Twitter
Visit Us
YOUTUBE
YOUTUBE
LINKEDIN
Share

GÜNEYDE ZİNCİRİ TAMAMLAYAN BREZİLYA VE LULA

214 milyonluk nüfusu, 1.8 trilyon Amerikan Doları tutarındaki GSMH ile dünyanın 10’uncu büyük ekonomisi, dünyanın en büyük 15’inci petrol üreticisi ve 13.2 milyar varillik kanıtlanmış petrol rezerviyle Güney Amerika’da Venezuela’dan sonra en büyük petrol rezervine sahip, dünyanın en büyük ikinci işlenmiş gıda ihracatçısı, büyük bir sanayi ülkesi, havacılık sektöründe Boeing ve Airbus’dan sonra dünyanın üçüncü büyük uçak üreticisi, Güney Amerika’nın en büyük ve kalabalık ülkesi olan Brezilya’da geçtiğimiz ay boyunca seçim rüzgârları esti.

Brezilya’nın “efsane sol lideri” Lula da SİLVA, 30 Ekim’de yapılan seçimlerde, neofaşist rakibi Jair BOLSONARO’nu yendi. Ne ki, bu zaferin ‘buruk” bir tadı var. Çünkü Lula, “pembe solun” neofaşist iklimde iyice soluklaştığı bir “demokrasi ittifakına”’ liderlik etti ve seçimi “kıl payı farkla” kazandı. Böylece Eski Devlet Başkanı Lula da SİLVA ile “aşırı sağcı” Devlet Başkanı Jair BOLSONARO’nun güç savaşı verdiği seçimlerin ikinci turunda Lula, 60 milyondan fazla seçmenden oy alarak yüzde 50,9 oy oranı ile tekrar iktidara geldi.

Türkiye’de seçim anketlerinin geçerliliği ve güvenilirliği konusunu çokça tartıştığımız, ideal muhalefet adayının güncel anket verilerine göre belirlenmeye çalışıldığı şu günlerde, Brezilya deneyimini iyi değerlendirmekte fayda olduğunu düşünmekteyiz.

Bu amaçla bu haftaki yazımızı son Brezilya seçimlerine ayırarak, ülkemizde gelecek yıl Mayıs/Haziran aylarının birinde yapılacak olan “genel seçimler” için bir pencere açmayı düşündük.

BREZİLYA BAŞKANLIK SEÇİMİNİN SONUÇLARI

2022 Brezilya başkanlık seçimlerinin ikinci turu da nihayet sonuçlandı. Seçimleri muhalefetin oluşturduğu “sol ittifakın adayı Luiz Inacio Lula da SİLVA”, bilinen adıyla Lula, yüzde 1’lik bir farkla, kıl payı kazandı. Birinci turda anketlerin tahmin edemediği bir başarı sergileyen mevcut lider, sağ popülizmin simge ismi Jair BOLSONARO, ikinci turda da beklenenin üstünde bir performans sergilemesine karşın, bu soluk soluğa yarışın galibi “burun farkıyla” Lula oldu.

Brezilya seçimlerinin 2 Ekim’de yapılan ilk turunda kamuoyu yoklaması yapan şirketler fena yanıldılar. Aşırı sağcı Devlet Başkanı Jair BOLSONARO birinci turda yüzde 43,62 oranında, beklenenden çok daha fazla oy almıştı. Seçimleri birinci turda kazanmayı bekleyen İşçi Partisi’nin adayı Lula’nın taraftarları ikinci tura düş kırıklığı ve hatta bezginlik içinde, Bolsonaro ve taraftarları ise “kazanmazsak çalınmıştır” iddiasını daha güçlü savunmaya hazırlanarak girmişti

Yılbaşından bu yana yapılan kamuoyu yoklamaları, Bolsonaro’nun oy oranını istikrarlı biçimde hep yüzde 35-40, Lula’nınkini de yüzde 45-50 koridorunda gösteriyordu. Son kamuoyu yoklamalarına göre Lula 14 puan önde, oy oranı da yüzde 50’nin üzerindeydi. 2 Ekim’deki birinci tur seçimlerde Lula oyların yüzde 48.4’ünü alırken Bolsonaro, aradaki farkı 5 puana indirerek oyların yüzde 43.62’ini almayı başarmıştı. Bir diğer anlatımla partisi, 513 iskemleli mecliste son 20 yılın en büyük blokunu kurmayı başardı. Lula ikinci turda kazansa bile “düşman” bir meclisle, son derecede kutuplaşmış bir ülkede yönetimde kalacağı ortaya çıkmıştı.

