…
“BRICS’İN AB’YE NAZARAN FARKLI VE GÜZEL TARAFI” NEDİR?
Dışişleri Bakanı sayın Hakan FİDAN, Habertürk Kanalı’nda Sena ALKAN moderatörlüğünde Mehmet YEŞİLKAYA, Abdullah AĞAR ve Ferhat ÜNLÜ’nün sorularını cevaplandırmıştır. Türkiye’nin BRICS’e üye olup olmayacağıyla ilgili olarak, “İlişkimiz var, görüşmelerimizi, müzakerelerimizi yapıyoruz BRICS üyesi ülkelerle” değerlendirmesinde bulunmuştur. Bu açıklamada bir sorun yoktur. BRICS üyesi ülkelerle iş birliğinin geliştirilmesinde yarar vardır. Fakat, “BRICS’in AB’ye nazaran farklı ve güzel tarafı bütün medeniyetleri, ırkları bünyesinde barındırıyor olması. Biraz daha kurumsal hale dönüşebilirse ciddi fayda üretir” tespiti doğru değildir.1
BRICS, ekonomik “iş birliğine” yönelik bir kuruluştur. Oysa Avrupa Birliği “ekonomik entegrasyona” yöneliktir. Avrupa Birliği’nde ulusal yetkilerinizin önemli bir kısmını AB kurumlarına devretmeniz söz konusudur. AB kurumlarının alacağı kararlara iştirak edersiniz ama çıkan kararlar aleyhinize bile olsa onları uygulamak durumundasınız. Çünkü, egemenlik yetkilerinizin bir kısmını AB kurumlarına devretmiş oluyorsunuz.2
Avrupa Birliği’ne giden yolda ilk adım “Schuman Bildirisi” (9 Mayıs 1950) olmuştur. 1951’de Avrupa Kömür Çelik Topluluğu (AKÇT), ardından 1957’de Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu (AAET) kurulmuştur. Bu iki örgütün özelliği “suprarasyonalist” (uluslarüstü) olmasıdır.3
Avrupa Birliği, görev ve yetkileri anlaşmalarla belirlenen 7 ana kurumdan oluşmaktadır. Bunlar; Avrupa Parlamentosu, Avrupa Birliği Zirvesi (Summit), Konsey (Bakanlar Konseyi), Avrupa Komisyonu, Avrupa Birliği Adalet Divanı, Avrupa Sayıştayı ve Avrupa Merkez Bankası’dır. Bu kurumların özelliği, tamamının uluslarüstü olmasıdır.
1961 yılında AKÇT, AAET, AET, (karar mekanizmaları da dahil olmak üzere) birleştirilerek “Avrupa Ekonomik Topluluğu” (AET) adını almış, 1987’de Tek Avrupa Senedi kabul edilmiş, hemen ardından da parasal birlik yolunda ECU ile önemli bir adım atılmıştır. ECU daha sonra EURO olarak değiştirilmiştir.
Temelleri 1951 yılında atılan Avrupa Birliği fikrinin ilk aşamasının amacı, Avrupa’da güvenlik ve sosyal ilerlemeyi sağlayan ekonomik ve politik birliktir. Ortak politik ve ekonomik girişimleri güvence altına almak için ulusal egemenlik haklarının kısmen devri ise Tek Senet ile gerçekleşmiştir. Maastricht Anlaşması’ndan sonra 1999 Amsterdam Anlaşması, 2003 Nice Anlaşması imzalanmış, 2005 yılında da Avrupa Parlamentosu tarafından Avrupa Anayasası kabul edilmiştir. Bugün kendi içinde tartışmalı olsa da Avrupa Birleşik Devleti’ne doğru giden bu entegrasyon “Tek Avrupa”, “Tek Anayasa”, “Tek Avrupa Vatandaşlığı” kavramları ile özdeşleşmiş olarak dünyada eşi olmayan bir model olarak gerçekleşmiştir.
Türkiye‘nin, Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika‘nın oluşturduğu BRICS ülkeleri ile ilişkileri, AB ile olan ilişkilere benzemez. Bu ilişkiler iş birliğine yönelik olup, burada egemenlik devri söz konusu değildir. BRICS ülkeleri hızlı bir gelişim içinde olmaları nedeniyle dünyanın yakından izlediği ülkelerden oluşmaktadır. Bu bakımdan “BRICS üyesi ülkelerle ilişkilerimizi iyi tutmaya çalışıyoruz. Dış ticaret hacminin en yüksek olduğu iki ülke Çin ve Rusya BRICS üyesi. Ülkemizin dış politika rotasını daha sağlıklı yürütebilmek için bu çerçevede bakmak lazım.” saptaması doğrudur.
Fakat, AB ile ilişkilerimiz ile BRICS ülkeleri ile ilişkilerimizi karşılaştırmak doğru değildir. Çünkü iki uluslararası örgüt birbirinden farklıdır. AB’de egemenlik haklarının bir kısmının devri söz konusudur ama BRICS’te böyle bir durum yoktur.
