilmesi olmalıdır.

Yüce Atatürk, 1922 tarihinde İzmit’te yaptığı konuşmada: ‘’Bizim millî  sınırlarımız içinde Kürt ögeleri öylesine yerleşmiştir ki, pek sınırlı yerde yoğun olarak yaşarlar. Bu yoğunluklarını kaybede kaybede ve Türklerin içine gire gire öyle bir sınır oluşmuştur ki, Kürtlük adına bir sınır çizsek Türkiye’yi mahvetmek gerekir’’ demektedir. Yine aynı yıl, ‘’Türk Milleti söz konusu olurken Kürtleri de beraber ifade etmek gerekir’’ diyor. İşte bu sözler, birleştirici ve bütünleştiriciliğe örnek teşkil eden, yurttaşlık bağı ve bilincinin oluşması için söylenmiş sözlerdir.

Sonuç olarak, 1916-2016 yılları arasında 100 sene yaşamış, ”Tarihçilerin Kutbu” olarak bilinen, eserleriyle Osmanlı-Türk tarihine hem siyasî ve ekonomik konularda hem de kültür ve medeniyet tarihi alanında orijinal katkılarda bulunmuş bir bilim adamımız olan, Türk tarih profesörümüz Halil İnalcık bu konuda şöyle diyor:

“Türklerin övünülecek tarihleri vardır. Ancak tarih bilirseniz o zaman “Ne Mutlu Türküm Diyene” sloganının mânâsı olur.”