Başkanlık seçimlerinin 30 Ekim’deki ikinci turunda Lula sağladığı yüzde 50,9 oranıyla, oy oranı yüzde 49,1’de kalan Bolsonaro’ya karşı seçimi çok az bir farkla kazanmış ve ülkenin Devlet Başkanı olmuştur. Bu şekilde Lula, Brezilya tarihinde göreve üçüncü kez seçilen ilk devlet başkanı olmuştur. Daha önce Lula, Latin Amerika’nın en büyük ve önemli ülkesini 2003-2010 yıllarında iki dönem yönetmişti.

BOLSONARO DÖNEMİ

Tropiklerin Trump’ı olarak da bilinen, ABD’deki neo-conlara hayranlığını gizlemeyen bu emekli asker; yalan söylemeyi, iftira atmayı alışkanlık haline getirmiş itibarsız (müptezel) bir kişilik. İddialarının dayanaktan yoksunluğu sürekli kanıtlansa da bu çizgisinden sapmayan, yeni palavralar ortaya atmakta gecikmeyen bir siyasetçi. Eski bir asker olan Bolsonaro, 2014’ten itibaren sağcı oligarklar ve ordunun hazırladığı isim olarak Cumhuriyetçi Trump yönetiminin tercihi oldu.[1]

Bolsonaro, her şeyden önce salgın dönemini de iyi yönetememişti. Önce Covid-19 tehlikesini inkâr edip, sonra aşı tedarikinde geç kaldı ve bu dönemde ülkede sağlık sistemi tam anlamıyla döküldü. Brezilya, özellikle yoksul kesimler ağırlıklı olmak üzere salgında 700 bine yakın yurttaşını yitirdi. Bu sonuçlarla ülke, Covid-19 sürecinde, ABD’den sonra en fazla kayıp veren ikinci ülke olmuştu.

Bolsonaro’nun bilime, aydınlanmaya karşı, hurafelere ve dini dogmalara sarılan zihniyeti, “küresel iklim değişikliğini” kabul etmemesinde de kendini göstermiştir. Dünyanın oksijen deposu Amazonlar’ı özellikle büyük şirketlere tarıma açınca, yakın zamana kadar “karbon emen” bölge şimdilerde “karbon salar” hâle gelmiştir. Diğer yandan “doğa savunucusu” çok sayıda insanın da,  büyük tarım lobilerinin “çete cinayetlerine” kurban gittiği bilinmektedir.[2]

Diğer yandan bu dönemde Bolsonaro’nun, arkasında ciddi bir faşist örgütlenme olmamasına karşın “faşist eğilimlerini” saklamayan, 1985 öncesi cunta dönemine övgüler düzen bir kimse olduğu izlenmiştir. Muhafazakâr aile değerleri, otorite ve disiplin, özellikle “Evanjelik Hıristiyanlık propagandası” temelinde faşizmin klâsik temaları çerçevesinde propaganda eylemlerine tanık olunmuştur.[3]

Ayrıca açıkça kadın düşmanı, kadınların ekonomik hayatta etkin rol almasından rahatsızlık duyan, kürtaja karşı çıkan, belden aşağı düzeysiz esprilerle maço taraftarlarını güldürmeyi adet haline getirmiş bir kişilik olan Bolsonaro, ülkenin siyahi nüfusunu aşağılamaktan ve ırkçı düşüncelerini ifade etmekten çekinmemiştir. Ülkenin taşrasındaki beyaz, dindar, maço eğilimli, orta sınıf statüsüne ulaşınca yoksulları küçümseyen kesimlerden destek bulmaktadır.

Ordunun üst kademesinin, askeri diktatörlük dönemini özleyen ve uygulamalarını savunan Bolsonaro’yu desteklediğine ilişkin güçlü kanıtlar bulunmaktadır. Bunların ilki, Bolsonaro yönetimi içinde, emekli ya da halen aktif görevli çok sayıda general, sayıları 6 bini geçen büyük çoğunluğu komutan düzeyinde asker mevcuttur. Bolsonaro’nun, ülke Bağımsızlık Bayramını, partisinin Copa Cabana plajındaki büyük gövde gösteriyle çakıştırması ve üzerinden uçan jetlerin, plaja iniş yapan komandoların eşliğinde yapmış olması, ordunun komuta kademesinin tercihinin nerede olduğunu açıkça sergilemişti.[4]

Birinci tur seçimlerde oyların demografik dağılımı Lula’nın desteğinin Rio, Sao Paulo gibi yaklaşık 47 milyon nüfuslu büyük kentlerde ve orta/yukarı orta sınıf seçmen arasında zayıf olduğunu, buna karşılık daha çok yoksul bölgelerden oy aldığını, seçim sonuçlarının ve ülkede kutuplaşmanın sınıfsal bir boyutu olduğunu göstermektedir.