Geçmişte dönemin Başbakan Yardımcısı Mehmet ŞİMŞEK 2017 yılında BRICS ülkelerinin vereceği projelerden ve fonlardan yararlanmak amacıyla Türkiye’nin ciddiyetle tam üye olma gerekliliğini gözden geçirdiğini dile getirmiştir.4
Bir yandan BRICS ülkelerinin ekonomik olarak yükselişinin yeni uluslararası finansal kuruluşların ortaya çıkmasına yol açması, bir yandan da Türkiye’nin Batı ülkeleriyle ilişkilerinde yeni bir alan açmak adına ekonomik ve siyasi alternatiflerini çeşitlendirme isteği, Türkiye’nin BRICS ülkeleriyle yakınlaşmasına yol açmıştır.
BRICS ülkeleri, kendi içlerinde birbirleriyle olan siyasi ve ekonomik sorunları bulunmasına rağmen, son yıllarda yükselen bir odak olarak görülmektedir. 2018 yılında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Johannesburg’daki BRICS zirvesine katılması, Türkiye’nin yeni dönemdeki arayışları açısından önemli bir gelişmedir.
2006’da oluşturulan BRIC (Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin), 2010 yılında Güney Afrika’nın başvurusunu kabul ederek BRICS adını almıştır. BRICS, Avrupa Birliği’nin alternatifi değildir. Bu iki kuruluş ile olan ilişkileri ayrı ayrı değerlendirmek gerekir. Bu nedenle BRICS ile ilişkilerimiz hiçbir zaman AB ile olan ilişkilerimize alternatif değildir. Söz konusu iki uluslararası kuruluş ile ilgili açıklama yapılırken bu hususa dikkat etmekte yarar vardır. “BRICS’in AB’ye nazaran farklı ve güzel tarafı bütün medeniyetleri, ırkları bünyesinde barındırıyor olması” önemlidir ama BRICS, hiçbir zaman AB üyeliğimize alternatif değildir.
Mustafa Kemal ATATÜRK’ün 1923 yılında bir Fransız gazetecisine verdiği demeç bu bakımdan önemlidir: “…Memleketler muhteliftir, fakat medeniyet birdir ve bir milletin terakkisi için de bu yegâne medeniyete iştirak etmesi lâzımdır. Osmanlı İmparatorluğu’nun sükûtu, garbe karşı elde ettiği muzafferiyetlerden çok mağrur olarak, kendisini Avrupa milletlerine bağlayan rabıtaları kestiği gün başlamıştır. Bu bir hata idi. Bunu tekrar etmeyeceğiz…Memleketimizi asrileştirmek istiyoruz. Bütün mesaimiz Türkiye’de asri, binaenaleyh garbi bir hükümet meydana getirmektir. Medeniyete girmek arzu edipte, garbe teveccüh etmemiş millet hangisidir?… Türklerin asırlardan beri takip ettiği hareket, devamlı bir istikamet muhafaza etti.”
Bu kapsamda büyük Önder Atatürk, çok doğru bir tespitte bulunmuştur: “Biz daima şarktan garba doğru yürüdük.”
***
Bir dönem DPT’de (Devlet Planlama Teşkilatı’nda İSEDAK Koordinasyon Başkanı) görev yaptığımız kıymetli dostum sayın Yaşar YAKIŞ’ın vefatını büyük üzüntü ile karşıladım. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine ve yakınlarına başsağlığı dilerim.
Kaynaklar:
- Catherine BOYLE, “Fragile Five: The New Focus Of Currency Wars”, CNBC, 25 Ekim 2013.
- Rıdvan Karluk, Uluslararası Kuruluşlar, Beta, İstanbul, 2014, s.44-50.
- Rıdvan Karluk, Avrupa Birliği Türkiye İlişkileri, Beta, İstanbul, 2013, s.609.
- Mehmet Şimşek, “Türkiye, BRICS’in Kurduğu Yatırım Bankasına Üye Olabilir”, Sputnik Türkiye, 27 Nisan 2017
- OECD: “HOW’S LİFE TÜRKİYE?” - 4 Aralık 2024
- DÜNYAYA GELMİŞ VE GEÇMİŞ EN BÜYÜK LİDER ATATÜRK’Ü SAYGIYLA ANIYORUZ - 19 Kasım 2024
- TÜRKİYE’NİN BRICS ÜYELİĞİ: “INDIA BLOCKS TURKEY” - 30 Ekim 2024
- 2024 NOBEL EKONOMİ SAHİBİ DARON ACEMOĞLU KİMDİR? - 21 Ekim 2024
- KAMALA HARRİS SEÇİLİRSE TÜRK ABD İLİŞKİLERİ NE YÖNDE GELİŞİR? - 1 Ekim 2024
- TÜRK ÜNİVERSİTELERİ DÜNYA SIRALAMASINDA NEDEN GERİLERDE? - 25 Eylül 2024
- ORTA VADELİ PROGRAM: ENFLASYON TEK HANEYE DÜŞÜRÜLECEK Mİ? - 8 Eylül 2024
- FİLİSTİN LİDERİ MAHMUT ABBAS ANKARA’YA GELDİ VE GİTTİ - 26 Ağustos 2024
- ABD BAŞKAN ADAYI KAMALA HARRIS VE SÖZDE ERMENİ SOYKIRIMI - 6 Ağustos 2024
- TÜRKİYE’NİN TAPU SENEDİ LOZAN ANTLAŞMASI 101 YAŞINDA - 2 Ağustos 2024