Bolsonaro’nun iktisadi görüşlerine gelince, piyasa temelli, özelleştirmeci, sermaye sınıfından yana görüşleri bilinmektedir. Bu görüşler ona burjuvazinin, özellikle büyük toprak sahiplerinin desteğini sağlamıştır. Küresel elitlerin arzularını “küreselleşme karşıtıymış” gibi yaparak hayata geçirdi. Ağır özelleştirmeler, petrol şirketi Petrobras’ın rafinerilerinin kapatılıp ABD’den işlenmiş ürün alınmak zorunda kalınması, emekçi haklarının tırpanlanması, kayıt dışı ekonominin patlatılması, emeklilik yaşının yükseltilmesi gibi uygulamalar bu döneme damgasını vurmuştur.[5]

Seçimler sonrasında Brezilya posta sistemini, petrol devi Petrobras’ı özelleştirmeyi amaçlamaktaydı. Ülkede “yoksulluk” iyice yaygınlaşmış durumdadır. Bu bağlamda 2014’te (Dilma ROUSEF döneminde) mutlak yoksulluk oranı yüzde 1,4’e kadar düşmüşken, bugün 30 milyon kişi yetersiz beslenme sorunuyla karşı karşıyadır.

TÜM ZAYIFLIKLARIYLA BİRLİKTE LULA

Tam adı Luiz Inácio da SİLVA olan Lula, bu ismi sonradan resmi olarak kimliğine yazdırmıştır. 1975 yılında yüzde 92 oy alarak Metal İşçileri Sendikası Başkanı oldu. 2003’ten önce birçok kez devlet başkanlığı seçimlerine katılmış, ancak ikinci sırada bitirmiştir. 2002 yılı seçimlerinde ise reklâm politikasını değiştirdi, ülkedeki önemli iş insanları ve ekonomik hedefler için IMF ile görüştü. Ancak bu süreçte kendi politik görüşlerinden ödün vermedi. Sonunda (2002), dönemin hükümeti tarafından desteklenen aday Jose SERRA’ya karşı yüzde 61,5 oy alarak Brezilya Devlet Başkanı oldu.

2003 yılının Ocak ayında başkanlık koltuğuna geçen Lula, hükümetteki yolsuzluğu sona erdirmek ve ekonomiyi geliştirmek için birçok sosyal reform yaptı. 2006 yılındaki seçimlerde ikinci tura kalan Lula, Sosyal Demokrat Partisi’nin adayı Geraldo ALCKMİN’e karşı kazanmayı başardı. İkinci kez seçilmesinin ardından Lula, hem ülke ekonomisinde büyük ilerleme kaydetti hem de Olimpiyat Oyunları için Rio de Janeiro’nun seçilmesiyle önemli bir adım atmış oldu.

Üçüncü kez seçilmesi yasalara göre olanaklı olmadığı için personel şefi Dilma ROUSSEFF’i yerine seçti. Rousseff de seçimlerin ikinci turunu kazanarak Brezilya’nın ilk kadın devlet başkanı oldu.

Rüşvet aldığı gerekçesiyle 12 yıl hapis cezası ile karşı yüzleşmek ve 580 gün hapiste kalan Lula’nın bu durumu, 2018’de Bolsonaro’nun kazandığı seçimlerde aday olmasını engelledi. Lula da Dilma da, sistemi değiştirmeden “servetin yoksullar lehine yeniden dağıtımına” odaklı sol politikalarının bedelini ödemiş oldu.

Kasım 2019’da tahliye edilen Lula’nın, aldığı cezalar ve yolsuzluk davalarının, 2021’de bu davalardan sorumlu yargıç Sergio MORO’nun davalarda taraflı ve politik davrandığına hükmeden Yüksek Mahkeme tarafından düşürülmesi üzerine, seçimlere katılmasının önü açıldı. Barack OBAMA tarafından “dünyanın en popüler siyasetçisi” olarak adlandırılan Lula, yaşadığı tüm olayların ardından Brezilya halkına bir kez daha umut olarak, sağ görüşlü Bolsonaro’nun karşısında İşçi Partisi’nden aday oldu.

Lula başkanlık dönemlerinde “ılımlı ekonomik politikalar” benimsedi. Zorlu bir sendikal ve siyasal mücadeleden gelmesine karşın, güç ve mülkiyet ilişkilerini emekçilerden yana dönüştürecek adımlardan kaçındı. Özellikle 2006’dan sonraki ikinci başkanlık döneminde tarım ve hammadde fiyatlarının yüksek seyri sayesinde yoksulluğu azaltmaya yönelik sosyal programları hayata geçirebildi. En başta aile yardımı (Bolsa Familia ) uygulaması çok başarılı oldu. Yılda ortalama yüzde 4,5’luk büyüme performansı yakalandı. Enflasyonu yüzde 6’ya, kamu borcunu GSYH’nin yüzde 60’ından yüzde 40’ına indirebildi.

Lula ve İşçi Partisi, milyonlarca insanı yoksulluktan kurtaran sosyal politikalarıyla dikkat çekerken, ülke ekonomisini büyütmeyi başarmıştı. Lula, BRICS’in kurucularındandı, bölgesel ittifaklarla Latin solunun etki alanını genişletmişti. 2011’de yerini halefi olan eski gerilla Dilma ROUSSEFF’e bıraktığında Lula’nın popülaritesi yüzde 85’i buluyordu.[6]

Yukarıda da belirttiğimiz gibi, daha önce 2003-2011 arasında iki dönem başkanlık yapan Brezilya Emekçiler Partisi’nin adayı Lula da SİLVA, son seçime “çok geniş bir koalisyonla” girdi. Başkan yardımcısı olarak da sol ve sendikal çevrelerde emek karşıtı uygulamalarıyla pek sevilmeyen merkez sağcı eski Sao Poulo Valisi Geraldo ALCKMİN’i aday gösterdi. Diğer yandan önce müttefiki olan sonra 2014 seçimlerinde Rousseff’e karşı sağcı Brezilya Sosyal Demokrat Partisi adayını destekleyen yerli kökenli Marina da SİLVA’yı da yanına kattı.

Seçim çalışmalarında, yeşil kapitalizmin ana teması olan “karbon kredisini” uygulamayı programına aldı. Sol-sosyalist diğer partilerin, sendikaların, başta Brezilya Topraksız Köylüler Hareketi (MST) gibi “toplumsal hareketlerin desteği” de büyük ölçüde Lula’nın arkasındaydı. Ancak birçok diğer ülke gibi Brezilya’da da radikal sol kesimler, emek hareketi eski gücünde değildi. Bu nedenle “toplumsal muhalefet” sokaklarda önemli bir varlık ortaya koyamadı.

Bu şekilde Lula, dört yıl sonra İşçi Partisi ve müttefikleri eşliğinde tekrar başa gelmiş oldu. Lula seçim kampanyasında, 30 milyon insanı açlıktan, 100 milyondan fazlasını yoksulluktan kurtarmayı vaad etmiştir. Şimdi ağır hasar almış ülkesinde “Temsilciler Meclisi ve Senato’da çoğunluğu olmayan partilerin ittifakına” liderlik edecektir. Neofaşizme karşı Latin ‘sosyal demokrasisini’ tesise çalışacak. Bolsonaro’nun müttefikleri Kongre’de önemli sayıda sandalye kazanmışken ve önde gelen eyaletlerin valiliklerini elde tutarken, işinin hiç kolay olmayacağı açıktır.

TÜRKİYE İÇİN NOTLAR

Brezilya’daki son seçim konusunda yukarıda özetlemeye çalıştığımız yaşanan ve deneyimlenen hususların, geç de olsa en azından örnek olması, Türkiye dahil tüm dünyadaki anti-faşistler, ırk ve toplumsal cinsiyet ayrımcılığına karşı olan, ekolojik duyarlılığı bulunan insanlar için çok önemlidir.

Brezilya’nın en tartışmalı başkanlarından olan ve Tropik Trump diye de anılan Jair BOLSONARO’nun oy oranının anket beklentilerini nasıl bu derece aştığı, seçim anketlerdeki yanılgıların nedenleri ve bu yanılgının ülkemizde yapılan anketler için de geçerli olup olmadığına kısaca bakalım.

Bilindiği gibi Brezilya’nın son seçimlerin birinci turunu için anketler, Lula’nın yüzde 15 farkla ve yaklaşık yüzde 48 oy oranıyla önde bitireceğini, hatta bir ihtimal seçimi ilk turda kazanabileceğini ön görmüştü.  Sonuçta, Lula gerçekten de yüzde 48 civarı bir oy aldı. Fakat Bolsonaro’nun oyları, tahmin edilenin 10 puan üstünde, yüzde 43 idi.

Bu konuda Seda DEMİRALP hocamız tarafından yapılan çalışmada, bunun nedenlerini:

  • Seçmenin, Bolsonaro gibi ismi türlü skandallarla anılan, toplumun önemli kesimince yargılanan isimlere oy vereceğini söylemek konusunda zorlanması (utangaç seçmen),
  • Sağ seçmenin, genelde anketlere katılma konusunda daha isteksiz olması,
  • Sağ seçmenin “telefon anketlerinden kaçınması ve çekinmesi,

olarak sıralamaktadır.[7]

Yine aynı çalışmada aktarılan Team Araştırma Direktörü Ulaş TOL’un görüşlerine göre de yukarıda sıralanan faktörlerin bazı benzerlerinin Türkiye için de geçerli olduğu belirtilmektedir. Bunları:

  • “Bu Pazar seçim olsa hangi partiye oy verirsiniz?” şeklinde sorulan oy tercihi sorusuna en az yanıt veren ya da kararsız olduğunu söyleyen seçmen gruplarının başında, yeni oy kullanacak en genç seçmen grubunun gelmesi ve kadın seçmenlerin de, ulaşılması ve anket yapmayı kabul etmesi daha zor olan bir grup oluşturması,
  • Özellikle eğitim düzeyi düşük kadınların tercihlerinin, düşük eğitim seviyesi ile anketlere katılımın ters orantılı olması nedeniyle, anketlere daha da az yansıması,
  • Örneklemeye fiziksel erişim zorluğu sebebiyle, anketlerin genellikle belli şehirlerde ve merkezlerde yapılıyor ve bu yüzden taşranın daha az temsil edilmesi, bunun sonucunda da anketlerde orantısızca yüksek temsil edilen grubun, şehir merkezlerinde bulunan 30-50 yaş arası erkekler oluşu ve bu grubun tercihi hangi yöndeyse, anketler de o yöne doğru “taraflı” sonuçlar verebilmesi,

şeklinde belirtilmektedir.

SONUÇ YERİNE

Genelde “yoksul” güney yarımkürede, Amerikan emperyalizminin “arka bahçesinde” bambaşka bir bahçe peyzajı yapılmaktadır. Tümüyle “sağa çeken” Batı yarım kürenin tersine Güneyde iktidarlar birer birer “sola” geçmektedir. Son bir yılda Şili, Peru, Honduras, Kolombiya derken şimdi de Brezilya. Hemen öncesinde de Bolivya, darbecileri alaşağı ederek yeniden sola dümen kırmıştı.

Zaten Meksika, Arjantin, Kosta Rika gibi sosyal demokratlar da bu cephededir. Venezuela, Nikaragua, Küba gibi geleneksel kalelerin yanında, 1 Ocak 2023’te göreve başlayacak Lula da SİLVA’nın zaferi eksik kalan halkayı da tamamlamış̧ olmaktadır.

Özetle, Brezilya seçimleri, popülizm karşıtı hareketler için tam bir başarı sayılmasa da, Lula’nın sözleriyle, “normale dönüş” adına “kritik bir eşiğin aşılmasını” sağladı.

[1] Sam Meredith, “Bolsonaro vs. Lula: A referendum on Brazil’s you”,CNBC, 29.10.2022, https://www.cnbc.com/2018/10/29/brazil-election-jair-bolsonaros-most-controversial-quotes.html

[2] “Brazil presidential vote sparks rush to clear more Amazon rainforest”, FT, 20.10.2022, https://www.ft.com/content/ef25c015-bf13-40c3-9013-261c5f7bb103

[3]“How Bolsonaro built a rightwing movement bigger than his presidency”, FT, 26.10.2022, https://www.ft.com/content/6a4f43a2-8b82-4e64-9dd6-b4d225ad9214   “Bolsonaro rallies supporters with show of military force”, FT, 8.09.2022, https://www.ft.com/content/28fa1367-3071-490a-bb7f-dc6394e03976; “Bolsonaro deploys evangelical wife in Brazil’s polarised presidential race”, FT, 6.09.2022, https://www.ft.com/content/e7d9387f-1faa-40e3-a82f-3a32ab4a4334

[4] “Bolsonaro rallies supporters with show of military force”, FT, 8.09.2022, https://www.ft.com/content/28fa1367-3071-490a-bb7f-dc6394e03976

[5] Ceyda Karan, “Luca’nın dönüşü”, Birgün, 2.11.2022, https://www.birgun.net/haber/lula-nin-donusu-408523

[6] Karan, agm.

[7] Seda Demiralp, “Brezilya Seçimlerinin Düşündürdükleri: Anketler Sağ Partilerin Oylarını Tahmin Edemiyor mu?”, Politik Yol, 31.10.2022, https://www.politikyol.com/brezilya-secimlerinin-dusundurdukleri-anketler-sag-partilerin-oylarini-tahmin-edemiyor-mu/